Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/549 E. 2021/494 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/549
KARAR NO:2021/494

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/10/2020
KARAR TARİHİ :21/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; HMK 6. Maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairelerinin yetkili kılındığı, bu nedenle davalının icra dosyasındaki yetki itirazının yerinde olmadığını, borçlu şirket ile davacı şirket arasında faturadan kaynaklı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, borçlu ile yapılan son işlem tarihi itibarı ile borçlu şirketin davacıya 289.252,56 TL borcu bulunmaktayken, borçlu şirketin borcunu ödemekten imtina ettiği ve aleyhine takip başlatılmasına sebebiyet verdiğini, borçlu tarafın aleyhine başlatılan icra takibine başkaca bir sebep göstermeksizin “borcun tamamına ve ferilerine itiraz ediyoruz” şeklinde itirazı ile takibi durdurduğunu, yine takip tarihi olan 07/07/2020 tarihinde aradaki ticari ilişki ve borç inkâr edilmeyerek davacı şirkete kısmi 230.000,00- Tl ödeme yapıldığını, borçlunun itirazının yerinde olmadığını, davalı tarafın tamamen kötü niyetli olarak davacının alacağına geç kavuşması amacı ile itiraz ettiğinin anlaşıldığını, icra dosyasından görüleceği üzere 07/07/2020 tarihinde takip başlatıldığı ve aynı gün borçlu tarafından şirket hesaplarına kısmi ödeme yapıldığını, icra takibine itirazda ise ne kadar ödeme yapıldığına dair bildirimde bulunulmadığını, takip konusu borcun takipten sonra fakat ödeme emrinden önce ödenmesinin borçluyu temerrütten kurtarmakla birlikte, takibe sebebiyet verdiğinden İİK 15/1 ve 59/1 madde hükümleri gereğince takip masrafları ve ücreti vekâlet yönünden borçlunun sorumlu olduğunu, bu kalemler yönünden de BK 100 madde hükümleri gereği İtirazın iptali ve takibin devamını isteme hakları olduğunu, alacak miktarının likit olduğundan davalı şirket tarafından icra dosyasına yapılan itirazın borcun tamamına yönelik olarak kötü niyetli olması sebebiyle borçlu taraf aleyhine %20 den aşağı olmamak üzer icra İnkar tazminatına hükmedilmesini talep ettikleri belirterek icra dosyasına 289.252,56 TL asıl alacak yönünden tüm borca itiraz edildiği, fakat takip tarihinden sonra, davadan önce 230.000,- TL ödemenin haricen yapılmış olduğundan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl alacağın 59.252,56 TL lık kısmı için tüm ferileri yönünden itirazın iptali, takibin devamı, davacı tarafın aleyhine asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yine davalı borçlu tarafından takibe sebebiyet verildiğinden İİK 15/1 ve 59/1 TBK 100. Maddeleri dikkate alınarak icra takibine konu 289.252,56 TL asıl alacağın ferileri olan takip masrafları ve vekâlet ücreti yönünden itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı taraf yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuk Mahkemeleri Kanunun 119. Maddesinde dava dilekçesinin içeriği başlığı altında dava dilekçesinde neler bulunması gerektiği hususunun düzenlendiği, ilgili madde gereği davacı ve davalının adı soyadı, adresleri, iddia edilen her bir vakıanın hangi deliller ile ispat edileceğinin dava dilekçesinde yer alması gerektiği, bunların bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılacağını, dava dilekçesindeki eksikliklerin tamamlanması için 1 haftalık süre verilmesi, eksikliklerin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasını talep ettikleri, Mahkeme’nin yetkisine itiraz ettiklerini, şirketlerinin … /… adresinde faaliyet gösterdiğini, davanın … Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davalı şirketin davacıya davacının talep ettiği miktarda borcunun bulunmadığını, davacıya teslim edilmesi gereken malzemelerin zamanında ve eksiksiz olarak teslim edilmediğini, kendilerinin ihtiyaçları doğrultusunda birçok sipariş formu gönderdiğini, davacının da bu formları imzalayarak onayladığını, anılan sipariş formlarında her bir sipariş için teslim süresi belirlendiğini, malzemelerin zamanında teslim edilmemesi durumunun cezaya bağlandığını, davacının imzalayarak teyit ettiği sipariş formlarının 4. Maddesinin “Muhatap teslimde gecikilen her gün için sipariş tutarının 962,5 + KDV tutarında gecikme cezasını, teslim tarihînden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödeyecektir. Muhatap iş bu siparişi teyit etmekle anılan gecikme cezasını hiçbir ihtirazı kayıt aranmaksızın kayıtsız şartsız ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt etmiştir. … A.Ş geç teslim edilen malları teslim alırken gecikme cezası ile ilgili herhangi bir ihtirazı kayıt koymamış olsa dahi, gecikme cezası talebinden vaz geçmiş sayılmaz. … A.Ş. anılan gecikme cezasını faizi ile birlikte her zaman talep edebilir.” dendiğini, davacının geç teslim etmiş olduğu siparişlere ilişkin sipariş formları, sevk İrsaliyeleri ve faturaların dilekçeleri ekinde sabit olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında onaylı sipariş formları gereği tesis edilmiş ticari ilişki kapsamında davacının ödemesi gereken ceza bedelleri mevcut iken davacının davalı aleyhine icra takibi başlatmasının haksız olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davalı şirketin davacıya borçlu olduğu düşünülse dahi davacının davalı şirkete gecikmeler nedeniyle olan borcunun alacağı olduğu bedelden takas/mahsup edilmesi gerektiğini, davalı şirketin sipariş formları kapsamında gecikme cezası alacağı olduğunun sabit olduğunu, bu halde davalı şirketin 6098 sayılı kanun mucibince alacaklı olduğu tutarın davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği tutardan mahsup edilmesi gerektiğini, davalı şirketin davacıya işbu dava tarihi öncesinde ödeme yapmış olduğundan, davacının alacak talebine itiraz ettikleri, davalı şirket tarafından davacı hesaplarına 07/07/2020 tarihinde 230.000,00- TL ödediğini, bu kapsamda davalının davacıya 289.262,56 TL borcu olduğu yönündeki iddiaların yerinde olmadığını, haksız olduğunu belirtmek istediklerini, davacı tarafından davalı adına ilamsız takibe ilişkin gönderilen ödeme emrinin davalıya 10/07/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emri tebellüğ edilmeden 07/07/2020 tarihinde ödeme yapıldığı açık olmakla birlikte davacının kendilerinden alacaklı olduğu tutarı kabul etmediklerini, bu tutara itiraz ettiklerini, davacı tarafça talep edilen alacağın likit ve muayyen bir alacak olmadığını, iş bu sebeple inkar tazminatının reddinin gerektiğini, davacının dilekçesinde ticari kayıtlardan dolayı davalı şirketten alacaklı olduğunu belirttiğini ancak belirtildiği gibi davalı tarafından icra takibine konu edilen borcun büyük bir kısmının ödeme emri tebellüğ edilmeden önce ödendiğinden ve gecikme cezası nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olduğu tutarın yargılanmayı gerektirdiğinden davalının takibe itiraz ettiğini, hal böyle iken davalının itirazında haklı olduğunu, alacağın muayyen bir alacak olmadığını belirterek davacının huzurda açtığı davanın reddine, davacının talep ettiği faiz oranının reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağına ilişkin takibe vaki itirazın iptali talebidir.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlu aleyhine 289.252,56 TL alacak üzerinden takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, düzenlenen 22/02/2021 tarihli raporda; tarafların ticari defter ve kayıtlarının lehlerine delil niteliğinin bulunduğu, davacının davalıdan 07/07/2020 takip tarihi itibarı ile alacağının 289.252,56 TL olduğu, aynı tarihte davalı tarafından yapılan ödeme ile bu tutarın 59.242,56 TL ya düştüğü, takip tarihi itibarı ile faturadan kaynaklı asıl alacak tutarının 59.242,56 Tl olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tutarın her iki tarafın delil niteliği taşıyan defterlerinde de kayıtlı olduğu, dava tarihine kadar yapılan başkaca bir ödeme veya iade faturasına rastlanmaması nedeni ile dava tarihinde de asıl alacak tutarının aynı rakam olduğu, asıl alacak tutarı olan 59.242,56 TL ye 07/07/2020 takip tarihinden tahsil tarihine kadar TCMB tarafından açıklanan değişken oranlarda avans faizi talep edilebileceği, delillerin değerlendirilmesi ve nihai takdirin hukuki tavsif 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü gereği tamamen Mahkemeye ait olduğu, davacının takibin devamı ve faiz bakımından 59.242,56 TL’nin esas alınması ve dava masrafları ve karşı taraf vekâlet ücreti bakımından 289.252,56 TL’nin esas alınması talebinin, tarafların tazminat ve diğer tüm taleplerini değerlendirilmesinin Mahkememiz taktirinde olduğu belirtilmiştir.
Davacının iddiaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle davalı taraf icra dairesinin ve mahkememiz yetkisine itiraz etmekle, İİK.nın 50.maddesi, HMK.nın 10.maddesi, 6098 Sayılı Tür Borçlar Kanunu’nun 89.maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olduğundan davalı tarafın icra dairesinin ve mahkememiz yetkisine ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir.
Yapılan bilirkişi incelemesi ile tarafların usulüne uygun olarak tutulan HMK 222. Maddesi uyarınca delil vasfına haiz ticari kayıtlarını sunduğu anlaşılmıştır. Sunulan ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitlerden; davacının davalıdan faturalardan kaynaklanan toplam 59.252,56 TL alacağı olduğu, bu tutarın her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, tarafların vergi dairelerinde bildirdikleri alış ve satış tutarlarının da birbirini doğruladığı, davalı tarafça faturalara süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı, davalı taraf geç teslimden kaynaklı cezai şart bulunduğunu beyan etmekle birlikte bu hususta davacı tarafa çekilen herhangi bir ihtarname ve iade faturası yoktur. Bu nedenle davacının işbu alacağı yönünden başlatılan icra takibinde davalının itirazının haksız olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile, davalının …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 59.252,56 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak belirlenebilir olduğundan İİK 67/2 mad gereğince alacağın %20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 289.252,56 TL asıl alacağın ferileri olan takip masrafları ve vekalet ücreti yönünden itirazın iptali talebinin harçlandırılmamış olduğundan harçlandırılmayan tutar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-)….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İPTALİ ile, takibin 59.252,56-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, anapara tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine uygun olarak % 10,00 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-)İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca takipteki itiraza konu olan ve hükmedilecek alacak bedeli olan (harçlandırılan) 59.252,56-TL’nin %20’si oranında olmak üzere 11.850,51-TL aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Davacının 289.252,56 TL asıl alacağı ferileri olan takip masrafları ve vekalet ücreti yönünden itirazın iptali talebinin harçlandırılmamış olduğundan harçlandırılmayan tutar yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.047,54 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL + 1.446,26 TL icra veznesine yatan olmak üzere toplam 1.500,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.546,88 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 8.502,83 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan; 116,60 TL harç, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 122,5 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.139,1 TL yargılama masrafınının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
8-)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır