Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/533 E. 2021/522 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/533 Esas
KARAR NO:2021/522

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Seb. Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:30/01/2015
KARAR TARİHİ:24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın mülkiyetinde bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken dava dışı üçüncü kişinin sevk ve idaresindeki … plaklı aracın 19/04/2013 tarihinde … İli … ilçesi, … Mah. … Caddesi ile …Sok. Kavşağında çarpışmaları neticesinde … plakalı araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığını, … plakalı aracın davalı … şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacının kaza neticesinde dişlerinin ve damak kemiğinin parçalandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, SGK tarafından karşılanmayan masraflar için 4.500,00 TL ödemenin yapıldığını, davacının tedavi sonrasında eski sağlığına da kavuşamadığını, davacının üstün başarılı bir öğrenci olduğunu ancak tedavi nedeniyle okulundan 6 ay uzak kaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu, kazanın oluşumunda davalı …’ın asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminat ile 30.000,00-TL manevi tazminat ve 4.000,00-TL tedavi giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 19/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasına karıştığı iddia edilen … plakalı aracın 20/11/2012 – 2013 tarihlerini kapsar şekilde mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, poliçe teminat bedelinin kişi başına azami olarak 225.000,00-TL olarak sınırlandırıldığını, davalının kusur durumunun tespiti gerektiği ve davacınında maluliyetinin belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi ile tedavi giderlerinden davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının sürekli maluliyetininde bulunmadığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı … arasında yapılan anlaşma gereğince davacı tarafından bildirilen maddi ve manevi taleplerinin davalı … tarafından karşılandığını, dava konusu kazaya ilişkin olarak …. Sulh Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, bu dosyada davacının şikayetinden vazgeçtiği ve katılma talebinde de bulunmadığını, kaza neticesinde davacının hafif şekilde yaralandığını, toplamda davalı tarafından davacıya 5.050,00-TL maddi ve manevi tazminatın ödendiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup, …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, … A.Ş.’den sigorta poliçesi özel ve genel şartları ile hasar dosyasının, Net Tıbbi görüntüleme merkezi, … Diş Hekimliği Fakültesi, … Adli Tıp Kurumuna yazılan yazı cevapları celp olunmuştur.

(2)Tarafların iddia ve savunmaları, celp olunan delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya … Tıp Kurumuna gönderilmiş olup, 30/09/2015 tarihinde Mahkememize sunulan raporda özetle; dava konusu kaza neticesinde davacının beyanlarının; travmaya bağlı üst çene ön bölgedeki 11 ve 21 no’lu dişleriyle ilgili şikayetleri olduğu, tedavi edilmeye çalışıldığı fakat şikayetlerinin devam ettiğini, yapılan ağız içi muayenesinde ilgili dişlerin mobilite (hareketlilik) ve marjinal diş eti kaybı, 11 rıo’lu diş bölgesinde dişetinde fistül ağzı ve süpürasyon tespit edilmiştir. Radyolojik değerlendirilmesinde ise ilgili dişlerde kök rezorpsiyonu ve apeks bölgelerinde kronik iltihaba bağlı lezyonlar olduğu, mevcut şartlarda ileri radyolojik tetkik olan dental volumetrik tomografi istendiği, alınan tomografinin değerlendirilmesi sonucu 11 no’lu dişin çevresinde kronik apikal lezyon ve buna bağlı diş apeksinde rezorpsiyon gözlendiği, 21 no’lu dişte ise rezorpsiyon minimal olup her iki dişin vestibülünü çevreleyen alveolar korteksin şiddetli atrofisinin, mevcut mobilitenin sebebi olduğu, yapılan ağız içi ve radyografik muayene sonucunda hastamızın 11 ve 21 no’lu dişlerinin tedavi edilemeyeceği ve ayrıca çevre kemik dokudaki kaybın çekim sonrasında onarımı gerekeceğine karar verilmişdiği, ilgili dişlerin çekimini takiben 09.12.2014 tarihinde sol ramustan kemik grefti alınarak ilgili bölgenin onarımı yapıldığı ve cerrahi saha içerisinde olduğundan sol alt gömülü 20 yaş dişi de çekildiği, 26.03.2015 tarihinde hastamıza hem ağız içi hem de radyolojik olarak kontrol muayenesi yapıldığı, 30.04.2015 tarihinde hastamızın kontrol muayenesinde herhangi bir probleminin olmadığı, 10.07.2015 tarihinde hastamızın ilgili bölgesine 2 adet dental implant uygulandığı, hastanın halen takip altında olup preoperatif, operatif ve postoperatif dökümanter bilgileri istenildiği, tekrar yapılan muayenede üst çene sağ ve sol 1. dişlerin eksik olduğu, ağız açıklığının normal olduğu, alt çene hareketlerinin normal olduğu, çene açma kapamada disfonksiyona bağlı deviasyon olduğu, bilateral … orta disfonksiyon olduğu, oklüzyon normal olduğu, diket boyut normal olduğu ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren bir aya kadar uzayabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
(3)Adli tıp raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğleri yapılmış olup, tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya … Tıp Kurumu genel Kuruluna gönderilmiş olup, bu kapsamda düzenlenen 14/07/2016 tarihli raporda özetle; davacının geçirmiş olduğu kaza neticesinde 2 dişini kaybettiği, ancak yönetmelik hükümleri kapsamında maluliyete neden olacak anatomik, fonksiyonel ve psikolojik düzeyde araz bırakmadığı, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
(4)Tarafların beyan ve itirazları, celp olunan deliller ile alınan Adli Tıp Kurum raporları ile alınan raporlara taraflarca yapılan beyan ve itirazların değerlendirilmesi amacıyla dosya Adli Tıp Uzmanı Dr. …’a tevdii edilmiş olup, tanzim olunan 23/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının dava konusu kaza neticesinde iki dişinin kırıldığı, bu yaralanma için yapılan tedavi giderlerinin toplamda 11.425,11-TL olduğu, 2013 yılında yürürlüğe giren SUT kapsamında tedavi giderlerinden bir kısmı olan 7.942,14-TL’lik bedelin SGK’nın sorumluluğunda olduğu, bakiye olarak 3.482,97-TL bedelin kaldığı, davalı tarafından yapılan 5.050,00-TL’lik ödemenin dikkate alınması neticesinde bakiye ödemeninde fazlasıyla yapıldığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası neticesinde oluşan maddi ve manevi zararların davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizin 07/12/2017 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı ile; 11/06/2013 tarihli ibraname belgesinde davacı tarafa davalı … Tarafından 5.050,00 TL ödeme yapıldığı, rapor dahilinde kabul edilen tedavi giderlerinin haricen davacıya ödenmiş olduğundan bu taleple alakalı uyuşmazlığın ortadan kalktığından karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihinden önce davacının nihai maddi tazminat talebi bu şekilde karşılanmış olduğu, talep edilebilecek miktarın üzerinde ödeme yapıldığı, 11/06/2013 tarihli makbuza göre manevi tazminatın da ibranameye konu edildiği davanın davacı tarafça da takip edilmediği dikkate alınarak şu şekilde hüküm tesis edilmiştir: “Davacının sürekli iş görememezlik durumuna ilişkin maddi tazminat talebinin her iki davalı yönünden reddine, Davacının tedavi giderlerine ilişkin talebi hakkında konuyla alakalı davacı tarafa yapılan ödeme dikkate alındığında buna dair uyuşmazlık ortadan kaldığından bu talebe yönelik olarak karar verilmesine yer olmadığına, Davacının manevi tazminat talebinin davalı … tarafından yapılan fazla ödeme nispetinde şartlar oluşmadığı takdir edilmekle reddine,” karar verilmiş olup, bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi, 2018/1706 Esas, 2020/3367 Karar sayılı, 24/09/2020 tarihli ilamında; “Davacının dava konusu kazada yaralanması ile ilgili olarak ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30/09/2015 tarihli rapora itiraz üzerine mahkemece ATK Genel kurulundan rapor aldırıldığı ve ATK Genel Kurulunca düzenlenen 10/07/2016 tarihli raporda maluliyet durumunun değerlendirilmeisinin 11/08/2008 tarihli 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre yapılması sonucunda maluliyetin bulunmadığına ilişkin sonucun, davacının yaralanmasına ilişkin dosyada bulunan tüm raporlarla uyum sağladığı gibi kaza tarihinde uygulanmakta olan yönetmelik hükümlerini esas aldığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin müvekkilinin babası tarafından imzalanan ibranameye dayalı olarak tedavi giderleri ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı yönündeki istinaf nedenine gelince; İlk derece mahkemesinin hükmüne esas alınan 11/06/2013 tarihli “ makbuz ve ibraname” başlıklı belgede davacının 18 yaşından küçük olması nedeniyle babası tarafından imzalanan belgede alınan bir miktar para nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat edildiğinin belirtildiği,ancak alınan paranın ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi tazminata ilişkin olduğunun belirtilmediği, mahkemenin bu belgeyi tartışmadığı anlaşılmaktadır. TMK 336. maddesi gereğince reşit olmayan küçüklerin velayeti anne ve babası tarafından birlikte kullanılır. Davacının ibra tarihinde anne ve babasının velayeti altında olduğu nüfus aile kaydından anlaşılmaktadır. Dolayısı ile velayet hakkını haiz ana ve babadan yalnız biri tarafından imzalanmış olan belgedeki feragat beyanı ancak bir makbuz niteliğinde kabul edilerek hüküm verilmesinde bir aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece 11/06/2013 tarihli “makbuz ve ibraname” başlıklı belgede alındığı belirtilen miktarın ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi zararlara karşılık, olduğunun taraflardan sorulup belirlenmesinden sonra, gerek maddi ve gerekirse manevi tazminat taleplerininin bu beyanlardaki miktarlar da dikkate alınmak suretiyle hüküm altına alınması gerekirken, bu hususlar açıklattırılmadan yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, davacı vekilinin ATK raporuna yönelik istinaf talebinin reddi, ibranameye yönelik istinaf talebinin ise yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü, davacı vekilinin sair ve davalı … vekilinin tüm istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilip yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” denilmek suretiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, Mahkememizin 07/12/2017 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2020/533 Esas sayılı numarasını almıştır. Kaldırma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Yapılan yargılama, tarafların iddiaları ve beyanları, toplanan deliller, tanzim olunan bilirkişi raporu ve Bölge Adliye Mahkemesi ilamı, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı trafik kazası nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararlardan doğan zararların tahsili amacıyla dava açmıştır. İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi, 2018/1706 E. 2020/3367 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere haksız fiilin gerçekleştiği 19/04/2013 tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre alınan raporun usulüne uygun alınan rapor olduğu ve alınan raporda davacının sürekli maluliyetin bulunmadığı belirtilmiş olduğundan bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının dava dilekçesinde tedavi giderlerini de talep ettiği dikkate alınarak TBK 54/1. Fıkrası uyarınca kaza neticesinde dosya adli tıp uzmanı bilirkişiye tevdii edilmekle, davacının tedavi gideri toplamı 11.425,11 TL olarak hesaplandığı, SGK’nın sorumluluğunda olan tutarın 7.942,14 TL, kurumca karşılanmayan kısmının ise 3.482,97 TL olduğu tespit edilmiştir. Dosya içerisinden bulunan 11/06/2013 tarihli Makbuz ve İbranamedir başlıklı belge incelendiğinde; ”19.04.2013 tarihinde yaşanan trafik kazası neticesinde dişinin kırılması suretiyle yaralanan …’ın tedavi masraflar ve sair giderleri … tarafından karşılanması konusunda taraflar aralarında uzlaşmışlardır. İşbu uzlaşmaya istinaden oğlum olan küçük … adına tarafıma, … tarafından toplam 5.050,00-TL elden ödeme yapılmıştır. Küçük … adına tarafımın, …’tan herhangi bir hak, alacak, menfaat ve talebim kalmamış olup maddi ve manevi tazminat ile bu tazminat miktarlarına işleyecek faiz hakkından feragat ediyorum. … 19.04.2013 tarihinde yaşanan trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tüm zararlarımız kazaya karışan … plaka sayılı aracın sürücüsü …’tan herhangi bir hak ve menfaat alacağım kalmadığından …. ibra ederim.” şeklindeki belge davacının babası … tarafından imzalanmıştır. Mahkememizin 07/12/2017 tarihli kararına esas alınan ve yine istinaf mahkemesi tarafından davaya konu edilen bu belgenin imzalandığı tarihte kazada zarar gördüğü iddia edilen …’ın 18 yaşından küçük olduğu anlaşılmaktadır. TMK 336. maddesi uyarınca 18 yaşından küçük olanların velayetini anne ve baba birlikte kullanırlar. İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi, 2018/1706 E. 2020/3367 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere davacının ibra tarihinde reşit olmadığı anlaşılmakla velayet hakkına haiz ana ve babadan yalnız biri tarafından imzalanmış olan belgedeki feragat beyanı makbuz hükmündedir. İstinaf mahkemesi tarafından hükme dayanak alınan belgede belirtilen miktarın ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi zarara ilişkin olduğunun taraflardan sorulmak suretiyle dosyanın değerlendirilmesi gerektiğine yönelik kaldırma kararı da dikkate alınarak; mahkememizin 25/03/2021 tarihindeki duruşmasında taraf vekillerine bu hususta beyanda bulunmak üzere süre verilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesi ile; kaza tarihinde reşit olmayan …’ın velisi …’ın, davalı …’tan 5.050,00-TL para aldığını, bu ödemenin tamamının tedavi gideri olarak ödendiğini, maddi ve manevi tazminat konusundaki dava dilekçesindeki taleplerin kabulünü talep eden dilekçe sunmuştur. Belirtilen bu bilgiler ışığında ilgili makbuz, istinaf kararı, davacının beyan dilekçesi ve diğer belgeler dikkate alındığında; davacının kaza tarihinde reşit olmamasından dolayı velisi olan babanın davalı … arasında imzalanan belge ile maddi ve manevi tazminat olarak elden 5.050,00-TL ödeme aldığının sabit olduğu, ancak mahkememizce davacı vekilinden kendilerine ödenen bedelin ne kadarının maddi en kadarının manevi zararın tazminine ilişkin olduğu hakkında beyanına başvurulduğunda, davacı vekili ödemenin tamamının tedavi giderlerine ilişkin maddi tazminat olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesinde manevi tazminat alacağı miktarı belirtilmemiş, ödemenin tedavi gideri olarak alındığı beyan edilmiş ise de; o tarihte reşit olmayanın velisi olan baba tarafından çocuk adına, davalı … tarafından ödenen para alınmış, ilgili belgede ödenen miktarın manevi zararı da kapsadığı yazılmış, yaşanan kazadan dolayı o andaki elem, acı için manevi olarak zararın tazmin edildiği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacının manevi tazminat olarak ödeme aldığı da sabit olup, o andaki elem, ızdırap için bu miktar cüzi miktar olarak ödenmiş dahi olsa istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar ödendiği, hatta ilgili belgede ileriye dönük feragat edildiği anlaşıldığından davacının manevi tazminat talepleri karşılanmadığına yönelik talepleri subut bulmamıştır. Belirtilen bu sebeplerle davacının mahkememizce alınan bilirkişi raporunda SGK’nın sorumluluğu dışında kalan 3.482,97-TL masrafın 11.06.2013 tarihli ibraname belgesi ile davalı … tarafından 5.050,00-TL ödeme yapıldığı ve davalıların sorumluluğunda kalan masraftan daha fazla ödeme yapıldığı anlaşıldığından maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminatın belirtilen sebepler ve talep edeni zenginleştirme, karşı tarafı da cezalandırma aracı olarak kullanılamayacağı ve 11/06/2013 tarihli ibraname başlıklı belgede manevi tazminatın da alındığı ve ileriye dönük feragat ettiği haktan davacının vazgeçemeyeceği anlaşıldığından manevi zararları da giderilmiş olduğundan davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca davalı … tarafından vekil tayin edilen Av. … ve yanında sigortalı çalışan Av. …’ın dosyada cevap dilekçesi ile usulüne uygun vekaletname sunulduğu, vekillerin 15/04/2016 tarihinde … kayıtlı Av. …’e yetki belgesi verdiği ancak davalı vekilleri Av. … ve Av. …’ın mahkememize sunduğu 29/03/2021 tarihli vekillik görevinden istifa ettiği, istifa dilekçesinin davalı asile tebliğ edildiği ancak mahkememizin son duruşmasında davalı vekili olduğunu beyan eden daha önce davalı vekilleri tarafından yetki belgesi verilen Av. …’ın duruşmaya katıldığı anlaşılmışsa da; vekillikten istifa edildikten ve davalı asile çıkarılan istifa dilekçesinden sonra dosyaya yeniden usulüne uygun vekaletname sunulmadığı, davalının bu konuda herhangi bir beyanda bulunmadığı, usulüne uygun vekaletnamesi bulunmayan avukat tarafından yetkilendirilmiş başka bir avukatın vekillik görevinin devam edeceğinden bahsedilemeyeceğinden karar tarihinde davalı … …’ın vekili bulunmadığı anlaşılmakla davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davacının maddi tazminat ve tedavi giderinin tahsiline yönelik davalılara açmış olduğu davanın REDDİNE,
(2)Davacının davalılardan …’a yönelik manevi tazminat talebinin REDDİNE,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30-TL karar harcının peşin olarak alınan 119,55-TL’den mahsubu ile fazla alınan 60,25-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(4)Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(5)Davalı … tarafından yapılan 100,00-TL yargılama masrafının davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine, davalı … şirketi tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
(6)Davacının maddi tazminat ve tedavi giderinin tahsiline yönelik davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı … şirketine verilmesine,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/06/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.