Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/273 E. 2022/815 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/273 Esas
KARAR NO : 2022/815

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/12/2010
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizin 2014/356 Esas sayılı dosyasından verilen 02/05/2017 tarihli 2017/626 sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/4525 Esas ve 2020/1021 sayılı 10/06/2020 tarihli ilamıyla kaldırılmakla, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın bayilerinin faaliyet gösterdiği istasyonların bulunduğu taşınmazlara ilişkin olarak uzun süreli intifa veya kira anlaşması tesis ettiğini, bu anlaşmanın süresiyle doğru orantılı olarak bayilerine istasyon geliştirme desteği – peşin satış destek primi – aynî/nakdî kredi – ekipman verdiği gibi bazı istasyonlara da direkt yatırım yaptığını, bir başka deyişle müvekkili şirketin bayisine yapacağı her ödemenin tutarını veya vereceği ariyetin miktarını yada yapacağı yatırımın değerini hesaplarken bayi tarafından işletilen akaryakıt istasyonunun ne kadar süreyle müvekkili şirketin bayisi olarak faaliyet göstereceğini dikkate alarak bu süre boyunca o istasyonda yapılacak satışlardan elde edeceği muhtemel kazanç ile orantılı bir rakam tespit ettiğini, müvekkili firma ile davalı arasında rekabet hukuku anlamındaki dikey anlaşmanın Rekabet Kurumu’nun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18/09/2010 tarihi itibariyle 2002/2 sayılı tebliğ ile öngörülen grup muafiyetinin dışında kalarak sonlandığını, geçersiz kalan bakiye süreye (kıstelyevm usulü hesaplama sonucu) isabet eden 149.089,08-TL’nin KDV’si ile birlikte iktisap ettiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, ayrıca söz konusu ana paranın dava tarihine kadar davalıda kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği (yada edebileceği) tüm kazançların / faizlerin karşılığı olarak 93.122,70-TL’nin KDV’si ile birlikte dava tarihiden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, anlaşmanın düzenlendiği tarihte öngörülen süreden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle istasyon zemin betoni – bina inşaatı ve bunlarla sınırlı olmamak üzere benzeri ayrılmaz parça niteliğinde yapıların ödeme kalemlerinden geçersiz kalan bakiye süreye isabet eden kısmının dava tarihi itibariyle ÜFE ile uyarlanıp amortisman uygulanarak güncellenmiş 3.308,36-TL’nin iktisap tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve …Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in kendi adına hiçbir işlem yapmaması nedeniyle işbu davada taraf sıfatının bulunmadığını, yapılan işlemlerin diğer davalı olan ve …’in yetkili temsilcisi olduğu … adına yapıldığını, hukuki ve şahsi sorumluluğu bulunmayan müvekkili açısından davanın reddine karar verilmesini, davacı şirketin talep ettiği 149.089,08-TL paranın diğer müvekkili …Ltd. Şti.’ne akaryakıt satışı için verilmiş olan bir destek primi olduğunu, herhangi bir mal veya ürün karşılığı verilmediğini, şarta bağlı bir hibe olmadığı için bu meblağın iadesinin de gerekmeyeceğini, davacı tarafından satış primi olduğunun ispatı olarak bir fatura sureti sunulduğunu ancak faturada da açıkça yazdığı üzere bu meblağ bir destek primi yani karşılıksız bir yardım olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte sayın Mahkemenin bir an için bile davacıya 149.089,08-TL’nin iadesini düşünmesi halinde o takdirde bu tutardan davacının yararlandığı sürenin de hesap edilip o süre karşılığını iade edilecek paradan düşürmesinin gerektiğini, davacı şirketin alacak talebinde bulunduğu 93.122,70-TL’nin gerçekte iade edilmeyecek olan 149.089,08-TL’nin güya getirisi olduğunu ve bunu kesinlikle kabul etmediklerini, davacının bu miktardaki kazanç kaybını nasıl bir hesaplama yöntemi ile bulduğunu açıklaması gerektiğini, davacının avans faizi talebi ve dava dilekçesinde yer alan diğer tüm taleplerinin reddi ile açılan haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirket ile herhangi bir anlaşma yapmadığını, davacının davalı … Ltd. Şti.’ne ödediği para veya maddi imkanları almadığını veya kullanmadığını, müvekkiline içeriği gösterilmeden bir takım vesikalar ve belgeler imzalatıldığını, kaldı ki iadesi talep edilen 149.089,08-TL’nin satış destek priminin davacı tarafından bila bedel olarak davalı … Petrol’e verdiği bir meblağ olmakla herhangi bir mal hizmet karşılığı olmadığını, bir an için 149.089,08-TL’nin iade edilmesi gerektiği düşünülse dahi bu tutardan davacının yararlandığı sürenin de hesap edilip o süre karşılığını iade edilecek paradan düşürmesinin gerektiğini, davacının talep ettiği 93.122,70-TL’nin gerçekte iade edilmeyecek olan 149.089,08-TL’nin faizi veya kâr kaybı olarak talep edildiğini ancak asıl alacağın gerçekte var olmadığına göre fer’i borcun da zaten mevcut olamayacağını, davacının işbu talebinin haklı olduğu düşünülse dahi faiz / kazanç kaybının 93.122,70-TL gibi yüksek bir tutar olamayacağını, diğer talep edilen 3.308,36-TL’nin davacı firmanın isim ve logosunun bulunduğu reklam panosu gideri olup müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının avans faizi talebinde haksız olup şayet kabul edilecekse dahi yasal faiz hükmedilebileceğini, açıklanan ve resen nazara alınacak nedenlerle davanın müvekkili açısından reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; Rekabet Kurulu 2003/3 ve 2007/2 sayılı Rekabet Kurulu tebliğleri ile değişik – dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliği, davacı vekili tarafından sunulan 02/05/2011 tarihli cevaba cevap dilekçesi ekinde … imzalı taahhütname ve 25/02/2008 tarihli 200.974,10-TL bedelli fatura fotokopisi, davacı vekili tarafından sunulan 10/10/2011 havale tarihli beyan dilekçesi ekinde Beyoğlu… Noterliği’nin 12/02/2011 tarihli… yevmiye numaralı ihtarname ve tebliğ şerhi, …Müdürlüğü’nün 20/10/2011 tarihli müzekkere cevabı (ekinde takyidatlı tapu kaydı – resmi senet – tapu kütük sayfa fotokopileri – intifa haklarına ait belgeler ve intifa terkin belgeleri), davacı vekili tarafından sunulan 25/09/2012 tarihli müzekkere cevabı (ekinde fatura – taahhütname – asgari mal alım taahhütnamesi – taraflar arasında imzalanan istasyonlu bayilik sözleşmesi), mali müşavir – borçlar hukuku uzmanı ve sektör bilirkişi tarafından sunulan 09/07/2013 tarihli bilirkişi kök ve 10/02/2014 tarihli bilirkişi ek raporu, davacı vekili tarafından sunulan bilirkişi kök ve ek rapora itiraz ve davalılar vekilleri tarafından sunulan rapora beyan dilekçeleri, borçlar hukuku öğretim üyesi – akaryakıt sektörü uzmanı ve ekonomist bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporu, borçlar hukuku öğretim üyesi – akaryakıt sektörü uzmanı ve mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan 04/04/2016 tarihli bilirkişi raporu, davacı vekili tarafından sunulan 2. ve 3. bilirkişi raporlarına beyan dilekçesi, davacı vekili tarafından sunulan 26/01/2022 tarihli davanın esasına ilişkin beyan ve talep dilekçesi Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, mali müşavir bilirkişi …, akaryakıt uzmanı …ve nitelikli hesaplama uzmanı…’e tevdii edilen dosyada tanzim olunan 04/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; sabit Yatırım Bedeli Konusunda; Davacı vekilinin talep ettiği ve dava konusu istasyona dava dilekçesinde “istasyon zemin betonu, istasyon bina inşaat/ ve bunlarla sınırlı olmamak üzere benzeri ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapılann inşaat giderlerinin müvekkili şirketçe karşılandığı ifadesi ile birlikte yine davacı vekilinin daha sonraki 02.05.2011 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ve devamındaki beyanlarında yatırımın “elektrik sistemi kurulumu” olduğu ifadesiyle 18.09.2010 – 27.09.2025 tarihleri arasında sebepsiz zenginleşmeye konu olabilecek yatırım hakkında dosya kapsamında ne “Protokol” kapsamında ne de davacı şirketin yatırım kararı alırken yapmış olduğu yatırım dosyası kapsamında ne de iddia edilen yatırımı ifade eden bir faturanın dosya kapsamında bulunmayışı nedeniyle davacının bu bedeli talep edemeyeceği, Peşin Satış Destek Pirimi Konusunda; Dosya kapsamındaki Protokol doğrultusunda davacının 2025 yılına kadar intifa tesisi ile birlikte 17 yıllık süre içinde ilgili istasyonda mevcudiyetini koruyacağı inancıyla davalıya, dosya kapsamında bulunan 25.02.2008 tarih, … no’lu…Ltd.Şti tarafından davacı şirket tarafına düzenlenmiş “Peşin Satış Destek Primi” açıklamalı 170.317.-TL + KDV toplam 200.974,10 TL bedelli fatura ile ödemede bulunduğunun sabit olduğu, bu ödemenin ilgili protokol kapsamında tespit edilen 145.000$ + KDV karşılığı olduğu anlaşıldığı, Peşin Satış Destek priminin on yedi yıllık olduğunun “Protokol’de” yazılı ve ödendiği de belli olduğundan kullanılmayan süreye tekabül eden tutardan sorumlu olan davalıları ve iyi niyetli zenginleşme söz konusu olup, sebepsiz kalan kısım dışında semere adı altında yapılan taleplerin hukuki dayanağının mahkemenin takdirinde olduğu, Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıçta geçerli kurulduğu, Rekabet Kurulu kararları sonrası kullanılmayan süre olan 18.09.2010 – 27.09.2025 tarihleri arasında sebepsiz zenginleşmeye konu olan peşin satış destek priminin Amerikan Dolar’ı bazında iadesi gerektiğinin mahkemece değerlendirilebilineceği, ancak mahkeme bu yönde hüküm tesisini yerinde görmez ise, heyetlerinin bu somut çekişme yönünden, huzurdaki somut çekişmenin özellikleri ile sınırlı kalarak, daha önce dosyaya sunulmuş olan raporlardan, 9.7.2013 günlü Kök Rapor ve 10.2.2014 tarihli aynı heyetten sadır Ek Rapor’da yer bulan kanaatin özünü paylaştığı mütalaasına ulaşıldığı, davalıların davacı yana karşı sorumlu oldukları sayın mahkemece benimsenir ise, davalıların -kendi iç ilişkilerinde rücu meselesi bu davanın konusu olmamakla – davacı yana karşı, ödemede tekerrür olmamak kaydı ile, müteselsilen sorumlu oldukları yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
(3)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4525 Esas, 2020/1021 Kararı da dikkate alınarak mali müşavir bilirkişi… – akaryakıt uzmanı … ve nitelikli hesaplama uzmanı…’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 25/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemelerinin neredeyse tamamında akaryakıt sektörü bilirkişilerden yorum / görüş alındığını ve alınan her üç raporda da sabit yatırımlara ilişkin aynı görüşlerin değerlendirilerek tam bir mutabakat sağlandığını, günümüz ekonomik şartlarında bir akaryakıt istasyonunun 1 milyon Amerikan doları tutarına yakın bir bedel ile inşa ettirilebildiği düşünüldüğünde 3 bin TL civarındaki bir yatırımın hiç bir koşulda istasyona değer katan sabit bir yatırım olarak değerlendirilemeyeceğini, yerinde inceleme yapan inşaat mühendisi bilirkişinin de 2012 yılı raiç bedelleri ile istasyon un inşaatı için 800.000,00-TL’den daha yüksek bir inşaat bedeli belirlediğini, davacı … tarafından 2008 – 2012 mali dönemine ilişkin ticari defterlerin dosyaya sunulduğunu, davacı tarafından incelemeye ibraz edilen ticari defterlerin yürürlükte olan TTK. ve VUK. hükümlerine uygun tutulduğunu – ticari defter yasal açılış / kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığını, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli 09-09/187-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararları çerçevesinde akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağını, bu tür anlaşmaların beş yılı aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğde tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının belirtildiğini, bu kapsamda 18/09/2005 tarihinden önce yapılmış olan ve bakiye süreleri beş yılı aşan sözleşmelerin 18/09/2010 tarihine kadar tebliğde yer alan muafiyetten yararlanabileceğini ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağını, taraflarca başlangıçta geçerli bir şekilde akdedilen sözleşmelerin 18/09/2010 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafından sözleşmenin başlangıçta uzun yıllar geçerli olacağı ve gelecekte sözleşme ilişkisi beklentisiyle yapılan ödemelerin de sözleşmenin geçersiz olduğu 18/09/2010 tarihinden itibaren davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, davalının bu tarihten itibaren zenginleşilen miktarı iade etmekle yükümlü olduğunu, intifa süresinin işlemeden kalan bölümüne isabet eden “Peşin Satış Destek Primi”nin sözleşmenin sonlandığı tarih itibariyle güncellenmiş değerinin ortalamasının 227.692,69-TL olduğunu ve davacı tarafın bu tutara 18/09/2010 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte talep edilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; bayilik sözleşmesi ve intifa sözleşmesi kapsamında sabit yatırım bedelinin iadesi, intifa ve destek katkısının iadesi kapsamlı bir alacak davasıdır.
Mahkememizin 02/05/2017 tarih, 2014/356 Esas, 2017/626 Karar sayılı kararıyla; davalı … hakkında açılan davanın reddi ve diğer davalılar … Ltd. Şti. ile … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, 171.611,27 TL (KDV Dahil) Peşin Satış Destek Priminin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesi yönünde karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4525 Esas, 2020/1021 Karar, 10/06/2020 tarihli kararı ile; “… Mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış olup; ilk bilirkişi heyeti raporunda sabit yatırım bedelleri ile ilgili olarak talimat raporu da dikkate alınarak sabit yatırımlar olarak zemin betonu, inşaat vb yatırımlar tespit edilmiş, ancak ikinci bilirkişi heyetince sabit yatırıma ilişkin bir belge bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş, raporlar arasındaki bu çelişki giderilmemiş ve ikinci bilirkişi heyetince ticari defterler ve talimat teknik raporu değerlendirilmemiştir.
Birbiri ile çelişen iki ayrı rapor bulunması, her iki raporun da benzer ihtisas alanından bilirkişilerce düzenlenmiş olması karşısında ; tamamen teknik bilgi gerektiren sait yatırımlar hakkında mahkemece ikinci rapora hangi teknik nedenle üstünlük tanındığı hususu açıklanmadan hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu nedenle sabit yatırımlar ile ilgili alacak kalemi yönünden eksik inceleme yapıldığı, ikinci heyetin ticari kayıtları incelemediği ve taraf delillerinin eksik incelendiği görülmektedir.Birbiri ile çelişen ve iki ayrı rapor bulunmakla bu çelişki bilirkişi incelemesi ile giderilmeden yeniden hüküm kurulması imkanı da bulunmamaktadır.
Yine mahkemece davalı …’ nin imzaladığı sözleşme taahhüt vb. Belgeler incelenerek garantörlük anlamına gelecek bir taahhüt altına girip girmediği hususunda da inceleme yapılmadığı görülmektedir.” denilmek suretiyle hükmün kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2020/273 Esas numarasını almıştır. Kaldırma kararı sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporları, istinaf ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının akaryakıt sektöründe uygulanan, bayilerinin faaliyet gösterdiği istasyonların bulunduğu taşınmazlara ilişkin olarak uzun süreli intifa veya kira anlaşması tesis ettiği, bu intifa veya kira anlaşmasının süresi ile doğru orantılı olarak da bayilerine istasyon geliştirme desteği (inkişaf bedeli, peşin satış destek primi, ayni / nakdi kredi, ariyet, emtia ve ekipman) verdiği, rekabet kurulunun 05/03/2009 tarih 09-09/187-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararlarına istinaden rekabet kurulunun internet sitesinde 12/03/2009’da yayınlanan duyuru ile akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleri ile bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi, kira gibi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin, rekabet yasağının süresinin fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı, bu tür anlaşmaların varlığı halinde 5 yılı aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğde tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının kamuoyuna açıklandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki bayilik ve intifa sözleşmesi kapsamında sabit yatırım bedelinin iadesi, intifa ve destek katkısının iadesi noktasında toplandığı, taraflar arasında 22/02/2008 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinin akdedildiği, Afyonkarahisar/… Müdürlüğü’nce davacı şirket lehine 05/12/2007 tarih … yevmiye nolu resmi senetle, mevcut 15 yıllık intifa tarihinin bitim tarihinden itibaren bedelsiz olarak 17 yıllık intifa tesisine yönelik intifa senedinin dosyaya sunulduğu tespit edilmiştir.
Rekabet Kurulu’nun 05.03.2009 tarihli 09-09/187-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararları çerçevesinde akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin, rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı, bu tür anlaşmaların varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından, 2002/2 Sayılı Tebliğ’de tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının belirtilmiştir. Buna göre 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olup da anılan tarih itibariyle bakiye süreleri beş yılı aşan sözleşmelerin 18.09.2010 tarihine kadar Tebliğ’de yer alan muafiyetten yararlanabileceğini ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı düzenlenmiştir. Taraflarca başlangıçta geçerli bir şekilde akdedilen ve 18.09.2010 tarihine kadar da geçerli bir şekilde yürürlükte olan sözleşmeler bu tarih itibariyle sona ermiştir. Davacı tarafından sözleşmenin başlangıçta uzun yıllar geçerli olacağı ve gelecekteki sözleşme ilişkisi beklentisi inancıyla yapılan ödemeler de sözleşmenin geçersiz olduğu 18.09.2010 tarihinden itibaren davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açmıştır. Tüm belge ve deliller kapsamında değerlendirmede davacı tarafından davalıya intifa ve bayilik sözleşmesi kapsamında Peşin Satış Destek Primi ödediği geçersiz kalan süreye ilişkin kullanılmayan süreye isabet eden miktarların davalıdan tahsili gerektiği, davacı aynı zamanda semereleri de talep etmekte ise de intifa hakkının Rekabet Kurumu kararlarıyla 18.9.2010 tarihi itibariyle yasal zorunluluk nedeniyle sona erdiği, davacı taraf her ne kadar bakiye ödeme tarihinden itibaren sona erdiği tarihe kadar elde ettiği semereleri de talep etmekte ise de davalı şirketin bu bedelleri sözleşmenin sona erdiği tarihe kadar haklı bir sebeble elinde bulundurduğu sebebsiz zenginleşme doğmadan iade istenemeyeceği, her ne kadar bayilik sözleşmesi 2009 yılında sona ermiş ise de davacının taleplerinin 18.9.2010 tarihi itibariyle tüm dikey anlaşmaların geçersiz sayıldığı tarihe göre yaptığı sebebsiz zenginleşme doğmadan semere talep edilemeyeceği, dava tarihinden önce temerrüt ihtarı bulunmadığı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne kefalet limiti yeterli bulunduğundan borcun davalı şirket ve davalı …’ten müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Sabit Yatırım Bedeli ile ilgili taleple ilgili yapılan değerlendirmede BAM kaldırma kararı da dikkate alınarak bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 18/08/2021 tarihli ek raporda da belirtildiği üzere; günümüz ekonomik şartlarına göre bir akaryakıt istasyonunun 1 milyon USD tutarına yakın bir bedelle inşa edilebileceği, yerinde inceleme yapan inşaat mühendis tarafından 2012 yılı rayiç değere göre bile istasyon inşası için 800 bin TL’den yüksek bir inşa bedeli belirlediği, bu durumda bir akaryakıt istasyonunun 3 bin TL civarındaki bir yatırımın hiç bir koşulda istasyona değer katan sabit bir yatırım olamayacağı tespit edilmiştir. Öte yandan davacı vekili tarafından sunulan 26/01/2022 tarihli dilekçesi ile sabit yatırımlar konusunda talep edilen tutarın azlığı ve yargılama sürecinin daha fazla uzamaması ve zaman kaybı yaşanmaması bakımından bu konudaki itirazlarını geri çektiklerini belirtmiştir. Bu durumda davacı vekili tarafından sabit yatırım talepleri bakımından sunulan dilekçe ve ek rapordaki hususlar dikkate alındığında sabit yatırımlara ilişkin ihtilaf ortadan kalkmış olup mahkememizce davacının sabit yatırımlara ilişkin talebi kabul görmemiştir.
Davalı … vekili savunmalarında …’in sorumluluğunun bulunmadığı savunulmuşsa da; … imzalı taahhütname, davalının diğer davalı şirketin davacı şirkete karşı, aralarındaki sözleşme ve protokollerden doğan borçlardan 200.000,00 TL ‘ye kadar müteselsil borçlu ve kefil sıfatıyla sorumlu olacağını taahhüt ettiği görülmekle, davada kabul edilen miktarlar üzerinden /KDV dahil) bu davalınının da sorumluluğu kabul edilmiştir.
Davalı … ile ilgili yapılan değerlendirme de ise; 04.02.2009 tarihli … imzalı devir taahhütnamesinde aynen: ” …. Ltd. Şti’nin …A.Ş ‘ye karşı doğmuş veya doğacak tüm borçlarını, taahhütlerini ve anlaşmalarını … olarak kayıtsız şartsız üstleniyorum.” şeklinde olduğu, devir taahhütnamesinde taahhüt edilen şeyin miktarının belirli olmadığı ve üstlenilen borç taahhütler ile anlaşmalara ilişkin bir belirlilik de bulunmadığı, halbuki aynı kefaletnamelerde olduğu gibi üçüncü kişinin fiilini üstlenmede de taahhüt edilen şeyin belli olmasının lazım geldiği nazara alındığında devir taahhütnamesinin geçerli bir taahhüt içermediği kanaatine varılmakla … yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Belirtilen tüm bu sebeplerle 18.09.2010 tarihinden itibaren davalının sebepsiz zenginleştiği buna göre davalının bu tarihten itibaren zenginleşilen miktarı iade ile yükümlü olduğu, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporundaki tespitler de nazara alınarak, “Peşin Satış Destek Primi”nin sözleşmenin sonlandığı 18.09.2010 tarihi itibariyle güncellenmiş değerlerinin ortalamasının 227.692,69-TL olduğu, işbu tutarın davalı şirket ve davalı …’ten tahsilinin talep edilebileceği, … yönünden ise devir taahhütnamesinin geçersiz olduğu ve geçerli bir taahhütname bulunmadığından … yönünden davanın reddine, davacının davasının davalılar …. Ltd. Şti. ve … yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile; KDV dahil 227.692,69-TL peşin satış destek priminin dava tarihi olan 30/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte adı geçen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davalı … hakkında açılan davanın REDDİNE,
(2)Diğer davalılar …. Ltd. Şti. ve … hakkında açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; KDV dahil 227.692,69-TL peşin satış destek priminin dava tarihi olan 30/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte adı geçen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 15.553,68-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.646,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.907,68-TL harcın davalılar …. Ltd. Şti. ve …’ten tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(4)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 3.646,00-TL peşin harcın davalılar …. Ltd. Şti. ve …’ten alınarak davacıya ödenmesine,
(5)Davacı tarafından yatırılan 17,15-TL başvuru harcı, 10.130,00-TL bilirkişi ücreti, 873,85‬-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 11.021,00-TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 10.220,75-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

(6)Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(7)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 34.876,98-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(8)Davalılar …. Ltd. Şti. ve … duruşmalarda vekille temsil edildiğinden reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek adı geçen davalılara verilmesine,
(9)Davalı … duruşmalarda vekille temsil edildiğinden reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 37.372,82-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek adı geçen davalıya verilmesine,
(10)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
08/12/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.