Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/345 E. 2020/740 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/345 Esas
KARAR NO:2020/740

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/01/2002
KARAR TARİHİ :02/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının … AŞ yöneticilerinin yönlendirmesi sonucu … … lTd’de hesap açtırarak parasını offshore hesabına yatırdığını, işlemleri … AŞ görevlileri tarafından yapıldığını, davacını offshore hesabının anlamını bilmediğini ileri sürerek, toplam 110.227.924.916TL (Eski TL)nin … … AŞ’nin küllü halefi olan … AŞ’ye izafeden … AŞ ile …’den tahsiline karar verilmesini ve davalıların takibe vaki itiarzlarının iptali ile icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar öncelikle husumet itirazında bulunmuşlardır. Davalı … vekilinin yetki ve görev itirazları da mevcuttur. Bu itirazlar yanında esasa ilişkin çeşitli gerekçelerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. … vekili ayrıca lehlerine %40tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 02/03/2004 tarih … esas … karar sayılı karar ile Yargıtayın yerleşen içtihatlarına göre öncelikle … Ltd’ye dava açıp bunun sonuçlarına göre diğerleri hakkında dava açılması ön görüldüğünden davanın mevsimsiz açılmış olması nedeniyle reddine karar verildiği, mahkememiz kararının davacı tarafından ve davalı … tarafından temyiz edildiği, davalılar tarafından da düzeltilerek onama kararı verilmesinin talep edildiği, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 01/12/2016 tarih 2015/5273 esas 2016/15366 karar sayılı ilamı ile “yerel mahkemece 02.03.2004 tarihinde karar verilmiş olmasına rağmen, karar davacı vekiline 08.04.2014, davalı … … A.Ş.’a 22.04.2014, davalı … vekiline ise 28.04.2014 tarihinde tebliğ olunmuş, kararı davacı vekili 08.04.2014 tarihinde, davalı … vekili ise 30.04.2014 tarihinde temyiz etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili ise davacı vekili tarafından verilen temyiz dilekçesine cevabında zamanaşımı yönünde itirazda bulunmuştur. Hal böyle olunca 11.04.1940 gün ve 15/70 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca zamanaşımı yönünden ve kabule göre de ayrıca davalı …’nin pasif husumeti yönünden bir değerlendirme yapılması için kararın bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulduğu ve mahkememizin …esas numarasını aldığı, mahkememizin … esas kaydıyla yapılan yargılama ile … esas … karar sayılı 20/12/2017 tarihli kararı ile, davacının yatırdığını iddia ettiği paranın … A.Ş.’den ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … … … Ltd. Şti.’ne yatırıldığının tartışmasız olduğu, davacının hesabının bulunduğu … … … Ltd. Şti. aleyhine bir dava açmadığı, böyle bir dava açıldıktan sonra sonucuna göre davalıların sorumluluğunun tartışılabileceği, ancak bu aşamada davalıların sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, koşulları bulunmadığından davalı … lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2018/1311 esas 2019/748 karar sayılı 07/02/2019 tarihli ilamı ile;
“Dairemizin 01.12.2016 gün, 2015/5273 E.-2016/15366 K. sayılı bozma ilamında açıkça, kabule göre de ayrıca davalı …’nin pasif husumeti yönünden bir değerlendirme yapılması gereğine işaret edilmiştir. Ancak mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen …’nin pasif husumetinin bulunup bulunmadığı noktasında bir değerlendirme yapılmamıştır. Dosya kapsamına göre eldeki davada davalı …’nin pasif husumeti bulunmadığından, anılan bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan, diğer davalı … A.Ş. yönünden ise zamanaşımı nedeniyle reddine kararı verilmesi gerekirken, her iki davalı yönünden de zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. ” şeklinde bozma karar verilmiş, davacı ve … vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 23/06/2020 tarih 2019/3086 esas 2020/1211 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2020/345 esas numarasını almıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça davalılar aleyhine davacının davalı … …’ın halefi olan … … AŞ’ye yatırdığı mevduat bedelinin tahsili amacıyla açılan dava sonucunda mahkememizce verilen 02/03/2004 tarih … esas … karar sayılı ilam ile davanın reddine karar verildiği, ancak söz konusu kararın davacı vekiline 08/04/2014 tarihinde, davalı … …’a 22/04/2014 tarihinde, … vekiline 28/04/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, kararı davacı vekili 08/04/2014 tarihinde, davalı … vekili 30/04/2014 tarihinde temyiz edildiği ve yine … vekilinin de davacı vekilince verilen temyiz dilekçesine verilen cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğu görülmüştür.
Davalı Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu yönünden; dava edilen uyuşmazlık konusunda ileri sürülen ihmallerden Fon’un bilgisi ve sorumluluğu bulunmadığı, husumetin sadece hesabın bulunduğu ve işlemlerin yapıldığı/yapılmadığı ileri sürülen ilgili bankaya yöneltilmesi gerektiği, bu doğrultuda davanın …’ye yöneltilmesinin hatalı olup, davalı kurumun davada pasif husumet sıfatı bulunmadığı anlaşılmakla, davanın davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … AŞ’ye açılan dava yönünden; 818 sayılı BK 135.maddesi uyarınca ve 6098 sayılı BKnun 156/2 mad uyarınca ilama bağlı alacakların 10 yılda zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. Nitekim mahkemece verilen hükümden sonra tebliğ işlemleri 10 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra yerine getirilmiş olup, ilamın gerek halen yürürlükte olan 6098 sayılı BKnun 156/2 ve gerekse ilamın verildiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BKnun 135/2.mad uyarınca ilamın zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından ve söz konusu ilam Yargıtay tarafından sırf bu nedenle bozulmuş olduğundan, ilamın zaman aşımına uğraması sebebiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalı …’ye karşı açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
b-Davalı … tarafından yapılan 81,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
2-Davalı … … A.Ş.’ye karşı açılan davanın ZAMAN AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
b-Davalı … AŞ tarafından yapılan 28,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcının peşin olarak alınan 936,93TLden mahsubu ile fazla alınan 882,53TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Yargıtay’a yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/12/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı