Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/366 E. 2020/801 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/366 Esas
KARAR NO:2020/801

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 07/06/2012
KARAR TARİHİ: 15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekilinin harç tahsil müzekkeresine göre 07/06/2012 tarihli dava dilekçesiyle talebinin; davacı şirket ile davalı şirket arasında 04/12/2008 düzenleme tarihli 05/12/2008 başlangıç tarihli … asistans hizmetleri sözleşmesi (yol ve konut yapım hizmet sözleşmesi) akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca davalı şirkete yol ve konut yardımı hizmetlerinin sunulduğunu, 05/12/2009 tarihli ek sözleşme ile aynı yükümlülük ve koşullarda 30/06/2010 tarihine kadar sözleşme süresinin uzatıldığını, 01/07/2010 tarihli yol ve konut yardım sözleşmesi ile 01/07/2010 tarihinde 04/12/2008 tarihinden imzalanan … asistans hizmetleri sözleşmesinin 30/06/2011 tarihine kadar uzatıldığını, bu sözleşmelerde ödeme şeklinin faturalama ve ödeme şartları maddesinin yeniden düzenlendiğini, diğer madde ve eklerinin yükümlülük ve şartlarla devam etmesini taraflarca kabul ve taahhüt edildiğini, davacı şirketin vermiş bulunduğu bu hizmetlere karşılık doğan alacağın faturaya bağlı olarak davalıdan talep edildiğini, ancak davalı yanca herhangi bir ödeme yapılmadığını, tahsili amacı ile yapılan …. İcra Müdr. … Esas sayılı takip dosyasına davalı yanın haksız ve yersiz olarak itiraz ettiğini, işbu itirazın iptali ile alacağın %40’ından az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, taraflar arasında 05/12/2008 tarihinde sözleşmenin imzalandığını, sözleşme süresini düzenleyen 11 nolu bendde sözleşme süresinin 1 yıl olduğu ve 60 günlük fesih ihbar süresinin olduğunu, davalı şirketin 16/04/2009 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği gibi … tarafından el konulduğunu, bilahare … ile protokol imzalanmasından sonra şirketin iade edildiğini, bu durumun 07/01/2011 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, gerek sözleşmenin imzalandığı tarih ve gerekse … ‘nin el koyduğu tarih dikkate alındığında sözleşmenin 05/12/2009 tarihinden sona erdiğini, herhangi bir yenileme talebinin de olmadığını, … tarafından el konulduğunda şirketin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, taraflar arasındaki 05/12/2009 tarihli yol ve konut yardım hizmet sözleşmesi ile ek 3 de yer alın 01/07/2010 tarihli yol ve konut yardım hizmet sözleşmesinin davalı şirketin yetkilileri tarafından imzalanmadığını, … tarafından el konulması nedeniyle bu durumun fiilen de mümkün olmadığını, süresi dolmuş ve daha sonra hizmet alınmamış olması nedeniyle talep edilen alacağın doğru olmadığını, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin … esas 2015/736 karar sayılı 14/12/2015 tarihli kararı ile, taraf defterlerindeki kayıtlar uyarınca davacının icra takibine başladığı 11.04.2012 tarihi itibari ile davalı yandan 79.120,27 TL alacaklı olduğu, davalının alacağın yokluğuna müspet veya davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığına dair dekont, belge vb. ibraz edip alacağın yokluğunu ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına 79.120,27 TL asıl alacak, 3.462,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.583,13 TL alacağa yönelik haksız itirazının iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren davanın konusuna ve tarafların sıfatına göre avans faizi ile birlikte devamına karar verilmiş, kararı, davalı vekili temyiz etmiş, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2016/5936 esas 2019/4532 karar sayılı 05/11/2019 tarihli ilamı ile;
“1) Temyiz aşamasında davacı vekilince dosyaya 07.02.2017 tarihli ve temyiz eden davalı şirket yetkilileri ile vekilinin imzasını taşıyan borç yapılandırma ve uzlaşmaya ilişkin sözleşme sunulduğu ve borcun bu protokol kapsamında ödendiği beyan edildiğinden mahkemece bu husus değerlendirilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozularak gelmiş, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de, yine aynı dairenin … esas … karar sayılı 13/07/2020 tarihli ilamı ile, “Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre HUMKnun 440.mad sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilerek mahkememizin 2020/366 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, yol ve konut yardım hizmet sözleşmesine istinaden verilen hizmet bedelinin tahsili amacına yönelik icra takibine vaki haksız itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkememizce yapılan yargılamada verilen gerekçeli kararın davalı tarafından temyiz edildiği, kararın Yargıtay inceleme aşamasındayken davacı vekilinin 12/09/2019 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan 07/02/2019 tarihli sulh sözleşmesini dosyaya sunduğu, incelenen sulh sözleşmesinin incelenmesinde, alacaklı … Ltd Şti ve borçlu olarak … AŞ’nin şirket yetkilileri ve vekilinin imzalarını taşıyan işbu sulh sözleşmesine göre mahkememizin … esas sayılı dosyası ile ilgili olarak tarafların karşılıklı anlaşarak …’ın TBKnun 162.mad belirtilen esaslara göre borçlu olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ettiği, yine sulh sözleşmesinin 3.7.maddesinde davacının ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazdan vazgeçtiği ve borcu bütün ferileri ile kabul ettiği ve borcun bu protokol kapsamında ödendiğinin beyan edildiği, bu aşamada mahkememizdeki davanın konusunun kalmadığı, bu nedenle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, taraflarca imzalanan sulh protokolünde mahkememiz dosyası yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu doğrultuda davalı tarafından davanın kabul edildiği, dosya borcu protokole istinaden ödenmiş olsa da, davalının itirazının haksız olduğu ve dava açılmasına sebep olduğu dikkate alındığında, davacı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsili gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcından peşin olarak alınan 796,23TLnin mahsubu ile fazla alınan741,83TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Mahkememizin bozma öncesi verilen kararı doğrultusunda … esas 2016/28 harç nolu 26/02/2016 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile bakiye 4.845,02 TL harcın davalıdan tahsil edilmiş olması halinde, karar kesinleştiğinde işbu harcın davalıya iadesine,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 11.923,34 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından bozma öncesi ve 4.344,00TL ve bozma sonrası yapılan 167,00TL olmak üzere toplam 4.511,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı