Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/199 E. 2020/748 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/199
KARAR NO :2020/748

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/03/2020
KARAR TARİHİ:07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın … ili … şubesinden ticari kredi kullandığını ve krediyi kullanma esnasında kendisine ait taşınmazına tesis edilecek ipotek işlemine muvafakat etmek suretiyle konutunu teminat olarak gösterdiğini, kredi taksitlerini vadesinde gecikmeksizin bir süre ödeyen davacının kredi için yapılandırma yoluna gittiğini, yapılandırma esnasında da davacının emekli maaş hesabına bloke konulması yönünde davalı banka şubesi tarafından işlem yapıldığını, davalı banka tarafından hukuka aykırı şekilde, sözleşme özgürlüğü ve kanunun emredici hükümlerine aykırı şekilde sözleşme yapılmak suretiyle davacının mağdur edildiğini, kredi taksitlendirmesinde vadesi geldiğinde ödemenin geciktiği her durumda davalı banka şubesinin davacının emekli maaşındaki bloke sebebiyle bu maaş hesabından ödeme almaya başladığını, davacıya ait gayrimenkulde ipotek işlemi tesis edilmesine rağmen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna değil davacının emekli maaş hesabındaki bloke ile alacağın tahsili yoluna gidildiğini, davacının emekli maaş hesabına konulan bloke hukuka aykırı olup konulan bu bloke ve hukuka aykırı yapılan sözleşmede yer alan hususların genel işlem şartlarına göre yazılmamış olup sözleşme özgürlüğü ve kanununu emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle davacının emekli maaş hesabındaki blokenin ve davacının bu yönde vermiş olduğu muvafakatin kaldırılması gerektiğini, her ne kadar sözleşme imzalanırken davacıdan bu yönde imza alınmış olsa da devir ve temlik yasağı gereğince emekli maaşına bloke uygulanmasının yasal düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 93.maddesi ile İcra İflas Kanununun 83.maddeleri uyarınca davacının emekli maaş hesabına konulması mümkün olmayıp hacizden önceki dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilemeyeceği hakkında alacaklı banka ile yapılan anlaşma da geçerli olmayıp, davacının emekli maaş hesabı üzerinde haciz bulunmasa da davalı bankanın bu maaş hesabı üzerinde bloke uygulamış olmasının da haciz sonuçlarını doğuracak nitelikte olduğundan ilgili maaş hesabı üzerinden blokenin kaldırılmasını talep etme zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle öncelikle dava sonuçlanıncaya kadar davacının emekli maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile blokenin dava tarihi itibarı ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 03/02/2020 tarihli ….Noterliği tarafından … yevmiye sayılı ihbarname, 26/03/2019 tarihli taahhütname ve virman tahsil talimatı ile Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacaklarını tahsil etme yetkisinin davacı tarafından davalı bankaya verildiğini, emekli maaşına bir haciz ya da bloke konulmasının söz konusu olmadığını, yapılan işlemin tahsil yetkisinin devri olduğunu, bu yüzden ortada hukuka aykırılık olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Davalı tarafça davacıya ait banka kredi dosyası, Bireysel Hizmet Sözleşmesi ve Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi onaylı suretleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında kredi sözleşmesinin kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı bankanın taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında davalının ödemediği kredi borcu nedeniyle uygulamış olduğu bloke işleminin yerinde olup olmadığı hususundadır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmenin 9.3.maddesi, bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkını düzenlemiştir. Davacının kullanmış olduğu kredi sebebi ile sözleşmenin 9.3.maddesi kapsamında bankaya hesaptan tahsilat yetkisi verdiği keza 26.03.2019 tarihinde de SGK’ndan olan gelir/aylık alacaklarının banka tarafından tahsiline yönelik ek taahhütname ve virman tahsil talimatı verdiği anlaşılmıştır. 5510 Sayılı Kanunun 93.maddesi hükmünün sözleşme ile aksinin kararlaştırılması mümkündür.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 18/11/2016 tarih ve 2016/1992 esas 2016/14421 karar sayılı ilamı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 13/12/2016 tarih 2016/1641 esas, 2016/15744 karar sayılı ilamın, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09/06/2016 tarih 2016/306 esas 2016/14814 karar sayılı ilamı gözönünde bulundurulduğunda davacı kredi borçlusunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşme hükümlerine göre davalı bankaya hesaptan tahsilat yetkisi vermesi nedeniyle bankanın bu yetkiye dayanarak yapmış olduğu bloke işlemi yerindedir. Yargıtay uygulamaları da bu doğrultudadır. Zira banka kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunu ödeyebileceği güvencesi ile kredi vermiştir. Sözleşmeye bağlılık ahde vefa ilkesi çerçevesinde bankanın yapmış olduğu işlem yerindedir. Davacının kredi çekerken emekli maaşından kesinti yapılmasını kabul edip daha sonradan buna itiraz etmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır ve bu husus yasalar tarafından korunmamaktadır. (Emsal için bkz İstanbul BAM 19 HD 2017/929 E, 2017/1148 K sayılı kararı). Bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harç alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 100 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır