Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/429 E. 2021/710 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/429 Esas
KARAR NO:2021/710

DAVA:Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/08/2020
KARAR TARİHİ:27/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının hediyelik eşyalar üreten şahıs firması olduğunu, davalının ise fuar organizasyonları yapan şirket olduğunu, davalı şirketin organizasyonunun da 26-29 Mart 2020 tarihleri arasında düzenlenecek … … Fuarına katılmak için davacı şirket ile 08/11/2019 tarihinde sözleşme düzenlediğini, sözleşmeye göre fuar organizasyonu kira ve diğer hizmetler adı altında davacının davalıya 21.082,55 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, ödemeler için sözleşmede belirtilen tarihlere 4 adet senet düzenlendiğini, davacı şirketin 2020 yılı Şubat ayına ait 5.000,00 TL tutarındaki ilk senedi … … şubesinden 2 Mart 2020 tarihinde banka yoluyla ödediğini, malum olduğu üzere Covid-19 salgını nedeniyle ülke genelinde fuar organizasyonlarının iptal edildiğini, ertelendiğini, davalı şirketin fuarın iptal edildiğini ve ertelendiğine ilişkin yazı gönderdiğini, akabinde davacının davalı şirket yetkilileri ile telefonla irtibat kurarak fuarların iptal edilmesi ertelenmesi nedeniyle artık fuara katılmayacağını belirterek ödediği paranın iadesine ve ödenmeyen diğer senetlerin bankadan çekilmesini talep ettiğini, davacının bankalardaki kredi sicilinin bozulmaması için senetlerin protesto edilmemesini defaatle davalı şirket çalışanlarına ilettiğini, ancak davalı şirketin davacıdan aldığı parayı iade etmediği gibi senetleri de bankaya vererek protesto ettirdiğini ve davacının bankalardaki kredi sicilinin bozulmasına neden olduğunu, buna ilişkin maddi, manevi zararlar yönünden dava ve talep haklarını saklı tuttuklarını, davalı şirketin davacının kredi sicilinin bozulmasına bilerek ve isteyerek neden olduğunu, davalı ile yapılan arabuluculuk toplantısında da senetleri ve ödenen parayı da vermeyeceklerini söylediklerini ve arabuluculuk toplantısıhndan netice alınamadığını, davalının sözleşmeye göre edimini ifa etmediğini, sözleşmenin ifa eilmemesi noktdasında davalının kusuru olmadığını belirterek bu yönde kusur itirazlarının olmadığını, senetlerin ihdas nedenine ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşmenin mevcut olduğunu, bu nedenle senetlerin sebepten mücerret olmadığını, davalı şirketin sözleşmeye göre fuar organizasyonunu yapmış da olmadığını belirterek 08.11.2019 tarihli fuar sözleşmesine istinaden davalı şirkete verilen ( Şubat 5.000,00TL, Mart 5.000,00TL, Nisan5.000,00TL, Mayıs 6.082,55 TL ) senetlerden dolayı davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, Şubat 2020 vadeli senede ilişkin olarak 2 Mart 2020 tarihinde davalıya gönderilen 5.000,00 TL nin 2 Mart 2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizli birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini, Mart 5.000,00TL, Nisan5.000,00TL, Mayıs 6.082,55 TL tutarlı senetlerin dava açıldıktan sonra icraya konulması halinde %15 teminat mukabilinde icra takiplerinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıya ulaşmış herhangi bir sözleşmeden dönme yahut fesih iradesi bulunmadığını, davacının davalıya yöneltmiş olduğu fesih iradesi olmadığından sözleşmenin ayakta olup herhangi bir bedel iadesi istemesine imkanın olmadığını, dava konusu sözleşmede HMK 200.maddesi uyarınca senetle ispat kurulanı tabi olduğundan fesih konusunun tanıkla ispatlanması imkanının olmadığını, davacının davalıya fesih yada sözleşmeden dönme iradesi yöneltilmediği gibi bugüne kadar davalıya yeniden yapılandırma veya ödeme planı talebinde bulunulmadığını, davacıdan yeni bir ödeme planı talebi gelmedikçe yahut yeni senet teslim edilmedikçe davalının uhdesindeki senedi protesto etmekle yükümlü olduğunu, kaldı ki senetlerin tahsil için bankaya teslim edilmekte olup, bu işlemin banka tarafından yapıldığını, davacının sözleşmeyi feshetmediği gibi bir an için aksi düşünülse dahi böyle bir fesih gerek TBK gerekse taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olacağını, bu durumda davacının senet iadesi istemesinin imkanı olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 1.maddesinin 2. Paragrafında açık bir biçimde fuarın resmi makamların kararına istinaden ertelenmesi durumunda katılımcının bedel iadesi istemeyeceğinin düzenlendiğini ve fesih yetkisinin de tanınmadığını, fuarın davalı tarafınca ertelenmediğini, devlet yetkilileri tarafından alınan karar ile ertelendiğini, fuarın ertelendiğini tüm katılımcılara olduğu gibi davacıya da bildirdiğini, davacının sözleşmeyi feshetme yahut sözleşmeden dönme gibi bir beyanın bulunmadığı gibi bir an için aksi düşünülse dahi böyle bir durumun sözleşmenin 1/2.maddesine aykırı olacağını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretini davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında düzenlenen 08/11/2019 tarihli fuar organizasyonu sözleşmesine istinaden davalı tarafa verilen senetlerden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat davasıdır.
Dosya Fuar Organizasyonundan anlayan bir Sektör Uzmanı, Nitelikle Hesaplama Uzmanı ve Mali Müşavirden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, düzenlenen 24/05/2021 tarihli raporda; taraflar arasındaki 08.11.2019 tarihli sözleşmeye göre; davacı tarafından davalıya 21.083,00 TL’den oluşan toplamda 4 adet senet verildiği, söz konusu senetlerden 29.02.2020 vadeli 5.000 TL bedelli senedin davacı tarafından davalıya ödendiği, kalan diğer vadeli senetlerin ödeme vadesi gelmeden ve 26-29 tarihleri arasında davalı tarafından düzenlenmesi taahhüt edilen fuarın Covid-19 Virus salgını nedeniyle kamu tarafından ertelenmesi ile sözleşme hükümlerinin davalı tafaından ifa edilemediği, fuar düzenlemesinin iki kez ertelendiği, son ertelemenin 1 Temmuz 2020 sonrasına
ertelendiği, ancak sözleşme ile taahhüt edilen fuarın davalı tarafından henüz ifa edilmediği, işbu gelişmeler ile davacının, sözleşmenin ifa edilememesi karşısında, sözleşme ile kararlaştırılan ve davalıya yapılan nakdi 5.000,00 TL ödemenin istirdadını ve pandemi nedeniyle ödenmeyen, henüz ödenmeyen 3 adet senet için tedbir talepli işbu davanın ikame edildiği, davalı ticari defterlerinde sözleşme konusu 21.083,00 TL tutarındaki 4 adet senedin alınan sipariş avansları ve Portföydeki tahsile alınan senetler hesaplarında kayıt ve izlendiği, davalı ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıya 21.083,00 TL borçlu olduğu, sözleşme hükümleri davalı tarafından henüz ifa edilmemesi nedeniyle davalı tarafından davacıya her hangi bir fatura düzenlemesi yapılmadığı,
mali inceleme ile davacı tarafından davalıya yapılan 5.000,00 TL’lik ödemenin iadesi ile henüz ödenmeyen 16.083,00 TL tutarındaki 3 adet senedin de davacıya aynen iade edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kusursuz ifa imkansızlığı sebebiyle sona erdiği, davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacıdan almış olduğu ödemeyi iade etmesi gerektiği ve henüz ödenmeyen senetlerin de iadesinin gerektiği belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 26-29 Mart 2020 tarihleri arasında düzenlenecek … … fuarına katılmak için 08/11/2019 tarihinde sözleşme düzenlendiği, sözleşme ile davacının davalıya 21.082,55 TL ödemesinin kararlaştırıldığı, buna göre 08/11/2019 tanzim tarihli 29/02/2020 tarihli 5.000 TL, 31/03/2020 tarihli 5.000 TL, 30/04/2020 tarihli 5.000 TL ve 31/05/2020 tarihli 6.083 TL olmak üzere toplam 21.083,00 TL tutarında 4 adet bono düzenlenerek davalıya verildiği, bahse konu senetlerin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine davacı tarafından 29/02/2020 ödeme vadeli 5.000 TL bedelli ilk senedin 02/03/2020 tarihinde ödendiğinin de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 26-29 Mart 2020 tarihinde düzenlenmesi kararlaştırılan fuarın Covid 19 pandemi süreci nedeniyle kamu idaresi tarafından bir kaç kez ertelendiği ve fuarın düzenlenemediği anlaşılmaktadır. Davacının düzenlenip düzenlenmeyeceği ve ne zaman ve hangi şartlarda düzenleneceği açık olmayan fuar için sözleşme ile bağlı kalmasının TMK’nun 2.maddesinde yer alan objektif iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete de aykırı olacağı, dolayısıyla TBK’nun 136.maddesi uyarınca sonradan ortaya çıkan kusursuz objektif ifa imkansızlığı ortaya çıktığının kabulünde zorunluluk bulunduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İfa imkânsızlığını düzenleyen 136.maddesi gereğince “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Davalının edimini elinde olmayan sebeplerle yerine getiremediği hususunda tereddüt yoktur. Covid-19 pandemisi nedeniyle alınan tedbirler kapsamında sözleşmenin mücbir sebep nedeniyle yerine getirilemediğinin sabit olduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesinde fuarla ilgili olarak reklam, ilan, kira v.b harcamalarından yaptıkları, bunlara ilişkin fatura ve kayıtların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu iddia edilmiş ise de, yapılan mali inceleme neticesinde davalı defterlerinde belirtilen şekilde yapılmış masraflara ilişkin herhangi bir fatura ve kayıt bulunmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle tarafların sözleşme ile belirlenen borçlarından kurtulduğu, tarafların birbirinden aldıklarını geri verme mükellefiyetleri bulunduğu, ifa imkansızlığı nedeniyle TBK 136. maddesi uyarınca davacının edimini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteyebileceği kanaatine varılmakla davanın kabulü ile davalıya verilen bonolar nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile, ödemesi yapılan 29/02/2020 vadeli bonoya ilişkin davacı tarafça yapılan ödemenin ödeme tarihi itibarı ile işleyecek ticari faizle birlikte iadesi talep edilmiş ise de, BK’nun 101/2 maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ile ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. (Emsal için bkz Yargıtay 3 .HD’nin 2015/10067 E 2016/7280 K sayılı kararı). Somut olayda davacı tarafından davalıya gönderilmiş ihbar ya da ihtar bulunmadığından 02/03/2020 tarihinde davalıya ödenen 5.000 TL’lik ödemenin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-) Taraflar arasında düzenlenen 08.11.2019 tarihli “…” kapsamında davacı tarafından keşide edilerek davalıya verilen 29.02.2020 vadeli 5.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin Şubat-2020 ödemesi olarak 02.03.2020 tarihinde davalıya ödenen 5.000,00-TL’lik ödemenin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-) Taraflar arasında düzenlenen 08.11.2019 tarihli “…” kapsamında davacı tarafından keşide edilerek davalıya verilen 31.03.2020 ödeme tarihli 5.000,00-TL bedelli, 30.04.2020 ödeme tarihli 5.000,00-TL bedelli ve 31.05.2020 ödeme tarihli 6.083,00-TL bedelli bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.440,14 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 360,04 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.080,1 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 422,24 TL harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 92,50 TL diğer posta masrafları olmak üzere toplam 2.614,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
7-)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/09/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır