Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/31 E. 2021/194 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/31 Esas
KARAR NO:2021/194

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ:12/11/2014
KARAR TARİHİ:11/03/2021

… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında 21/10/2015 tarihinde … sayılı yetkisizlik kararıyla Mahkememizde görülmeye başlanan Alacak davasının açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten elektrik tüketimi sağlandığını, bu kapsamda davalı şirket tarafından toplamda 71.779,80 TL kayıp kaçak bedelin tahsil edildiğini, yargıtay içtihatları kapsamında kayıp kaçak bedelinin abonelerden alınmasının yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinden tahsil edilen bedellerin ticari faizi ile birlikte tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme kapsamında … Mahkemeleri ile icra dairelerinin yetkili bulunduğunu, öncelikle … Mahkemelerinde açılan davaya öncelikle yetkisizlik yönünden davanın reddini, açılan davanın kanunu dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iradesine uygun ve bilinçli bir sözleşme yapıldığını, davalın sözleşmeye ve mevzuata uygun olarak ve mevzuatın kendisini yükümlü kıldığı üzere kayıp kaçak bedellerinin davacıdan tahsil edilerek dağıtım şirketine ödendiğini, davacının faturalara itirazda bulunmadan ödeme yaptığını, bu kapsamda müvekkiline husumet yöneltemeyeceğini savunarak davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davacı vekilinin 12/11/2014 tarihli dava dilekçesi ekinde davalı tarafından düzenlenen fatura fotokopileri ve davacı tarafından gerçekleştirilen havale dekontları Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, bilirkişi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 14/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafça düzenlenen faturalarda tahakkuk ettirilen dava konusu kalemlerin birim fiyatları ve tutarları yönünden EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere uygun olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatına yönelik olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyası …/… sayılı 26/12/2016 tarihindeki kararı ile; davacı tarafın talep konusuna ilişkin olarak davada uygulama ihtimali bulunan 6446 Sayılı Kanunun 17.md.’sinin 04/06/2016 tarihi itibariyle 6719 Sayılı Kanunun 21.md ile değiştiği ve aynı kanun ile Geçici 20.md yürürlüğe konduğu, bu bentler uyarınca davalı tarafça dava konusu olan çeşitli adlar altında talep edilen bedellerin tahsilinin yasal hale getirildiği, 6446 Sayılı Kanunun Geçici 20. maddesi uyarınca, Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17’nci madde hükümleri uygulanacağının belirtildiği anlaşılmakla davacı tarafın davasının reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
… BAM. … Hukuk Dairesinin 2017/… Esas, 2017/… Karar sayılı ilamı ile; “Yargılama öncesinde; geçmişe de etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır ” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Mahkeme; yasa değişikliği sonrası aldığı bilirkişi kurulu raporunda yapılan tahsilatların EPDK düzenleyici işlemlerine uygun olduğu belirlendiğinden, ayrıca davacının dava konusu iade bedellerin haksız ve hukuka aykırı alındığını, ancak tarifeye aykırı hesaplama yapıldığının ileri sürülmediğini vurgulayarak, yasa değişikliğine ilişkin hükümleri de tartışmış olduğundan, tarife ve EPDK kurul kararlarına aykırı hesaplama olmadığından “Davanın reddine ” ilişkin kararın usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Bu nedenlerle; davacının davanın reddine dair karara karşı istinaf talebinin reddi gerekir. Ayrıca davacının dosyanın Anayasa mahkemesine gönderilmesi ve Anayasa Mahkemesindeki dava sonucunun beklenmesi talebi yönünden de; Anayasa Mahkemesinde bu nitelikte açılan başka davalar olduğundan bu dosya için yeniden başvurulmasına yer olmadığı ve Anayasa Mahkemesinde bu konuda açılan başka davalar yönünden dava açıldıktan sonra 5 aydan fazla zaman geçtiği halde esastan henüz karar verilmediği de gözetilerek sonucunun beklenmemesine dair kararın yerinde olduğu görülmekle davacının istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir…” denilerek Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere esastan reddine karar verilmiştir.
… BAM. …. Hukuk Dairesinin 26/10/2017 tarih 2017/… E. 2017/… K. Sayılı davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararı, davacı tarafın süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2017/… Esas, 2019/… karar sayılı 07/10/2019 tarihli ilamı ile; ” 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. İlk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.” denilerek mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun lisans sahibi şirketlerinde tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak EPDK’ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti bağdaşmadığından bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. 17.06.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. Bendi getirilerek Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na geçici madde 19; geçici madde 20 eklenmiş ve 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlıktaki bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Yargıtay 3. HD.’nin bozma ilamında da belirtildiği üzere; davaya konu olayda yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırmış olup geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu durumda da mahkememizce tespit hükmü niteliğinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Somut olayda davacı davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu sonucuna ulaşılmış, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiş olduğundan bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.225,85-TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.166,55-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4)Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 935,00-TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.660,20-TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.