Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/48 E. 2021/179 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/48
KARAR NO:2021/179

DAVA: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/01/2020
KARAR TARİHİ:08/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının alacağını almak için icra takibi başlatmaları üzerine davalının kötü niyetli olarak borcun tamamına ve bütün ferilerine itiraz ettiğini, itiraz ettikten sonra asıl borcun tamamını 394.174,00 TL ve 122.684,98 TL ‘lik çekler ile ödediklerini, ancak geriye kalan icra vekalet ücreti ve icra takip harcı ile masraf alacaklarının ödenmediğini, 6102 Sayılı TTK 5/A maddesi gereği ticari uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalarda arabuluculuğa başvurulması gerektiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun yaptığı haksız ve hukuksuz itirazın iptaline, borçlunun kötü niyetli olması sebebi ile %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı aleyhine tarafça ödenmeyen fatura bedelinin tahsili amacıyla 397.595,50 TL tutarında asıl alacak, faiz ve takip masraflarına ilişkin icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibine taraflarınca 12/12/2018 tarihinde itiraz edilmesi üzerine itirazın iptaline yönelik iş bu davanın ikame edildiğini, davalı şirket ile davacı arasında bulunan sözleşmeye göre 150 günlük vade ile ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, davacının ödeme günü gelmeden icra takibi başlattığı için itiraz etmenin gerektiğini, akdedilen sözleşmenin 6. sayfasının ödeme koşulları başlıklı 5.maddesi uyarınca “Konsinye veren tarafından bırakılan ürünlerin kullanıldıktan sora kesilen faturalar, fatura tarihinden itibaren konsinye verene 150 gün çek ya da 150 gün açık hesap şeklinde ödeme yapılacaktır.” denildiğini, icra takibine konu edilen borcun tamamının davalı şirket tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı üzere fatura tarihinden itibaren 150 gün içinde 394.174,00 TL ve 122.684,98 TL tutarlı çeklerle ödendiğini, icra takibine ilişkin yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığını, vadesi gelmeden takibe konu edilen borca itiraz edilmesinin hukuka uygun olduğunu, ödemenin faturayı takip eden 150 günlük çekle veya 150 günlük açık hesap ile yapılacağının kararlaştırıldığının sabit olmasına karşılık davacının bu süreyi beklemeden icra takibi başlattığını, davacı tarafından davalı şirket ile yapılan mutabakata ilişkin olarak belirtilen hususların mevcut durumda farklı bir algı yaratılmaya çalışma gayretinden ibaret olduğunu, davalı şirket tarafından hâlihazırda ticari ilişkide bulunduğu, davacı tarafla mutabakata varılmış olmasının mutabık kalınan tutarın muaccel hale geldiği anlamını doğurmadığını, yani davalı şirketin mutabık olsa da vadesi gelmemiş tutarları vadesinden önce ve icra tehdidi altında ödemekle yükümlü olmadığını, davalı şirket kayıtları tetkik edildiğinde icra takibine konu faturalarda yer alan hizmet ile ilgili cari hesaplarında yapılan inceleme neticesinde vadesi gelen herhangi bir fatura tespit edilemediğini, bu nedenle takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, fatura tutarlarının 150 gün içinde ödendiğini, davacının icra takibine geçmesinde borçlu müvekkil şirketin kusurunun bulunmadığını, davalının vadesinde borcunu ödeyerek borçtan kurtulduğunu, bu nedenle icra takip masrafları ile davacı alacaklı vekilinin vekâlet ücretini ödemesine gerek olmadığını, muaccel olmayan bir alacak ile ilgili bir alacak için takip yapılması nedeniyle haklı olarak itiraz edildiğinden icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini, tamamen mesnetsiz olan bu davada davacı tarafın icra inkâr tazminat talebinin haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, bu sebeple davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirterek haksız davanın külliyen reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine yargılama gideri ile ücreti vekâletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen 06/03/2017 tarihli “Konsinye Malzeme Sözleşmesi” kapsamında davacı konsinye veren tarafından davalıya sağlanan malzeme bedelleri karşılığında kesilen fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlu aleyhine 397.000,00 TL Ödenmeyen Fatura Bedellerinin Tah., 595,50 TL faiz olmak üzere toplam 397.595,50 TL alacak üzerinden takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davalı vekili tarafından davacıya ödendiği bildirilen 394.174,00 TL ve 122.684,98 TL’lik ödemeleri ilişkin ödeme dekontları dosyaya sunulmuştur.
Dosya SMMM bilirkişiye tevdi olunmuş , düzenlenen 29/11/2020 tarihli raporda; davacı tarafın 03/12/2018 tarihinde 37 adet fatura toplamı olan 538.415,40 TL’nın ödenmeyen 397.000,00- TL sı için icra takibi başlatılmasına karşılık bu tarihte taraflar arasında akdedilen sözleşme mucibince vadesi gelmiş olan fatura toplamının 29.268,00- TL olduğunun görüldüğü, bu tutarın da takip konusu faturalar için yapıldığı kabul edilen ödeme tutarın altında olması nedeniyle icra takip tarihi itibarı ile vadesi galipte ödenmemiş bir faturanın bulunmadığı, davaya konu faturaların takip tarihinden sonra vadelerinde veya taraflar arasında mutabık kalınan tarihlerde ödendiği, bu olgunun davacının dava dilekçesinde de kabul edildiği, davalının dava tarihi itibarı ile davaya konu faturalara dayalı bir borcunun bulunmadığı, bu çerçevede, davalının icra takip tarihi ve de dava tarihi itibarı ile borcunun bulunmasına karşılık bu borcun akdedilen sözleşme gereği vadelerinin gelmemesi nedeni ile takibe konu edilecek bir borç bulunmaması nedeniyle icra masrafları ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulup tutulamayacağının Mahkememiz takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasında akdedilen 06/03/2017 tarihli Konsinye Malzeme Sözleşmesinin 5.maddesinde “Konsinye veren tarafından bırakılan ürünlerin kullanıldıktan sonra kesilen faturalar, fatura tarihinden itibaren konsinye verene 150 gün çek ya da 150 gün açık hesap şeklinde ödeme yapılacaktır. Ödemelerin zamanında yapılmaması durumunda konsinye veren … vade farkı uygulayacaktır. Bu oran aylık % 1 dir. ” şeklinde faturalara ilişkin bedellerin konsinye verene fatura tarihinden itibaren 150 gün içinde çek ya da açık hesap şeklinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davaya konu icra takibinde 37 adet fatura toplamı 538.415,40 TL’nin ödenmeyen 397.000 TL’sinin talep edildiği, bu bedellerin takipten sonra ödenmesi nedeniyle işbu dava ile vekalet ve sair masrafların talep edildiği, fatura tutarları ve ödemeler konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Mali bilirkişi tarafından düzenlenen denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikteki bilirkişi raporunda yapılan tespitlerle, icra takibine konu edilen 37 adet faturanın toplamı 29.268 TL olan sadece iki tanesinin ödeme vadelerinin gelmiş olduğu, diğer faturaların ise ödeme vadelerinin sözleşme uyarınca henüz gelmediği, davacının da kabulünde olduğu üzere faturaların 141.145,40 TL tutarının takip öncesi ödendiği, takip tarihi itibarı ile vadesi gelmiş ancak ödenmemiş herhangi bir fatura tutarının olmadığı, icra takip tarihi itibariyle davacının henüz muaccel olmuş bir alacağı bulunmadığından davalı tarafın bu noktada itirazı haklı bulunarak davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine her ne kadar davalı tarafça kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de, davacının muaccel olmasa dahi takip tarihi itibariyle alacağının bulunduğu anlaşıldığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı istemininde reddine karar verilmekle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineyi irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 4.778,55 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
7-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır