Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/326 E. 2021/447 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/326 Esas
KARAR NO :2021/447

DAVA: Tasarrufun İptali- Tazminat
DAVA TARİHİ: 27/05/2008
KARAR TARİHİ:02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali – Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı bankanın kredi borçlusu dava dışı … AŞ nin kullandığı kredilerin müşterek borçlu müteselsil kefili davalı …’den … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından alacaklı olduğunu, davalı borçlu …’in maliki olduğu … … 3. bölge … Köyü, … ada, 3 parselde kayıtlı … Blok … nolu taşınmazı 16/04/2007 tarihinde 113.000 TL bedelle davalılardan …’a, bu davalının da 01/04/2008 tarihinde 18.000 TL bedelle diğer davalı …’ye temlik ettiğini, taraflar arasındaki tasarruf işleminin İİK 278/1 maddesi uyarınca iptale tabi olduğunu, davacı bankanın alacağını tahsil imkanının bulunmadığını, icra dosyasındaki haciz tutanakları, tapu cevabi yazıları, İİK nun 105 maddesi uyarınca Geçici Aciz Vesikası hükmünde olup, bu nedenle İİK 277 gereğince iptal davası açma şartlarının oluştuğunu, ayrıca davacı bankanın açacağı davalarda 5411 sayılı kanunun geçici 13 maddesi gereği aciz vesikası şartı aramadığını, tasarrufun İİK 278/III-1 maddesi gereği iptale tabi olduğunu, zira borçlu firmanın ve davalının mali müşavir olan 1. alacağı …’a devredildiğini, daha sonra aynı iş ilişkisi içerisinde bulunduğu 2. Alıcı …ye devrettiğini, böylelikle taşınmaza haciz konulmasını engellediğini, tasarrufların tümüyle muvaazalı olup, birinci alıcı … taşınmazı alırken ikametgah adresinin dava konusu taşınmaz olduğunu, halen borçlu …’inde bu taşınmazda ikamet ettiğini, davalılar arasındaki işlemlerde her iki devir tarihinde satış bedellerinin taşınmazın rayiç değerinin çok altında olduğunu, bu nedenle de İİK 278/III-2 bendi gereği iptale tabi olduğunu belirtilerek batıl olan tasarrufların davacı banka yönünden iptaline, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında talep edilen alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesine ve cebri icra yoluyla hakkını almaya yetkisi tanınmasına, fazlaya dair zararları konusunda haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın borçlu şirket ya da şahıslarla hiçbir ilgisi bulunmadığını, söz konusu taşınmazı 13/04/2007 tarihinde davalılardan …den 300.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 150.000 TL sini 05/04/2007 tarihinde bakiye 150.000 TL sini de 06/04/2007 tarihinde davalı … Tahirin hesabına yatırdığını, satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha yüksek bir bedelle yapıldığından İİK 278 deki bağışlamadan söz edilemeyeceğini, davalının tamamıyla MK 1023 madde gereği tapu kayıtlarına güvenerek iktisap ettiği taşınmazın, bankanın kendi kusurlarından dolayı tasarrufun iptaline tabi edilemeyeceğini, müvekkilinin taşınmaza ilişkin her türlü telefon , doğalgaz , elektrik sözleşmelerini kendi adına yaptığını, iddia edildiği gibi …’ın borçluların mali müşaviri ya da herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, satışın icra işlemlerine başlanmadan çok önce gerçekleştiğini, alınan taşınmazın harici bir protokolle 3 kişi olan diğer davalı … … 400.000 TL bedelle satıldığını, tapuda bedelin 118.000 TL gösterildiğini, bedelin 40.000 TL peşin, bakiye 16 eşit taksitle ve bonolarla tahsil edildiğini, devirden 1 yıl sonra yeniden satış yapıldığını, bu dönemde alacaklı bankanın hiçbir icrai işlemi ya da itirazı kaydı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının dava dışı borçlu … AŞ yöneticilerinden olduğunu, şirket işlerinin ekonomik kriz nedeniyle bozulduğunu, bu nedenle davalının taşınmazını diğer davalı …’a satmak zorunda kaldığını, elde ettiği geliri de borçlu şirketin finansmanında kullandığını, diğer ortaklarında benzer şekilde bir kısım taşınmazlarını sattıklarını, ancak şirketin zor durumdan kurtulamadığını, dava dilekçesinde belirtilen kredilerin 29/12/2006 tarihinde kapatıldığını, devir tarihinden sonra önceki krediler tamamen kapatılmış olmakla sonraki borçlanmalar nedeniyle önceki tasarrufların iptali için aranan zaman aşımı sürelerinin dolduğunu, taşınmazın gerçek değeri üzerinden satıldığını, davalı … … taşınmaz satışında 1 defa görüştüklerini aralarında hiçbir bağlantı bulunmadığın, …nin adını ise taşınmaz satıldıktan sonra duyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının taşınmazı iyi niyetli olarak emlak komisyoncusu … vasıtasıyla 400.000 TL bedelle satın aldığını, bunun 01/04/2008 tarihli satış protokolü gereği 40.000 TL sini peşin, diğer kalan kısmın ise 22.500 TL lik 16 eşit taksitlerle düzenlenen bonolar karşılığında ödenmesinin kararlaştırıldığını, tapuda gösterilen bedelden daha yüksek bedelle alındığı sabit olan satış işleminde muvaazadan söz edilemeyeceğini, davalının taşınmazı MK 1023 maddesinde belirtilen şekilde tapu kayıtlarına güvenerek iyi niyete dayanarak devraldığını, bu nedenle iyi niyetinin korunması gerektiğini ve kötü niyetli olduğu ispatlanmadıkça tasarrufun iptaline karar verilemeyeceğini , davalı … hakkında taşınmazı borçludan satın almadığından İİK 278 maddesinin uygulanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MÜDAHALE: Feri müdahale talep eden … vekilinin müdahillik talebinin kabulüne karar verilerek, davalı … yanında feri müdahil olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiş, müdahil vekili vermiş olduğu beyan dilekçeleri ile; davacı bankanın farklı tarihlerde kullandırdığı kredilerin her defasında bankanın onayına tabi olduğunu, borçlu şirketin ilk talebiyle kendiliğinden ve mutlak surette mevcut bir limitten kullandırılan bir kredi olmadığı düşünüldüğünde, borcun doğum anının krediye davacı banka tarafından onayın verildiği tarih olduğunu, davacının mesnetsiz ve gerçek dışı “briç kulübü üyeliğinden tanışma” iddiasının, davacının amacı uğruna türetme gerçekler yaratmaya çalıştığını, iddialarında samimi olmadığın kanıtlamakta olduğunu, davacının aynı icra dosyasındaki talepleri için dava ettiği başka bir taşınmazın satışı konusunda müdahil ile diğer bazı kişilerin yargılandığı diğer bir davada iki kez ret kararı verildiğini, davacının taleplerinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin (Kapatılan ….Asliye Ticaret Mahkemesi) … Esas … karar sayılı 27/12/2012 tarihli kararı ile, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark olmadığı, davalı … ve Kürşat’ın borçlunun mali durumunu ve ızrar kastını bildiği ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay …Hukuk Dairesinin 2013/… Esas 2015/… Karar sayılı 10/03/2015 tarihli ilamı ile;
“…dava konusu taşınmaz 13.04.2007 tarihinde borçlu tarafından davalı …’a, 01.04.2008 tarihinde de onun tarafından da diğer davalı …’a satılmış, aynı taşınmazla ilgili olarak davacı alacaklı tarafından yapılan 19.08.2008 tarihli keşif sırasında halen taşınmazda borçlunun eşi ve çocuklarının oturduğu ve bu süre içinde kira bedeli alınmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı … vekili taşınmazın 300.000,00 TL’ye alındığını, bir yıl sonra 400.000,00 TL satıldığını %33 kar elde edilen yerde, kira gelirinden vazgeçilmesi karşılığında bu kârın elde edildiğini belirtmiş olmasına rağmen 400.000,00 TL satışı 16 ay vadeli olarak satış yapması çelişkili oluşturmaktadır. Buna göre taşınmazın 2007 yılında yapılan satışına rağmen boçlunun eşi ve çocuklarının aynı taşınmazda oturmaya devam etmiş olması ve kar amaçlı alınan taşınmazın 16 vadeli bonolara bağlanarak satılması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davacı alacaklı vekilinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle red edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş, davalı … vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de, Yargıtay …Hukuk Dairesinin 03/06/2020 tarihli 2018/… esas 2020/… karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek, dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2020/326 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Yargılama aşamasında, davaya konu taşınmazın celp olunan tapu kayıtlarının incelenmesi sonucunda taşınmazın devir gördüğü ve hali hazırda Saadet Koç adına kayıtlı olduğu tespit edilmiş, davacı vekilinin 07/05/2021 tarihli dilekçesi ile HMKnun 125.maddesi gereği davanın eski malikler yönünden tazminat davası olarak devam etmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı bankanın kredi borçlusu dava dışı … AŞ nin kullandığı kredilerin müşterek borçlu müteselsil kefili davalı …’den … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından alacaklı olduğu, davalı borçlu …’in maliki olduğu … … 3. bölge … Köyü, 207 ada, 3 parselde kayıtlı A/5 Blok 16 nolu taşınmazı 16/04/2007 tarihinde 113.000 TL bedelle davalılardan …’a, bu davalının da 01/04/2008 tarihinde 18.000 TL bedelle diğer davalı …’ye temlik ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki işbu tasarruf işleminin İİK 278/1 maddesi uyarınca iptale tabi olup olmadığı hususunda toplandığı, davacı tarafından batıl olduğu belirtilen tasarrufların davacı banka yönünden iptaline karar verilmesinin talep edildiği, yargılama aşamasında dava konusu taşınmazın üçüncü şahsa devir olması nedeniyle, davanın eski malik davalılar yönünden tazminat davasına dönüştüğü tespit edilmiştir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Bunlardan biri de satış bedeli ile gerçek bedeli arasında fahiş fark bulunması halinde yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğudur. Dava konusu olayda böyle bir durumun olmadığı anlaşılmıştır. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-… Esas ve 1987/… Karar sayılı ilamı).
Somut olaya bakıldığında, dava konusu taşınmaz 13.04.2007 tarihinde borçlu tarafından davalı …’ …, 01.04.2008 tarihinde de onun tarafından da diğer davalı …’ye satılmış, aynı taşınmazla ilgili olarak davacı alacaklı tarafından yapılan 19.08.2008 tarihli keşif sırasında halen taşınmazda borçlunun eşi ve çocuklarının oturduğu ve bu süre içinde kira bedeli alınmadığı tespit edilmiş, ayrıca davalı … vekilinin taşınmazın 300.000,00 TL’ye alındığını ve bir yıl sonra 400.000,00 TL satıldığını %33 kar elde edilen yerde, kira gelirinden vazgeçilmesi karşılığında bu kârın elde edildiğini belirtmiş olmasına rağmen 400.000,00 TL satışı 16 ay vadeli olarak satış yapması çelişki oluşturmaktadır. Buna göre taşınmazın 2007 yılında yapılan satışına rağmen boçlunun eşi ve çocuklarının aynı taşınmazda oturmaya devam etmiş olması ve kar amaçlı alınan taşınmazın 16 vadeli bonolara bağlanarak satılması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir.
Bu hususlar gözetildiğinde davacı alacaklının açtığı davada haklı olduğu kanaatine varılmış olmakla, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca borçlu davalı … tarafından diğer davalılar … ve …’ı satışı yapılan taşınmazın hali hazırda dava dışı 3. Bir şahsa mülkiyetinin geçmiş olduğu ve tasarruf iptali davasının İİK’nun 283/2 maddesi uyarınca nakdi tazminatına döndüğü anlaşıldığından, davalılar … ve …’nin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyada, dosya borcu olan 246.229,31 TL’nin icra dosyasına işleyen faiz ve ferileri ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının KABULÜ ile, borçlu davalı … tarafından diğer davalılar … ve …’ı satışı yapılan taşınmazın hali hazırda dava dışı 3. Bir şahsa mülkiyetinin geçmiş olduğu ve tasarruf iptali davasının İİK7nun 283/2 maddesi uyarınca nakdi tazminatına döndüğü anlaşıldığından davalılar … ve …’nin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyada, dosya borcu olan 246.229,31 TL’nin icra dosyasına işleyen faiz ve ferileri ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 25.686,05TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 16.819,92TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından bilirkişi ücreti ve posta gideri olmak üzere yapılan toplam 3.126,00TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/06/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI