Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/588 E. 2020/825 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/588 Esas
KARAR NO :2020/825

DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:22/10/2018
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının merkezi …’da bulunan tanınmış bir sigorta şirketi olduğunu, davacının … numaralı sigorta poliçesi ile sigortalı … … şirketini ve bağlı grup şirketlerini bir yerden başka bir yere taşınmakta olan emtianın taşınması esnasında maruz kalabileceği tehlikelerden kaynaklanan hasar, zarar ve ziyana karşı teminat altına aldığını, sigortalının mevcut yada müstakbel tüm bağlı kuruluşları, iştirakleri ve bağlı şirketleri teminat kapsamında olduğunu, ….AŞ tarafından sigotalıya muhtelik tekstil emtiası satıldığını, satılan emtiaya istinaden … AŞ’nin ihracatçısı ….AŞ’nin sigortalıya 15/07/2016 tarih … numaralı mal faturalarını kestiğini, sigortalının grup şirketlerinden olan … …’nın emtianın alıcısı olduğunu, satılan emtianın 15/07/2016 tarih ve … numaralı CMR belgesi tahtında Türkiye’den …’ya kara yolu ile taşınması işinin davalı ….AŞ’nin organizasyonu ve yetkilendirmesi ile diğer davalı … Nakliyat ve Tic.Ltd.Şti tarafından gerçekleştirildiğini, emtianın 15/07/2016 tarihinde Türkiye’den …’ya sevk edilmek üzere … plakalı araç ve … plakalı yarı römorka yüklendiğini, 18/07/2016 araç şoförünün emtia yüklü araç ile …’da seyir halinde iken, kendisine işaret edildiğini görmesi üzerine araçtan indiğini, aracı durduran kişilerin şoförün araçtan inmesi üzerine emtianın yüklü olduğu aracı gasp ettiklerini, olaydan bir süre sonra emtianın yüklü olduğu araç bulunduğunu ancak içinde taşınan emtianın bulunamadığını, araç şoförünün meydana gelen hırsızlık vakasıyla ilgili olarak polise başvurduğunu ve polis tarafından rapor düzenlendiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde toplam 197.193,15 Euro tutarında hasar bedelinin tespit edildiğini, davacı şirket tarafından sigortalıya bu bedelin ödendiğini, böylelikle davacının sigortalısının haklarına halef olduğunu, dava konusu taşımada taşımacı olarak hareket eden davalıların CMR Konvansiyonunun 3 ve 17.maddeleri uyarınca zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davacı tarafından sigortalıya ödenen tazminatın davalılardan tahsili için davalılar aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların haksız olarak icra takibine itiraz ederek takibi durdurduklarını, davalıların itirazlarının haksız ve mesnetsiz olup, kötü niyetli olarak alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, anılan nedenlerle davalıların icra dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı ….Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; taşıma konusu malın, taşıcı tarafından 15/07/2016 tarihinde teslim alındığını, alacaklı tarafından ise 18/07/2017 tarihinde icra takibine başvurulduğunu, icra takibine itiraz edildiğini, işbu davanın ise 22/10/2018 tarihinde açıldığını, bu nedenle CMR 31.maddesinde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, olayın oluş şekli dikkate alındığında CMR 17.maddesi ile de bir yandan taşımacının sorumluluğunun düzenlenmiş iken diğer taraftan da hasar, gecikme ve ziya hallerinde taşımacının sorumluluğunun kalktığı hallerin düzenlendiğini, bu nedenle taşıyıcının sorumluluğunun kusursuz olmadığını, somut olayda şirket şoförünün aracı ile normal güzergahında seyrederken polis süsü verilmiş silahlı kişiler tarafından silah tehdidi ve önü kesilmek suretiyle durdurularak gasp edildiğini ve araç içerisindeki malların çalındığını, CMR 17/2.maddesine göre davanın gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için davalının hasar bedeli ile sorumlu olduğu düşünülse dahi hasarda taşıyıcıya rücu meblağının CMR 23.madde hükümlerine göre hesaplanmadığını, anılan nedenlerle davanın reddi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … ….AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin CMR Konvansiyonu uyarınca 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımını kesen 21/07/2017 tarihli borca itiraz dilekçesinin üzerinden 1 yıl 3 ay geçtikten sonra işbu davanın açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, yine ilgili malların …’da bir otoyolda araç şoförünün kimliği meçhul kişilerce durdurulması suretiyle gasp edildiğinden CMR 17/2.maddesi uyarınca zarar sorumlusu olarak nitelendirilemeyeceğini, ayrıca dava konusu taşımanın davalı tarafından yapılmadığını, davalının fiili taşıcıyı sıfatına haiz olmadığını, bir an için taşıyıcının emtiaları hırsızlık sebebi ile teslim edememesinden dolayı kusurlu olduğu varsayılsa dahi talep edilen zarar miktarının fahiş olduğunu, hesaplamanın CMR konvansiyonunda yer alan sınırlama uyarınca hesaplanması gerektiğini, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dava … AŞ’ne ihbar edilmiş olup, ihbar olunan vekili vermiş olduğu ihbara cevap dilekçesi ile, davalı tarafından organize edilecek taşımaların, ihbar olunan şirket nezdinde 01/01/2016 başlangıç ve 01/01/2017 bitiş tarihli … Nakliyat Aracısı/Komisyoncusunun Yasal Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, … AŞ’nin dava konusu zarara ilişkin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, dava konusu zarara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığından bahisle hasar başvurusunun reddedildiğini, ihbar olunan şirketin ve sigortalısının dava konusu taleplere ilişkin sorumluluğu bulunmadığını, hiçbir şekilde sorumluluğun kabulü anlamına gelmemek kaydıyla birlikte, ihbar olunan şirketin sigortalısının sorumluluğuna hükmedilmesi halinde CMR M.23 uyarınca, sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğunu, ayrıca dava konusu talebin fahiş olduğunu, ihbar olunan olarak aleyhlerine hüküm kurulamayacağını belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 24/04/2019 tarih 2019/958 esas 2019/318 karar sayılı kararı ile, “Davacı şirketin tabi olduğu ülke ile aramızda 1954 Lahey Sözleşmesi uyarınca karşılıklı mütekabiliyet esası bulunduğundan ve davacı şirket bu sözleşme uyarınca teminat göstermekten muaf olduğundan davalı ….A.Ş’nin buna yönelik itirazının reddine, 2-Davalı ….Ltd. Şti tarafından aktif husumet ehliyetine itiraz edilmiş ise de davacı tarafın temlik alan sıfatıyla da olsa aktif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşıldığından buna yönelik itirazın reddine, 3-Her iki davalının zaman aşımı itirazlarının kabulü ile davacının davasının zaman aşımı nedeniyle reddine,” karar verilmiş, mahkememiz kararına yönelik davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuş olup, İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesinin 2019/1699 Esas 2019/1383 Karar sayılı ilamı ile;
“. . . Somut olaya gelince; satılan emtianın 15/07/2016 tarih ve … numaralı CMR belgesi tahtında Türkiye’den …’ya kara yolu ile taşınması işinin davalı ….AŞ’nin organizasyonu ve yetkilendirmesi ile diğer davalı … Nakliyat ve Tic.Ltd.Şti tarafından gerçekleştirildiği, emtianın 15/07/2016 tarihinde Türkiye’den …’ya sevk edilmek üzere … plakalı araç ve … plakalı yarı römorka yüklendiği, araç şoförünün …POLİS KARAKOLUNDA VERDİĞİ İFADEYE GÖRE emtia yüklü araç ile …’da seyir halinde iken, 18/07/2016 Pazartesi günü saat 02.30 ‘a doğru …’ya doğru … yoluna girdiğinde yaklaşık 15 dakikadan beri bir arabanın takip etmekte olduğunu fark etmesi sonrasında yanına geçip polis işaret çarkı ile durmasını fark etmesi üzerine güvenlik şeridinde durduğunu, iki kişinin arabadan indiğini ve diğer iki kişininde arabada olduklarını gördüğünü, araçtan inen iki kişiden birinin kendisine polis kimliğini gösterdiğini, ehliyet ve ruhsatını vermesini istediğini, sürücü tarafının sol kapısının yanındaki gözde sakladığı evrakları almaya hazırlanırken sözde polisin … lisanını anlayıp anlamadığını sorduğunu ve kendisine bir şey olmayacağını belirterek sakin ve rahat olmasını söylediğini, aniden iki ateşli silah dokunuşunu hissettiğini, hemen sonrasında kamyonun sağında bulunan diğer kişinin başını kapüşon ile kapadığını,,hiçbir şekilde tepki gösteremediğini çünkü kendisine kötü bir şey olmasın diye ateşli silah dokunuşunu hissettiğinden çok korktuğunu, ellerini arkaya bağladıktan sonra kendisini bir kamyonete bindirdiklerini,olayın faillerinin yüklü olan … Plakalı kamyonu, … Plakalı dorseyi, yaklaşık 2200 EURO nakit parayı, yaklaşık 100 EURO değerinde kol saatini, WİND OPERATÖRÜ bağlantılı cep telefonunu, aldıklarını, ….soygun, gasp ve alıkoyma olaylarının … yönündeki otobanda bulunan bir acil durum park yerinde Piacenza yakınlarında meydana geldiğini, çünkü … otobanlarında çok yıllar boyunca yolculuk yaptığını beyan etmiştir.
O halde böyle bir durumda şoförden (ve taşıma şirketinden) yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacire yakışacak azami tavrı sergilemesi, araç şöförü uzun yıllar … otobanlarında yolculuk yaptığını beyan etmesi karşısında, … otobanlarının hırsızlık olaylarının en sık gerçekleştiği yerlerden olduğunu, davalılar tecrübeleri gereği yol güzergahının tehlikelerini bilebilecek durumda olduğu, buna rağmen hasarı önleyebilecek veya hasar neticesinde doğan zararı azaltabilecek tedbirleri almayı ihmal ettikleri, davalılarca taşımanın gerçekleştirildiği araçta muavin veya ikinci bir şoförün bulundurulmadığı ve en önemlisi de araçta GPS, alarm sistemi, panik butonu ve benzeri herhangi bir elektronik / teknik güvenlik tedbirinin ve takip sisteminin bulunmadığı, şöföründe 15 dakikadan beri bir arabanın kendisini takip etmekte olduğunu fark etmesi sonrasında yanına geçip polis işaret çarkı ile durmasını fark etmesi üzerine güvenlik şeridinde durduğuna yönelik beyanı doğrultusunda herhangi bir tedbir alınmaksızın, emtia yüklü aracın yol üzerinde sabah saat 02.30 sularında durdurulması ağır kusur ya da pervasızca ve zarar meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmesi gerekmiştir. Buna göre zamanaşımı süresinin CMR 32’ye göre 3 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin dolmadığı görülmekle, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.
Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verildiği ve dosyanın mahkememizin 2019/588 esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan İstinaf bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller ve İstinaf bozma ilamı birlikte değerlendirilerek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişiler CMR Uzmanı …, Lojistik ve Taşıma Uzmanı … ve Sigorta Uzmanı … tarafından tanzim olunan 18/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin sigortalısı 01/02/2016 – 31/05/2017 tarihlerini kapsayın taşımacılık sigorta poliçesinin, 15/07/2017 Hamile senedi tanzim tarihi itibari ile yürürlükte olduğu ve dava konusu taşıma içinde …AŞ’ye teminat verdiğini, poliçenin 3.2.2 maddesinde … (A) şartlarına işaret edildiğini, … (a), silahlı soygun hasarlarını teminat dışı bırakmadığı halde dava konusu hasarın poliçe kapsamında kaldığını, davacının genel hükümler çerçevesinde kanuni halef ve akdi halef sıfatı ile aktif husumet ehliyetine sahip olduğunu, mevcut hasarın nakliyeci davalıların ağır kusuru yada pervasızca ve zarar gelmesi ihtimalinin bilinci ile yapılan ihmal yada hareketinden kaynaklandığını, davaların ağır kusurlu olmadığı ve zaman aşımının da gerçekleşmediği sonucuna varma ihtimaline binaen, bu halin kabulü halinde davalıların sınırlı sorumluluğunun 121.669,33Euro olabileceğini, ancak konvansiyona ait protokolün 2.maddesine göre nihai sorumluluk sınırı için karar tarihindeki SDR kuru esas alınması gerektiğini, davacının takip öncesi davalıları CMR 27.1 mad kapsamında temerrüde düşürdüğünü ispat edemediğinden, davalıların takipte yer alan işlemiş faiz kalemine yaptıkları itirazın yerinde olduğunu, her ne kadar CMR 27.mad faiz oranını %5 olarak belirtilmiş ise de, HMK 26.mad yer alan taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının takip tarihinden itibaren %5 aşmayacak şekilde 3095 sayılı Kanunun 4.a mad göre döviz faizi talep edebileceğini belirtmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, rücuen tazmin talepli itirazın iptali davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporları ve İstinaf bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce daha önce verilen zamanaşımı nedeniyle davanın reddi kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/1699 Esas, 2019/1383 Karar sayılı hükmü ile HMK. 353/1A-6 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmış ve dosya mahkememize gönderilmiştir. HMK 353/1A-6 maddesi uyarınca eksik inceleme sebebiyle dosyanın iade edilmesi halinde bu karar kesin olup, ilamda belirtilen eksikliğin mahkememizce giderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, mahkememizce bozma ilamında belirtildiği üzere bilirkişi raporu alınmıştır. HMK 353/1A-6 maddesi uyarınca kaldırma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorunlu ise de bozma ilamında belirtilen usuli eksiklikler giderildikten sonra elbetteki yerel mahkemenin takdiri ve olaya ilişkin yorumlaması yeniden yapılacaktır. Fakat bu husus önceki kararı vermeye engel bir durum değildir. Yerel mahkeme kaldırma kararında belirtilen usuli eksiklikleri giderdikten sonra hukuki ve vicdani görüşüne göre dosyayı değerlendirecektir. Pek tabii ki delil değerlendirmesi kısmında yerel mahkeme tarafından değerlendirilen hususun yanlış ya da hukuka aykırı olmadığını düşünmekteyse Bölge Adliye Mahkemesi esasa ilişkin bizzat kendisi de karar verebilecektir. Bu kapsamda somut olay irdelendiğinde bizzat davacının dava dilekçesindeki olayı anlatış şekli, davalı şirket çalışanı şoförün …’da alınan beyanları ve dosya kapsamı dikkate alındığında, olay tarihinde davalı … Nakliyat ve Tic. Ltd. şirketi çalışanı olan sürücü …’ün turneye gitmek için … otobanına girdiği, bir aracın 15 dakika süreyle kendisini takip ettiği, bu aracın üzerinde polis sireni olduğu ve polisin kullandığı bir levha ile durması istendiği, bunun üzerine şoförün emniyet şeridinde durduğu, polis görünümlü arabadan inen şahıslardan birinin kimlik göstererek polis olduğunu söylediği ve ehliyeti ve evraklarını istediğini, şoförün evrakları almak için eğildiği sırada polis olduğunu söyleyen şahsın iki el silah attığı ve başını eğerek bastırdığı, bu sırada aracın sağ kapısından bir adamın belirdiği ve başına bir çuval geçirdiği, daha sonra şoförün ellerini arkadan bağladıkları ve bu sırada arkadan gelen bir kamyonetin arkasına bindirdikleri, daha sonra kendisini kırlık bir alanda bıraktıklarını belirtmiştir. Olayın vuku şekli budur. Kaldırma kararı öncesindeki yargılama aşamasında olay bizzat davacı tarafından dahil bu şekilde belirtilmiştir. Ayrıca davacının istinaf dilekçesinden önce davalıların ağır kusur iddialarından bahsedilmemiştir. Kaldırma kararı sonrası aldırılan bilirkişi raporunda her ne kadar sürücünün çeşitli deniz güzergahları yerine riskli … güzergahını tercih etmesi, sürücünün araç kullanma süresi dolmasına rağmen aracını park etmiş tır araçları yanında aracı ve yükü güvenliğe alması gerekirken yoluna devam ettiği (ki bu tespite ne şekilde ulaşıldığı anlaşılamamış olup, sürücü beyanlarına göre zaten araç kullanma süresi dolduktan sonra 2 saate yakın dinlendiği ve bilirkişi raporunda belirtildiği bir tarzda bölgede mola verdiği ve daha sonra yola çıktığı), araç evraklarını çekici kabinin dışında tutması sebepleriyle (olaya etkisi bulunmamaktadır.) ağır kusurlu sayıldığı belirtilmiş ise de kusurun nitelendirilmesi hakime ve mahkemeye aittir. Yol güzergahları taşıma öncesi taraflarca kararlaştırılmaktadır. Bu kapsamda davacı sigorta şirketine sigortalı bulunan ilgili yük taşıyıcısı da taşımanın bu güzergahtan yapılacağını bilmektedir. Bilirkişi raporunda riskli … güzergahını tercih etmeleri ya da güvenli otoparklarda park etmemesi kolluğun tır araçlarını otoban giriş ve çıkış gişelerinde durduracağı şeklindeki tespitler ya da evrakların çekici kabinin dışında tutulması gibi hususlar somut tespitlerle uyuşmamaktadır. Kaldı ki bu nedenlerle araç şoförünün kısmen kusurlu olduğu sonucuna varılsa dahi, bu kusur ağır kusur niteliğinde değildir. Özellikle yapılan silah atışı sonucu mermilerden birinin camdan girerek araç fitiline saplanması dikkate alındığında olayın üzerine polis sireni takılan bir aracın polis levhası ile tırı durdurması, akabinde polis kimliği gösterilmesi, silahla ateş edilmesi suretiyle gasp şeklinde işlendiği, mevcut ekspertiz raporuna göre de silahtan çıkan mermilerden birinin ön cam fitili arasında sıkıştığı, diğerinin ise dağılarak dorse içerisine saçıldığı, meydana gelen olayda şoför olan kişinin can güvenliğinin her şeyden önemli olduğu, şoförün silahlı kişilere karşı üstelik elinde silah olmadan çatışmaya girmesinin beklenemeyeceği, sürücünün önlenemeyecek bu olay sebebiyle sorumlu tutulamayacağı ve kusur izafe edilemeyeceği, kaldı ki bir an için kusur izafesi mümkün dahi olsa, bilirkişi raporunda sürücüye istinat edilen kusurların ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/5819 Esas, 2014/18372 Esas, 2012/14484 Esas sayılı ilamlarında ve yine burada zikredilmeyen pek çok müstekar ilamlarda belirtildiği üzere, gasp sebebiyle meydana gelen olaylarda taşıyıcıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmaması, taşıyıcıya ya da çalışanı şoföre iddia olunan kusurların ağır kusur kapsamında bulunmaması, yine taşımacının kendi kasıtlı hareketinden ya da isteyerek kötü harekete eş değer sayılan kusurundan meydana gelmediği, bu kapsamda somut olaya CMR Konvansiyonu, 17/2 maddesinin uygulanmasının gerektiği, hasarın taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan hallerden meydana geldiği, CMR Konvansiyonunun 32/1 maddesi uyarınca bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların 1 yıl içinde açılması gerektiği, 3 yıllık zaman aşımının bilerek kötü hareket ya da mahkeme tarafından bilerek kötü hareket kabul edilen ve Yargıtay uygulamalarında ağır kusur olarak ifade edilen kusurlarda bu sürenin 3 yıl olduğu, davacı tarafça 19/07/2016 tarihli ödeme belgesi ve halefiyat belgesine göre ödemenin bu tarihte yapıldığı ve bu tarihte zaman aşımı süresinin başladığı, icra takibi ile zaman aşımını kesildiği, BK 154. maddesi uyarınca kesilme tarihinden itibaren yeni bir sürenin işlemeye başladığı, icra dosyasında son zamana aşımını kesen işlemin borçluların borca itirazı olan 21/07/2017 ve 25/07/2017 tarihleri olduğu, itirazın iptali davasının 22/10/2018 tarihinde açıldığı, burada dava konusu alacağın CMR 32/1 maddesi uyarınca 1 yıllık zaman aşımına uğradığı (1 yıllık zaman aşımı süresi CMR 32/1 maddesindeki zaman aşımı süresi olup, İİK 67. Maddesinde bahsedilen itirazın iptali davası için öngörülen hak düşürücü süre değildir.) bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcının peşin olarak alınan 18.263,07TLden mahsubu ile fazla alınan 18.208,67TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 78.699,41TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Nak ve Tic Ltd Şti tarafından yapılan 50,00TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/12/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı