Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/388 E. 2020/506 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/388
KARAR NO:2020/506

DAVA:Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:17/12/2014
KARAR TARİHİ:28/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … marka, … plaka sayılı, … model aracın 01/10/2014 tarihinde genişletilmiş mavi kasko sigorta poliçesi ile davalı … şirketince sigortalandığını, davacının geçici ikametgahının olduğu yerde hırsızlık olayları çok fazla olduğundan bir çanta içerisinde kıymetli eşyalarının hepsini ertesi gün işyerinde kasada saklamak üzere aracının bagajına koyduğunu, ertesi sabah aracının yerinde olmadığını gördüğünü, araçla ilgili kayıp çalıntı ihbarını ilgili birime yaptıktan sonra durumu sigortaya ihbar ettiğini, sigorta şirketi tarafından meydana gelen zararın teminat dışı olduğu gerekçe gösterilerek talebinin reddedildiğini, meydana gelen çalınma olayında davacının hiçbir ihmali ya da kendisine atfı kabil bir kusuru bulunmadığını, bu nedenlerle zarar bedeli olan 106.900 TL.nin davalı … şirketince temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faizi ile tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hasarın taraflar arasında akdedilmiş olan kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında kaldığını, zira davacının resmi makamlar önünde vermiş olduğu ifadeler ve olay hakkında yapılar araştırma ve incelemeler neticesinde sigortalı aracın kendi anahtarı ile çalındığının tespit edildiğini, davacının ifadesinde aracın yedek anahtarının muhtemelen aracın bagajında bulunan çantanın içinde olduğunu belirttiğini, yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde davacı tarafından çalındığı iddia edilen sigortalı aracın, teknik açıdan, anahtarsız olarak çalınma durumunun mümkün olmayacağının raporlandığını, aracın immobilizer kilit sistemine sahip olup bu tür otomobillerin düz kontak yapılamayacağını ve çalınmalarının çok daha güç olduğunu, bu sisteme sahip bir aracın herhangi bir çipli anahtarla çalınmasının mümkün olmadığını, anahtarın kendine has bir şifresi bulunduğunu, dolayısı ile anahtarsız çalınmasının ihtimal dışı olduğunu, kasko poliçesi genel şartlarının Ek sözleşme ile teminat kapsamına dahil edilebilecek zararlar başlıklı A.4.4 maddesinin 11.bendinde “araç anahtarlarının ek sözleşmede belirtilen haller sonucunda ele geçirilmesi suretiyle aracın çalınması ve çalınmaya teşebbüsü sonucu meydana gelecek ziya ve hasarlar” taraflarca ek sözleşme yapılarak poliçeye dahil edilebilecek hasarlar olarak belirtildiği, Kasko poliçesi metnine bakıldığında araç anahtarlarının ancak gasp edilerek yahut sigortalının anahtarları kilit altında bulundurduğu ev veya işyerinden zorla girilmek suretiyle çalınması ile meydana gelen hırsızlıkların teminat dahilinde olacağının öngörüldüğünü, somut olayda ise aracın yedek anahtarları araç içinde bırakılmış olup, bu durumun poliçede teminat kapsamında görülen hallerden hiçbirine uymadığını, çalınma olayının iddia edildiği gibi meydana geldiğinin ispatının davacı üzerinde bulunduğunu, Kasko Sigortası Tam Ziya Hasarları klozunda yer alan belgeler eksiksiz olarak teslim edilmediğinden davalı … şirketinin temerrüde düşmediğini, davacının talebine konu reeskont faizi yasal faize dönüştürüldüğünden uygulanabilirliği bulunmadığını, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, kasko poliçesinden kaynaklı araç bedelinin -hırsızlık sebebiyle- poliçe teminatı kapsamında ödenmesine ilişkindir.
Mahkememizce verilen … Esas, … Karar sayılı kararı davalı vekilinin 27/07/2017 tarihli istinaf dilekçesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/2039 Esas, 2020/736 Karar sayılı 23/06/2020 tarihli kararı ile ”somut olayda; davacı … ile davalı …Ş. Arasında genişletilmiş mavi kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davalı … şirketine karşı açılan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, dava şartı (görev) eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.” denilerek istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkememizce verilen karar kaldırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ilamı ile birlikte değerlendirildiğinde; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle tüketicinin taraf olduğu sigorta sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde ise, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartı olduğundan ve HMK’nun 115.maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabilecektir. 6502 sayılı yasa kapsamında davacı tacir olmayıp, tüketici konumundadır. 22/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasadan sonra açılan iş bu dava hakkında bu yasa hükümleri uygulanacaktır.
Mahkemenin görevinin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemenin görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alması gerektiği, davanın 6502 sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra açıldığı dolayısıyla uyuşmazlık konusunun Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılarak mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 6502 sayılı TKH hakkındaki kanunun ve ilgili mevzuatın uygulanması ile ilgili ihtilaflara bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, işbu davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/c maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE
2-HMK 20. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesine müteakip taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın… NÖB. TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği takdirde RESEN davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına ,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri ve teminat mektubunun iadesi konusunda bu aşamada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. .28/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır