Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/430 E. 2020/802 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/430Esas
KARAR NO: 2020/802

ASIL DAVADA
DAVA: Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 20/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 26/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 20/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 08/09/2020

BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 20/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 26/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİH: 26/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 26/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA : Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 26/08/2020

BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası)

DAVA:Genel Kurul Kararının Yokluk ve Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ: 26/08/2020
KARAR TARİHİ: 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVADA
DAVA: Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, halka açık bir şirket olan …’ın 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısını 29/02/2020 tarihinde yaptığını, Kamuyu Aydınlatma Platformuna 02/03/2020 tarihinde yaptığı bildirimden öğrendiğini, genel kurul toplantı yazısının KAP’a yüklendiğini görüp okuduğunu, 05/02/2020 tarihinde KAP’ta kayyım … genel kurul çağrısı açıklamasının yayınlandığını, genel kurul çağrısında yanlışlıklar bulunduğunu, 02/03/2020 tarihinde KAP'(a yüklenen … … … AŞ’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantı tutanağının üçüncü sayfasında, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2019 tarihli … Esas … karar sayılı mahkeme kararındaki gündem ile ticaret sicil gazetesinde yayınlanan gündemin karşılaştırıldığında ticaret sicil gazetesinde ilan edilen gündemin 7., 11., 15 ve 16.maddelerindeki mahkeme kararında belirlenen gündemde açıkça yer almadığının belirtildiğini, bu da gündemin ilanındaki hata olduğunu, 22/07/2019 tarihinde saat 09:10’da KAP’ta yapılan açıklamaya göre … … … AŞ’nin en büyük ortakları olarak %51,79 hisse ile … isimli ortağın ve %10,27 ile … isimli ortağın göründüğünü, 02/03/2020 tarihinde KAP’a yüklenen davalı şirketin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantı tutanağının 1.,2., 3. Sayfaları incelendiğinde bu ortakların temsil edilmelerine ve katılmalarına izin verilmediğinin anlaşıldığını, bunun yanlış olup, TTK madde 447 uyarınca genel kurul kararlarının batıl olduğunu, ayrıca bu yüzden toplanma sayısının da oluşmadan karar verildiğini, büyük hissedarların temsil edilmemesinin, küçük yatırımcıların da haklarını zedelediğini, ayrıca 29/02/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 6.ve7.sayfaları okunduğunda, davalı şirketin sorulan soruları cevaplamayıp bu sorulara 15 gün içinde cevap vereceklerini söylediklerini, böylece pay sahiplerinin ve yatırımcıların bilgi almalarının engellendiğini, ayrıca 9.sayfada yönetimin 2022 yılı hesaplarının görüşüleceği genel kurul toplantısına kadar seçildiğinin anlaşıldığını, fakat TTKnun 362.mad okunduğunda yönetimin en fazla 3 yıllığına seçilebileceğini, o nedenle yönetimin 3 yıldan fazla süre için seçilmesinin de yanlış olduğunu, toplantının 10:00’da başlayacağı ilan edilmiş iken, bundan tam 6 saat sonra 16:00’da başladığını, bunun bazı yatırımcıları yıldırmaya yönelik bir davranış olduğunu, seçilen yönetim hukuksuz ve iyi niyete aykırı olarak alınan kararla işbaşına getirildiğini beyanla, davalı şirketin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan bütün kararların iptaline, yokluk ve butlanının tespitine, hukuksuz bir şekilde işbaşına gelen yönetimin görevden uzaklaştırılmasına, buna ilişkin seçim kararının uygulanmasının engellenmesine ve mahkemenin belirleyeceği kişiler aracılığıyla davalı şirketin yönetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının davalı şirkette 250 adet hissesinin olduğunu, 29/02/2020 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, toplantıda alınan kararların yoklukla ve butlanla malul olduğunu, üç aylık hak düşürücü sürenin dolmadığını belirterek 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, yokluk ve butlan sebeplerinin tespitine, alınan kararların icrasının geri bırakılması ile gecikmeksizin şirkete yönetim kayyımı atanmasına, huzurunuzdaki bu davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, … … … A.Ş ‘nin 29 şubat 2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan bütün kararının iptali istemiyle dava açtığını; mahkememize verdiği 25/08/2020 tarihli dilekçe ile aynı genel kurul toplantısında alınan kararların butlanının tesbitine karar verilmesi için … Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosyadan dava açıldığını ve açılan bu davanın zaman bakımından bu davadan önce açılmış durumda bulunduğunu ve TTK 448 uyarınca iş bu dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesi ile birleştirilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul toplantısını 2020 yılında yaptığını, Kamuyu Aydınlatma Platformunu 02/03/2020 de yapılan bildirimde öğrendiğini, 05/02/2020 tarihinde KAP’ta kayyum Hasan Alevli’nin genel kurul çağrısı açıklaması yayınlandığını, toplantı ertelenirse bir daha toplantı yapmak için gereken toplanma sayısı görünmediğini, toplantının 10:00 ‘da başlayacağını, tutanağın üçüncü sayfasında toplantının 16:19’da başladığını, 02/03/2020 tarihinde KAP’a yüklenen …. A.Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının üçüncü sayfasında …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2019 tarih … Esas …Karar sayılı mahkeme kararındaki gündem ile Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan gündem karşılaştırıldığında Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen gündemin 7.,11.,15.ve 16.maddelerinin mahkeme kararında belirlenen gündemde açıkça yer almadığı belirtildiğini, gündemin ilanında hata olduğunu, 22/07/2019 saat 09:10’da KAP’ta yapılan açıklamada ….A.Ş’nin en büyük ortakları olarak %51,79 hisse ile … isimli ortak ve %10,27 ile … isimli ortak göründüğünü, 02/03/2020’de KAP’a yüklenen ….A.Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının birinci, ikinci ve üçüncü sayfalarında bu ortakların temsil edilmelerine ve katılmalarına izin verilmediği anlaşıldığını, davalı …A.Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul toplantı Tutanağının altıncı ve yedinci sayfalarında davalı şirketin yönetimine sorulan soruları cevaplamadığını, sorulara 15 gün içinde cevap verileceği söylendiğini, pay sahiplerinin ve yatırımcıların bilgi almaları engellendiğini, Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının dokuzuncu sayfasında yönetimin 2022 yılı hesaplarının görüşüleceği genel kurul toplantısına kadar seçildiği anlaşıldığını, TTK 362.maddesine göre yönetimin en fazla üç yıllığına seçilebileceğini, borsadaki küçük yatırımcıların mağdur olduğunu ve zarar ettiğini, toplantının 10:00’da başlayacağı ilan edildiğini, toplantının 6 saat sonra 16:00’da başladığını, bu durumun şüphe uyandıran, bazı yatırımcıları yıldırmaya yönelik bir davranış olduğunu belirterek davalı …A.Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan bütün kararların iptaline, yokluk ve butlanının tespitine, hukuksuz bir şekilde işbaşına gelen yönetimin görevden uzaklaştırılmasına, buna ilişkin seçim kararının uygulanmasının engellenmesine ve mahkemece belirlenecek kişiler aracılığıyla davalı şirketin yönetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (Mahkememizin … Esas 2020/426 Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı …Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan bütün kararların iptaline, yokluk ve butlanının tespitine, hukuksuz bir şekilde işbaşına gelen yönetimin görevden uzaklaştırılmasına, buna ilişkin seçim kararının uygulanmasının engellenmesine ve mahkememizce belirlenecek kişiler aracılığıyla davalı şirketin yönetilmesine, dava masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA:Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile, 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini ve mahkememizce re’sen gözetilecek yokluk ve butlan sebeplerinin tespitini, alınan kararların icrasının geri bırakılması ile gecikmeksizin şirkete yönetim kayyımı atanmasını ve bu davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki derdest genel kurul kararının iptali davasıyla birleştirilmesini ayrıca davanın kabulü ile, … … … A.Ş’nin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan tüm kararların geçersizliklerinin (yoklukla malûl ve/veya batıl olduklarının) tespitini ve iptalini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA:Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; dava dışı … ve …’ın davalı şirketin ve davalı …Ş.’nin hissedarları olduklarını, davalı …Ş.’nin gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantılarının defalarca haksız olarak ertelendiğini, davalı şirket adına yapılan 29/02/2020 tarihli Genel Kurul toplantısının birçok usulsüzlük ile gerçekleştirildiğini, davalı …Ş.’nin diğer hissedarı … yönetiminin yapılan genel kurul üzerine istikrarlı olarak şirketin içini boşaltma çalışmalarına devam ettiğini, dava dışı … yönetiminin yüklü tutarlardaki şirket borçlarını da özellikle ödemediğini, bu nedenle şirketin icra takiplerine ve hacizlere maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu, bu yönetimin devamı engellenmediğinde yatırımcıların ciddi boyutta zarar göreceğini, şirketin hakim hissedarları olan … ve …’ın yıllara dayalı emeklerinin heba olacağını, bu durumunda hem şirketin hemde ülke ekonomisini zarara uğratacağını, davanın sonuçlanmasına kadar beklenmesi halinde, mevcut şirket yönetiminin hukuki işlem kimliği vermeye çalışarak yapılabileceği birtakım işlemler neticesinde telafisi çok güç veya imkansız zararlarla karşılaşabileceğinin açık olduğunu, mevcut yönetimin kötü niyetli ve kişisel çıkarlarının en çok etkilenecek kesimin şirketin gelir kaynaklarını ve iktisadi dayanaklarını inceleyerek şirket hissesi edinen yatırımcıların olacağını, … şirketinin halka açık bir anonim şirketi olduğunu, şirketin içerisindeki dengelerin değişmesi neticesinde çok sayıda yatırımcının da mağdur olmasının önüne geçilebileceğini, dava dışı … isimli şahıs tarafından davalı …Ş.’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptali, yokluk ve butlanının tespiti için …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın hali hazırda derdest olduğunun öğrenildiğini, işbu davanın konusunun müvekkili tarafından açılan ve mahkememizde görülen dava ile aynı hukuki uyuşmazlığa dayandığını beyan ederek anılan sebepler neticesinde öncelikle mahkememizde görülen davanın, aynı hukuki uyuşmazlığa dayanan …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, akabinde başta Yönetim Kurulunun seçimi olmak üzere mahkemece herhangi bir karar verilinceye kadar dava konusu 29/02/2020 tarihli Genel Kurul kararlarının icrasının geri bırakılmasına ve oluşacak yönetim boyluğu nedeniyle davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına ve genel kurulda alınan kararların butlana tabi olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacının, davalı …’ın 200 adet hissesine sahip olduğunu, davanın süresinde açıldığını, … ve …, davalı …’da %62 oranında pay sahibi olup hakim hissedarlar olduğunu, davalı şirkette halihazırda yönetim kurulu başkanı ve …’ın kızı, …’ın ablası olan …, haksız ve hukuka aykırı eylemleriyle, … ve …’ı şirketten uzaklaştırdığını, davaya konu genel kurul toplantısı, azlık oluşturan hissedarlardan…’in başvurusu üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesince atanan kayyım vasıtasıyla gerçekleştirdiğini, 29.02.2020 tarihli genel kurul toplantısı, kanuna aykırı bir şekilde gerçekleştirildiğinden alınan kararlar geçersizdir, geçersizliklerinin tespitine ve iptaline karar verilmesini talep ettiğini, telafisi çok güç veya imkânsız zararların meydana gelmemesi için, TTK m.449 uyarınca, davalı …Ş.’nin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların ve özellikle yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararların yürütülmelerinin geri bırakılmasına ve bu durumda oluşacak yönetim boşluğu nedeniyle davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına, davanın kabulü ile, … … … A.Ş.’nin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan tüm kararların geçersizliklerinin (yoklukla malûl ve/veya batıl olduklarının) tespitine ve iptallerine, TTK m.448/2 uyarınca ve aralarındaki bağlantı nedeniyle, huzurunuzdaki bu davanın, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin E…. sayılı dosyasındaki derdest genel kurul kararının iptali davasıyla birleştirilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyası)
DAVA:Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile, 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ve mahkemece re’sen gözetilecek yokluk ve butlan sebeplerinin tespiti, alınan kararların icrasının geri bırakılması ile gecikmeksizin şirkete yönetim kayyımı atanması ve iş bu davanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası)
DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının ve dava dışı …’ın davalı şirkette %62 oranında pay sahibi bulunduklarını, dava konusunun davalı şirketin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısı olduğunu, Yönetim Kurulu Kararı ile 2017-2018 yıllarına ait Genel Kurul Toplantısının 24.07.2019 tarihinde yapılacağının duyurulduğunu, 19.07.2019 tarihinde genel kurul toplantısının alınan yönetim kurulu kararı ile iptal edildiğinin duyurulduğunu, bu ertelemenin hukuka aykırı olduğunu, sonrasında bu toplantının azlık oluşturan hissedarlardan…’in başvurusu üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen karar ile atanan kayyım vasıtasıyla gerçekleştirildiğini, dava konusu genel kurul toplantısının kanuna aykırı bir şekilde gerçekleştirildiğini ve bu nedenle alınan kararların geçersiz olduğunu, davacının şirketteki kendi payları için ve şirketin hakim hissedarı ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Onursal Başkanı olan …’ın 29.02.2020 tarihli Genel Kurul Toplantısında temsiline izin verilmediğini, kanuna aykırı bir şekilde diğer haklarının kullanılmasının engellendiğini, işbu dava açılmadan önce davanın konusu olan … … … AŞ’nin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017-2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptali, yokluk ve butlanın tespiti için …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında … isimli bir şahıs tarafından dava açıldığını ve açılan bu davanın derdest olduğunu beyanla, öncelikle telafisi çok güç veya imkansız zararların meydana gelmemesi için TTK m. 449 uyarınca davalı şirketin 29.02.2020 tarihinde yapılan 2017 ve 2018 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların ve özellikle yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karaların yürütülmelerinin geri bırakılmasına ve bu durumda oluşacak yönetim boşluğu nedeniyle davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına, davanın kabulü ile dava konusu Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan tüm kararların geçersizliklerinin tespitine ve iptallerine, TTK m. 448/2 uyarınca ve aralarındaki bağlantı nedeniyle işbu davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARA CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davalının beş binden fazla yatırımcısı olan halka açık ve borsaya kote bir şirket olduğunu, bünyesinde bir çok çalışan barındırdığını, işletmesinde bir çok oteli barındırdığını, ayrıca küçük, orta ve büyük ölçekli bir çok şirket ile ticari faaliyette bulunan, bir çok kredi kuruluşu ile ticari süreç yürüten bir şirket olduğunu, öncelikle davacıların şirkette hissedar olduklarını gösterir hiçbir kaydı dosyaya sunmadıklarını, davanın pay sahipleri tarafından açılabilecek bir dava olup, pay sahipliğinin de ispatının şart olduğunu, asıl davada ve birleşen davalardaki davacıların aktif husumet ehliyetine haiz olduklarını davada ispat edemediklerini bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davalı şirketin muhtemel zararları nazara alınarak her bir davanın ayrı ayrı teminat göstermesine karar verilmesi gerektiğini, teminatın yatırılmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacıların kötü niyetli olduklarını, davacılar … ve …’ın davalı şirketin eski imza yetkilileri, … ve …’ın ise davalı şirketin personelleri olduğunu, 15/09/2017 tarihinde davalı şirkette münferit imza yetkisini kaybeden … ve yönetim kurulu üyeliğini kaybeden …’ın, davalı şirket yönetim kurulu başkanı ve münferit imza yetkilisi … ile şirketin yönetim kurulu üyesi …’ın imzasını taklit ederek karar almaya çalıştığını, söz konusu kararda …’ın kendisini münferit imza yetkilisi atadığını ve yönetim kurulu kararı altına … ile …’in sahte şekilde imzalarını attığını, gerçekte ise yönetim kurulu üyelerinin bu yönetim kurulu toplantısına katılmadığını ve imzaların da bu şahıslarca atılmadığını, alınan usulsüz ve sahte yönetim kurulu kararının noterde usulsüz şekilde suret tasdiki yaptırılarak akabinde bu şahıslarca ticaret sicil müdürlüğüne tescil ettirilmeye çalışıldığını, ancak bu durumun davalı şirket tarafından öğrenilince hemen ticaret sicil müdürlüğüne itiraz edilerek sahte imzalı sahte yönetim kurulu kararının tescil ve ilanının engellendiğini ve bu sahte iş ve işlemi yaparak menfaat temin etmeye çalışan …, … ve diğer ilgili kişiler … ve … hakkında ve usulsüz işlemleri nedeniyle … hakkında davalı şirket ve şirketin yönetim kurulu başkanı … ve Yönetim Kurulu Üyesi … tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu, ….Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında …, …, …, … hakkında özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılıktan ceza davası açıldığını, bu süre zarfında sahte kararın yapıştırılmış olduğu yönetim kurulu defterindeki usulsüzlüklerin ortaya çıkmaması amacıyla davalı şirketin merkezinden yine … ve … Saygılan tarafından kaçırıldığını, ilgili defter yönünden zayi belgesi verilmesi talepli dava açıldığını, ayrıca yine …, … ve … 24.Noterliği Katibi Hasan Tokmak aleyhine de suç duyurusunda bulunulduğunu ve haklarında ceza davası açıldığını, davacıların geri bırakma talebinin mesnetsiz olduğu gibi, emsal Yargıtay kararları ve Ticaret Mahkemeleri uygulamaları gereğince geri bırakma şartlarının da oluşmadığını, söz konusu kararların yürütmesinin geri bırakılması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı hususu ispat edilemediğinden tedbirin şartlarının oluşmadığını, davalı şirketin yönetiminin ihtiyati tedbir yolu ile bir kayyıma tevdi edilmesinin hukuken mümkün görünmediğini, davacıların 18/08/2020, 19/08/2020 ve 20/08/2020 tarihlerinde aynı dilekçe ile farklı şahıslar tarafından 49 adet dava açıldığını, bu davaların çeşitli Ticaret Mahkemelerine düştüğünü, işbu dava ile birleşen dava dışındaki ve bu davardan önce açılan tüm davalardan davacılarının art arda feragat ettiğini, bu şahısların halka açık bir şirket olan davalı şirkete karşı bilinçli olarak ve kötü niyetle hareket etmekte olup, şirkete zarar verdiklerini, savcılık tarafından bu kişilerin paydaşlıkları, … kayıtları, iletişim kayıtları incelendiğinde görünen ile asıl amacın farklı olduğunun ortaya çıkacağını, huzurdaki asıl ve birleşen davaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davalı şirkete yönelik hiçbir menfaati veya çıkarı bulunmayan kişilerin neden şirkete dava açtığı, hatta şirketle hissedarlık ilişkisi olmayan bu kimselerin neden şirkete karşı genel kurul iptali davası açmış olduklarının cevabının net olduğunu, davacıların geri bırakma talebinin mesnetsiz olduğu gibi, emsal Yargıtay kararları ve Ticaret Mahkemelerinin uygulamaları gereğince geri bırakma şartlarının da oluşmadığını, fakat buna karşı mahkeme tarafından 29/02/2020 tarihinde alınan tüm kararların icrasının geri bırakılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin halihazırda faaliyet gösteren, görev süresi dolmamış bir yönetim kurulunun bulunmakta olup, yönetim kayyımı atanmasına yönelik şartların hiçbirinin oluşmamış olmasına karşın, mahkeme tarafından şirkete kayyım atanmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacılar … ve …’ın davalı şirkette hakim hissedar olduklarına yönelik iddialarının kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanmadığını, davacılar … ve …’ın oy hakları ve oy haklarına bağlı olan tüm haklarının donuk olduğundan genel kurul toplantısına katılmalarının hukuken mümkün olmadığından, kayyım, bakanlık temsilcisi ve SPK gözetmeni tarafından izin verilmediğini, gerek Sermaye Piyasası kurulunun idari işlemi gerekse idare mahkememizin yürütmenin durdurulması kararlarının haklı sebeple verilmiş olup, bu kararlara uyulmamasının Anayasa’ya aykırılık teşkil edeceğinden bu şahısların genel kurula alınmamalarının yasa ve usule uygun olduğunu, oy donukluğunun, oya bağlı hiçbir hakkın kullanılamaması anlamına geldiğini, bu durumun şirkette oyları donuk olan …, … ve …’in davalı şirketin genel kurul toplantısına bizzat ve/veya vekaleten katılamayacağını, oy kullanamayacağı ve toplantı nisabında yer alamayacağı anlamına geldiğini, iptali talep edilen genel kurul toplantısında toplantı nisabı aranmadığını, bu nedenle nisap eksikliğinin ileri sürülerek genel kurul iptalinin talep edilemeyeceğini, genel kurul toplantısının başlangıç saatinden önce düzenlenmiş olsaydı, ortada hukuken bir garabet olacağını, ancak toplantı tutanağının genel kurul toplantısının başlama saatinden itibaren hazirun cetveli düzenlenerek ancak 12.30’da düzenlenebilmesinin birçok yatırımcısı olan halka açık bir şirket için oldukta olağan olduğunu, yatırımcıların toplantıyı toplantıya geç başlanması nedeniyle terk ettikleri iddiasının gerçek dışı olup, aksi durum yaşansaydı dahi zaten toplantı nisabının bulunmadığı bir genel kurul toplantısında yatırımcıların toplantı alanından gitmiş olmasının herhangi bir iptal sebebini de teşkil etmeyeceğini, davalı şirketin avukatlarının, halka açık bir şirket olan …’ın genel kurul toplantısı sürecini hukuka uygun olarak yürütülmesi amacıyla toplantıya katıldığını, davalı şirket vekillerinin, genel kurul toplantısına vekaleten oy kullanmak için değil, genel kurul toplantı sürecini gözlemlemek ve izlemek amacıyla katıldıklarını, bu nedenle davalı şirket avukatlarının genel vekaletname ile toplantı alanında bulunma haklarına haiz olduklarını, yönetim kurulu üyelerinin ibrasının herhangi bir gerekçe sunma zorunluluğu bulunmadığını, davalı tarafından şirketin hiçbir yatırımcısının bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edilmediğini, Ahmet Muhabbet Gülpınar’ın ibrada oy kullandığı iddiasının, ibrayı ve buna ilişkin genel kurul kararlarını geçersiz kıldığını, genel kurul toplantısına yapılan çağrıda usulsüzlük olduğu yönündeki beyanın kötü niyetli olduğunu, davacının gündeme yönelik iddialarının mesnetsiz olduğunu, yönetim kurulu üyesi seçimi maddesinin hukuka uygun olarak alındığını ve geçerli bir madde olduğunu, genel kurul toplantılarının haklı ve geçerli sebeplere dayalı olarak ertelendiğini beyanla, davanın haksız ve kötü niyetle açılan davanın asıl ve birleşen davaların usul/esastan reddini talep etmiştir.
MÜDAHALE:
Müdahil … vekili vermiş olduğu talep dilekçesi ile, müdahil …’in, davalının 15/09/2017 tarihinde yapılan 2015-2016 yılları olağan genel kurul toplantısında 2019 yılı hesaplarının görüşüleceği olağan genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, müdahilin söz konusu süre zarfında davalı şirkette yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, şirketi münferiden temsil ve ilzam ettiğini, sonrasında 29/02/2020 tarihinde yapılan 2017-2018 yılları olağan genel kurul toplantısında da 2022 yılı hesaplarının görüşüleceği olağan genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere tekrar yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini ve akabinde yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, müdahilin işbu asıl ve birleşen dosyalarda ilgili taraf olduğundan feri müdahil olarak katılmasında davalı şirketin menfaati bulunduğundan, yargılama neticesinde verilecek kararın yönetim kurul başkanı olarak atanan müdahil bakımından doğrudan hukuki durumunu da etkileyeceğinden davanın davalı şirket lehine sonuçlanmasında hem davalının hem de müdahilin hukuki yararı bulunduğunu beyanla, davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil …, …, … vekili vermiş olduğu talep dilekçesi ile, davadan doğrudan menfaati etkilenmiş olmaları nedeniyle yönetim kurulu üyeleri olan …, … ve …’ın davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 09/12/2020 tarihli 2 nolu ara kararı ile, müdahale isteminde bulunan …’in müdahale isteminin ve Mahkememizin 16/12/2020 tarihli 5 nolu ara kararı ile, müdahale isteminde bulunan …, …, …’ın müdahale istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.

MÜDAHALE TALEP EDEN: Talep eden … AŞ, … vekili vermiş oldukları dilekçeler ile, talep edenlerin davalı şirketin borsada işlem gören paylarından satın alarak hissedarı olduğunu, hissedarı oldukları davalı şirketin menfaatlerini yakından ve doğrudan ilgilendiren, yönetim yapısında değişikliğe yol açarak hissedarlık haklarını ilk elden etkileyen işbu davada davalı yanında müdahale talep ettiklerini, müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizin 16/12/2020 tarihli celse 4 nolu ara kararı ile, müdahale istemlerinin hukuki yararlarının bulunmaması nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, genel kurul toplantı tutanağı, şirket değerinin gösterir kayıtları, ihtarnameler, KAP açıklamaları, ticaret sicil kayıtları, 24/07/2019 tarihli tutanak, 29/02/2020 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında hazır bulunanlar listesi, mahkeme kararları, davalı şirketin genel kurulunun çalışma esas ve usulleri hakkında iç yönergesi, Sermaye Piyasası Kurulu Bülteni, SPK kararı, bültenler, ticaret sicil gazeteleri, yönetim kurulu kararı, taraflarca sunulan delil listesinin ekindeki karar ve belgeler celp olunmuştur.
Mahkememizin 25/08/2020 tarihli tensip ara kararı ile genel kurul kararının butlanı ve iptaline ilişkin dava açıldığının TTK 448.mad uyarınca davalı şirketçe ilanına ve varsa internet sitesinden 1 ay süre ile yayınlanmasına karar verildiği, TTKnun 449.mad uyarınca davalı şirket yetkililerine yönetim kurulu üyelerinin genel kurulda alınan kararların icrasının geri bırakılmasına ilişkin görüşlerini açıklaması için süre verildiği, verilen ara kararı gereği yönetim kurulu üyelerince dosyaya görüşlerin bildirildiği görülmüştür.
Birleşen davalar sonrası 29/02/2020 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak seçilen …, …, …, … ve …’a TTK 449.maddesi uyarınca alınan kararların icrasının geri bırakılması talebi ile ilgili beyan ve görüşlerini 1 hafta içinde mahkemeye sunmaları hususunda tebligat çıkartılmış, şirket yetkilileri …,…, … ve … tarafından hem asıl dosya ve … Esas sayılı dosyada müşterek dilekçeyle (… dahil) ve birleşen …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyada ise … dışındaki diğer yöneticiler tarafından ayrı ayrı beyan dilekçelerinin sunulduğu, bu beyan dilekçelerinde yöneticiler özetle birbirlerini tamamlayan beyanlarıyla, huzurdaki dava ve birleşen davaların kötü niyetli olarak açıldığı, davacı … … AŞ’nin iptalini talep ettiği genel kurula katıldığı, …’ın da … … AŞ yetkilisi olarak dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları genel kurul toplantısında dile getirmediği, davacılar … ve …’ın zorunlu pay alım teklifi yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmemeleri sebebiyle ve İdare Mahkemelerinin verdiği yürütmenin durdurulması kararı gereği oyları donuk olması sebebi ile genel kurul toplantısına katılamadıkları, bu hususun dava konusu genel kurul toplantısının yürütülmesinin geri bırakılmasına dayanak teşkil etmeyeceği, davacılar …, … ile asıl dava ve birleşen davalardaki yapılan tevzi sorgulamasında 29/02/2020 tarihli genel kurul toplantısının iptal edilmesi için 49 adet dava açıldığı, aynı iddiaların ileri sürüldüğü, bu davalardan bir kısmının feragat ile sonuçlandırıldığı, ancak mahkememizdeki dosyalardan feragat edilmediği, bu hususun anlaşılamadığı, davacıların şirket hissedarı olup olmadığının bilinmediği, bu yönü itibariyle aktif husumet ehliyetine itiraz ettiklerini, şirketin genel kurul toplantısının yapılması nedeniyle davacıların hiçbir menfaatinin ihlal edilmediğini, yapılan genel kurul ve alınan kararların hukuka uygun olduğu, alınan kararların icrasının geri bırakılmasını haklı kılan zararlarının bulunmadığını, davacılar tarafından yürütmenin geri bırakılması talebinde bulunabilmesi için öncelikle teminat yatırması gerektiği belirtilerek ilgili görüşler mahkememize sunulmuştur.
Yönetim kurulu üyesi …’a birleşen dosyalar yönünden TTK 449.maddesi uyarınca beyanda bulunmak üzere çıkartılan muhtıranın 10/09/2020 tarihinde ilgilisine tebliğ edildiği, ilgili tarafından 7 günlük süre içinde mahkememize herhangi bir beyan dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin … Esas ve bu dosya ile birleşen davaların da ilgili davalı şirketin aynı genel kurulunda alınan kararların iptal, yokluk ve butlanı ile ilgili açılan davalarda birleştirme kararları verildiği, tüm bu davalarda da kısaca ve özetle; yukarıda asıl davalarda ve birleşen davalarda belirtildiği şekil ve iddialarda bulunularak 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan kararların yokluk ve butlanla malul olduğu, bu nedenle iptali gerektiği, alınan kararların icrasının geri bırakılması ve davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasının talep edildiği görülmüştür.
TTK 449 mad. uyarınca davalı şirket yetkililerine yönetim kurulu üyelerinin genel kurulda alınan kararların icrasının geri bırakılmasına ilişkin görüşlerini açıklaması için daha önce açılan asıl dava ve birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında ve ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında icranın geri bırakılması talebine ilişkin görüş sorulduğu ve buna dair görüşlerin sunulduğu anlaşıldığından yeni birleşen dosyalar yönünden yeniden görüş sorulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizin 25/09/2020 tarihli ara kararı ile; Davacılar tarafından, davalı şirkette çoğunluk hissedarı olmasına rağmen 29/02/2020 tarihli genel kurula alınmadıkları, bu yönü itibariyle söz konusu genel kurulda alınan kararların gerekli nisaplar olunmadan alındığının iddia edildiği, davacıların oy hakkı ve toplantıya katılma haklarının ihlal edilmesi, ayrıca yönetici olarak seçilen bir kısım yönetim kurulu üyelerinin şirketin içini boşaltmaya yönelik faaliyetler icra ettiğinin iddia edilmesi, buna yönelik imzalandığı ileri sürülen ve davalı şirketin faaliyet alanını oluşturan otellerin kiralanmasına yönelik kiralama iddiaları dikkate alındığında, yine davacılar … ve … ile davalı şirketin mevcut yöneticisi konumunda olan …’in aralarındaki şahsi çekişmelerin şirketin yönetim tarzını etkilediği, ayrıca iddia edilen hususların yani davacılar … ve …’ın oy donukluğunun geçmiş olduğu iddiasına rağmen, toplantı ve oylamaya katılmamasının alınan kararların butlan ve yokluğuna neden olabileceği (olma ihtimalinin bulunduğu), bu halde 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan kararların davalı şirket yada davalı şirkette hisse sahibi bulunan özellikle küçük yatırımcıların aleyhine olabileceği anlaşıldığından davalı şirketin 29/02/2020 tarihli genel kurulunda alınan tüm kararların icrasının dava sonuçlanıncaya kadar geri bırakılmasına, Bu kapsamda 29/02/2020 tarihli genel kurulda yönetici olarak seçilen …, …, …, … ve … yönetim kurulu üyeliklerinin ve davalı … temsil ve ilzam yetkilerinin mahkememizce yeni bir karar verilinceye kadar yada dava sonucuna kadar askıya alınmak sureti ile geçici olarak kaldırılmasına, davalı şirkette yönetim boşluğu oluşmaması için, davalı şirkete … (TC:…) Başkan, Başkan vekili olarak … ve …’ ün ise üye sıfatıyla kayyım heyeti olarak atanmasına, kayyım heyetinin Başkan yada Başkan yardımcısından en az biri olmak şartıyla 3 kişilik müşterek imza ile şirketin temsil ve ilzamına, kayyım heyeti için aylık 10.000,00 er TL ücret takdirine, bu ücretin davalı şirket uhdesinden kendilerine ödenmesine, karardan bir örneğinin derhal … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı şirket yönetim kurulu üyesi …, …, …, … ayrı ayrı vermiş oldukları itiraz dilekçeleri ile, mahkememizin 25/09/2020 tarihli ara kararıyla, 29/02/2020 tarihinde yapılan genel kurulda alınan tüm kararların icrasının dava sonuçlanıncaya kadar geri bırakılmasına ve devamla, bu genel kurulda tümü küçük yatırımcı oyları ile seçildikleri yönetim kurulu üyeliklerinin ve şirketi temsil ve ilzam yetkisinin mahkemeye yeni bir karar verilinceye kadar geçici olarak kaldırılmasına ve şirketin yönetim kurulu yerine görev almak üzere, birleşen dava davacıları ile iltisaklı, bu kişilerin yönetim ve kontrolü altında çalışan ve davacıların avukatı … ile aynı ofiste ortak faaliyet göstererek avukatlık yapan …’nun kayyım heyeti başkanı ve bu kişiyle iltisaklı diğer kişilerin de kayyım heyeti üyesi olarak atanmasına ilişkin kararlara itirazlarının kabulü il,e anılan kararlar nedeniyle şirketin uğradığı zararlara ilişkin tazminat ve diğer dava hakları saklı kalmak kaydıyla kararların tümünün kaldırılmasına ve şirketin yönetim kurulu olarak genel kurul tarafından seçilen kendilerinin yetkisinin geri verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile, 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların icrasının dava sonuçlanıncaya kadar geri bırakılmasına, mevcut yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulu üyeliklerinin davalıyı temsil ve ilzamı yetkilerinin mahkemece yeni bir karar verilinceye kadar veya dava sonucuna kadar askıya alınmak suretiyle kaldırılmasına, kayyım heyeti atanmasına ve atanan kayyım heyetine, kayyım heyetine verilen temsil ve ilzam yetkisine, takdir olunan ücrete, kararın İstanbul ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine yönelik HMK’ya, TTKnın temel norm ve ilkeleriyle hukuka aykırı karara ilişkin itirazlarının kabulü ile verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile, mahkememizin 25/09/2020 tarihli olan 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlarının icrasının dava sonuçlanıncaya kadar geri bırakılmasına, mevcut yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulu üyeliklerinin davalı şirkete temsil ve ilzam yetkilinin mahkemece yeni bir karar verilinceye kadar veya dava sonucuna kadar askıya alınmak suretiyle kaldırılmasına, kayyım heyeti atanmasına ve atanan kayyım heyetine, kayyım heyetine verilen temsil ve ilzam yetkisin, takdir olunan ücrete, kararın … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine yönelik kararın tümüne ilişkin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.
Davalı şirket vekili Av…. ve … tarafından mürafa günü itirazla ilgili karar verilmemesi ile ilgili beyan dilekçesinin sunulduğu ve karar verilmesinin talep edildiği, davalı şirket vekili tarafından verilen tedbir kararının ve kayyım atanmasına yönelik kararın istinaf edildiği, davalı şirket vekili ve itiraz eden … tarafından kayyım Av…. ile davacı vekili Av….’ın aynı ofiste çalıştığının iddia edildiği, mahkememizce İstanbul Barosundan ve UYAP sistemindeki kayıtlı adreslerinden bakılarak birer örneğinin dosyaya konulduğu, davacı vekili Av….’ın “… Mah. … Cad. … No:… … …” adresinde olduğu, Kayyım Av….’nun ise “… Mah. … Cad. No:… …” adresinde olduğu, farklı adreste çalıştıkları görülmüştür.
Mahkememizin 05/10/2020 tarihli ara kararı ile itirazların mürafaalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiş, taraflara usulune uygun mürafaa duruşma günü tebliğ edilmiş, yapılan 21/10/2020 tarihli mürafaa duruşmasında ise; her ne kadar HMK’da feri müdahale talebine ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı iddia edilmiş olsa da feri müdahale talebini içerir dilekçenin 16/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, bu sebeple savunma hakkının kısıtlanmaması açısından beyanda bulunmak isteyen tarafların beyanda bulunma hakkı bulunması sebebiyle feri müdahale talebine ilişkin beyanda bulunmak üzere taraf vekillerine 1 haftalık süre verilmesine, SPK’ya yazılan müzekkere cevabının beklenmesine karar verilmiştir.
Yargılama devan ederken kayyım heyetinden Dr….’in istifa ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 26/10/2020 tarihli ara kararı ile; istifa eden Kayyım Dr….’in istifasının kabulü ile, yerine Av….’in Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak atanmasına, davalı şirket vekili tarafından daha önce mürafa günü olarak verilen 21/10/2020 tarihli celsede karar verilmediği belirtilerek dosyada karar verilmesini talep etmiş ise de verilen mürafa gününde itirazla ilgili mutlak suretle karar verilmesinin gerekmediği, itirazla ilgili verilecek kararda SPK’ya yazılan müzekkerenin cevabının da etken olduğu, bu nedenle SPK’ya yazılan müzekkere cevabının beklenmesi gerektiği anlaşıldığından celse arasında karar verilmesi isteminin reddine, itirazların müdahale isteminde bulunan ve itiraz eden 3. kişilerin itirazlarıyla birlikte birlikte değerlendirilmesine, tedbir kararına itiraz edenler … ve müdahale isteminde bulunan itiraz eden …’in itirazlarının mürafalı olarak incelenmesine karar verilmiş, ayrıca davalı şirket vekili tarafından 25/09/2020 tarihli mahkememizin tedbir kararı ve kayyım atanmasına ilişkin kararın İstinaf edildiği görülmüş ise de tedbir kararlarının itiraza tabi olduğu, davalı şirket tarafından daha önce karara itiraz edildiği, henüz itirazın karara bağlanmadığı bu nedenle bu aşamada İstinaf talebinin reddi gerektiği görülmekle dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile İstinaf isteminin bu aşamada reddine karar verilmiş, davalı şirket vekili tarafından duruşmada ve itiraz eden … tarafından Kayyım Av… ile davacı vekilinin aynı ofiste çalıştığı iddia edilmiş ise de … Barosundaki ve UYAP veri tabanında yapılan incelemede adreslerinin farklı olduğu görülmekle bu aşamada Kayyım … ile ilgili herhangi bir işlem yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Kayyım heyetinden …’ın istifa dilekçesi üzerine ise, mahkememizin 19/11/2020 tarihli ara kararı ile istifanın kabulü ile yerine Y.M.M….’ın kayyım heyeti üyesi olarak atanmasına karar verilmiştir.
Davacılardan …, …, … tarafından açılan davalardan feragat edildiği, mahkememizin 09/12/2020 tarihli 1 nolu ara kararı ile işbu davacılar tarafından açılan ve sırasıyla bu dosyamız ile birleştirilen… ATM … Esas …. ATM … Esas ve …. ATM …Esas sayılı dava dosyalarının bu dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydına ve bu davalarla ilgili oluşturulan yeni esas üzerinden işlem yapılmasına karar verilmiş, terfik işlemi gerçekleştirilmiştir.
Mahkememizin 09/12/2020 tarihli 2 nolu ara kararı ile, müdahale isteminde bulunan …’in müdahale isteminin tedbir kararı ile yönetim kurulundan el çektirilmiş olması, bu bağlamda HMK 394/3. Maddesi ve HMK 66. Maddesi uyarınca müdahale isteminde bulunmakta tedbire itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından müdahale isteminin kabulüne karar verilmiş, Mahkememizin 16/12/2020 tarihli 5 nolu ara kararı ile, müdahale isteminde bulunan …, …, …’ın yönetim kurul üyeliklerinin askıya alındığı, davanın kabulü veya reddi durumunda müdahale isteminde bulunmakta hukuki yararları bulunduğundan HMKnun 66.mad uyarınca müdahale istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Kayyım heyetinde bulunan … ve …’ın istifalarını sunduğu görülmekle, mahkememizin 09/12/2020 tarihli 3 nolu ara kararı ile, istifaların kabulü ile şirketin kayyım heyetinin bu aşamada … Başkanlığında ve Üyeler … ve … tarafından sürdürülmesine karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında Feri müdahil ve feri müdahale isteminde bulunanlar tarafından Reddi Hakim isteminde bulunulduğu görülmüştür.
REDDİ HAKİM TALEBİ:
Müdahil …, …, …, … vekili vermiş oldukları reddi hakim dilekçeleri ile, mahkeme heyetinin usul kurallarını ve kanunu uygulamakta direttiğini, yargılamanın en başından bu yana işbu davada TTK madde 448/3 gereğince teminat talep edilmesine karşın mahkeme heyetinin teminata ilişkin hiçbir karar vermediğini, mürafaa duruşmasının bir türlü görülmeyerek müdahil … ve davalı şirketin hakkının kavuşturulmasının geciktirilmekte olduğunu, tedbire itiraza ilişkin verilecek kararın sürüncemede bırakıldığını, mahkemenin davalı şirket ve müdahil …’in toplanmasını talep ettiği delilleri toplamadığını, adil yargılama ilkesine aykırı davrandığını, ön inceleme duruşmasında mahkemenin davacılara açıkça yol gösterildiğini, müdahil … tarafından mahkeme heyeti, kayyım heyeti ve davacı vekili hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, müdahil … tarafından dosyaya sunulan deliller ve dilekçeler kapsamında kayyım heyetinin tarafsız olmadığını ve olamayacağının ortaya çıktığını, bu nedenlerle adil yargılanma, hukuki dinlenilme haklarının ziyadesiyle ihlal ederek müdahili ve davalıyı telafisi mümkün olmayan şekilde hak kaybına uğramasına sebebiyet verdiğinden, mahkeme heyeti ile müdahil arasında ihtilaf olduğundan tüm mahkeme heyetini reddettiklerini, HMKnun 36.ve devamı maddeleri gereğince reddi hakim prosedürünün başlatılmasını talep etmiştir.
REDDİ HAKİM İSTEMİ YÖNÜNDEN;
6100 sayılı HMKnun 36/1maddesinde :”(1) Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir.”
HMKnun 38/1.maddesinde: “1) Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez.” denilmektedir.
HMKnun 41.Maddesinde “1) Hâkimin reddi talebi, aşağıdaki hâllerde kabul edilmeyerek geri çevrilir:
a) Ret talebi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse.
c) Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret talebi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla; tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir.” denilmektedir.
Mahkememizin 16/12/2020 tarihli kararı ile; Reddi hakim isteminin HMK 38/1. Maddesi uyarınca ret sebebini bilen tarafın ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerektiği, feri müdahil … tarafından … CBS’ye 20/10/2020 tarihinde şikayet dilekçesinin sunulduğu, yine … tarafından da 09/12/2020 tarihli celse öncesinde de benzer iddiaların sunulduğu, ret isteminin en geç 09/12/2020 tarihli celsede yapılması gerektiği, bu nedenle ret isteminin süresinde olmadığı, ayrıca HMK 36/1. Maddesi uyarınca davanın taraflarından birinin ret isteminde bulunabileceği, feri müdahilin davanın tarafı konumunda bulunmadığı, tek başına ret isteminde bulunamayacağı, bu nedenle gerek …’in, gerekse müdahale isteminde bulunanlar … A.Ş, C.H …, …, … ve …’ın reddi hakim istemlerinin HMK 41. Maddesi uyarınca geri çevrilmesine oy birliğiyle karar verildiği, kararın Mahkememiz Başkanı … ve Mahkememiz Üyeleri …, Üye …, Üye … tarafından oybirliği ile imza altına alındığı görülmüştür.
Kaldı ki yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Anayasa M.9) Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasa, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle Hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Yargılama sırsında, taraflardan birinin mahkeme Hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya Mahkeme Hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması) HMK’nın 36/1-d maddesindeki “Davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması Hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez. Nitekim Yargıtay kararları da aynı yöndedir. Bu nedenlerle reddi Hakim isteminin HMK 41. Maddesi uyarınca geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Davacılardan …, …, …, … ve … tarafından açılan davalar yönünden; davacılar vermiş oldukları feragat dilekçeleri ile, davalarından feragat ettiklerini, beyanlarını yapılan kimlik tespiti ile tasdik ettikleri görülmüştür.
Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre feragat, davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi diye tanımlanmıştır. Feragatin kayıtsız ve şartsız olacağı, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği belirtildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Davacının davasından feragat ettiği görülmekle; Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen … ATMnin … esas sayılı dosyası yönünden, Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden, Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen mahkememizin … esas sayılı dosyası yönünden, Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen ….ATMnin … esas sayılı dosyası yönünden, Davcı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen ….ATMnin … esas sayılı dosyası yönünden, feragat nedeniyle HMK 307 ve 311 maddeleri uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Asıl ve birleşen davalar, davacılar tarafından davalı şirketin 29/02/2020 tarihinde yapılan genel kurulda alınan tüm kararların mutlak butlana tabi olduğunun tespiti ve iptaline ilişkindir.
Mahkememiz dosyasına Kayyım Heyeti Başkanı …, Kayyım Heyeti Başkan Vekili …, Üye … ve Üye … tarafından sunulan 04/12/2020 tarihli kayyım ön raporundaki tespitlere göre; … … … AŞ’nin … yılında … AŞ adıyla kurulmuş olup, … tarihine kadar bebek ve çocuk giyim, pamuklu örme dış giyim eşyası imalatı ve satışı faaliyetlerinde bulunduğunu, şirket ünvanını … yılında … AŞ, … yılında ise … … … AŞ olarak değiştirildiğini, şirketin ana faaliyet konusunun, kurulmuş veya kurulacak şirketlerin sermaye ve idarelerine iştirak etmek, vereceği … kararları doğrultusunda kaynakları bulmak, …, finansman, pazarlama, organizasyon ve yönetim konularında danışmanlık olup, esas faaliyet alanının turizm alanındaki yatırımlarını oluşturduğunu, turizm sektöründeki faaliyetlerini …’da bulunan üç yıldızlı … …, beş yıldızlı … Termal ve dört yıldızlı … kayak merkezindeki … …’daki dört yıldızlı … …’daki beş yıldızlı … … ve beş yıldızlı … … otellerinde sürdüğünü, şirketin ortaklık yapısının 30 Kasım 2020 tarihi itibariyle; şirket ortakları …’ın %51,79 oy oranı, %51,79 sermaye payı ile 304.773.298TL, …’ın %10,27 oy oranı, % 10,27 sermaye payı ile 60.423.810,00TL, … Tic AŞ’nin %6,29 oy oranı, % 6,29 sermaye payı ile 37.014.878TL, diğer ortakların %31,65 oy oranı, %31,65 sermaye payı ile 186.293.094TL sermaye payı bulunduğunu, … … AŞ ve bağlı ortaklıkları ve ortaklıklarındaki paylarının ise 30 kasım 2020 tarihi itibariyle, … AŞ’nin %99,74, … AŞ’nin %99,97, … AŞ’nin %50, … AŞ’nin %99,2 ortaklık payının bulunduğu tespit edilmiştir. …’ın asıl olarak turizm sektöründe faaliyet gösterdiği, …’ın bankalardaki mevduat hesaplarında bulunan meblağların, şirket alacaklıların başlattıkları icra takipleri neticesinde blokeli olduğunu ve kullanılmasının mümkün olmadığını, önceki yönetim kiralamalar sebebiyle uzun vadeli sıralı çeklerin ise şirkette kalmadığı için şirketin tüm nakit dengesinin bozulduğu, şirketin mali durumunun incelendiğinde, şirketin nakit girdisinin tamamen yok olduğunun tespit edildiği, kayıtların incelenmesinde ise şirkette, şirketin bağımsız denetim raporunda belirtildiği üzere hukuki süreçlerin farklı avukat ve hukuk büroları tarafından takip edilmesinin zorluklara ve karışıklıklara sebep olduğu, hukuki süreçlerden kaynaklanan faklı avukat/hukuk bürolarına verilen avansların 30 Milyon TLnin üzerinde yüksek rakamlara ulaştığı, bugüne kadar bu kişilere gönderilen mutabakat yazılarına cevap verilmediği ve verilen avans hesapların takibin zorlaştığı şirketin muhasebe elemanları tarafından aktarıldığı, bu nedenle eski yöneticilerin şahsi avukatlıklarını da yapan ve hali hazırda şirketi de temsil yetkisi bulunan avukatların haklı sebeplerle azledilmesine, şirketin avans hesaplarının kontrolünü sağlamak bakımından ve şirketin şeffaf yönetimini sağlamak adına, şirket merkezinde Hukuk Müşavirliği kadrosunun oluşturulmasına, tüm dosyaların tek merkezden yürütülmesine yönelik kararlar alındığı ve uygulamaya konulduğu, şirketin kasasında bir nakit bulunmadığı, …’ın banka mevduat hesaplarında bulunan paraların, alacaklıların başlattıkları icra takipleri neticesinde blokeli olup kullanılmamakta olduğunu, şirketin mevcut otellerinin tamamını kiraladığı için şirkette bir nakit para girişi bulunmadığını, şirketin bir varlık satışı yapmasının gerekli olduğu, bu amaçla önceki yönetim tarafından … otelinin satışı için protokoller yapıldığı, fakat şirket iç çekişmeler sebebiyle bu satış işlemlerinin mahkeme tarafından durdurulduğu ve satış işlemlerinin tamamlanamadığı, şirketin … Otelinin tahsisinin iptal edildiği, bu süreçlerin resmi ve hukuki olarak takiplerinin yapılması gerekmekte olduğu, tahsislerin geri kazanımının şirketin değerlemesine etki edeceği, şirketin önemli ve öncelikli işlemleri için bir bütçe oluşturulması gerekliliği varken, kayyım heyeti olarak göreve başlanıldığı 25/09/2020 tarihinden itibaren şirket adresine 40’a yakın tutarı 40 Milyon TL’nin üzerinde olan aleyhe icra takipleri, 40’ın üzerinde ihtarname, muhtelif vergi dairelerinden Milyonlarca TL tutarlı ödeme emirleri geldiği, şirketin kiracı olarak bulunduğu şirket merkezi olan dairenin kiralarını ödeyememekte olup, şirketin site yönetimine de aidat borçları bulunduğu, şirketin mevcut telefon hatlarının ve internet abonelik ücretlerinin dahi ödenemediği, telefonlar ve internetin kesilme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu, şirketin her ay sürekli ve düzenli olarak hizmet almak zorunda olduğu ve şirketin finansal olaylarının ticari defterlere yansıtılarak vergi, … gibi beyannamelerin verilmesi gibi süreçlerin yürütüldüğü SMMM ücretleri ve şirketin tam tasdik hizmetleri kapsamında hesap denetimlerinin yürütüldüğü YMM ücretleri bağımsız denetim hizmetlerinin yürütüldüğü bağımsız denetim şirketlerine ödeme yapılamadığı, şirketin 30/09/2020 tarihli finansal tablolarının … Bağımsız Denetim Şirketi tarafından alacağın ödenmemesi nedeniyle teslim edilmediği, bu konuda KAP’a 30/09/2020 Finansal Tablolar hakkında açıklama yapılamadığı, SPK’ya ilave süre için yazı yazıldığı, şirketin Eylül 2020-Ekim 2020- Kasım 2020 personel ücretlerinin ödenemediği, şirketin Eylül 2020 ve Ekim 2020 AKsım kayyım heyeti ücretlerinin ödenemediği, şirketin, çalışanlarını kısa çalışma ödeneği kapsamında izne ayırdığı, ayrıca işten ayrılan çalışanların ödenmemiş tazminatları ve diğer ödemelerinin de bulunduğu, şirketin araç kiralamaları ile alakalı ödemelerinin yapılamadığı, şirketin vergi ve … ödemelerinin yapılamadığı, şirketin Merkezi Kayıt Kuruluşuna yapması gereken aidat ödemelerini yapamadığı, şirketin … otellerine hacizler geldiği, demirbaşlarının haciz altına alındığı, şirketin tüm banka hesaplarının blokeli ve hacizli olduğu, şirketin tahsis almış olduğu otellerin yıllık ciro üzerinden ödenmesi gereken %1 yahut %2lik oranlar ödenemediğini, bu konuda ödemelerin yapılması için tebligatların geldiği, kiracıların pandemi sebebiyle bu ödemelerin şirket tarafından yapılması talebinde bulundukları, bu ödemelerin yapılamaması halinde otellerin tahsisinin tümden iptalinin söz konusu olduğu, bütün bu şartlarda şirketin rutin işlerini yapmasının daha da zorlaştığını, bütün bu şartların hak kayıplarını devamında getirme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu, muhasebe kayıtlarının incelenmesinde şirketin, … San ve Tic AŞ’nin yaptığı iş ve işlemler nedeniyle 2019 yılı rakamlarına göre 16.321.511TL komisyon ödemesi yaptığını, yine 2018 yılı rakamlarında şirketin bu firmaya 9.803.115TL borcu görünmediğini, otellerin uzun süreli kiralaması neticesinde otellere kiracı olan firmaların vermiş oldukları kısa-orta-uzun vadeli sıralı çeklerin büyük kısmının ciro edilerek … Reklamcılık ve Pazarlama San ve Tic AŞ’ye verildiğini, otellere kiracı olan firmalarından alınan ve ciro edilerek … … AŞ’ye verilen bu çeklerin tahsil edilip edilmediği, kimler tarafından tahsil edildiği, hangi miktarlı çeklerin henüz bankaya ibraz edilmediği hususlarının ayrıntılı olarak araştırılması gerektiği, şirketin mevcut rutin işlerini yapabilmesi için, şirketin aylık bir bütçesinin oluşması gerektiği, bu konuda ödeme yapılması için önceki dönemde tek başına şirketi temsil ve ilzam eden … ile şirket hissedarları … ve … ile yapılan görüşmeler ve çekilen ihtarnamelerin sonuç vermediğinin bildirildiği, şirketin olası hak kayıplarına uğramaması bakımından, şirketin mevcut durumu hakkında şirketin işletme denetiminin yapılması, bu denetim raporu uyarınca Sermaye Piyasası Kurulundan da denetim istenmesi gerektiği hususlarının bildirildiği görülmüştür.
Açılan davaların süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Her ne kadar yokluk ve butlana tabi genel kurul kararları için TTK’da dava açmak üzere herhangi bir süre öngörülmemiş, 3 aylık dava süresi sadece iptal davaları için öngörülmüş ise de ve Yargıtay uygulamaları da bu şekilde ise de 7226 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun geçici 1. Maddesi ile dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zaman aşımı süreleri ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı ve sona ermesine ilişkin tüm sürelerin pandemi sebebiyle 13/03/2020 tarihinden itibaren 30/04/2020 tarihine kadar duracağı, bu sürelerin durma süresinin sona erdiği gün takip eden günden itibaren işlemeye başlayacağı, salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanının durma süresinin 6 ayı geçmemek üzere bir kez uzatabileceğinin düzenlendiği ve 30/04/2020 tarih 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca durma süresinin 15/06/2020 tarihine kadar uzatıldığı, 29/02/2020 tarihi ile 13/03/2020 tarihi arasında 12 günlük sürenin bulunduğu, (13-03-2020 günü durmaya dahil edildiğinden 01/03/2020 – 12/03/2020 tarihleri arasındaki 12 gün hesap edilmiştir) durmanın kalktığı 16/06/2020 tarihinden itibaren 3 aylık süre yönünden 2 ay 18 günlük sürenin daha bulunduğu, dolayısıyla mahkememizde açılan davalar yönünden iptal davası bakımından da açılan davaların süresinde olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı … tarafından mahkememizde açılan dava yönünden; davacı … tarafından davacının pay sahibini olduğunu gösterir aracı kurum pay sahipliği belgesi incelendiğinde davacının dava tarihinde ve yargılama aşamasında davalı şirket pay sahibi olduğu ancak genel kurulun yapıldığı tarih olan 29/02/2020 tarihi itibariyle pay sahibi olmadığı görülmüştür. Her ne kadar doktrinde iptal sebepleri yönünden pay sahipliği durumunun hem genel kurul tarihi hem dava tarihi hem de yargılama boyunca devam etmesi gerektiği, ancak yokluk yada mutlak butlanla malul olan genel kurul kararları yönünden söz konusu genel kurul kararlarının süresiz yoklukla mutlak butlanına karar verilebileceği, bu kapsamda yokluk ve mutlak butlan isteminde bulunan pay sahibinin dava tarihi ve yargılama aşamasında pay sahibi olmasının yeterli olduğu, genel kurulun yapıldığı zamanda pay sahibi olmasa dahi sonradan pay iktisap eden hissedarların da ilgili genel kurulda alınan kararların yoklukla ve mutlak butlana tabi olduğunu ileri sürerek dava açılabileceği hususunda çeşitli görüşler ileri sürülmüş ise de Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları dikkate alındığında genel kurul karar iptaline ilişkin davalarda pay sahibinin, pay sahiplik durumunun hem genel kurul tarihi itibariyle hem dava tarihi itibariyle hem de yargılama boyuncu devam etmesi gerektiği, her ne kadar davacı …’nin dava tarihi ve yargılama aşamasında davalı şirket hissedarı olduğu tespit edilmiş ise de genel kurul tarihi itibariyle pay sahibi bulunmadığı anlaşıldığından bunun yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
-Davacılar … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
-Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
-Davacı … AŞ tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası
-Davacı … … AŞ tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden yapılan yargılamada; davanın esasına girmeden önce davalı şirketteki hisse yapısının tespiti gerekmiştir. Davalı şirket Borsada işlem gören halka açık bir şirkettir. Söz konusu şirket davacı … tarafından S.İ.S İplik olarak kurulduğu, daha sonra … … A.Ş ile birleşme yolu ile devralındığı, 2010’lu yıllardan itibaren davacılar … ve …’ın hisselerinin bedelsiz olarak emaneten …’e devredildiği, …’in …’ın kızı, …’ın ise ablası olduğu, …, … ve … (…) 05/06/2015 tarihinde hisse devir sözleşmesi imzaladıkları, bu sözleşme ile … ve …’dan devredilen hisselerin bedelsiz olarak emaneten devredilmiş olduğunun … tarafından kabul ve beyan edildiği, …’in söz konusu hisselere, … ve …’a tüm aktif ve pasifi ile birlikte bedelsiz olarak iade ettiğinin düzenlendiği, bu kapsamda 304.773.059 TL’lik sermayeye tekabül eden 30.477.305.900 adet hissenin …’a 60.996.234 TL sermayeye tekabül eden 6.099.623.400 adet hissenin ise …’a tüm aktif ve pasifi ile beraber devrettiğinin düzenlendiği ancak sözleşmeyi imzalayan …’in hisseleri devretmemesi üzerine … ve … tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası ile davalı … (…) ve … Yat. … A.Ş’ye karşı hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan pay defterinin düzeltilmesi ve hisselerin davacı adına tescili için dava açıldığı, mahkemenin 28/03/2019 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamı ile davacıların davasını kabulü ile davalı … Yat. … A.Ş’de davalı … adına kayıtlı 30.477.305.900 adet hissenin davacı … adına, 6.099.623.400 adet hissenin ise davacı … adına kayıt ve tescili ile davalı … Yat. … A.Ş’nin hissedarı oldukları şeklinde pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde ki sicil kaydına, ve Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde ki kayıt sistemine kaydına karar verilmiştir. İşbu karara karşı, davalı … ve davalı … Yat. … A.Ş tarafından 15/05/2019 tarihli İstinaf dilekçesi sunulmuş ve söz konusu karar İstinaf edilmiştir. Ancak bu kararın İstinafında davalılar tarafından icranın geri bırakılması talebinde bulunulmamıştır. …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı sonrası bu karar Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde infaz edilmiş ve … adına olan hisselerin iptali ile … ve … adına tesciline karar verilmiştir. Bu husus dosya içerisine gerek genel kurul esnasında sunulan Merkezi Kayıt Kuruluşu kayıtlarının, gerekse daha sonra taraflarca dosyaya sunulan Merkezi Kayıt Kuruluşu kayıtlarından anlaşılmıştır. Nitekim dosyamızdaki davacılar … ve …’ın davalı şirkette çoğunluğu sağlaması sonucu SPK tarafından da zorunlu pay alım teklifine ilişkin prosedür başlatılmıştır. Dolayısıyla Mahkeme kararı sonrası Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde hisselerin … ve … adına tescil edildiği görülmüştür. Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere Türk Ticaret Kanun’unun 417. Maddesi uyarınca Genel Kurula katılabilecek kayden izlenecek pay sahiplerine ilişkin listenin Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanacağı düzenlenmiştir. Nitekim Genel Kuruldan önce celp edilen Merkezi Kayıt Kuruluşunun kayıtlarına göre … ve …’ın şirkette %62.06 oranında hissedar oldukları görülmüştür. (… %51,79 – … %10,27) Bu hükmün 19/07/2019 tarihinde Merkezi Kayıt Kuruluşunca yerine getirildiği anlaşılmıştır. Bu hüküm infaz edilmiş olmakla mahkememizce davacıların pay sahipliğinin gerçekleştiği ve … adına olan hisselerin … ve … adına geçtiği, dolayısıyla hisse sahipliğinin tespitinde TTK 417. Maddesi uyarınca Merkezi Kayıt Kuruluşunun kayıtlarının esas alınması gerektiği ve bu kayıtlarda …’in hissesinin %0 olduğu, hatta genel kurulda hissedar olarak değil, Yönetim Kurulu Başkanı olarak yer aldığı görülmüştür. Her ne kadar bu husus mahkememizce kabul edilmiş olsa da davalı tarafça ve feri müdahil tarafından itiraz olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediği, bu nedenle davacılar … ve …’ın hissedarlık durumunun muğlak ve belli olmadığı ileri sürülmüş ise de kısaca bu durumu da değerlendirmek gerekmiştir. HMK 350. Maddesi ve HMK 367. Maddesi uyarınca İstinaf ve Temyiz yoluna başvurulmuş olması, kararın icrasını durdurmaz. İİK’nun icranın geri bırakılması ile ilgili 36. Maddesi hükmü saklıdır. Yine Kişiler Hukuku, Aile Hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra edilemez. Yine özel kanunlarında kesinleşmedikçe icra edilemeyen kararlarda bu kapsamdadır. Bu bağlamda Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak kesinleşmedikçe icra edilemeyen ilamlar aşağıda kısaca özetlenmiştir.
KESİNLEŞMEDİKÇE İCRA EDİLEMEYEN İLÂMLAR
1. Taşınmaz mal üzerindeki (tam veya sınırlı) aynî haklara ilişkin ilâmlar
2. Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilâmlar (Yargıtay kişiler hukukunu tüzel kişi bakımından geniş yorumlamaktadır. Örneğin marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin önlenmesine, şirketin fesih ve tasfiyesi gibi…
3. TTK m.33 ve 34’te düzenlenen tescil ve tescile itiraza ilişkin sicil müdürlüğünce verilecek kararlar (Anonim Şirketteki hisse devirlerine ilişkin hususlar tescile tabi olmadığından bu kapsam dışındadır)
4. Menfî tespit davası kabul edildiği (davacı borçlunun davalı alacaklıya borcu olmadığı tespit edildiği) takdirde, menfî tespit ilâmı kesinleştikten sonra (İİK m.40 kapsamında icranın kısmen veya tamamen iadesi yoluyla) icra edilir. 12. HD 24.04.2007, 5808/7969Aynı şekilde menfî tespit davasının reddi hâlinde alacaklının, mahkemece lehine hükmedilen tazminatı alabilmesi için, ilâmın kesinleşmesi gerekir.
5. Yargıtayın 12.11.1979 tarih ve 1/3 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre, kira bedelinin tespiti davası sonunca verilen ilâmlarda öngörülen kira bedeli farkı alacağı için ilâmsız icra yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleşmesi gerekir.
6. Kooperatifler Kanunu’nun 16, 5. maddesine göre, haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz
7. Ceza ilâmlarının yargılama giderleri ve vekâlet ücreti
8. Hakem kararları
9. Yabancı mahkeme ilâmlarının tenfizi hakkındaki kararları
10. Edaya ilişkin hüküm içeren Sayıştay ilâmları
11. Deniz müsadere mahkemelerinin hükümleri
12. Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın, bütün gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar
13. Bunların dışında icra hukukuna ve kat mülkiyetine ilişkin bazı ilamlar da Yargıtay kararları ile bu kapsama alınmıştır.
Burada belirtildiği üzere kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlar yukarıda yazılanlarla sınırlıdır. …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … adına olan hisselerin … ve … adına tesciline ilişkin karar kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlardan değildir. Dolayısıyla bu kararın İİK’nun 36. Maddesi uyarınca icranın geri bırakılması kararı alınmadığı sürece infazı mümkün görülmüştür. Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2011/3823 Esas 2011/19641 Karar sayılı 17/10/2011 tarihli kararında da pay sahipliğinin kaybına ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu edilebilecek ilam niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında ve Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde hisselerin … ve … adına kaydedilmiş olması gözönüne alındığında Mahkememiz dosyasında …’ın davalı şirketin %51,79 (30.477.305.900 adet hisse) – … %10,27 (6.099.623.400 adet hisse) oranında hisse sahibi olduğu görülmüştür. Türk Ticaret Kanun’unun 417. Maddesi uyarınca, halk açık şirketlerde genel kurula katılanların ne şekilde tespit edileceği düzenlenmiştir.
MADDE 417– (1) Yönetim kurulu, Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca genel kurula katılabilecek kayden izlenen payların sahiplerine ilişkin listeyi, Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlayacağı “pay sahipleri çizelgesi”ne göre düzenler.
(2) Yönetim kurulu, kayden izlenmeyen paylar ile ilgili olarak genel kurula katılabilecekler listesini düzenlerken, senede bağlanmamış bulunan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri için pay defteri kayıtlarını, hamiline yazılı pay senedi sahipleri bakımından da giriş kartı alanları dikkate alır.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre düzenlenecek genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanır ve toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde bulundurulur. Listede özellikle, pay sahiplerinin ad ve soyadları veya unvanları, adresleri, sahip oldukları pay miktarı, payların itibarî değerleri, grupları, şirketin esas sermayesi ile ödenmiş olan tutar veya çıkarılmış sermaye toplantıya aslen ve temsil yoluya katılacakların imza yerleri gösterilir.
(4) Genel kurula katılanların imzaladığı liste “hazır bulunanlar listesi” adını alır.
(5) Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen paylara ilişkin pay sahipleri çizelgesinin Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanmasının usul ve esasları, gereğinde genel kurul toplantısının yapılacağı gün ile sınırlı olmak üzere payların devrinin yasaklanması ve ilgili diğer konular Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bir tebliğ ile düzenlenir. Buna göre Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından gönderilen listede … ve … da pay sahibi olarak yer almıştır.
Davacıların Genel Kurul tarihi itibariyle hisselerinin donuk olup olmadığı ve … İdare Mahkemeleri tarafından verilen SPK’nın kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın etkisi ve davacıların Genel Kurul tarihi itibariyle oylarının donukluğu yönünden yapılan incelemede ise: davacılar … ve …’ın Genel Kurul tarihinde hisselerinin donuk olup olmadığının tespiti bakımından yasal düzenleme olan Sermaye Piyasası Kanununun 26. Maddesi ile 23/01/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2-26.1 sayılı Pay Alım Teklifi Tebliğinin 13.4 ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekmiştir. Bu maddeler aynen
Pay alım teklifi zorunluluğu
MADDE 26 – (1) Halka açık ortaklıklarda yönetim kontrolünü sağlayan payların veya oy haklarının iktisap edilmesi hâlinde söz konusu payların veya oy haklarının iktisabının kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif yapılması zorunludur. Pay alım teklifinde bulunulmasına ve pay alım teklifinde bulunma zorunluluğundan muafiyete ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.(1)
(2) Ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması, yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması, yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edilir. Ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâller bu madde kapsamında değerlendirilmez.
(3) Ortaklığın pay sahipliğinde herhangi bir değişiklik olmasa bile, 23 üncü maddenin birinci fıkrasında Kurulca belirlenmesi öngörülen usul ve esaslar ile 29 uncu maddenin altıncı fıkrasındaki usul ve esaslara uyulmadan, bazı ortakların kendi aralarında yapacakları özel anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri de bu madde kapsamında değerlendirilir.
(4) Kurul, faaliyet konusu imtiyaz verilen bir işi görmek olup da bu imtiyazı kaldırılan veya 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyet izni kaldırılan veya temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen halka açık ortaklıkların pay sahiplerinin korunması amacıyla, imtiyazın geri alınmasına veya 5411 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanmasına neden oldukları tespit edilen hâkim ortak olan gerçek ve tüzel kişilere pay alım teklifi zorunluluğu getirebilir.
(5) Kurul, … ortaklıklarının … ortaklığı niteliklerinin değiştirilmesine veya yitirilmesine neden olacak esas sözleşme değişikliklerine izin verilebilmesi için pay alım teklifi zorunluluğu getirebilir.
(6) Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu doğan gerçek ve tüzel kişiler ile bunlarla birlikte hareket edenlerin sahip olduğu oy hakları, Kurulca belirlenecek süre içinde bu zorunluluğun yerine getirilmemesi hâlinde kendiliğinden donar. Söz konusu paylar, genel kurul toplantı nisabında dikkate alınmaz. Hükümleri mevcuttur. Yine 23/01/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2-26.1 sayılı Pay Alım Teklifi Tebliğinin 13.4 ilişkin yasal düzenleme de;
Zorunlu pay alım teklifi süreci
MADDE 13 – (1) Yönetim kontrolünü sağlayan payların iktisap edilmesini izleyen altı iş günü içerisinde bu Tebliğin 2 numaralı ekinde yer alan bilgi ve belgelerle birlikte pay alım teklifi yapmak üzere Kurula başvurulması zorunludur.
(2) Pay alım teklifi yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren iki ay içerisinde fiili pay alım teklifi sürecine başlanması zorunludur. Söz konusu sürece başlanmaması halinde; kur ve faize ilişkin 17 nci maddede belirtilen hükümler saklı kalmak kaydıyla, Kurulca ilgili kişiye/kişilere gerekirse fiili pay alım teklifi işleminin tamamlanması amacıyla ek süre verilebilir. Ek sürenin sonuna kadar fiili pay alım teklifi işleminin tamamlanmaması halinde, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında, Kanunun 103 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde pay alım teklifine konu payların toplam bedeline kadar idari para cezası verilir.
(3) Fiili pay alım teklifi, bilgi formunun Kurulca onaylanmasından itibaren en çok altı iş günü içinde başlar. Fiili pay alım teklifi süresi 10 iş gününden az 20 iş gününden fazla olamaz.
(4) Bu maddede belirtilen sürelere uyulmaması halinde, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu doğan gerçek ve tüzel kişiler ile bunlarla birlikte hareket edenlerin sahip olduğu oy hakları, söz konusu ihlalin gerçekleştiği tarih itibarıyla Kurulca başka bir işlem yapılmasına gerek bulunmaksızın kendiliğinden donar. Söz konusu paylar, genel kurul toplantı nisabında dikkate alınmaz. Donmuş olan oy hakları; donmaya sebep olan bu maddede belirtilen durumlara bağlı olmaksızın, Kurulun aksi yönde vereceği kararlar saklı kalmak üzere, zorunlu pay alım teklifi işleminin tamamlanmasını takip eden ilk gün Kurulca başka bir işlem yapılmasına gerek bulunmaksızın kendiliğinden çözülür. Hükümleri mevcuttur.
Sermaye Piyasası Kanun’unun 26. Maddesi ve buna yönelik çıkartılan 23/01/2014 tarihli tebliğ hükümleri uyarınca halka açık ortaklıklarda, ortaklığın kontrolünü değiştirecek şekilde şirkette hisse değişikliğinin bulunması halinde zorunlu pay alım teklifinin ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler kapsamında ortaklığın oy haklarının %50’sinden fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişiler ile beraber doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması, yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğun seçme, genel kurulda yönetim kurulu üyesi sayısının salt çoğunluğu için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması hallerinde yönetim kontrolüne ilişkin değişikliğin var olduğu sayılır ve bu hallerde hisse sahibi olan kişilere karşı zorunlu pay alım teklif süreci başlatılmaktadır. Nitekim Mahkememize konu davalı şirket yönünden de SPK tarafından davacılar … ve …’ın ve bunlarla birlikte hareket ettikleri belirtilen … yönünden pay alım teklif zorunluluğu getirilmiş, 26/09/2019 … sayılı SPK kararı ile pay alım teklif süreci başlatılmış ve yine 27/09/2019 1261,54 tarihli kararla en geç 03/10/2019 tarihi itibariyle pay alım teklifine başlanması öngörülmüştür. Yine Sermaye Piyasası Kurulunun 17/10/2019 tarihli 1359/59 sayılı kararında değerleme raporu alınması hususunda değerleme raporunda bulunacak değerin 0,30 TL’den yüksek çıkması sonucu, değerleme sonucu bulunacak rakamı yüksek değerden zorunlu pay alım teklifi fiyatı olarak esas alınması ve aradaki farkın ödenmesi, değerleme raporunda bulunacak değer 0,30 TL’den daha düşük olması halinde bu bedelin zorunlu pay alım teklifinde esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Yine Sermaye Piyasası Kurulunun 30/01/2020 tarihli … karar sayılı toplantısında…. İdare Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararlarının tesis edilinceye kadarki geçer süreçte … ve … tarafından kurulca belirlenen sürelerde pay alım teklifi yükümlülüğünün yerine getirildiği ve değerleme raporuyla fiyat tespiti işlemi sonucunda da pay alım teklifi fiyatından daha düşük bir fiyat tespit edildiği ve bu tespit ile birlikte ilgililer bakımından ek ödeme yapılmasını gerektiren bir durumun da ortaya çıkmadığı, dolayısıyla gelinen aşamada ilgililer tarafından pay alım teklifi sürecine ilişkin olarak, Sermaye Piyasası Kanununun 26/6 ve Tebliğ 13/4 maddesi kapsamında bir ihlalin mevcut olmadığı, kurul tarafından belirtilen sürelerde ve şekilde pay alım teklifi yükümlülüğünün yerine getirildiğinin görüldüğü hususları dikkate alınarak 2-26.1 sayılı pay alım teklifi tebliğinin 13. Maddesinin 4. Fıkrasına istinaden kurulca başkaca bir işlem yapılmasına gerek bulunmaksızın donmuş olan oy haklarının kendiliğinden çözüldüğünün kabulüne, konu hakkında yükümlüler Merkezi Kayıt Kuruluşu ve Ticaret Bakanlığına bilgi verilmesine ilişkin karar verildiği görülmüştür.
Bu karara karşı Borsada hisse sahibi olan bir kısım hissedarlar tarafından … İdare Mahkemesinin… ve …. İdare Mahkemesinin … Esas numaralı davalarda 31/01/2020 tarihinde kurulun 30/01/2020 tarih ve …Sayılı bülteni C diğer başvuru sonuçları başlıklı bölümünün 1. Maddesinde yer alan … … … A.Ş’nin diğer pay sahiplerine yönelik zorunlu pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğü kapsamında … ve …’ın şirket sermayesine sahip oldukları ve donmuş bulunan oy haklarının II-26.1 sayılı pay alım teklifi tebliğinin 13. Maddesi 4 fıkrası kapsamında kendiliğinden çözüldüğünün kabulüne karar verilmiştir şeklindeki kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği belirtilerek bu husus 31/01/2020 tarihli … sayılı bültende yayınlanmıştır.
Yine Mahkememizce … ve … tarafından zorunlu pay alım teklifinin yerine getirilip getirilmediği getirilmiş ise hangi tarihte getirildiği hususunda Sermaye Piyasası Kuruluna müzekkere yazılmış, verilen cevap ile; “kurulumuzun … ve …’ın pay alım teklifi yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve pay alım teklifi sürecinin tamamlanabilmesi için son olarak 17/10/2019 tarih ve … sayılı kararında öngörüldüğü şekliyle şirkete ilişkin değerleme raporunun hazırlanması ve bu raporun imzalandığı tarih itibariyle şirket tarafından … özel durum açıklaması yapılması karara bağlanmış olup; değerleme raporunda Kurulumuzun 26/09/2019 tarih ve … sayılı kararı sonrasında fiyatın revize edildiği 27/09/2019 tarih ve … sayılı kararı uyarınca belirlenen zorunlu pay alım teklif fiyatı olan 0,30 TL den şirket pay fiyatının yüksek çıkması halinde söz konusu özel durum açıklamasını takip eden en geç bir iş günü içerisinde başlanacak şeklinde aradaki farkın 5 iş günü içerisinde nakit olarak daha önceden pay alım teklifine katılmış yatırımcılara nakden ödenmesi gerekmekte olduğu, zorunlu pay alım teklifinin ancak bu şekilde tamamlanmış olacağı karara bağlanmıştır.
Sonrasında, hazırlanması öngörülen değerleme raporu … A.Ş ve … A.Ş tarafından tamamlanarak 20/01/2020 tarihinde imzalanmış ve 21/01/2020 tarihinde şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu sayfasında yayınlanmıştır.
Bu kapsamda şirket pay fiyatının 0,30 TL’den düşük çıkması nedeniyle kurulumuzun 30/01/2020 tarih ve … sayılı kararı ile … ve … tarafından şirketin diğer ortakların zorunlu pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğüne ilişkin işlemlerin yerine getirildiğine karar verilmiştir.
Öte yandan, Kurul Karar Organının 30/01/2020 tarih ve … sayılı kararının iptali talebiyle …. İdare Mahkemelerinde açılan davalara ilişkin olarak; … Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen bağlantı nedeniyle dosyaların…. İdare Mahkemesine gönderilmesi kararı sonrasında, …. İdare Mahkemesinin nezdinde devam eden davaların tamamında, anılan Kurulumuz Kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talepler reddedilmiştir. Kurulumuzun 09/07/2020 tarih ve 41/864 sayılı kararı ile … ve …’ın şirket sermayesinde sahip oldukları ve donmuş bulunan oy haklarının II-26.1 sayılı Pay Alım Teklifi Tebliğinin 13/4 maddesi kapsamında kendiliğinden çözüldüğünün kabulüne karar verilmiştir.
Bu çerçevede zorunlu pay alım teklifinin 30/01/2020 tarihinde yerine getirildiği, işbu yükümlülüğün yerine getirilmesini tesis etmeye yönelik kanunun öngördüğü tedbirlerin de kendiliğinden kalktığı” bildirilmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulunun yazı cevabı doğrultusunda ve Sermaye Piyasası Kurulunun 30/01/2020 tarihli … karar sayılı bildirimine yönelik olarak … … İdare Mahkemeleri tarafından söz konusu 30/01/2020 tarih … sayılı bültende yayımlanan SPK kararının yürütmesinin durdurulmasına yönelik verilen tedbir kararlarının değerlendirilmesinde ise yukarıda yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere zorunlu pay alım teklifi süreci başladığında şirkette çoğunluğu ele geçiren şirket hissedarlarının söz konusu zorunlu pay alım teklifi gerçekleştirilinceye kadar oy haklarının kendiliğinden donacağı ve zorunlu pay alım teklifi gerçekleştirildikten sonra da pay donukluğunun kendiliğinden çözüleceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından, davacılar tarafından zorunlu pay alım teklifi sürecine başlandıktan sonra davacıların pay donukluğunun kendiliğinden gerçekleştiği tespit edilmiş ve davacılar tarafından belirtilen süreçte zorunlu pay alım teklifi 0,30 TL’den yerine getirilmiş ve davacılar bu zorunlu pay alım teklifinde de Borsa da hissesi bulunan bir takım şahıslarla zorunlu pay alım teklifi kapsamında hisseleri satın almıştır. Nitekim bu satın alma sonucu davacılara ait hisse miktarları yükselmiş ancak kurul tarafından değerleme raporu aldırılması gerektiğinden bahisle eksikliği tamamlaması hususunda davacılara süre verilmiş ve değerleme raporunda tespit edilecek bedelin 0,30 TL’den fazla çıkması halinde aradaki farkın davacılar tarafından tamamlanmasına hükmetmiştir. Değerleme raporu sonrası tespit edilen fiyata göre ise de hisse bedeli 0,30 TL’den daha düşük tespit edilmiştir. Bu nedenle kurul tarafından davacıların zorunlu pay alım teklifini yerine getirdiği ve pay donukluğunun kendiliğinden ortadan kalktığı belirtilmiştir. Söz konusu bildirim açıklayıcı bir bildirimdir. Oy haklarının donması yada donukluğun kalkması işlemin yapılması ile birlikte kendiliğinden doğmaktadır. Nitekim yasal düzenlemelerde de gerek oy donukluğu, gerekse oy donukluğunun kalkmasının kendiliğinden olacağı belirtilmiştir. Mahkememiz dosyasında bu davacılar … ve …’ın oy donukluğunun kendiliğinden kalkmış olmasından sonra İdare Mahkemesi tarafından SPK’nın bildiriminin tedbiren durdurulması gerçekleşmiş olan oy donukluğunun kalkmasının ortadan kaldıracak nitelikte bir tedbir kararı değildir, oy donukluğu kalktıktan sonra İdare Mahkemesi tarafından verilen karar davacıların kalkmış olan oy donukluğunu yeniden sağlayacak nitelikte bir karar da değildir. Davacılar tarafından zorunlu pay alım teklifi tamamlanmıştır. Zorunlu pay alım teklifinin tamamlanmasından sonra donukluğun kendiliğinden kalkacağı kanuni düzenleme olup yasa gereği donukluk kendiliğinden kalkmıştır. Bu aşamadan sonra donukluğun devam edebilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu tarafından donukluğun devam ettiğine yönelik olumsuz bir karar verilmesi gerekmektedir. Oy donukluğu kalktıktan sonra İdare Mahkemesince verilen karar sonrası yeniden oy donukluğunun geri döndüğüne ilişkin tedbir kararında bir açıklığın bulunmaması ve bu şekilde aksi bir karar yani oy donukluğunun devam ettiğine yönelik Sermaye Piyasası Kurulu tarafından alınmış bir kararın da bulunmaması dikkate alındığında … İdare Mahkemelerinin vermiş olduğu tedbir kararının uygulanabilir olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki hisse sahibi olan … ve …’ın oylarının donukluğunun devam edip etmediği ve bu kapsamda ilgililerin şirket genel kuruluna katılıp katılmayacakları yönünde bir tedbir kararı da yasal düzenlemeler gereği ancak bu şahısların da davalı olarak gösterileceği, Ticaret Mahkemelerinden alınabilecek bir kararla mümkün olabilecektir. Her ne kadar Feri Müdahil … vekili tarafından yapılan başvuru sonucu Sermaye Piyasası Kurulu Ortaklıklar Finansman Daire Başkanlığı tarafından bu vekile hitaben yazılan yazıda davalı şirketin 29/02/2020 tarihinde yapıldığı iddia edilen genel kurul toplantısında … ve …’ın şirket sermayesinde sahip oldukları oy haklarının kendiliğinden donma durumunun devam ettiğine ilişkin yazı sunulmuş ise de söz konusu yazının Mahkememize hitaben yazılmamış oluşu, Mahkememizin resmi yazı ile Sermaye Piyasası Kuruluna yazmış olduğu cevabi yazıya verilen resmi yazıda … ve … tarafından Zorunlu Pay Alım Teklifinin 30/01/2020 tarihinde yerine getirilmiş olduğunun bildirilmesi karşısında bu yazıya değer verilmemiştir.
Anonim Şirket ortaklarının Genel Kurula katılma ve oy kullanma hakları pay sahiplerinin vazgeçilmez ve mutlak haklarından biridir. Genel Kurula katılma hakkı aynı zamanda pay sahiplerine görüşmelere katılma, genel kurulda konuşma, teklifte bulunma, görüş açıklama, alınan kararlara muhalefet etme, oy kullanma, seçme, seçilme, genel kurul kararları aleyhine iptal davaları açma gibi haklar sağlar. Oy hakkı müktesep bir hak olup, TTK 447. Maddesi uyarınca pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, Anonim Şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olduğu ve butlan yaptırımına tabi olduğu açıkça düzenlenmiştir.
Oy donukluğu kendiliğinden kalkmış olan ve davalı şirkette … %51,79 – … %10,27 hisseye sahip olan ortakların Genel Kurula alınmaması TTK 447. Maddesinde belirtilen ve mutlak butlana tabi olan bir karardır. Bu nedenle davacıların katılımı olmaksızın yapılan Genel Kurulda alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine ve iptaline karar vermek gerekmiştir. Yine davacılar pay oranları dikkate alındığında ve Genel Kurulun yaklaşık %3-3,5 oranında hissedarla yapıldığı gözönünde tutulduğunda davacıların Genel Kurula alınmaması da Genel Kurulda alınan tüm kararların sonucunda etkili olmuştur. Ayrıca bir an oy donukluğunun olması kabul edilse dahi oy donukluğu olan hissedarın oy kullanmaması dahi bizzat yada vekil aracılığıyla Genel Kurula katılma hakkı mevcuttur. Şirkette %51,79 oranında hisse sahibi olan …’ın vekaleten de olsa Genel Kurula katılmasına izin verilmemesi de bir butlan nedenidir.
Yukarıdaki gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olmakla birlikte gerek davalı şirket eski vekilleri, gerekse feri müdahil … ile …, …, …vekilleri tarafından dosyaya sunulan bir takım itirazların da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda gerek davalı şirketin önceki vekilleri gerekse Feri Müdahiller tarafından yapılan itirazlar aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir.
Tedbir kararı ve TTK 530. Maddesi uyarınca şirkete kayyım atanabilmesi için şirketin organsız kalmasının gerektiği, böyle bir durumun bulunmadığına yönelik bu şekilde özetlenen itirazlar konusunda: TTK 449. Maddesi uyarınca, Genel Kurul kararı aleyhine iptal yada butlan davası açıldığı takdirde Mahkeme, Yönetim Kurulu Üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilecektir. Davacılar tarafından açılan davada (özellikle …, …, … ve … … A.Ş yönünden) şirkette %62 oranında hisseye sahip olmalarına rağmen Genel Kurula alınmadıklarını iddia etmişlerdir. %62 hissedar olan paydaşların Genel Kurula alınmaması TTK 447. Maddesi uyarınca bir butlan nedeni olarak öngörülmüştür. Yine TTK 449. Maddesi uyarınca Genel Kurulda alınan kararların icrasının geri bırakılması müessesesi düzenlenmiştir. Genel Kurulda alınan kararların icrasının geri bırakılması için söz konusu Genel Kurulda alınan kararların icranın geri bırakılmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği ve bu şekilde ciddi bir zararın doğacağının yaklaşık olarak ispat edilmiş olması gerekmektedir. Davacıların %62 hisseye sahip olmuş olmalarına rağmen Genel Kurula dahil edilmemeleri, Yönetim Kurulu Başkan ve Üyesi olarak seçilen kişilerin Yönetim Kurulu Üyesi oldukları dönem içerisinde şirkete ait otellerin muvazaalı olarak kiralandığının iddia edilmesi, bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin görevlerine devam etmesi halinde davacılar ve davalı şirket yönünden aleyhe sonuçların doğacağının ileri sürülmesi, bu hususun yaklaşık ispat koşulunda ispatlanmış oluşu, nitekim Mahkememizce verilen kayyım atanması kararından sonra aynı gece, gece saat 23:00’de davalı şirkete ait …’daki otelin görevleri askıya alınan şirket yöneticileri tarafından kiralanmış oluşunun da davacıların hakkının zayi olacağının önemli bir göstergesi olduğu, TTK 530. Maddesi dışında şirkete kayyım atanamayacağı yönündeki iddianın bu bağlamda geçersiz olduğu, kaldı ki Mahkemece TTK 449. Madde uyarınca icranın geri bırakılması kararı verilmesi suretiyle şirketin organsız kaldığı yani TTK 530. Maddedeki şartın da bu noktada gerçekleştiği, kaldı ki Yönetim Kurulu seçimi olan her toplantıda icranın geri bırakılması kararının verilmemesi şeklindeki bir uygulamanın da mevcut olmadığı gibi bu şekilde Yönetim Kurulu Üyeliği seçimi yapılan bir Genel Kurulda icranın geri bırakılması kararı verilmemesinin de TTK 449. Maddesinin uygulanabilir olmaktan çıkartacağı, bu kapsamda yasa koyucu tarafından yapılan düzenlemenin zaten yokluk, butlan veya iptal edilebilecek nitelikteki kararlarda yaklaşık ispat koşulunun sağlanması halinde icranın geri bırakılması hususunda Mahkemeye takdir hakkı tanıdığı ve yasal düzenleme amacının bu olduğu görülmüştür. Bu kapsamda davacılar tarafından dava dilekçesi ekinde ibraz edilen Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından düzenlenmiş hisse dağılımını gösterir pay adetleri, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı hükmü ile … adına olan hisselerin iptal edilerek davacılar adına tescil edilmiş olması, her ne kadar bu karara karşı İstinaf yoluna başvurulmuş ise de HMK 350 ve 367. Maddeleri uyarınca İstinaf ve Temyiz’in kararın icrasını durdurmaması, … ve … … … A.Ş tarafından İstinaf isteminin icranın geri bırakılması talepli olarak yapılmaması, Mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmeden icra edilebilecek kararlardan oluşu ve icra edilerek Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde hisselerin davacılar … ve … adına tescil edilmiş oluşu, bu bağlamda verilen tedbir kararı noktasında yaklaşık ispat koşulunun ve ayrıca davacıların icranın geri bırakılmaması halinde davacılar açısından telafisi imkansız zarar ve ciddi bir sakınca doğuracak mahiyette olduğu, şirket çoğunluğunu elde eden davacıların şirket yönetiminde söz alamamasının da bu zararın doğduğunun göstergesi olduğu, bu nedenle Mahkemece icranın geri bırakılması ve kayyım atanması kararı verildiği görülmüştür.
Delillerin toplanmadığı ve eksik toplandığına ilişkin iddia ile bu kapsamda 01/02/2020 ve 29/02/2020 tarihli Genel Kurula ilişkin çağrı ilanı, Genel Kurula ilişkin tüm belge, bilgi ve evrakların celbi, dilekçeye dayanak tüm Mahkeme kararları, oy donukluğu ile ilgili İdare Mahkemeleri dosyaları ve Merkezi Kayıt Kuruluşundan 01/02/2020 ve 29/02/2020 tarihli Genel Kurulda çekilen videoların celbi hususunda ki itirazlar noktasında: davalı tarafça Genel Kurul öncesinde taraflar arasında görülmüş bir takım dava dosyaları, şikayetler, Savcılık dosyaları, tapu kayıtları vesaire gibi belgelerin celbi talep edilmiş ise de söz konusu Mahkeme kararları, Savcılık dosyaları ve davalı şirket tarafından delil olarak dayanılıp delil listesinde görülen çoğu belgenin davalı tarafça dilekçe ekinde sunulduğu yine Feri Müdahil tarafından İdare Mahkemesi kararları ve diğer talep edilen belgelerin de dosyaya sunulduğu, sunulan bu belgelerin sahte olduğu yada gerçek olmadığı yönünde taraflarca herhangi bir iddianın ileri sürülmemiş oluşu, yine celbi istenilen pek çok bilgi ve belgenin de sadece taraflar arasındaki Genel Kuruldan önceki husumetlere ilişkin olması, bu bağlamda Mahkememiz dosyasına bir etkisinin bulunmadığı, yine dava açan bir kısım davacıların şirket çalışanı olduğuna ilişkin belgelerin celbi talep edilmiş ise de halka açık olan şirkette şirket çalışanlarının da söz konusu şirkette hissedar olabileceği, bu bağlamda dava noktasında önemli olanın dava açan şahısların şirket hissedarı olup olmadığı, …’lı olarak davalı şirkette çalışıp çalışmadıklarının bir öneminin bulunmadığı, bu nedenle söz konusu … kayıtlarının celbinin de gerekli olmadığı, 01/02/2020 tarihli ve 29/02/2020 tarihli Genel Kurul görüntülerinin celbi noktasındaki talebin ise davadaki iddianın %62 oranında pay sahibi olan davacıların Genel Kurula katılmalarına izin verilmemesine yönelik olduğu, bu hususun da yani davacıların Genel Kurula katılmamaları hususunun sabit oluşu, itirazların davacıların katılımı olmaksızın yapılan Genel Kurulun yapılışı ile ilgili bir iddianın ileri sürülmemiş oluşu, iddianın ve Mahkemece değerlendirilecek hususun davacıların Genel Kurul tarihinde oy haklarının donuk olup olmadığı noktasında toplanmış oluşu dikkate alınarak itiraz edilmeyen ve davalı tarafça dosyaya sunulan tüm belge ve Mahkeme kararları, Savcılık dosyaları ve diğer eki belgelerin yeniden celbine gidilmesinin yargılamayı uzatmaya matuf oluşu dikkate alınarak söz konusu belgeler daha önce sunulmuş olduğu için celp edilmemiştir.
Davacılardan … ve …’ın paydaş olduğuna ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasının henüz kesinleşmediği, hissedarlık durumunun muğlak olduğu, bu hususun bazı yerel Mahkemelerce verilen kesin kararlardan sabit olduğu iddiası noktasında: …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının kararının kesinleşip, kesinleşmediği ve hissedarlık konusunda yukarıda ayrıntılı açıklama yapıldığından burada yeniden bir açıklama yapılmamış, sadece bu hususun bazı yerel Mahkemelerce verilen kesin kararlardan sabit olduğu noktasında yapılan itiraz noktasında ise bu kararların genellikle Genel Kurulun toplantıya çağrılması ile ilgili olduğu, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararlarının kesin nitelikte kararlardan olduğu, İstinaf yada Temyiz denetiminden geçmediği, İstinaf yada Temyiz denetiminden geçmeyen aynı derecedeki Mahkeme kararlarının birbirine emsal oluşturmayacağı, kaldı ki konularının da Mahkememiz davasından farklı olduğu görülmüştür.
Davalı şirketin önceki vekilleri ve … tarafından yapılan Genel Kurulun iptaline ilişkin pek çok sayıda dava açılması ve davacıların davasından feragat etmesine yönelik yapmış olduğu itirazlar noktasında: TTK 448/2. Maddesine göre birden fazla iptal davası açıldığı taktirde davalar birleştirilerek görülür. TTK 448/2. Maddesindeki bu düzenleme davaların birleştirilerek görülme zorunluluğunu düzenlemektedir. Gerçekten 19/08/2020 tarihinden 08/10/2020 tarihine kadar yaklaşık 68-69 adet farklı şahıslar tarafından 29/02/2020 tarihinde yapılan Genel Kurulda alınan kararların iptal, yokluk ve butlanına dayalı davalar açılmıştır. Mahkememize açılan davanın tarihi 20/08/2020’dir. Mahkememize açılan davadan önce ve Mahkememize açılan davadan sonra da çok sayıda dava açılmıştır. Davalı şirketin itirazları sonrası Mahkememiz dosyasının ilk dava niteliğinde bulunup bulunmadığı hususunda UYAP kayıtları çıkartılmış, Mahkememizden önce açılan davalardan Mahkememizce haberdar olunduğu tarih itibariyle davalardan feragat edildiği ve dosyaların karara bağlandığı, bu nedenle Mahkememiz dosyasında birleştirme kararı verilemediği,
Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyasının derdest olan ilk dava niteliğinde olduğu, daha sonra açılan 12 – 13 davanın da Mahkememiz dosyası ile birleştirildiği, yine Mahkememize açılan davalardan sonra da yaklaşık 30 – 40 adet daha davanın açıldığı, bu davalardan bir kısmının Mahkememizle birleştirildiği, bir kısmının ise henüz Mahkememiz dosyası ile birleştirilmeden yani birleştirme kararı verilmeden dava açan şahısların feragati sebebiyle dosyaların ilgili Mahkemesince feragat nedeniyle red kararı verildiği görülmüştür. Ayrıca Mahkememize açılan davadan sonra açılan pek çok davada da dava açan şahısların davalarından feragat dilekçesi sunduğu hatta Mahkememize birleştirme kararı verilen davalardan …, …, …, …, …, …, … tarafından açılan davalardan da feragat edildiği görülmüştür. Dava açan şahıslar tarafından davadan feragat edilmesi yada hangi saiklerle feragat edildiği Mahkememizin bilgisi kapsamı dışında olup esasen feragatin tek taraflı bir işlem olması sebebiyle ve dava açan şahısların davaya devam etmeleri zorlanamayacağından ve feragat eden şahısların hangi saiklerle feragat ettiği hususunun Mahkememiz tarafından araştırılması yada irdelenmesi Mahkememiz görevi dışında bulunduğundan ve açılan davalardan derdest olanlardan ilk açılan davanın Mahkememizdeki … Esas sayılı dava olması, bu kapsamda Mahkememizce açılan davaya bakılması gerektiğinden davaya devam olunmuş, yine son celse … vekili tarafından … tarafından açılan davanın reddi ile diğer dosyaların tefrik edilerek davaların Mahkemelerine iadesi talep edilmiş ise de HMK 166. Maddesi uyarınca birleştirme kararının sonraki davalar tarafından açıldığı Mahkemece verileceği ve bu kararın ilk açılan davadaki Mahkemeyi bağlayacağının açık düzenlemesi karşısında birleştirilen davalara bakma görevi de Mahkememize ait olduğundan buna yönelik itiraza da değer verilmemiştir.
Feri Müdahale kararı verilen …, …, … … ve …’ın feri müdahilliğinin reddi gerektiği yönündeki davacı itirazları ile Feri Müdahale isteminde bulunanlar … A.Ş,, … vekillerinin Feri Müdahilliklerinin itirazına yönelik inceleme: Feri Müdahale HMK 66 – 69. Maddelerinde düzenlenmiştir. 3 kişi davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar Feri Müdahil olarak davada yer alabilir. Müdahale talebinde bulunan 3. Kişi yanında katılmak istediği tarafı müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçe ile Mahkemeye başvurmalıdır. Feri Müdahale talebinin kabulü halende müdahil davayı bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürebilir, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. Yine Feri Müdahilin yer aldığı asıl davada hüküm taraflar hakkında verilir. Feri Müdahilin tarafla rücu ilişkisinden asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Bu kapsamda Feri Müdahale isteminde bulunanların müdahil olarak kabul edilip edilmemelerindeki aşağıdaki değerlendirme yapılmıştır. Feri Müdahale isteminin ilk şartı 3. Kişinin davanın taraflarından biri yanında o tarafın davayı kazanmasında hukuki yarar bulunmasıdır. Yani Feri Müdahilliğe karar verebilmek için Feri Müdahilin söz konusu davaya katılmasında hukuki bir yararın bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda davanın kazanılması yada kaybedilmesindeki ekonomik yarar, hukuki yarar olarak nitelendirilemeyecektir. Yani başka bir anlatım ile davanın kazanılması yada kaybedilmesinde ekonomik olarak zarara uğrama ihtimali olan herkes feri müdahale isteminde bulunamayacaktır. Feri Müdahale isteminde bulunulabilmesi için davanın kazanılması yada kaybedilmesi halinde 3. Kişinin hukuki bir yararının bulunması gerekmektedir. Bu hukuki yarar örneğin; dava sonucunda davayı kaybeden yada kazanan tarafla aralarında bir rücu ilişkisi, doğrudan bir hukuki hak kaybı vesaire gibi sıralanabilir. Bu kapsamda Feri Müdahale isteminde bulunanlardan …, …, … … ve …’ın davalı şirketin 29/02/2020 tarihinde yapılan Genel Kurulda Yönetim Kuruyu Üyesi olarak seçilen şahıslar oldukları, Mahkememizce verilen tedbir kararı ve kayyım atanması kararı ile Yönetim Kurulu Üyeliklerinin askıya alındığı, bu kapsamda müdahale isteminde bulunmakta hukuki yararlarının bulunduğu anlaşıldığından bu şahısların Feri Müdahale istemlerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Feri Müdahale isteminde bulunan … ve … A.Ş’nin ise davanın kabul yada reddi halinde yanlarında müdahil olmak istedikleri davalı şirket ile aralarında rücu ilişkisini gerektirecek bir hususun bulunmadığı, bu davacıların şirkette Yönetim Kurulu Üyeliği vesaire gibi bir sıfatlarının bulunmadığı, dolayısıyla davanın kabul yada reddi halinde hukuki bir yararlarının bulunmadığı, olsa olsa hisse sahibi olmaktan kaynaklı ekonomik bir yarar yada zararının olabilecekleri, oysa hukuki yarar ile ekonomik yararın aynı olmadığı anlaşıldığından bunların Feri Müdahale istemlerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacı … tarafından mahkememiz dosyası ile birleşen …. ATM … Esas sayılı dosyası yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve feragat HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan FERAGAT NEDENİYLE RARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı … tarafından mahkememiz dosyası ile birleşen …. ATM … Esas sayılı dosyası yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve feragat HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan FERAGAT NEDENİYLE RARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı … tarafından bu dosyamız ile birleşen mahkememizin … Esas sayılı dosyası yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve feragat HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan FERAGAT NEDENİYLE RARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı … tarafından açılan ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. ATM … Esas sayılı dosyası yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve feragat HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan FERAGAT NEDENİYLE RARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı … yönünden mahkememiz dosyası ile birleşen …. ATM … Esas sayılı dosyası yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve feragat HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan FERAGAT NEDENİYLE RARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı … tarafından açılan davanın davacının genel kurulun yapıldığı tarih olan 29/02/2020 tarihli genel kurul tarihi itibariyle hissedar olmadığı, her ne kadar dava tarihi itibariyle hissedarlığı mevcut ise de genel kurul tarihi itibariyle hissedar bulunmadığından davacının davasının bu nedenle REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
7-Mahkememizce verilen tedbir kararına yönelik yapılan itirazların REDDİNE,
8-Davacılar …, …, … A.Ş. ve … … A.Ş. ‘nin açtığı davaların ayrı ayrı KABULÜ ile, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı … … A.Ş’nin 29/02/2020 tarihinde yapılan genel kurulda alınan tüm kararların mutlak butlana tabi olduğunun TESPİTİNE ve bu nedenle İPTALİNE,
8-A-Davacı … … AŞ tarafından açılan; Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 54,40TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-B-Davacı … tarafından açılan; Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 54,40TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-C-Davacı … AŞ tarafından açılan; ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 54,40TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-D-Davacı … tarafından açılan; Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 54,40TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Mahkememizce verilen kayyım kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
11-Davacı … tarafından yatırılan 150.000,00 TL kayyum ücretinin yargılama masrafı olarak davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, feri müdahiller …, …, … ve …’ın tedbir kararlarına itirazları hususunda HMK 394. Maddesi uyarınca doğrudan 2 haftalık süre içerisinde İSTİNAF Yolu açık, davanın esası yönünden ise davalı ile birlikte İSTİNAF YOLU açık olmak üzere bir kısım davacılar vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/12/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸