Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/279 E. 2021/229 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/279
KARAR NO:2021/229

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:19/06/2020
KARAR TARİHİ:22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … ile davacı arasında … Sigorta poliçesi tanzim edildiğini, poliçe ile sigortalının riziko adreslerinde oluşacak zararlar teminat altına alınmış olup sigortalıya ait ….. Mah. …Cad. … Sit…. Sisetis … Blok … … adresinde kain taşınmazda su basması sonucu 28/11/2018 tarihinde sigortalının emtiaları üzerinde hasar oluştuğunu, sigortalıya 24/12/2018 tarihinde 8.196,06 TL hasar ödemesi yapıldığını, işbu ödemenin rücuen tazmini amacıyla ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olup takibe itiraz edildiğini, sigortalıya ait taşınmazda zarara yol açan su baskınından dolayı davalı tarafın kusurlu olarak sorumlu olduğunu, bu nedenle davacı şirket tarafından yapılan ödemenin halefiyet prensipleri gereği davalıdan rücuen tazmini gerektiğini, dava dışı sigortalıya ait emtialar üzerinde gerçekleşen hasarda ekspertiz raporu uyarınca, … kanalizasyonundan geri tepen yağış sularının banyo/tuvalet giderlerini taşırması sonucu hasar gerçekleştiğini, davalının tüm malvarlığı üzerine ödedikleri ve rücuen talep ettikleri meblağ ölçüsünde ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı idarenin ifa ettiği görevin kamu görevi ve kamu hizmeti olduğu, kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında meydana geldiği iddia edilen zararın idari yargı alanında hizmet kusuru oluşturacağı, bu nedenle idari yargının görevli olduğunu, davalı idarenin davaya konu olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla davalı idare arasında bir illiyet bağının da kurulmasının mümkün olmadığını, meydana geldiği ileri sürülen zararın davalı idarenin yetkili ve görevli birimlerinden gelen resmi yazılara göre sigortalının kendi kusurundan, Kanun ve Yönetmelikler çerçevesinde üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesinden kaynaklandığını, yağmursuyu kanallarını yapmakla görevli olan birimin ana arterlerde …, diğer yerlerde ise ilçe belediyeleri olduğunu, bahse konu mahalle ilgili kayıtlarda davalı idare elemanlarınca yapılan incelemede, söz konusu yere ait atıksu şebeke bağlantısının taraflarınca onaylı projesinin bulunmadığı, gayri fenni olarak tesis edildiği, binanın çevresinde yüzey ve zemin suyunu toplayan herhangi bir drenaj sisteminin bulunmadığı, parsel bağlantısının dahi idarelerince yapılmadığı, herhangi bir arıza ihbarında bulunulmadığı, bahse konu binanın cephe aldığı 2.sokaktaki atıksu hatlarında arıza olmadığının tespit edildiğini, … Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliğine göre binanın atıksularını kanalizasyon şebekesine ileten parsel bacası ile atık su kanalı arasındaki bağlantı kanalının mal sahibine ait olduğunu, binanın atıksuyunu ana kanala götüren rögarlarında yine mal sahibine ait olup bunların bakım ve işletmesinin de taşınmaz sahiplerinin sorumluğunda olduğunu, taşınmaz sahiplerinin bağlantı kanalında meydana gelebilecek tıkanıkları da açtırmakla yükümlü olduklarını, talep edilen hasar bedeli fahiş olup idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için faiz istenebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı ile dava dışı … arasında düzenlenen poliçe çerçevesinde davacının davalının kusurundan kaynaklandığı iddia edilen hasar nedeni ile sigortalısına ödemiş olduğu tazminatın davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Somut olayda davacı, sigortalısı dava dışı …’nin halefi olarak davayı açmış olup, sigortalısına … Sigorta Poliçesi isimli konut sigortasıyla taşınmazını sigorta etmiştir. … Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davada uyuşmazlığın tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklanmadığı, konut sigortası ile taşınmazını sigorta ettiren dava dışı …’nin taşınmazında meydana gelen hasarı sigorta poliçesi kapsamında tazmin eden davacı sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olarak icra takibi başlatması ve itirazın iptali davası açması sebebiyle, dava dışı sigortalının şahıs olarak taşınmazını sigorta ettirmesi ve bu konutun zarara uğraması nedeniyle sigortalı şahıs ile … arasında ticari bir ilişkinin veya her iki tarafı da tacir olanlar arasında oluşan bir haksız fiilin mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK.4.maddesi kapsamında her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı gibi bu maddede sayılan diğer hallerden de olmadığı, dolayısıyla 22/03/1944 tarih, 37 E., 9.K sayılı, 03/07/1944 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ve Yargıtay’ın emsal kararlarında da (bkz. Y. 17. H.D 15/12/2015 tarih E. 2015/16051 K. 2015/14148) belirtildiği gibi, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı, bu nedenle halefiyet davasının ticari bir dava sayılamayacağı, bu davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin halefi olduğu dava dışı … ile zarara sebebiyet veren … arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, buna göre uyuşmazlığın taşınmazda oluşan hasarın …’ye ait tesisat borularıyla ilgili haksız fiilden kaynaklandığından ticari bir dava olmadığı, genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin bu davaya bakmakta görevli olduğu, görev hususunun kamu düzeninden ve dava şartı olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece resen takdir edileceğinden uyuşmazlığı çözmekte genel yetkili mahkeme olan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 6100 Sayılı HMK.’nın 2. maddesi uyarınca ilgili ihtilaflara bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, işbu davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/c maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE
2-HMK 20. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesine müteakip taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın görevli … NÖB. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği takdirde RESEN davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına ,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Yargılama, harç ve masrafların ve diğer hususların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır