Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/522 Esas
KARAR NO:2023/59
DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/09/2020
KARAR TARİHİ:19/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaptığı kaldıraçlı işlemler hakkındaki eksik bilgisi ve bu işlemlerin yüksek risk düzeyini kavrayacak bilgi ve tecrübesinin olmadığını, davalı aracı kurumun müşterisi olan müvekkiline işlem yaptırmaması gerektiğini ve SPK düzenlemeleri gereği müşterisini koruması gerektiğini ancak davalı aracı kurumun bunun aksine hareket ederek davacıyı arayıp ikna ederek hesap açılmasına sebep olduğunu, müvekkilinin bilgisi olmadığı brent petrolü paritesine yatırım yapmasına izin verdiğini, müvekkiline tahsis ettiği yatırım uzmanını müvekkilinin bilgisi olmadan değiştirdiğini, sonraki yatırım uzmanının müvekkilinin yaptığı işlemler hakkında şaşkınlığını beyan ettiğini, kendisi olsaydı bu işlemleri yapmasına izin vermeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin dava tarihinde değeri yükselmiş olan evini satarak bu işlemlere yatırdığını, müvekkiline hiçbir eğitim verilmediğini, davalı aracı kurumun SPK düzenlemeleri gereği müvekkili yatırımcının menfaatini koruması gerektiğini, müvekkilinin Şubat 2020’de ev satışından elde ettiği 520.000,00-TL’yi davalı aracı kuruma yatırdığını, bu kapsamda 25.03.2020 tarihinde iki partide toplam 200.000,00-TL, 27.03.2020 tarihinde 80.000,00-TL ve 30.03.2020 tarihinde 12.000,00-USD olmak üzere toplam olarak 280.000,00-TL ve 12.000,00-USD yatırdığını, TL olarak gönderilen paraların da davalı aracı kurum tarafından hemen USD’ye çevrilerek hesaba işlendiğini, işlemlerin USD cinsinden yapıldığını, davalının SPK tarafından çıkarılan Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ (III-39.1 Tebliğ) md. 24 ve md. 25 hükümlerine aykırı davrandığını, sadakat ve özen yükümlülüğüne, risk açıklama yükümlülüğüne, hesap verme yükümlülüğüne ve müşterinin iradesine ve talimatlarına uygun davranma yükümlülüğüne uygun davranmadığını beyanla, davanın kabulünü, davalının sorumluluklarını yerine getirmemesi ve tam kusuru sebebiyle müvekkilinin uğradığı zarar toplamı 36.000,00-USD’nin karar tarihinde hesaplanacak kurlar üzerinden tazmini haklarının saklı tutulması kaydıyla güncel zarar olan 36.000,00-USD karşılığı 280.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili aracı kurum ile mevzuat gereği imzalaması gereken bütün sözleşmeleri imzaladığını, davacıya risk bildirimlerinin yapıldığını ve davacının buna ilişkin formları imzaladığını, davacının kendisince doldurulan bilgilere göre risk alma düzeyinin düşük çıkması üzerine kendi yazılı beyanı ile dava konusu kaldıraçlı işlemler gibi risk düzeyi yüksek işlemler ve yatırımlar yapmayı tercih ve kabul ettiğini, müvekkili kurumda hesap açılmadan önce deneme işlemlerinin süre yeterliliği de sağlanarak davacı tarafından tamamlandığını, davacının, müvekkili kurumla 2013 yılında temas kurduğunu, ancak hesap açtırmadığını, daha sonra 28.08.2018 tarihinde müvekkili kurum temsilcisi ile telefon görüşmesi yaptığını ve bu görüşmede kendisine bilgi verildiğini, kendisinin de halen … Bank’ta FX Bölümünde alım satım yaptığını beyan ettiğini, davacının yatırım tecrübesinin ve bilgisinin olduğunun bu görüşmelerden anlaşıldığını, davacının kendi iradesiyle ve tercihlerine uygun şekilde kendisinin işlem yaptığını, davacının işlemlerinin tamamının kendi iradesi doğrultusunda gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin davacının zararının oluşmasında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının foreks piyasasının içerdiği risk ve almış olduğu hatalı yatırım kararları neticesinde uğradığı zararı müvekkili şirketten tahsil etmeye çalışmasının kötü niyetli ve kabul edilemez olduğunu, davacının teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine müvekkili aracı kurumdaki işlem pozisyonlarının kapanmasının taraflar arasındaki sözleşmenin gereği olduğunu, davacının kendi gerçekleştirdiği işlemler ve ses kayıtları incelendiğinde tüm işlemleri kendi iradesi ile gerçekleştirdiğinin, yapılan uyarılara rağmen pozisyon açmaya devam ettiğinin anlaşıldığını, davacının yatırmış olduğu 12.000,00-USD tutarındaki teminatın, kendi hatası sebebiyle, yanlış hesap numarasına para gönderilmiş olması sebebiyle bu tutarın hesabına geçmediğini, bu sebeple pozisyonların stop out olarak kapandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, buna ilişkin sorumluluğun gerek mevzuat gerek sözleşme gereği davacıda olduğunu, müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; sözleşmeler, log kayıtları, taraflar arasındaki yazışmalar ve bilgilendirmeler, ses kayıtları, tapu kayıtları, banka dekontları ve ihtarnameler mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 17/11/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında Sermaye Piyasası İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve Ekleri, Sermaye Piyasası İşlemleri Çerçeve Sözleşmeleri Öncesi Bilgi Formu (davacının imzasının olmadığı) ve Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi (davacının imzasının olmadığı) imzalandığı, Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması halinde, bu Yönetmelik’in 5. Maddesinde öngörülen sözleşme mesafeli olarak imzalanmadan önce bilgilendirme koşulunun sağlandığına dair bir belgeye dosyada rastlanmadığı, davacı tarafın sözleşme imzalamaya dair beyanına göre dosyadaki sözleşmelerin tamamının davacı imzasını taşıyor olması gerektiği, özellikle dava konusunu oluşturan Kaldıraçlı İşlemlere İlişkin Sözleşmeler setin davacının imzasının olmadığı, davalı aracı kurumun davacıya uyguladığı uygunluk testinde bütün yatırım ürünlerinde davacının, kendi bilgisinin yeterli olmadığına dair “Ürün Hakkında Bilgim Yok” seçeneğini işaretlediğinin görüldüğü, davacının, yapacağı işlemlere ilişkin işlem sıklığını bütün ürün çeşitleri için “Nadiren (Yılda Birkaç Defa)” seçeneğini işaretleyerek beyan ettiği ve yapacağı işlemlere dair işlem tutarına ve miktarına dair Hacim Bilgi bölümünde bütün ürünler için yatırım tutarını 1-50.000 TL olarak belirttiği, bu formdan çıkarılan ve davalı aracı kurum tarafından düzenlenen Uygunluk Testi Sonuç Bildirimi’nde bütün ürünler için uygun seçeneğinin işaretlendiği ve davacının yatırım yapacağı ürünler arasında en yüksek ağırlığın 45 ve üzeri olarak kaldıraçlı işlemlerin de içinde bulunduğu Çok Yüksek Riskli ürün grubuna tahsis edildiğinin görüldüğü, dava dilekçesindeki talebin brent petrolü işlemlerine ilişkin olduğu, dosyadaki ses kayıtlarının incelenmesinde, ilk telefon görüşmesinin 28.08.2018 tarihli olduğu, bu görüşmede davacının yapılan işlemlere, piyasaya, işleyişe, davalı aracı kurumun sunduğu hizmetlere dair sorularına davalı temsilcisinin cevap verdiği ve davacının kaldıraçlı / riskli işlem yapmayı tercih etmediğini, sadece bankalardaki gibi spot alım satım yapma niyeti olduğunu, bankaların uyguladığı fiyat marjının yüksek olması sebebiyle daha düşük marjla çalışan bir kurum aradığını belirten beyanlarda bulunduğu, davalı temsilcisinin genel olarak kaldıraçlı işlemler, oranlar, komisyonlar, uygulanan marjlar hakkında bilgiler verdiği, 31.08.2018’de davalı temsilcisinin davacıyı aradığı ve davacının işlem yapmama kararı verdiğini beyan ettiği, 2018 yılındaki görüşmelerden sonraki ilk görüşme 27.02.2020 tarihinde yapıldığı, bu görüşmede altın ve dolar paritelerine, piyasanın işleyişine, hesap açılmasına, MetaTrader4 uygulamasına ve bu uygulamanın davacının cep telefonuna yüklenmesine, bu uygulama üzerinde işlem yapılmasına dair açıklamalar yapıldığı, davalı temsilcisinin yönlendirmesi ile cep telefonuna uygulama yüklendiği, şifre belirlenip giriş yapıldıktan sonra davalı temsilcisinin uygulamanın kullanılması konusunda açıklamalar yaptığı ve davacının bir deneme işlemi gerçekleştirdiği, davalı temsilcisinin bu deneme işlemi üzerinden davacıya alım satım işlemlerine ve fiyatlara, kaldıracın etkisine dair açıklamalar yaptığı, davacının sorularını cevapladığı, bu görüşmede davacının “kaldıraç işlemlerine girmek istemediğini” belirttiği ancak kaldıraç konusundaki açıklamalar sonrasında, kaldıracın alınan pozisyonu 10’a katlayan etkisini ve bunun da kâr ve zarar olasılığına göre aynı katlayıcı etkisini anladığına dair ifadeler kullandığı, 11.03.2020 tarihli görüşmede sözleşmelerin imzalanması için davacının davalı aracı kurumun İstanbul-Maslak’taki merkez adresine gelmesi konusunda mutabık kalındığı, 24.03.2020 tarihli ilk görüşmede davacının kaldıraçlı işlemler konusunda bilgisinin yetersiz olduğunu da beyan ederek bazı sorular sorduğu ve davalı temsilcisinin bu soruları cevapladığı, görüşme sonunda davacının 100.000,00-TL’yi başlangıç olarak davalı hesabına gönderme ve sonrasında şifre vb işlemleri tamamladıktan sonra işlemlere başlama konusunda mutabık kalındığı, aynı tarihli ikinci görüşmede davacının meslek bilgisinin ve telefon bilgisini doğrulaması için konuşmalar yapıldığı, aynı tarihli üçüncü görüşmede davacının sorularına davalı temsilcisinin ayrıntılı cevaplar verdiği, aynı tarihli dördüncü görüşmede davacının yanlış kodla gönderdiği paranın iadesi için davacının yapması gereken işlemlerin davalı yetkilisince açıklandığı, 25.03.2020 tarihinde yapılan ilk görüşmede davacının önceki akşam 200.000,00-TL parasının çoğunluğunu WTI petrol paritesi olmak üzere tamamını petrol paritesine yatırmış olması ve petrol fiyatının düşmesi sebebiyle davalı temsilcisine fiyat düşüşünden kaynaklanan teminat eklemesi dışında kendisinden ek bir kesinti yapılıp yapılmayacağına dair yönelttiği soruda, davalı temsilcisinin, davacının işlem yapma saikini ve tarzını anlayabilmek için sorular sorduğunu ve davacının dilekçelerinde beyan ettiği “siz Kemal bey ne yaptınız ya…”, “niye bu kadar işlem açtınız ?” tepkisini davalı temsilcisi Hatice hanımın bu görüşmede verdiği, davacının önceki akşam bütün parasını petrol paritesi işlemlerine yatırmakla 1:10 katsayısı ile kazanç ve zarar olasılığını üstlendiği, petrol fiyatlarının düşmesi sebebiyle bir gecede 14.000,00-USD zararın hesabında oluştuğu ve petrol fiyatlarının düşmesi halinde 1 USD’lik düşüşün etkisinin davacı hesabına 10 USD olarak ortaya çıkması ve bunun davacının yaptığı işlemler sebebiyle aldığı petrol miktarı pozisyonu kadar katlanacağını davacının da bildiği, ancak bu etkinin boyutunu tam olarak hesaplama becerisinin olmayabileceği kanaatinin ses kayıtlarından edinildiği, 30.03.2020 tarihindeki üç ayrı görüşmede USD hesabına gönderilmesi gereken USD cinsi parayı davacının TL hesabına göndermiş olması sebebiyle bu hatayı düzeltmeye dair görüşmeden sonra davacının davalı temsilcisi izinde iken yüklü miktarda pozisyon açmış olması ve sonrasında petrol fiyatlarının düşmesi sebebiyle hesabında zarar oluşması konusunda davacı bilmeden çok fazla işlem yaptığı, davalı temsilcisinin ise kendisiyle davalı merkez adresinde görüşme planlamış olduğu, davacının erken davrandığını belirten ifadeler sarf ettiği, davacının demo hesabındaki kârlı işlemlerin kendisini yanılttığını beyan ettiği ve para havalesi işini hallettikten sonra tekrar zarar eden işlemleri hakkında görüşme konusunda mutabık kalındığı, 31.03.2020 tarihindeki ilk görüşmede, davacı yaptığı petrol işlemlerine bilgi eksikliği içinde karar verdiğini ve işlemleri eksik bilgiyle gerçekleştirdiğini, kendisinin kaldıraçlı işlem yapmak ve teminat ile çalışan hesap açmak amacının olmadığını, yatırımını yapıp yatırımının değer kazanmasını beklemek şeklinde yatırımı tercih ettiğini, kaldıraçlı işlemlere bilmeden girdiğini, evini sattığını ve evinin parasını tamamen kaybetmek üzere olduğunu söylediğini, davalı temsilcisinin evini satarak girdiğini bilseydi bu işlemleri yaptırmayacağını davacıya söylediği, bu görüşmeden, genel olarak, davacının yatırım araçları ve bunların arasındaki farklar, farklı yatırım araçlarının alım satım ve fiyatlama usulleri konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığının anlaşıldığı, davalı temsilcisinin davacının mevcut zarardaki petrol pozisyonları için (tamamı alış olan pozisyonları için aynı miktarlarda satış işlemi yapmak şeklinde) ters pozisyon açması halinde iki yönlü harekette de aynı miktarda kâr ve zarar edeceğini belirtmesine rağmen ve davacının konuyu doğru anlamaya yönelik sorularına rağmen fiyatların iki yönlü hareketinde aynı miktarda kâr ve zarar etmesi sebebiyle mevcut zararının sabitleneceğini beyan etmemesinin dikkat çekici olduğu, zira bu görüşmede davacının temel meselesinin mevcut zararını azaltmasına yarayacak bir işlem veya yatırım aracı bulma kaygısı olduğu, davacının bu görüşmede gösterdiği bilgi düzeyi dikkate alındığında kendisinin en riskli yatırım aracı kabul edilen kaldıraçlı işlemler yapmış olmasının kendi içinde bir tezat oluşturduğu, 31.03.2020 tarihli ikinci görüşmede, davalı şirketin analiz bölümünden bir uzmanla davacı arasında geçen konuşmaların yer aldığı, konuşmaların genel olarak petrol piyasaları hakkında olduğu, 31.03.2020 tarihinli üçüncü görüşmede davacının, analiz bölümüyle yaptığı görüşmede öğrendiği stop loss kavramını telaffuz etmeden fiyat 23,20 seviyesine geldiğinde satmasının uygun olup olmayacağını sorduğu, davalı temsilcisinin bu soruyu stop loss işlemi olarak anlamadığı, fiyat 23,20’ye geldiğinde satmanın doğru olmayacağını açıkladığı, davalı temsilcisinin, davacının zararı durdurma mı demek istediğini sorduğu, bu defa davacının zararı durdurma kavramını bildiğini gösteren bir cevap vermediği, bu görüşmede, davacının bilgisinin kaldıraçlı işlem piyasalarında işlem yapmaya yetecek düzeyde olmadığı kanaati oluştuğu, 31.03.2020 tarihindeki dördüncü görüşmede de davacının bilgisinin kaldıraçlı işlem piyasalarında işlem yapmaya yetecek düzeyde olmadığı kanaati oluştuğu, davacının 01.04.2020 tarihindeki telefon görüşmesinde petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle o tarihte 6 adet alış pozisyonunun tersi pozisyonu nasıl alacağı konusunda müşteri temsilcisi ile görüştüğü, nasıl işlem yapması gerektiğine dair sorular sorduğu, görüşmenin sonunda davalı temsilcisinin petrol fiyatları bakımından dünya liderlerinin yapacağı görüşmelerin etkisi ve tarihi konularda görüşmesi için analiz bölümüne davacıyı yönlendirdiği, 01.04.2020 tarihindeki görüşmede davacının hesaplarında petrol işlemlerinde 6 adet pozisyonu mevcut olduğu ve pozisyonların hepsinin zararda olduğu, davacının halen ortaya çıkmış olan ve petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanan zararlarını geri kazanma arayışı içinde ters pozisyon almasının veya mevcut pozisyonlarına zarar durdurma koymanın ve bu zarar durdurma fiyat düzeyinin ne olacağının arayışı içinde olduğu ve davacının kaldıraçlı işlemlerin işleyişi konusundaki bilgi eksikliğinin görüldüğü, 01.04.2020 tarihinde yapılan dördüncü telefon görüşmesinde, davacının borsada pay piyasasında veya vadeli işlem piyasasında işlem yaparak mevcut zararını kapatmayı düşünerek bu piyasalarda işlem koşulları hakkında sorular sorduğu, görüşmenin sonunda kendisine e-posta ile bir gün önce gönderilen metni okuyamadığını belirterek içeriği hakkında bilgi edinmek istediği, davalı temsilcisinin ise telefon görüşmelerindeki bilgiler dışında ek bir bilgi içermediğini beyan ettiği, bu telefon görüşmesinden, davacıya hesap açma işlemleri sırasında gönderilmesi gereken kaldıraçlı işlemler bilgilendirme metninin 31.03.2020 günü gönderildiğinin anlaşıldığı, 02.04.2020 tarihli görüşmede davacının hesabındaki teminat fazlası paranın önemli bir kısmını hesaptan çekmek için talimat yazmak konusundaki konuşmalardan sonra kendisine yeterli bilgilendirme yapılmadan işlemler yaparak hatalı sonuçlar ortaya çıktığını ve kendisine gönderilen yazılı bilgilendirmenin 16 gün sonra ve zararlar oluştuktan sonra olmasına dair serzenişlerde bulunduğu, 14.04.2020 tarihindeki görüşmede davacının kaldıraçlı işlemlere dair bilgi düzeyinin yeterli olmadığı kanaatinin teyit edildiği, 27.05.2020 tarihindeki görüşmede davalı temsilcisi … Bey’in davacının davalı aracı kuruma yaptığı şikayetin kendisine iletildiğini beyan ettiği ve davalı temsilcisinin davacıyı ikna etmeye ve davacıya açıklama yapmaya çalıştığının görüldüğü, davacı hesabına giren ve çıkan paraların incelemesinde, davacının işlemlerinin tamamının ABD Doları (USD) cinsinden olması sebebiyle, davacının TL cinsinden gönderdiği paraların davalı aracı kurum tarafından ABD Dolarına çevrilerek davacı hesabına giriş kaydı yapıldığı, davacının TL olarak gönderdiği paraların banka tarafından ABD Dolarına çevrilmesi işlemleri sebebiyle Davacının gönderdiği TL tutar üzerinden kesilen banka işlem komisyonu ve vergilerin toplamnın 758,48-TL olduğu, bu kesintilerin, davacının ABD Doları yerine TL cinsinden para göndermesi sebebiyle oluştuğu, nitekim davacının ABD Doları olarak 02.04.2020 tarihinde gönderdiği 12.000,00-USD üzerinden kesinti yapılmadığının görüldüğü, davacının hesabına giren paraların toplam USD değerinin 70.440,60-USD olduğu, davacının banka hesaplarına, davalı kurumdaki hesabından çıkan, davacıya yapılan ödemelerin toplamının 34.297,53-USD olduğu, buna göre davacının tüm işlemlerinden kaynaklanan zararının 36.143,07-USD olduğu, sonuç olarak, davalı aracı kurumun davacıya uyguladığı uygunluk testinde bütün yatırım ürünlerinde davacının, kendi bilgisinin yeterli olmadığına dair “Ürün Hakkında Bilgim Yok” seçeneğini işaretlemiş olmasına, işlem sıklığını bütün ürün çeşitleri için “Nadiren (Yılda Birkaç Defa)” seçeneğini işaretlemiş olmasına ve Hacim Bilgi bölümünde bütün ürünler için yatırım tutarını 1- 50.000 TL olarak belirtmiş olmasına rağmen, bu formdan çıkarılan ve davalı aracı kurum tarafından düzenlenen Uygunluk Testi Sonuç Bildirimi’nde bütün ürünler için “Uygun” seçeneğinin işaretlenmesi ve davacının yatırım yapacağı ürünler arasında en yüksek ağırlığın 45 ve üzeri olarak Kaldıraçlı İşlemlerin de içinde bulunduğu Çok Yüksek Riskli ürün grubuna tahsis edilmesinin dikkat çekici olduğu, bu durumun davalı aracı kurumun davacı müşterinin beyanları ve tercihleri ötesinde bir risk algısının bulunduğu sonucuna vardığını gösterdiği, davalının, kendi iç raporlamasını davacının bilgi ve risk kabul etme düzeyinin oldukça üzerinde bir düzeyde olduğu şeklinde yaptığı, uygunluk testi sonucunda, davacı için, kaldıraçlı işlemlere yatırım yapmasına engel olacak bir risk algısı, bilgi ve tecrübe sonucu çıkmasına rağmen davalı aracı kurum tarafından davacıya sadece kaldıraçlı işlemler yaptırılması ve davacının başka finansal ürünler hakkındaki sorularına sadece kaldıraçlı işlemler kapsamında açıklamalar yapılmış olmasının dikkat çekici olduğu, uygunluk testi sonuçlarına göre yatırım yapması mümkün olmayan araçlara yatırım yapabilmesi için müşterinin açık yazılı beyanının alınmasına SPK düzenlemelerinde imkan verildiği, bundan önce davalı aracı kurumun müşteriyi açıkça uyarma hükümlülüğünün bulunduğu, dosyada davacının aracı kurum tarafından, kaldıraçlı işlemlerin kendisine uygun olmadığına dair uyarıldığına ilişkin bir kayda rastlanmadığı, davacının kendi hesaplarında işlem yapma sürecinde de yaptığı kaldıraçlı işlemlere ve genel olarak farklı finansal ürünlere dair yeterli bilgisinin olmadığının görüldüğü, davacının, bütün işlemleri kendisinin yapmış olduğu, davalı aracı kurumun davacıyı yaptığı işlemler konusunda açıkça yanılttığına ve kasıtlı olarak yanlış yönlendirdiğine dair kayda rastlanmadığı, davacının, davalı aracı kurumdaki hesabındaki tüm işlemlerinden dolayı uğradığı zararın 36.143,07-USD olduğu, davacının talebinin ise 36.000,00-USD zararın tazmini yönünde olduğu, davacının zarar iddiası bakımından her iki tarafın kendi görev ve yükümlülükleri bakımından sorumlu addedilebileceği ve sorumluluk yükü esas olarak davalı aracı kurumda bırakılarak bir sorumluluk paylamışının yapılıp yapılmayacağının takdirinin mahkemede olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişiye heyeti tarafından tanzim olunan 19/08/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının, bir kar beklentisi ile işlem yapmak üzere davalı kurum ile sözleşme imzalaması, davalı aracı kurum temsilcisinin yardımını ve yönlendirmesini beklemeden, kendi iradesi ile bir gecede 100.000,00-TL tutarındaki parayı kullanarak kaldıraçlı işlem pozisyonları açması, teminat açığının kapatılması için gönderdiği 12.000,00-USD’nin gönderilmesi işlemlerinde kendi hatası sebebiyle paranın gecikmeli olarak doğru hesaba geçmesinden dolayı kusurlu olduğu, davalının ise, davacı tarafın daha düşük risk taşıyan işlemler yapmak istediğini beyan etmesine rağmen en riskli işlem grubu olan kaldıraçlı işlemler yapmasının sağlanması ve başka bir yatırım alanına yönlendiren bir davalı aracı kurum beyan ve işlemine rastlanmaması, davacının sözleşmeyi imzaladığı sonucuna kesin olarak varılmayan kaldıraçlı işlemler konusunda işlemler yapmasına imkan verilmesi, uygunluk testi sonuçları bakımından, aynı form üzerinde davacının matbu beyan metnine itibar edildiği halde, davacının formda beyan ettiği durumların sonucuna uymayacak şekilde en riskli işlem grubunda işlem yapmasının sağlanması, davacının kaldıraçlı işlemler konusundaki isteğinin ve bilgi düzeyinin düşük olduğunun telefon kayıtlarından açıkça anlaşılır durumda iken davacının yeterli bilgi sahibi olmadığı en riskli gruptaki yatırım aracına yatırım yapmasına imkân verilmesi, davacının zararını azaltmak amacıyla başka yatırımlar arayışı içinde olduğunu beyan ettiği telefon görüşmesinde davalı aracı kurum temsilcisinin davacının zararını sabitleyecek şekilde ters pozisyon almasını değerlendirmesi ve davacıyı tam ve doğru bir şekilde bilgilendirmemiş olmasından dolayı kusurlu olduğu hususları dikkate alınarak, 36.143,07-USD tutarındaki zarar için davacıya %40 oranında ve davalıya %60 oranında kusur yüklenerek toplam zararın (36.143,07-USD) yüzde %60’ı olan 21.685,84-USD’nin davalı tarafça davacıya ödenmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yapılan kaldıraçlı alım-satım (foreks) işlemlerinden uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, tarafların iddiaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 19/03/2020 tarihli Sermaye Piyasası İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve Ekleri, Sermaye Piyasası İşlemleri Çerçeve Sözleşmeleri Öncesi Bilgi Formu ve Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmelerden Sermaye Piyasası İşlemleri Çerçeve Sözleşmeleri Öncesi Bilgi Formu ve Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi’nde davacının imzasının olmadığı, davalının, davacıya uyguladığı uygunluk testinde bütün yatırım ürünlerinde davacının, kendi bilgisinin yeterli olmadığına dair “Ürün Hakkında Bilgim Yok” seçeneğini işaretlediği, davacının, yapacağı işlemlere ilişkin işlem sıklığını bütün ürün çeşitleri için “Nadiren (Yılda Birkaç Defa)” seçeneğini işaretleyerek beyan ettiği ve yapacağı işlemlere dair işlem tutarına ve miktarına dair Hacim Bilgi bölümünde bütün ürünler için yatırım tutarını 1-50.000 TL olarak belirttiği, davalı tarafından düzenlenen Uygunluk Testi Sonuç Bildirimi’nde bütün ürünler için uygun seçeneğinin işaretlendiği ve davacının yatırım yapacağı ürünler arasında en yüksek ağırlığın 45 ve üzeri olarak kaldıraçlı işlemlerin de içinde bulunduğu “Çok Yüksek Riskli” ürün grubuna tahsis edildiği, davalı kurumun, davacı müşterinin beyanları ve tercihleri ötesinde bir risk algısının bulunduğu sonucuna vardığı, uygunluk testi sonucunda, davacının kaldıraçlı işlemlere yatırım yapmasının mümkün olamayacağı sonucu çıktığı, uygunluk testi sonuçlarına göre yatırım yapması mümkün olmayan araçlara yatırım yapılabilmesi için müşterinin açık yazılı beyanının alınması gerektiği, davalının davacıyı açıkça uyarma yükümlülüğü bulunduğu, SPK’nın III-39.1 Tebliği md. 33 f. 10 hükmünde, bir ürün ya da hizmetin müşteriye uygun olmadığına ilişkin uyarıda bulunulmuş olmasına rağmen, müşterinin söz konusu hizmet ya da ürünü almak istemesi durumunda davalının hizmet verip vermeme hakkını kullanmasına imkan verildiği, dosya kapsamında, davacının, davalı tarafından, kaldıraçlı işlemlerin kendisine uygun olmadığına dair uyarıldığına ilişkin herhangi bir somut delil olmadığı, davacının kendi hesaplarında işlem yapma sürecinde yaptığı kaldıraçlı işlemlere ve genel olarak farklı finansal ürünlere dair yeterli bilgisinin olmadığı, davacının bir kar beklentisi ile işlem yapmak üzere davalı kurum ile sözleşme imzalaması, davalı aracı kurum temsilcisinin yardımını ve yönlendirmesini beklemeden kendi iradesi ile bir gecede 100.000,00-TL tutarındaki parayı kullanarak kaldıraçlı işlem pozisyonları açması, teminat açığının kapatılması için gönderdiği 12.000,00-USD’nin gönderilmesi işlemlerinde kendi hatası sebebiyle paranın gecikmeli olarak doğru hesaba geçmesinden dolayı kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalının ise, davacı tarafın daha düşük risk taşıyan işlemler yapmak istediğini beyan etmesine rağmen en riskli işlem grubu olan kaldıraçlı işlemler yapmasını sağlaması, davacının sözleşmeyi imzaladığı sonucuna kesin olarak varılmayan kaldıraçlı işlemler konusunda işlemler yapmasına imkan vermesi, uygunluk testi sonuçları bakımından, aynı form üzerinde davacının matbu beyan metnine itibar edildiği halde, davacının formda beyan ettiği durumların sonucuna uymayacak şekilde en riskli işlem grubunda işlem yapmasının sağlanması, davacının kaldıraçlı işlemler konusundaki isteğinin ve bilgi düzeyinin düşük olduğunun telefon kayıtlarından açıkça anlaşılır durumda iken davacının yeterli bilgi sahibi olmadığı en riskli gruptaki yatırım aracına yatırım yapmasına imkan vermesi, davacının zararını azaltmak amacıyla başka yatırımlar arayışı içinde olduğunu beyan ettiği telefon görüşmesinde davalı aracı kurum temsilcisinin davacının zararını sabitleyecek şekilde ters pozisyon almasını değerlendirmemesi ve davacıyı tam ve doğru bir şekilde bilgilendirmemiş olmasından dolayı kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan ses kayıtları da incelenerek mahkememizce görevlendirilen bankacı bilirkişi, sermaye piyasası denetim ve finans uzmanı bilirkişi, mali müşavir bilirkişi ve SPK uzmanı bilirkişi tarafından sunulan ve mahkememizce hükme esas olan kök rapor ve tarafların itirazları üzerine alınan ek raporda her iki tarafın yukarıda bahsi geçtiği şekilde davaya konu işlemden kaynaklı sorumluluklarının bulunduğu dolayısıyla bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda davacının %40 oranında kusurlu, davalının ise %60 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının hesabına giren ve çıkan paralar incelendiğinde hesabına giren paraların toplamının 70.440,60 USD olduğu, davalı kurumun hesabından çıkarak davacıya yapılan ödemelerin toplamının 34.297,53 USD olduğu, davacının tüm işlemlerden kaynaklı zararının 36.143,07 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde 2020 yılında ev sattığını ve bedelin 520.000,00 TL olduğunu belirtmiş ise de buna yönelik herhangi bir netice talep bölümünde talepte bulunmamış, kaldı ki ev satışı nedeniyle zarar doğuran işlemlerin taşınmaz satış tarihi de dikkate alındığında işlemlerle ilgili bağlantı bulunmamaktadır. Belirtilen bu sebeplerle 36.143,07-USD tutarındaki zarar için davacıya %40 oranında ve davalıya %60 oranında kusur toplam zararın (36.143,07-USD) yüzde %60’ına isabet eden 21.685,84-USD’nin davalı tarafça davacıya ödenmesi gerektiği takdir edilmekle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 21.685,84-USD’nin dava tarihindeki kur (7,777… TL)karşılığı olan 168.667,64-TL’nin dava tarihi olan 29/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 21.685,84-USD’nin dava tarihindeki kur karşılığı olan 168.667,64-TL’nin dava tarihi olan 29/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 11.521,68-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.781,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.739,98-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(3)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 4.781,70-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
(4)Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvuru harcı, 4.800,00-TL bilirkişi ücreti, 159,10-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 5.013,50-TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 3.020,05-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
(5)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(6)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 26.300,15-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(7)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 17.699,85-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
(8)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 795,15-TL’sinin davalıdan, 524,85-TL’sinin davacıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
(9)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/01/2023
Katip …
✍e-imzalıdır.
Hakim …
✍e-imzalıdır.