Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/391 E. 2020/818 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/391 Esas
KARAR NO :2020/818

DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/07/2020
KARAR TARİHİ:17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı banka nezdinde yatırım hesabında bulunan ve 15/06/2020 tarihinde internet bankacılığı ile müvekkilinin bilgisi ve iradesi dışında bozdurulan 25 gr. altının iadesi veya bedelinin ödeme tarihindeki altın karşılığının olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiz ve tüm getirileri ile birlikte müvekkiline ödenmesini, yine müvekkilinin bilgisi iradesi dışında davalı banka tarafından tahakkuk ettirilen 42.900,00-TL’lik kredi ve tüm kredi masrafları (sigorta, vergi vs) için davalıya borçlu bulunmadığının tespitini, müvekkilinden masraf faiz vs. adı altında haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesini, davalı banka aleyhine 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesini, söz konusu kredi borçlandırmasının taksitlerinin ödenmesinin durdurulmasına karar verilmesini, davaya konu kredi taksit ödemelerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı banka aleyhine 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın kabulü anlamına gelmemek üzere kaydıyla davacının dolandırıcılık eylemi ile karşı karşıya kaldığını iddia etmesin nedeniyle davanın eylemi gerçekleştiren ve hesabına para aktarılan kişi ya da kişiler ile …’a yöneltilmesi gerektiğinden davanın husumetten reddini, davacıya ait işlemin sadece kendisinin bilgisinde olan şifrenin girilmesi neticesinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından müvekkili bankanın kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili bankanın internet bankacılığı hizmetinin uluslararası alanda kabul edilen güvenlik standartlarında olduğunu ve müvekkiline kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, manevi tazminattan bahsedebilmek için haksız fiil sorumluluğunun dört unsuru olan hukuka aykırı fiil – zarar – kusur ve illiyet bağı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispat edilmesi gerektiğini, dolayısıyla haksız ve mesnetsiz davanın husumet yokluğu sebebiyle reddini, davanın esastan reddi ile alacağın likit olmadığı dikkate alınarak icra inkar tazminatı talebinin reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, davacının dolandırıcılık suretiyle gizli şifresi kullanılarak kredisi alındığından bahisle söz konusu kredi borcunun olmadığının tespitine, bilgi ve onayı dışında bozdurulan 25 gram altının iadesi veya bedelinin altın karşılığının ödenmesi ile davalı banka aleyhine 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi talebine ilişkindir.
Tüm dosya bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; Davacının 15/06/2020 tarihinde telefonun kitlendiğini, davalı bankadaki hesabından internet aracılığıyla EFT yoluyla kredi kullanıldığı, kendisinin bu işlemi yapmadığını, cep bankacılık üzerinden kredi kullanıldığını, 42.900,00-TL’lik krediyi kendisinin kullanmadığını, çekilen bu krediden sorumlu olmadığı, ayrıca kendi bilgisi ve iradesi dışında hesabındaki 25 gram altının bozdurulduğu iddia edilmektedir. Davalı banka tarafından cevap dilekçesi ekindeki belgelerden, … adına çekilen 42.900,00-TL’lik kredinin ihtiyaç kredisi olduğu anlaşılmaktadır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, çekilen krediye ait belgeler incelendiğinde mobil bankacılık üzerinden tüketici kredisi çekildiği, bu sebeple ihtiyaç kredisi sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, bu durumda davanın dayanağı tüketici kredisi olup 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici mahkemeleri görev alanına girdiği, davacının talep ettiği 25 gram altının iadesi veya bedelin iadesine yönelik talebinin yine 6102 Sayılı TTK kapsamında sayılan ticari işlerden olmadığı ve öte yandan altının gram olarak tutarı da dikkate alındığında (25 gram) ticari işlerden sayılmayacağının gözetildiği, davacı tarafın tacir olmadığı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek kişi tabirine uygun olduğu, dolayısıyla yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde icra edilmesini gerektiren bir durum olmadığı gibi görev hususu kamu düzeninden ve dava şartı olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile resen takdir edileceğinden uyuşmazlığı çözmekte Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
(2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli … Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
(3)Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
(4)HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli … Tüketici Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/12/2020

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.