Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/251 E. 2020/604 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/251 Esas
KARAR NO:2020/604

DAVA:Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :04/03/2013
KARAR TARİHİ:22/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … … şubesinin, …. Ltd. Şti., Ne 26/01/2007 tarihli 24.380,00 TL bedelli verilen çeki müvekkilinin ciro silsilesine göre iktisap ettiğini, müvekkilinin 26/01/2007 tarih de bu çekin tahsili için … … Şubesine çeki ibraz ettiğinde davalı bankanın ” keşideci’nin keşideciyi temsile yetkili şahsın sahte kimlik belgesi kullandığı ve çek işleyen … nolu hesabın sahte kimlik ve belgelerle açılmış olduğu tespit edildiğinden işbu belge üzerinde herhangi bir işlem yapılmamıştır” şeklinde çekin arkasının yazıldığını, müvekkilinin davalı bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi, belgeler üzerinde yeterli araştırmayı yapmadan çek vermiş olması nedeniyle çek bedeli kadar zarara uğradığını, bunun üzerine dava konusu çek ile ilgili olarak müvekkilinin müştekisi olduğu …. Ağır Ceza Mahkemesinde … Esas sayılı dosyasıyla resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı dava açıldığını, halen yargılamanın devam ettiğini, belirterek davalı bankanın bir özen kuruluşu olması ve gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek ağır kusur ve dikkatsizliği nedeniyle düzenlemiş olduğu çekten dolayı müvekkilinin mağdur olduğunu, belirterek 24.380,00 TL zararın 26/01/2007 tarihinden itibaren reaskont avans faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, söz konusu davanın ve taleplerin zaman aşımına uğradığını, davacının 2007 yılı ve daha öncesindeki bir tarihte gerçekleşen işleme dayanarak talepte bulunduğunu, ayrıca söz konusu işlemin … da gerçekleştirildiğini, haksız fiilin işlendiği yerin İzmir olduğunu, davanın ise … Mahkemesinde açıldığını, belirterek yetki itirazında bulunmuş, ayrıca davanın çeke ilişkin alacak talebine dayandığını, davacının önce çeki keşide edene müracaat etmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, ve yine dava dışı …. Şirketi tarafından müvekkili bankanın … şubesi nezdinde açılan hesap öncesinde belgelerin tümünün eksiksiz olarak alındığını, söz konusu belgelerin noter tasdikli olduğunu, resmi ilanın Türkiye Ticaret Sicil gazetesi ile ilgili olarak ve firma dosyasının alındığını, hesap açılışı ve çek karnesi teslimi aşamasında müvekkili bankanın gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, müvekkili banka ile işlenilen suç arasında illiyet bağının noter tasdik işlemleri ile kesildiğini, müvekkiline yükletilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, müvekkilinin çek bedelinden sorumlu olmadığını, müvekkili bankanın hesap sahibine çek karnesi tahsis ederken 3167 sayılı yasanın 2. Maddesi uyarınca üzerine düşen tüm özen ve yükümlülüğü yerine getirdiğini, kusura dayanan veya kusursuz bir sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Mahkememizin … esas, … karar sayılı, 15/02/2016 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı … vekilinin 29/06/2016 tarihli dilekçesi ile Mahkeme kararını temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/11117 esas, 2018/299 karar sayılı, 20/04/2018 tarihli ilamında; “.. mahkemece davacı tarafın çek keşidecisi hakkında hiçbir sorgulama ve istihbari bilgi edinmeden sadece çek hesabı bulunan bankaya güven duyarak çeki kabul etmesinin ticari teamül ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 3167 sayılı Çek Kanunu’nun 4814 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesine göre, bankanın sadece hesap sahibinin sunduğu belgelerle yetinmeyip, çek hesabı açacak şirketin adresinden ekonomik durumlarını araştırması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığın 3167 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükümleri ve yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ele alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de, aynı hukuk dairesinin 05/03/2020 tarih 2018/4888 esas 2020/2411 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2020/251 esas numarasını almıştır. Bozma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamında tarafların beyanları, bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacının açtığı dava keşideci hakkında davalı bankanın çek hesabının açılışı sırasında 3167 sayılı Kanun’un ve ilgili mevzuatın gereklerini yerine getirmediği, yeterli araştırma yapmadan keşideciye çek karnesi verdiği ve çekin karşılığının bulunmadığı iddialarına dayalı olarak, banka aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay’ın bozma ilamında da değinildiği gibi, bir banka çek hesabı açarken müşterinin kimliğini, ekonomik durumunu, ikametini vs. Konularında gerekli araştırmayı yaparak çek karnesi verir. Çekin karşılıksız çıkması halinde ise 6762 sayılı TTK 20/2. Maddesi uyarınca tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, basiret ve itinayı göstermemesi halinde birinci derece ve ağır kusurlu olduğunun ve davranışın sonucuna katlanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Çek Kanunu 2/1. Maddesinde bankaların çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştıracaklarını; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermeleri gerektiğini vurgulamıştır.
Davaya konu olayda davalı bankanın dava dışı …… Ltd Şti adına 26.01.2007 tarihli 24.380,00 TL bedelli çek karnesi verildiği, şirketle ilgili olarak gerekli başvuru belgelerine ( imza sirküleri, vergi levhası, nüfus kaydı, noterlik onaylı kimlik fotokopisi vs.) göre hareket etmek suretiyle çek hesabı açmış olduğu ancak çek hesabı sahibinin ekonomik ve sosyal durumunu gereği gibi araştırılmadan çek defteri verdiği anlaşılmıştır.
…. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamıyla işbu davaya konu olan çekin 1-2-3 cirantalara ait imzaların sanık …’nın eli ürünü olduğu, suça konu çekin taklit ve sahte imza atmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinden 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Dosyamızda suça konu olan ve işbu davanın konusu olan çekle ilgili belgede sahtecilik nedeniyle ceza verilmiş olması Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu gereği muhatap bankanın çek karnesi verilirken üzerine düşen gerekli basiret ve özen gösterme yükümlülüğünü bertaraf etmez.
Öğreti ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, muhatap bankanın sorumluluğu kusur aranmayan bir sorumluluk olup, muhatap bankanın sahte çek nedeniyle ödeme yapması durumunda muhatap banka kusursuzluğunu ispat etse bile bu sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu itibarla, çeklerdeki imzanın sahte olma ihtimali bulunması halinde muhatap bankanın sahte imza nedeniyle ödeme yapmaması da Kanun’un bankaya yüklediği bir yükümlülüktür. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2018 tarihli 2016/8943 Esas 2018/1854 Karar sayılı kararı).
Somut olayda davalı olan banka gerekli başvuru belgelerini temin ederek çek hesabı açmış olduğu ancak çek hesabı açacak şirketin adresinden ekonomik durum araştırması yapmadığı anlaşılmıştır. Genel kabul görmüş bankacılık uygulamalarına göre müşteri ticari şirketin ziyaret edilmesi ve istihbarat raporu alınması gerekmektedir. Dosya kapsamında banka tarafından müşteri hakkında yapılan ve düzenlenen istihbarat ve güncel istihbarat raporuna rastlanılmamış olduğundan davalı bankanın kusursuz olduğundan bahsedilemez. Bu sebeple davacı, davalı bankanın söz konusu işlemlerde objektif özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını ispatlamıştır.
Öte yandan Yargıtay ilamında da değinildiği gibi, davacı …’ın çek keşidecisi hakkında hiçbir sorgulama ve istihbari bilgi edinmeden sadece çek hesabı bankaya güvenerek çeki kabul etmesi ticari teamül ve hayatın olağan akışına uygun değildir. Dosyada alınan bilirkişi raporlarında da tespit edildiği gibi davacı tarafından çekin ilk iktisap edildiği anda cirantalara değil çek keşidecisi hakkında hesabın bulunduğu banka şubesinden sorgulanması halinde banka tarafından çek hesabı ile ilgili sahtecilik konusunda erken bilgi edinilmiş olacağından oluşacak veya oluşan zarara maruz kalınmayacağı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından yapılan beyanlarda, esasen adına çek düzenlenen … Ltd. Şti ile ilgili istihbari ve sorgulama gereği duyarken çeki asıl keşide eden ve ödemeden öncelikle sorumlu olan keşideci … … Ltd. Şti hakkında hiçbir sorgulama yapmamış olmasının gerek ticari hayatın olağan akışında, gerekse bankacılık uygulamalarında başvurulan bir uygulama olmadığı ve bu tür uygulama ve davranışlarda ise muhtemel risklerin ve kayıpların daha fazla yaşandığının bilindiği, davacının bu durumun kendi tercihi olduğu ve olabilecek muhtemel riskleri de peşinen üstlendiği anlaşılmıştır.
Bahsi geçen bu nedenlerle mahkememizce Yargıtayın bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı bankanın gerekli başvuru belgelerine göre hareket etmek suretiyle çek hesabı açmış olmakla birlikte çek hesabı sahibinin ekonomik ve sosyal durumunu gereği gibi araştırmadan çek defteri verdiğini, gerekli basiret ve özeni göstermediğinden dosyada 07/07/2014 tarihli rapor, 27/02/2015 tarihli ek rapor ve 03/08/2015 tarihli raporun sonuç kısmının iii. Bendi kapsamında tespit edildiği gibi; davalı bankanın asli kusurunun bulunmadığı ancak davacıya nazaran daha az kusurunun bulunduğu, müterafik kusur ilkelerine göre davalı bankanın %30 oranında, davacının ise sadece çek hesabı bankaya güvenerek çeki kabul etmesi ticari teamül ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve bahsedilen diğer nedenler dolayısıyla % 70 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davaya konu çek için ibraz halinde bankaca herhangi bir ödeme yapılmadığı dikkate alınarak çekin bedeli olan 24.380,00 TL’nin %30 una tekabül eden 7.314,00 TL zarar bakımından davanın kabulüne, geri kalan bakiye (%70’liğe tekabül eden tutar) bakımından davacının davası kabul görmemiştir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında davanın kısmen kabulüne, zararın haksız fiil sonucu oluştuğu ve haksız fiil tarihinin çekin ibraz tarihi olduğu, (Yargıtay 11. HD. 05/03/2018, E. 2016/8239 K. 2018/1675 )işin ticari iş olduğu dikkate alınarak tazminata haksız fiil tarihinden itibaren avans faiz oranının uygulanmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşeceği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; 7.314,00-TL’nin çekin ibraz tarihi olan 26/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranıyla birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 499,61 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 416,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 83,26 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(4)Bozma öncesi davacı tarafından yapılan; tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde; 416,35 TL peşin harç, 24,30 TL başvuru harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, 211,00 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.455,40 TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.036,61 TL yargılama masrafının ile,
Bozma sonrası davacı tarafından yapılan 11,00 TL tebligat giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(5)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(6)Bozma öncesi davalı tarafından yapılan; tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde; tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 88,50 TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 61,94 TL yargılama masrafının davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
(7)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
(8)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflardan her birine tebliğinden itibaren on beş günlük yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/10/2020

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.