Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/598 E. 2020/518 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/598
KARAR NO:2020/518

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/11/2019
KARAR TARİHİ:28/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/04/2009 tarihinde tek taraflı kaza meydana geldiğini, davacının desteği …’ın bu kazada vefat ettiğini, davacının bu vahim kaza sonucu desteklerini kaybettiğini, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın kusurlu olduğunu, kazaya neden olan … plakalı traktör 07/04/2009 tarihinde ZMMS sigortasının olmaması sebebi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesi gereğince davalı … kaza tarihinde Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği teminat limiti kadar sorumlu olduğunu, oluşan destekten yoksunluk nedeniyle davalı sigortaya davacının destenten yoksunluğu sebebiyle 01/02/2018 tarihinde 2918 sayılı KTK gereğince zorunlu olan tüm evraklar ile başvuru yapıldığını, davalı … Hesabının cevap vermeyerek yasal süre geçmesine rağmen başvurularına sonuçlandırmadığını belirterek destekten yoksun kalan, vefat eden …’ın eşi … için 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminatı tutarı belirlenerek ( fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 100,00 TL kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak destekten yoksun kalma tazminatının …ndan sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Kanun Gereği Dava açılmadan önce Sigorta şirketine başvuru şartının bulunduğunu, dava konusunun tazminat talebinin zaman aşımına uğradığını, yargılamaya konu tazminat talebinin hukuk dayanağı sözleşmeden değil kanundan kaynaklandığını, bu nedenle davacının üçüncü kişi sıfatını haiz olmasının mümkün olmadığından bahisle kendilerinden tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, öte yandan … tarafından davacıya tazminat ödemesi yapıldığı takdirde davacının zarara sebebiyet veren sürücünün mirasçısı olmasından bahisle yapılan ödeme oranından Güvence Hesabı tarafından kendisine rücu edileceğini, bu nedenle davacının alacaklı – borçlu sıfatının da birleştiğini, …nın sorumluğu poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihiden itibaren faiz talebinin mesnetsiz olduğunu, davalı yönünden ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeni ile ölenin yakının 6098 sayılı TBK’nın 53.maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … CBS Soruşturma sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
… tarafından … Sayılı Hasar dosyası celb edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Dosya içerisine alınan davaya konu olayla ilgili yürütülen … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosya kapsamına göre 07/04/2009 tarihli olayda müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktör ile tarlasını sürdüğü sırada dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde manevra yapması sonucu traktörün tümsek kısımda kontrolden çıkması neticesi devrilmesinden sonra traktörün çamurluğunun altında kalması sonucu hayatını kaybettiği, kazada herhangi bir kişiye atfedilecek herhangi bir kast ve kusur bulunmadığı, olayın tamamen ölenin kusurlu hareketi sonucu meydana geldiğinin tespiti ile 21/04/2009 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ile birlikte zamanaşımı defi ileri sürülmüş olmakla ön inceleme aşamasında zamanaşımı yönünden inceleme yapılması gerekmiştir.
818 Sayılı Borçlar Kanununun 41 (6098 Sayılı TBK.’nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de (TBK’nun değişik 72.maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemi ile açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK.nun 72.maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK.nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Söz konusu yasa hükmü ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığını hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında kaza sonucu davacının desteği vefat etmiştir. Davacıların desteğinin traktörle tarlasını sürerken manevra yaptığı sırada traktörün kod farkından dolayı kontrolden çıkması sonucu devrilmesi ile hayatını kaybettiği olayda tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Murisin aracı kullanırken tek taraflı ve kendisinin tam kusuru ile meydana gelen eylemin TCK 179.maddesinin ikinci paragrafında tanımlanan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaktadır. (Aynı yönde YHGK’nın 2017/17-1111 E., 2019/424 K sayılı kararı, Yargıtay 17.HD’nin 2016/4082 E., 2016/5493 K sayılı kararları).
5237 Sayılı TCK.nun Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma başlıklı 179.maddesinin ikinci fıkrasında kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir. Bu suç ayrıca trafik güvenliği için öngörülmüş bakım ve onarımlar yapılmadan aracın trafiğe çıkarılması halinde de işlenebilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun varlığı sabit olduğundan, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ceza zamanaşımının uygulanması gerekmektedir ve kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olması, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında uzamış ceza zamanaşımının uygulanmasına engel değildir.
Buna göre davacının desteğinin tam kusuru ile neden olduğu ve kendisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda 5237 Sayılı TCK.nun 179.maddesinin 2.fıkrasında düzenlenen ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması, bu eylemle ilgili ceza davasının TCK.nun 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması 2918 Sayılı KTK.nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan tazminat davası içinde geçerli olması, davanın olay tarihi üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra açılmış olması karşısında davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldığı anlaşıldığından 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
7-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır