Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/18 E. 2021/555 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/18 Esas
KARAR NO:2021/555

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:09/01/2020
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … ve … illerinde … markasının yetkili temsilciliğini yaptığını, davacı şirketin … ile aralarında var olan bayilik sözleşmesi gereği sadece … firmasının belirlediği marka ve ürünleri teşhir ettiğini ve satışını yaptığını, bunun sonucunda davacı şirketin dava konusu ürün ve diğer satımını gerçekleştirdiği ürünlere sadece satış aşamasında temas etmekte ve ürünün üretim ithalat aşamalarına katılmadığını, ürünlerde ortaya çıkacak olası sorunlara müdahale etme yetkisi ve yetkinliğinin bulunmadığını, davalı şirketin ise tüm Türkiye genelinde … ürünlerinin ithalatçısı ve sorumlusu olarak faaliyet gösterdiğini, davalı firmanın Türkiye sınırları i çerisinde dava konusu … … … – model cihazın ve aynı markalı tüm cihazların üretim ve ithalat aşamalarında söz sahibi olduğunu, … markalı ürünlerin kalitesini garanti etme yükümlülüğü altında olduğunu, bu kapsamda Türkiye genelinde satışı yapılan … markalı ürünlerin garantisi ve satış sonrası hizmetlerinde nihai sorumlunun davalı şirket olduğunu, dava dışı tüketici …’in 30/01/2017 tarihinde davacı şirketin mağazasında satılan … … … … marka – model … imei nolu cep telefonunu satın aldığını, dava dışı tüketici cep telefonunda oluşan problem sonucu davacı şirket aleyhine … … ilçe hakem heyetine başvuruda bulunduğunu, Hakem Heyetince yapılan tahkikat neticesinde tüketicinin haklı olduğuna fatura bedelinin şikayetçi tüketiciye geri ödenmesine karar verildiğini, davacı şirketin Hakem Heyeti kararı uyarınca dava dışı tüketici …’e 2.382,20 TL, Tüketici Hakem Heyeti dosyası kapsamında yapılan yargılama gideri için … Vergi Dairesine 143,20 TL ödeme yaptığını, iş bu ayıplı ürün sebebiyle davacı şirketin toplam 2.525,4 TL zarara uğradığını, davacı şirketin üretim aşamasıyla hiçbir ilgisinin olmadığı cihazdaki üretim kaynaklı bir ayıp için haksız yere sorumlu tutulduğunu, en nihayetinde uğranılan zararın karşılanması hususunda davacı şirket tarafından davalı şirkete başvurulmasına rağmen bu güne kadar konuyla ilgili bir geri dönüşün sağlanmadığını, bunun üzerine davacı şirketin Arabulculuk yoluna başvurduğunu, fakat görüşmeleri anlaşmazlık ile sonuçlandığını belirterek davanın kabulüne, davacı şirketin uğramış olduğu 2.525,4 TL zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde Satıcı – İthalatçı – Üretici açısından öngörülen müteselsil sorumluluk kapsam açısından sınırlandırılmış bir müteselsil sorumluluk olduğunu, aynı kanunun 11.inci maddesinin 2.inci fıkrası hükmüne göre yalnızca ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarının üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabileceğini ifade ettiğini, yani tüketici seçimlik haklarından sadece ücretsiz onarım veya milsi ile değişim haklarını kullanmak ister ise satıcıya ilaveten ithalatçı ve üreticiye müteselsilen başvurabileceğini, tüketici tarafından sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanılması halinde söz konusu talebi yerine getirmekte sorumlu olan tarafın satıcı olduğunu, üretici veya ithalatçı ile tüketici arasında bir sözleşme ilişkisi olmadığından tüketicinin üreticiye karşı dönme veya bedelden indirim haklarını kullanmasının düşünülemeyeceğini, tüketicilerin sözleşmeden dönme veya bedelden indirim isteme seçimlik haklarından bir tanesinin kullanmaları halinde satıcı, ithalatçı ve üretici açısından müteselsil sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun müteselsil sorumluluğuna ilişkin hükümleri değerlendirilirken Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun tarafından belirlenen müteselsil sorumluluk kriterlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, huzurdaki uyuşmazlıkta iç ilişkinin Türk Borçlar Kanunun 167 ve 168’inci maddelerine göre değil fakat özel bir kanun olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 11.inci maddesinde düzenlenen esaslar dahilinde halli gerektiğini, sözleşmeden dönme seçimlik hakkının yegane muhatabının satıcı sıfatına haiz davacı olduğunun açık olduğunu, ithalatçı sıfatına haiz davalı şirketin satıcı davacı ile müteselsilen sorumluluğunun bulunmadığını, davacı ile davalı şirket arasında sözleşmeye dayanan hiçbir ilişkinin bulunmadığını belirterek davanın davalı şirket açısından reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında bulunan ticari ilişki sebebi ile davacı tarafça dava dışı … isimli tüketiciye satılan üründe ayıp nedeniyle … / … Hakem Heyeti kararına istinaden tüketiciye ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsiline ilişkin rücuen alacak davasıdır.
… … Hakem Heyetine yazılan müzekkere cevabında Tüketici Hakem Heyetince verilen 23/07/2018 tarih ve … sayılı kararın tebliğ edildiğine dair tutanak karar ve eklerinin bir örneği dosyamıza sunularak söz konusu kararın firmaya 31/07/2018 tarihinde iadeli taahhütlü posta yoluyla tebliğ edilmiş olduğu bildirilerek dosya örneği yazı cevabında gönderilmiştir.
Davalı Firmaya yazılan müzekkere cevabında davaya konu cihazın davalı şirket nezdinde servis işlemlerine ait herhangi bir belgenin bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosya mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, düzenlenen 23/11/2020 tarihli raporda; davacının 2017 yılı ticari defterlerinden yevmiye ve kebir defteri açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, yevmiye ve kebir defterleri kapanış tasdikinin ve envanter defterinin ibraz edilmediği, 2018 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış olayları ile envanter defterinin ibraz edilmediği, bu nedenle davacının 2017-2018 yılı ticari defterlerinin davacı lehine delil teşkil edip etmeyeceğinin mahkemenin taktirinde olduğu, yevmiye defterinde yapılan inceleme ile dava dilekçesinde dayanak olarak gösterilen dava dışı … adına düzenlenmiş 30/01/2017 tarihli 2.382,20 TL bedelli satış faturasına istinaden şahsa ödeme yapıldığı ve ticari defterlere işlendiği, müteselsil sorumluluk hükümleri gereğince rücu imkanının kullanılabilmesi için öncelikle davanın taraflar arasında müteselsil sorumluluk olması gerektiği, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Hükümleri gereğince sözleşmeden dönme seçimlilik hakkının kullanıldığı durumda satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsil sorumluluğunun olmadığı, buna göre davacı satıcının uğradığı bedel iadesine ilişkin zararı, davalının ayrıca bir taahhüdü olmaması durumunda davalıdan rücu edemeyeceği belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı şirketin … markasının yetkili temsilciliğini yaptığı, dava dışı tüketici …’in 30/01/2017 tarihinde davacı şirketin mağazasından cep telefonu satın aldığını, telefonda meydana gelen problem sonucu … … İlçe Hakem Heyetine başvuruda bulunduğu, yapılan bilirkişi incelemesi ile, cihazın Wi-Fi bağlantısında zaman zaman kopmalar oluştuğu, uygulamaların kullanımı esnasında kilitlenme ve donma sorunları yaşandığı, hoparlörden bazen ses gelmediği veya çok az ses geldiği, telefon görüşmesi yapılırken bir süre sonra karşı tarafa gider seste kesilmeler meydana geldiği, oluşan arızaların son kullanım/kullanıcı hatası ile değil, üretim/üretim esnasında oluşan işçilik ve montaj hatasından kaynaklandığı tespit edilmiş, 2.382,20 TL bedelin hakem heyetine başvuru tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte şahsa ödenmesine karar verilmiştir. Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinden yapılan mali inceleme ile 2.382,20 TL’nin dava dışı …’e ödendiği anlaşılmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Tüketicinin Seçimlilik Hakları başlıklı 11.maddesinin birinci fıkrasında; “malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketicinin satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirirek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşını bir masraf gerektirmediği taktirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve imkan varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlilik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.” Aynı maddesinin 2.fıkrasında ise; ” ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici ve ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatcı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatcı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği taktirde sorumlu tutulmaz” hükmü yer almaktadır.
Her ne kadar bilirkişi raporu ile dava konusu uyuşmazlıkta dava dışı …’in sözleşmeden dönme seçimlilik hakkını kullanarak ödemiş olduğu bedelin iadesini gerçekleştirdiği, tüketicinin üretici ve ithalatçıya herhangi bir ödeme yapmadığı ve satın aldığı ürünün bedelini satıcıya ödediği, dolayısı ile bu bedelin üretici veya ithalatçıdan talep edilmesinin hukukun genel ilkeleri ve hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, müteselsil sorumluluk hükümleri gereğince rücu imkanının kullanılabilmesi için öncelikle davanın tarafları arasında müteselsil sorumluluk olması gerektiği, ancak TKHK hükümleri gereğince sözleşmeden dönme seçimlilik hakkının kullanıldığı durumda satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsil sorumluluğunun olmadığı, buna göre davacı satıcının bedel iadesi yapmış olmasından dolayı uğradığı zararı, davalıdan ayrıca taahhüdü olmaması durumunda rücu edemeyeceği kanaati belirtilmiş ise de; tüketicinin sözleşmeden dönüp bedel iadesini aldığı, tüketici kanuna göre onarım ve bedel iadesi halinde müteselsil sorumluluk düzenlenmiş ise de, bu sorumluluğun tüketiciye karşı düzenlendiği, oysa davacı ile davalı arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi değil davacı ile davalı arasındaki satımdan kaynaklandığı, malın ayıplı olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin … ile yaptığı sözleşmelere dayalı olarak … A.Ş.nin yetkili bayisi konumunda olan davacının ürünü kapalı kutusu ile satmakla mükellef olup ürünlerin arızasını inceleme yetkisi bulunmadığı, üründeki ayıbın üretim/üretim esnasında oluşan işçilik ve montaj hatasından kaynaklandığının tespit edildiği, davacı satıcının üründeki ayıptan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı ve davacı tarafça herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 2.382,20 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 2.382,20-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 162,72 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 108,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 116,60 TL harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 136,50 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.053,1 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 993,38 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT.ne göre tespit olunan 2.382,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı yargılama kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca 143,2 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davada haklı çıkma oranına göre 1.245,15 TL’sinin davalıdan, 74,85 TL’sinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda okunup usulüne uygun anlatıldı. 05/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır