Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/291 E. 2022/334 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/291 Esas
KARAR NO :2022/334

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:26/03/2015
KARAR TARİHİ:17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06/01/2009 tarihinde 5 yıl süreli LPG Otogaz Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, davalının aynı tarihli satış taahhütnamesi de imzaladığını, davalının 13/09/2010 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini feshetmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin 17/09/2010 tarihli cevabı ihtarında süresi dolmadan yapılan feshin haksız olduğunun taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabet Kurumu kararının tanımladığı sözleşmelerden alındığının bildirildiğini, davalının süresinden önce haksız feshi nedeniyle müvekkilinin mahrum kaldığı kârın 330.431.33-TL olduğunu, sözleşmenin 39. maddesi gereğince davalının 68.265.60 USD cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek şimdilik 20.000,00-TL kar mahrumiyeti ve 20.000,00-TL cezai şart bedelinin 14/09/2010 fesih tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının da bünyesinde bulunduğu … Holding ile davalı arasında yıllara sair ilişkilerinin mevcut olduğunu, müvekkili tarafından … ili … İlçesi … Köyü … … Mevkii’nde kain 3790,01 m2 yüzölçümlü gayrimenkul üzerinde taraflar arasındaki petrol ürünlerinin satışına yönelik 11/11/2003 tarih ve 7772 yevmiye numarası ile … Holding grup şirketi olan … Petrol ve Ticaret A.Ş. ( …) lehine 10 yıl süreli ” intifa hakkı ” tesis edildiğini, 25/03/2004 tarihinde … Petrol ve Ticaret A.Ş. (…) ile müvekkili arasında 10 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, … ile sözleşme imzalandığı tarihte … holding bünyesinde otogaz dağıtıcı lisansı sahibi bir grup şirketi bulunmadığını istasyon üzerindeki intifa hakkı sahibi … ile aralarında Partnerlik Sözleşmesi bulunan … Ticaret ve Sanayi A.Ş. (… Gaz ile birleşmiş) ile 28/02/2004 tarihli ve 5 yıl süreli Otogaz İkmal İstasyonu Bayilik Anlaşması imzalandığını, 06/01/2009 tarihinde … Holding bünyesindeki davacının otogaz dağıtıcı lisansı alması üzerine istasyon üzerindeki intifa hakkı sahibi … tarafından grup şirketi olan ve iktisadi bütünlüğü bulunan davacı (…) ile sözleşme imzalanması gerektiği bildirildiğinden … ile olan sözleşmenin yasal süresinin dolmasına 1 ay kala 5 yıl süreli LPG Otogaz bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli Satış Taahhütnamesinin imzalandığını, 25/03/2004 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve 06/01/2009 tarihli otogaz bayilik sözleşmesi uyarınca bayi olan müvekkilinin her iki sözleşmeye konu akaryakıt ve LPG istasyonu ile … Holding grup şirketlerine ait … ve …’ın istasyonlu bayisi konumunda olduğunu beyanla haksız ve hukuka aykırı talepler içeren davanın reddi ile yargılama masrafları ve ücret-i vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … İl Emniyet Müdürlüğü’nün 13/08/2020 tarihli müzekkere cevabı, davalı vekilince sunulan 08/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 10/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, Yargıtay bozma ilamı, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, borçlar hukuku uzmanı …, mali müşavir … ve kimya yüksek mühendisi …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 20/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 28/07/2017 tarihli ek raporda teknik bilirkişi tarafından tespit edilen 2 yıllık makul süreye göre hesaplama yapıldığını, cezai şart alacağının 40.000-USD (x 1.5619-TL = 62.476,00-TL) karşılığı olarak hesaplandığını ancak davacı tarafın dava dilekçesinde 20.000,00-TL üzerinden cezai şart talebinde bulunması nedeniyle Taleple Bağlılık İlkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiğini, talep edilecek kâr mahrumiyetinin ise teknik değerlendirmedeki makul süreye göre yapılan hesaplama sonucunda davacının kâr kaybının 20.956,77-TL olabileceğini ancak davacı tarafın talebinin 20.000,00-TL olması nedeniyle bu tutarın dikkate alınması gerektiğini, diğer taraftan davacının dava dilekçesinde yapmış olduğu hesaplamanın teknik değerlendirmedeki makul süreye hesaplanmasının Mahkeme tarafından kabulü halinde davacının talep edebileceği kâr mahrumiyeti talebinin 198.573,50-TL olarak hesaplandığını ancak davacının talebinin 20.000,00-TL olması nedeniyle bu tutarın dikkate alınmasının gerektiği yönünde daha önce kanaat bildirildiğini, sayın Mahkemenin 09/01/2018 tarihli kararı ve davalı vekilinin temyiz etmesinin akabinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2019 tarihinde hükmün bozulması yönünde karar verildiğini, Yargıtay bozma ilamına göre 6 aylık makul süre üzerinden yapılan hesaplama ile yıllık 250,00-Ton taahhüt verildiğine göre bir yıl 12 ay ise 6 aylık süre için 250,00-Ton / 2 = 125,00-Ton (125,00-Ton (6 aylık süre) x 80,00-USD (cezai şart tutarı) = 10.000-USD) taahhüt verilmesi gerektiğini, dava tarihi 13/01/2011 tarihi itibariyle 1 USD 1,5619 olup 10.000-USD’nin 15.619,00-TL yaptığını, davacının makul süreye kadar davalıya yapabileceği ortalama satış tutarı olan (1.649,88-TL x 180 gün) 296.978,40-TL’nin ortalama kâr oranı ile oranlaması sonucu davacının kâr kaybının 296.978,40 x 1,74 / 100 = 5.167,42-TL olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; taraflara arasındaki sözleşmenin feshinden kaynaklı kar mahrumiyeti alacağı ve cezai şart tazminat alacağı istemine yöneliktir.
Mahkememizin 2011/… Esas 2012/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 27/12/2012 tarihinde verilen karar ile ; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davcının davasının kabulü ile 20.000,00 TL kar mahrumiyeti tazminatı, 20.000,00 TL cezai şart bedeli tazminatı olmak üzere toplam 40.000,00 TL’ye cezai şart alacağı için dava tarihinden itibaren avans faiziyle kar mahrumiyeti alacağı için sözleşmenin feshedildiği 18/09/2010 tarihinden ( haksız fesih tarihi) itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, kararın yasal süre içinde temyizi üzerine T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/11252 Esas, 2014/8619 Karar sayılı, 05/05/2014 tarihli ilamında: ”… Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalının sözleşmeyi süresinden önce haklı sebep olmaksızın feshettiğinin bir başka ifade ile feshin haksız olduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Taraflar arasındaki sözleşmenin 39. maddesine göre haksız fesih halinde sözleşme eki asgari alım taahhütnamesi de gözetilerek hem kâr mahrumiyeti zararı hem de cezai şart istenebileceğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ise de, gerek kâr mahrumiyeti zararı gerekse ceza şart alacağının hesaplanmasında davacının aynı bölgede aynı şartlarla yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul süre yönünden bilirkişi incelenmesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davalı yararına bozulmasına…”denilmek suretiyle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2015/346 Esas numarasını almıştır.
Mahkememizin 2015/346 Esas – 2018/10 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 09/01/2018 tarihli karar ile; davanın kabulü ile kâr mahrumiyetinden kaynaklı 20.000,00-TL’nin 14/09/2010 tarihinden, cezai şarttan kaynaklı 20.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, kararın yasal süre içinde temyizi üzerine T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2018/2046 Esas, 2019/5241 Karar sayılı, 20/11/2019 tarihli ilamında; “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmakla alınan bilirkişi raporunda davacının, aynı bölgede, aynı şartlarla, yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul sürenin 2 yıl olduğu belirtilmiş ise de bu belirleme somut verilere dayalı olmayıp, uzun bir süre olmuştur. Dairemizin emsal uygulamalarına göre, bu süre en fazla 6 aydır. Mahkemece Dairemizin içtihatları gözetilerek bilirkişiden ek rapor aldırılmak suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir..” denilmek suretiyle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2020/291 Esas numarasını almıştır. Bozma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalı tarafın beyanları, toplanan deliller, tanzim olunan bilirkişi raporu ve Yargıtay bozma ilamı, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 06.01.2009 tarihinde 5 yıl süreli LPG Otogaz Bayilik Sözleşmesi ve aynı tarihli satış taahhütnamesi imzalandığı, davalının 13.09.2010 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini süresi dolmadan önce feshettiği, sözleşmenin süresinden önce haklı fesih olmaksızın davalının sözleşmeyi feshettiği yani feshin haksız olduğu hususunun dosya kapsamında ve Yargıtay bozma ilamlarında davalının bu sebebe dayanarak temyiz itirazlarının reddi ile kesinleştiği, bu durumda taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereği davacının cezai şart ve kar mahrumiyetinden kaynaklı zarar talep şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2018/2046 Esas, 2019/5241 Karar sayılı, 20/11/2019 tarihli son bozma ilamı kapsamında mahkememizce bilirkişi kurulundan alınan 20/10/2021 tarihli ek raporda davacının, aynı bölgede, aynı şartlarla, yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul sürenin en fazla 6 ay olduğu dikkate alınarak hesaplama neticesinde cezai şart alacağının 10.000 USD hesaplandığı ve karşılığının ( 10.000 USD x 1.5619 TL) = 15.619,00 TL olarak, yine kar mahrumiyeti yönünden 6 aylık makul süre ile yapılan hesaplama neticesinde 5.167,42 TL olarak hesaplanmıştır. Belirtilen bu nedenlerle Yargıtay bozma ilamları dikkate alınarak sözleşmenin davalı tarafça süresinden önce haksız olarak feshedildiği, davacının, aynı bölgede, aynı şartlarla, yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul sürenin 6 ay olabileceği nazara alınarak bozma ilamı sonrası bilirkişi heyetinden alınan ek raporda yapılan hesaplamalara itibar edilmiş ve bozma ilamı dışındaki hususlara dokunulmaksızın mahkememizce; davanın kısmen kabulü ile kar mahrumiyetinden kaynaklı 5.167,42-TL’nin 14/09/2010 tarihinden itibaren, cezai şarttan kaynaklı alacak olan 15.619,00-TL’nin dava tarihinden (12/01/2011) itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; kar mahrumiyetinden kaynaklı 5.167,42-TL’nin 14/09/2010 tarihinden itibaren, cezai şarttan kaynaklı alacak olan 15.619,00-TL’nin dava tarihinden (12/01/2011) itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.419,92-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 594,00-TL’nin harçtan mahsubu ile bakiye 825,92-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(3)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 594,00-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
(4)Davacı tarafından yapılan; 18,40-TL başvuru harcı, 2.470,00-TL bilirkişi ücreti, 330,00-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.818,40-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.464,44-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(5)Davalı tarafından yapılan; 70,55-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 33,89-TL yargılama masrafının davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
(6)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(7)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
(8)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/05/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.