Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/61 E. 2020/41 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/61
KARAR NO : 2020/41

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2015
KARAR TARİHİ : 16/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …A.Ş.’nin …adresinde bulunan iş yerinde kurutu tesisatlar için akdedilen “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” ile davalı şirketin abonesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında, davalının davacıdan, elektrik satış bedeli haricinde, ayrıca “KAYIP KAÇAK BEDELİ’ adı altında bir takım bedeller tahsil ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının KAYIP KAÇAK BEDELİ tahsil etme hakkının bulunmadığını, davalının davacıdan, 2014/Nisan ile 2015/Mart tüketim dönemlerinde şimdilik toplam 54.389,82 TL KAYIP KAÇAK BEDELİ’ni haksız olarak tahsil ettiğini, iddia etmekte ve sözleşme kapsamı dışında fazladan tahsil edilen şimdilik 54.389,82 TL bedeli ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Elektrik faturalarında yer alan tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapmak yetkisinin EPDK ya ait olduğunu, kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik hemde aboneleri bağladığını, kayıp kaçak bedelinin EPDK nın kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden biri olduğunu, müvekkilinin söz konusu bedeli abonelerinin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğu, davacının dayanak gösterdiği yargıtay kararlarının bağlayacı olamayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında tahsil edilen bedelli kabul ettiğinden itiraz hakkının bulunmadığını, sözleşmede tahil edilecek bedellerin ayrıntılı olarak belirtildiğini, davacının dava konusu faturaları TTK.’nın 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizin …E. – …K. Sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair vermiş olduğu karar; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/20455 E. -2018/6759 K. Sayılı ilamı ile,”… Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle bozularak iade olunmuş, mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davalı vekili 20/09/2018 tarihli karar düzeltmeye cevap dilekçesi Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalı şirketlere abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak elektrik bedeli adı altında haksız alındığı iddiasıyla bunun tahsiline yönelik alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2018 tarih ve 2016/20455 E. -2018/6759 K. Sayılı ilamı ile gerekçesi dahilinde; “…karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun hükümlerinin somut olaya etkisinin değerlendirilmesi” gerektiği ifade edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yasal mevzuattaki değişiklik kapsamında bozma ilamına uyulmuş ve davacı vekilinin tahakkuk ettirilen bedelin miktar bazında yanlış hesaplandığına dair bir itirazı bulunmadığından dosyanın yeniden bilirkişiye tevdiine gerek duyulmaksızın karar tesisi yoluna gidilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından dava dilekçesinde ifade edilen değerlerin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen bedelin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür.
Mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, önceki bilirkişi incelemesi kapsamında tahakkuk ettirilen bedelin kullanım oranıyla örtüştüğünün ifade edildiği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında aboneler tarafından kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı dikkate alınarak davacı leyhine vekalet ücreti takdiriyle ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Yasal mevzuatta meydana gelen değişiklik nedeniyle uyuşmazlık konusu ortadan kalktığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 928,85 TL + 167,19 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.096,04 TL harçtan mahsubu ile fazlaya yatırılan 1.041,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4) Tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davacı tarafından yapılan; bozma öncesi, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 170,40 TL posta, müzekkere, tebligat masrafından oluşan toplam 1.402,20 TL ile bozma sonrası yapılan 9,00 TL posta, müzekkere, tebligat giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekillinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.