Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/165 E. 2020/769 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/165 Esas
KARAR NO:2020/769

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/03/2020
KARAR TARİHİ:09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı ile davalının 18/07/2018 tarihinde … AŞ’nin hisselerinin devrine ilişkin sözleşme imzaladıklarını, hisse devir tutarlarını 210.000Amerikan Doları olarak belirlediklerini, davalının yapılan sözleşmede belirtildiği üzere döviz alım satım belgelerini davacıya teslim ederek kullanım hakkını da devrettiğini, şirket devir sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren davacı şirketin faaliyet alanı dahilinde 27/11/2019 tarihine kadar işletmeye devam ettiğini, davalı tarafın bu süreç dahilinde belirlenen tüm satış bedelini aldığını, aynı zamanda bedele ilişkin davacıyı tamamen ibra ettiğini, bununla birlikte davalının, davacı şirketin faaliyetlerine ilişkin hiçbir itirazda bulunmadığını, davacının devir sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren … AŞ’yi üzerine alabilmek için gerekli başvurularını yaptığını, davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle sermaye kaynağını ispatlandırma sürecinin uzun sürdüğünü, davacının TC vatandaşlığına başvurduğunu ve hatta davalı ile yaşanan ihtilaf sürecinde nihayete erdiğini ve … adıyla vatandaşlığa hak kazandığını, davacının, … AŞ’nin faaliyet kapsamı doğrultusunda ticaret yapamaz hale geldiğini ve … AŞ Trabzon’da ticari faaliyetine devam ettiğini, ardından davacının ….ASliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile şirkete kayyım atanması için başvuruda bulunduğunu, aynı zamanda savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan yasal başvuruların ve davalı ile yapılan yasal görüşmelerin sonuç vermediğini, davalı tarafın bu süreçte ne şirket hisselerinin devrine ne de ödenen parayı iadeye yanaşmadığını, sözleşme sonrasında davacı tarafın tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalı tarafın ise şirket hisse devri veya ödenen paranın iadesinden bugüne kadar kaçındığını beyanla, yapılan sözleşmeye istinaden 03/03/2020 dava tarihi itibariyle davalıya ödenen 210.000Amerikan Doları karşılığı 1.308.300TL ve cezai şart olarak belirlenen 250.000Amerikan Doları karşılığı 1.557.500TL olmak üzere toplam 2.868.800TL alacağın ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA- CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, anonim şirketlerde hisse devri imzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmesi ile yönetim kurulu kararının noter tasdikli örneğinin ticaret sicil gazetesinde ilanıyla yapılmakta olduğunu, ayrıca TTK ve özel mevzuat gereği döviz bürolarında hisse devri yapılmasının kurucu ve zorunlu şartının Hazine Müsteşarlığı tarafından izin verilmesi olduğunu, yargılama konusu olayda da sunulan protokoller ve taahhütnamelerin bir anonim şirket devir sözleşmesi gibi değerlendirilirse ilgili şekil şartı sağlamadığından geçersiz olan sözleşmeler olduğunu, ilgili protokol ve taahhütnamelerin noterde yapılmadığı için geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye bağlı hükümlerin de cezai şartın da geçersiz olduğunu, şayet dava konusu protokol ve taahhütnamenin geçerli kabul edilecekse, sözleşme şartını yerine getirmeyen tarafın da davacının kendisi olduğunu, davalı tarafından pek çok defa farklı tarihlerde şirket hissesinin devri için Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurulduğunu, ancak tüm bu başvuruların davacının şahsından kaynaklanan sebeplerle reddedildiğini, zaten davacı taraf da dava dilekçesinde bu devrin yapılamamasının sebebinin davacı …’dan kaynaklı olduğunu kabul edildiğini ve kendi şahsından kaynaklanan sebeplerden dolayı Bakanlığın hisse devrine onay vermediğini dava dilekçesinde ikrar ettiğini, bu ikrarın kesin delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, …’nin bu eksiklikleri tamamlayamayacağını bildiği halde, yaklaşık 18 ay boyunca davalıya ait döviz ve altın işi yapan büroyu içindeki faaliyet için gerekli demirbaşlar ve hukuki, cezai, idari, mali sorumluluğun davalıya ait olmak üzere, davalının kontrolünde işlettiği tüm geliri davacının aldığını, davacının başvuru için eksiklikleri tamamlamadığını, bunun yerine davalıyı temerrüde düşürmeden ve haber vermeden işbu davayı açtığını, davlının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği halde davacının borcu ifaya hazır olmaktan imtina ettiğini, üstüne üstlük şirket üzerinden işlemler yaparak yüksek miktarda kar elde ettiğini, ifa etmediği sözleşmeden de menfaat edinmek ve cezai şart alabilmek için bu defa kötü niyetli faaliyetlerde bulunduğunu, davalı ile davacı arasında imzalanan sözleşmede belirlenen vadenin belirsiz vade olduğunu, belirsiz vade olan bir sözleşmede de borçlunun temerrüde düşmesi için ihtara gerek olduğunu, davacının davalıyı temerrüde düşürmeden sözleşmeyi tek taraflı fesih ettiğini, bu nedenlerle davanın taleplerinin reddi gerektiğini, davacının talepleri yönünden zaman aşımı itirazları da bulunduğunu belirtmişlerdir.
KARŞI DAVA: Davacının davalıyı temerrüde düşürmeden, dava açık haksız ve hukuksuz şekilde protokol ve taahhütnameleri fesh ettiğini, 18/07/2018 tarihli hisse devri protokolünün 3.maddesi gereği davacı/karşı davalının hem verdiklerini istemeyeceği hem de 110.000Dolar cayma tazminatı ödeyeceğinin düzenlendiğini, davacının sözleşme şartlarına uymadığını, şahsından kaynaklı devir engellerini kaldırıp devire hazır bir duruma gelmediğini, hisseleri almaktan vazgeçtiğini, sözleşme metnine göre vermiş olduğu herhangi bir parayı isteyemeyeceği gibi davalıya da haksız olarak caydığı için 110,000Dolar cayma tazminatı ödemek zorunda olduğunu, davacının döviz satım fişleri kesilmeden işlemler yaptığını, aynı zamanda işletmede kaçak işçi çalıştırdığını, davacının işletmeyi hukuka uygun işletmediği için sözleşme şartlarına aykırı davrandığını, 05/02/2019 tarihli hisse devir taahhütnamesinin 6.mad düzenlenen cezai şartın her iki taraf bakımından da düzenlendiğinin kabulü gerektiğini, davacı-karşı davalının 250.000USD ceza şart ödemesi gerektiğini, ayrıca şirkete sermaye olarak ödenen 500.000TL ile bakanlığa teminat olarak yatırılan 100.000TLnin de sözleşme ayakta kabul edilirse davalı-karşı davacıya iadesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise 18/07/20187 tarihli sözleşmenin 3.mad gereği 110.000DLor cayma tazminatı ve 600.000TL sermaye ve teminatını davalı-karşı davacıya ödeme zorunluğu doğduğunu beyanla, karşı davanın kabulü ile, şimdilik 1.000,00USDnin bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, vergi dairesi kayıtları, dekontlar, anonim şirket hisse devir taahhütnamesi, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, ….Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının UYAP sureti, Özvarlık tespit raporuna ait mali müşavirlik raporu,kesin teminat mektubu sureti celp olunmuştur.
Mahkememizin 10/07/2020 tarihli 2020/165 esas sayılı kararı ile, davalı aleyhine 210.000USD yönünden ihtiyati haciz kararı verildiği, davalı-karşı davacı tarafından mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edildiği, itiraz üzerine yapılan mürafaa yargılaması sonucunda davalı-karşı davacının itirazlarının İİK 265.Mad sayılan itirazlardan olmaması nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememizin 2020/165 esas sayılı 10/07/2020 tarihli ihtiyati haciz kararına dayanılarak alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 210.000USD yönünden takip yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 18/11/2020 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı ile, davalı tarafın görev itirazının davanın şirket hisse devri için yapılan sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle açılmış olması ve şirket hisse devirlerinin TTK’da düzenlenmiş olması, bu kapsamda mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla görev itirazının reddine, aynı celsenin 2 nolu ara kararı ile de, davalının yetki itirazı yönünden, her ne kadar davalı vekili tarafından yetki sözleşmesi kapsamında davacının tacir olmadığı, bu nedenle yetki sözleşmenin geçersiz olduğu iddia edilmiş ise de sözleşmenin ifa edileceği yerin … ili olduğu, yine mahkememizin yetkili olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yer noktasında mahkememizin yetkili olduğu, bu kapsamda yetki sözleşmesi olmaksızın da mahkememizin yetkili mahkemelerden biri olduğu, birden fazla yetkili mahkemenin bulunması halinde davacı alacaklının bu mahkemelerden birinde dava açabileceği anlaşıldığından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava; taraflar arasında imzalanmış olan hisse devir sözleşmesine göre devir bedeli ödenmesine rağmen hisse devrinin yapılmadığı iddiasına dayalı ödenen paranın iadesi ve sözleşme gereği cezai şart alacağının tahsiline yönelik dava ve davacının sözleşmeden cayması iddiasına dayalı cayma tazminatı talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, icra takip dosyası, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 05/02/2019 tarihli anonim şirket hisse devir taahhütnamesi imzalandığı, işbu taahhütnameyi …AŞ’ni temsilen … devreden sıfatıyla, …’nin devralan sıfatıyla imzaladığı, şirket hisselerinin tamamının devri konusunda tarafların mutabık kaldığı ve bu hisselerin bedelini devralan tarafından devredene ödenmesi hususunun düzenlendiği, işbu sözleşme kapsamına konu işler nedeniyle taraflar arasında daha önce yapılmış olan tüm sözleşme/protokol ve ek protokollerin (18/07/2018 tarihli Anonim Şirket Hisse Devir Protokolü ve 04/12/2018 Tarihli Ek Protokol) geçerliliğinin aynen sürdüreceği, sözleşmenin süresinin, sözleşmenin karşılıklı olarak imza altına alınmasından itibaren devir işlemleri tümüyle gerçekleşip şirket tümüyle devralana geçinceye kadar olup, devir bütünüyle tamamlandıktan sonra sözleşmenin kendiliğinden fesih olacağının düzenlendiği görülmüştür. Ayrıca taahhütnamenin 6.maddesinde “Devreden, işbu sözleşme gereği olan yükümlülüklerinden bir tanesini dahi yerine getirmez ve/veya sözleşmeden dönerse Devreden tarafından ödenen tüm paraları Devralan’a iade edecek ve ayrıca 250.000USD cezai şart ödeyecektir” şeklinde cezai şarta ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
Anonim şirketlerde hisse devri çıkartılmış bulunan hissenin şekline göre yapılmaktadır. Anonim şirketlerde kanunen iki tür hisse mevcuttur. Bir de fiilen uygulamada bu iki türe henüz bağlanmamış ve uygulamada çıplak pay olarak yer alan hisse türleri mevcuttur. Buna göre, hamiline yazılı hisse senetlerinin devri, zilyetliğin devri ile mümkündür. Nama yazılı hisse senetleri ise, nama yazılı hisse senetlerinin ciro ve tescili ile mümkündür. Hamiline ya da nama yazılı olmayan ya da bu konuda hamiline yada nama yazılı hisse senetleri henüz bastırılmamış hisse senet türlerine ise çıplak pay adı verilmektedir. Anonim şirketlerdeki henüz hamiline yada nama yazılan hisse senetleri ya da bunlara ilişkin ilmühaberleri bastırılmamış olup, hisseler yönünden ise gerek doktrinler gerekse Yargıtay uygulamasında alacağın temliki hükümleri uygulanmakta olup, bu nitelikteki hisselerin yazılı bir sözleşme ile devredilmiş olması yeterlidir. Yani davanın iddia ettiği gibi hisse devirlerinin noterde yapılması zorunluluğu yoktur. Bu kapsamda davacı ile davalı arasındaki Anonim Şirket hisse devrine ilişkin sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğu görülmektedir. Yine davalı tarafından davaya konu şirket hisselerinin nama yazılı ya da hamiline yazılı olduğu ve buna ilişkin hisselerin bastırıldığı da iddia edilmiş değildir. Bu doğrultuda sözleşmeye konu hisselerin henüz senede bağlanmamış hisse durumda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından hisse bedellerinin ödendiği ve davalı tarafından inkar edilmeyen protokoller ve en son 05/02/2019 tarihli alacağın kalmadığına ilişkin ibra belgesi ile sabittir. Her ne kadar davalı yargılama aşamasında ve karşı dava kapsamında alacaklının haksız olarak sözleşmeden vazgeçtiğini, alacaklının temerrüdünün gerçekleştiğini ileri sürmüş ise de, bu iddia soyut olarak ileri sürülmüştür. Davanın, davacıyı temerrüde düşürdüğüne ilişki herhangi bir belge ibraz edilmediği gibi, tam tersine davacı tarafça sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi hususunda davacının davalı hakkında icra takibinde bulunmuş olmasına rağmen davanın edimlerini yerine getirmediği, davacı tarafından davalıya hisse devir bedeli olarak 210.000 bin ABD doları karşılığı 1.308.300,00-TL’nin ödendiği, buna rağmen davalı tarafından hisselerin devredilmemiş olduğu anlaşıldığından, hisse devir bedeli olarak davacı tarafından davalıya ödenen 210.000 bin USD karşılığı 1.308.300,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş, yine davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmeye 250.000 bin USD’lik cezai şart ön görülmüş, davanın sözleşme gereği hisse devir borcu yükümlüğünü yerine getirmediği, bu kapsamda cezai şart ödemekle mükellef olduğu, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, devredilen hisselerin değeri dikkate alındığında, 250.000 bin USD’lik cezai şartın yüksek olduğu, Borçlar Kanununun 182/3 Maddesi uyarınca ön görülen cezai şart aşırı olarak değerlendirildiğinde takdiren bu ceza miktarının indirim yapılarak 150.000 bin USD karşılığı 928.500,00-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, karşı dava yönünden ise; davacı karşı davalının, sözleşme gereği üzerine düşen bedel ödeme borcunu yerine getirdiği, ancak buna rağmen hisselerin davalı karşı davacı tarafından devir edilmediği ayrıca sözleşmede cezai şart yükümlülüğünün satıcıda olduğu, alıcı için herhangi bir cezai şartın öngörülmediği, kaldı ki sözleşme hükümlerine aykırı davrananın da davalı karşı davacı olduğu anlaşıldığından karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 1.308.300,00TL’nin dava tarihi olan 03/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Dava tarihindeki kur üzerinden 150.000 USD karşılığı 928.500,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karşı davanın REDDİNE,
4-Mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararının teminatlı olarak hüküm kesinleşinceye kadar devamına,
5-Asıl Davada:
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 104.087,40TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından açılan cezai şart isteminde Mahkememizce BK 12/3 Maddesi gereği takdiri indirim yapılmış olması nedeniyle reddedilen kısım üzerinden davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine,
c-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 152.795,80TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 48.991,94TLnin mahsubu ile bakiye 103.803,86TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
d-Davacı tarafından yapılan 42,50TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre (0,77) hesaplanan 32,72TLsinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan 48.991,94TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan 11,00TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan (0,23) 2,50TLsinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Karşı davada;
a-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcının peşin olarak alınan 126,57TLden mahsubu ile fazla alınan 72,17TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacıya iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 4.080,00TL ücreti vekaletin davalı-karşı davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davacı-karşı davalıya verilmesine,
c-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı