Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/587 E. 2023/103 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/587
KARAR NO:2023/103

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:10/04/2018
KARAR TARİHİ:13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait davalı bankanın … şubesinde bulunan hesabından 21/11/2017 tarihinde hiç tanımadığı … kişiye onayı olmadan internet bankacılığı kanalıyla 4.700,00-TL havale çıkışı olduğunu, davacının durumu öğrendiğinde banka şubesine müracaat ederek havalenin iadesini istediğini, ancak kendisine itiraza konu işlemin, kullanıcı kodu, statik şifre ve sistemlerinde kayıtlı telefona gönderilen tek kullanımlık şifrenin girilerek gerçekleştirildiği belirtildiğini, davacının cep telefonuna gelen herhangi bir şifre olmadığını, ayrıntılı görüşme ekstresini bankaya da göstermesine rağmen yine olumsuz cevap aldığını, davalı tarafın sözleşme gereği korumakla yükümlü olduğu davacıya ait kişisel bilgileri 3.kişilere karşı koruyamadığını, bu nedenlerle davanın kabulüne, şimdilik 4.700,00-TL maddi ve 2.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak husumet ve görev itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak davacının hesabından internet bankacılığı vasıtası ile üçüncü bir kişiye 4.700,00-TL havale gönderildiğini, bu işlemin internet bankacılığı suretiyle gerçekleştirildiğini, bu doğrultuda tek kullanımlık şifreler, davacının kayıtlı cep telefonu numarasına gönderildiğini, dava konusu işlemin müşteriye ait kart bilgileri, statik ve dinamik (tek kullanımlık) şifreler girilmek sureti ve şartıyla gerçekleşmiş olması mezkur olay bakımından davacının bilgisinin tam olduğunua ve davalı bankaya kusur izafe edilemeyeceğine delalet ettiğini, davaya konu olay bakımından yasal ve akdi düzenlemeler doğrultusunda bütün sorumluluğun davacıya ait olduğunun izahtan vareste olduğunu, davalı bankanın alınabilecek bütün önlemleri aldığını, ispat yükü üzerinde olan davacının davalı aleyhinde ileri sürdüğü iddiaları ispat edemediğini, davacının talebinin dayanağı olan haksız fiilin şartları oluşmadığını beyan ederek öncelikle görev itirazının kabulü ile dosyasının Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davanın husumet yönünden reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Banka kayıtları, SMS ve log kayıtları, İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2018/… soruşturma sayılı dosyası, davacının sosyo-ekonmik duruş araştırması, … C.Başsavcılığının 2018/… soruşturma sayılı dosyası, … 5.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2018/… soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde, müştekinin İsa …, şüphelinin …, suçun Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Ara Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, suç tarihinin 21/11/2017 olduğu, 04/06/2018 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
… C.Başsavcılığının 2018/… soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde, dosyanın karşı yetkisizlik ile yine … C.Başsavcılığının 2020/… soruşturma numarasını aldığı, dosyada iddianame düzenlenerek … 5.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Dosya bankacı bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 19/12/2018 tarihli raporda; davacının … Bankası Kemerburgaz/… şubesindeki, … İBAN No’lu hesabından 21.11.2017 tarihinde hiç tanımadığı … adlı kişiye onayı olmadan internet bankacılığı kanalıyla 4.700,00- TL havale çıkışı yapıldığı, banka şubesine müraacat ederek dava konusu havalenin iadesini istediği, ancak kendisine 23/11/2017 tarihinde, itiraza konu işlemin kendisine ait kullanıcı kodu, statik şifre ve kayıtlı telefonuna gönderilen tek kullanımlık şifrenin internet sistemine girilerek gerçekleştirildiği tespit edildiğinden işlemlerde bankanın kusuru bulunmadığı yolunda cevap verilerek talebinin reddedildiği, bankacılık işlemlerinde işlem güvenliğinin banka tarafından sağlanması gerektiğinden bankanın kusursuz sorumluluğu olduğu, bankanın, davacı ile davalı arasındaki sözleşme gereği korumakla yükümlü olduğu davacıya ait kişisel bilgileri 3. kişilere karşı koruyamadığı ve olaya sebebiyet verdiği, davacı tarafın rızası dışında yapıldığını beyan ettği havale işlemi 67683423 numaralı gerçek kişi ticari işletme hesabında yer aldığı, 21.11.2017 tarihinde “Giden Havale-… — borç …” açıklaması ile gönderilen 4.700.- Lira havale tutarının hesaba borç kaydedilmesi sonucunda hesap bakiyesinin 508,71 TL borçlu bakiyeye dönüştüğü, gönderilen havale işleminin bankanın müşterinin kişisel bilgilerini koruyamaması neticesinde değil, davacı/müşterinin cep telefonuna SMS ile gönderilen tek kullanımlık ve kısa süreli geçerliliği olan onay şifrelerinin üçüncü şahıslar tarafından ele geçirilmesi neticesinde gerçekleştirildiği, sözleşmenin 18. Maddesinde yer alan müşterinin sınırsız bankacılık kanallarında yer alan hizmetlerden yararlanması için kendisine verilecek veya kendisinin oluşturacağı şifreyi gizli tutmakla yükümlü olduğu, şifrenin kötü niyetli kişilerin eline geçmesine sebebiyet verecek herhangi bir tedbirsizlik yapmayacağı ve bankanın böyle bir durumda hiçbir sorumluluk üstlenmeyeceği, tüm sorumluluğun müşteriye olacağı hükümleri çerçevesinde işlemlerden davacı İsa …’nun sorumlu olması gerektiği, bu işlemde bankaya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, ancak, hesabın bir kredi limiti olmadığı hâlde bakiye üstü ödenen 508,71 Liranın bankanın sorumluluğunda olması gerektiği belirtilmiştir.
Dosya tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları ile dosya kapsamına alınan savcılık dosyası da incelenmek suretiyle ek rapor tanzimi için yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, düzenlenen 25/03/2019 tarihli raporda; sözleşmenin 17. Maddesinin “Esnek Ticari Hesap” açıklaması altında kredili mevduat hesabı uygulamasının koşullarını belirlediği, bu maddeye göre, Esnek Ticari Hesabın normal bir alacaklı cari hesap şeklinde çalışabileceği gibi, bankaca tahsis edilecek kredi limitine kadar, borçlu cari hesap şeklinde de çalışabilecek olan bir hesap olduğu, müşteri adına esnek ticari hesap adı altında tahsis edilen limitin müşterinin talebi ve onayı ile artırılabileceği, bankanın bu limiti tek taraflı olarak azaltabileceği, esnek ticari hesap için bankayla Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi/Esnek Ticari Hesap Taahhütnamesi imzalanmamış olsa dahi, bu sözleşme hükümlerinin tatbik edileceği hususları düğzenlenmiş olup, mevcut ticari müşteri sözleşmesinin hiçbiryerinde bir kredi limiti yazılı olmadığı, bu nedenle tahsis edilmiş bir limitten söz etmenin mümkün olmadığı, dosyaya ibraz edilmiş olan Savcılık soruşturma dosyasında da IP tespiti yer almakta olup, mesaj trafiğine ilişkin bilginin sorulmadığı, banka kayıtlarına itibar edildiği, ayrıca, internet bankacılığının esasen yer ve mekandan bağımsız olarak, internet erişiminin bulunduğu her yerden hesaba erişim imkanı veren bir hizmet olmasının en önemli özelliği olduğu, erişimde IP kısıtlaması diye bir uygulamanın mantığı olmadığı, müşterinin hesabına her erişimde farklı bir IP üzerinden bağlanmasının mümkün olduğu, bu yönden bankaya bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığı, havale tutarının hesap bakiyesinden fazla olması halinde ikinci bir uyarı söz konusu olmayıp, bankanın işlemi yapılırken ya reddedeceği ya da kabul ederek sonuçlandıracağı, bankanın işlemi kabul edip sonuçlandırdığı, işlem yapılmadan önce kimlik kontrolü SMS şifresi ile yapılmış olduğundan müşteri tercihine uyulmasının bankanın inisiyatifinde olduğu, limit üzeri işlem yapılırken szöleşme buna izin vermiş ise herhangi bir riskin söz konusu olmayacağı, müşteriden fazlasının tahsil edileceği, dava konusu olayda sorunun, kredi limitinin tanımlanmamış olması olduğu, bu nedenle bakiye üstü ödemenin hesap sahibinden talep edilebilmesine hukuki dayanak olmadığı, bankanın bu kısmı paranın gönderildiği kişiden talep edebileceği, kredi limitinin adının fatura güvencesi olmasının, işlemin kredi özelliğine etki eden bir husus olmadığı, limitin adı ister esnek hesap, ister fatura güvencesi olsun, aslının kredili mevduat tanımlaması olduğu belirtilmiştir.
….Tüketici Mahkemesinin … sayılı 17/09/2019 tarihli, 05/11/2019 kesinleşme tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize gönderilerek yukarıda yazılı esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dosya bankacı ve bilişim uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 04/11/2021 tarihli raporda; teknik yönden; Vodafone’den gelen 01/03/2021 tarihli rapora bakılarak bir karar vermenin mümkün olmayıp raporun eksik olduğu, tek yönlü trafiği gösterdiği, burada ihtiyaç duyulanın gelen arama ve sms’ler iken raporda giden arama ve sms’ler gönderildiği, net bir kanıya varabilmek için ilgili tarih ve saat aralığında gelen sms bildirimlerinin dökümünü almanın çok önemli olduğu, tekrar talep edilir ve … numaralı GSM hattına gelen sms bildirimleri ilgili tarih için alınabilirse tekrardan bilirkişi görüşüne başvurmaya gerek olmaksızın mobil uygulamaya giriş yapılan tarih ve saat 21/11/2017 15:15 ile EFT yapılan tarih ve saat olan 21/11/2017 15:22 arasında banka tarafından eft için gelen bir sms bildirimi varsa davalının sorumluluğunu yerine getirdiği, güvenlik ile ilgili önlem aldığı ve kişinin doğruluğunu tespit için sms gönderimi yaptığı anlaşılacağından kusurunun bulunmadığı, gelen bir sms bildirimi yoksa, davalının sorumluluğunu yerine getirmeyip eft işlemini sms bildirimi olmadan yaptığı için kusurlu olduğu, bankacılık işlemleri yönünden; teknik yönden alternatifli kesin iki kanaat bildirildiği, SMS bulunmaması halinde bankanın sorumlu olduğunun tabii olduğu, davacının gelen SMS’i bilinçli veya bilinçsiz olarak 3.kişiler ile paylaşmış olması durumunda sorumluluğunun açık olduğu, ancak bankanın bir SMS göndermiş olması halinde dahi bankanın elektronik bankacılık sisteminde hem içerik sağlayıcı hem yer sağlayıcı hem erişim sağlayıcı her servis ve hizmet sağlayıcı rolü üstlenmesinden bahisle, sisteminin uçtan uca tüm unsurlarından sorumlu olması, davalı bankanın sorumluluk alanına kullanıcı vasfıyla müşteri durumundaki davacı yana ait olup davalı banka sistemine erişim ve etkileşimde kullanılan kişisel bilgisayar ve mobil telefonun da dâhil olması, elektronik bankacılık sisteminin geliştiricisi, işleticisi ve sahibi olması hasebiyle, davalı bankanın bu uç birimlerde zuhur edebilecek olumsuzluklara yönelik her türlü ihtimali de değerlendirerek analitik tedbirler almasının zaruri ve teknolojik yönden mümkün olması nedenleri ile bu hususlarda kusursuzluğunu ispat etmekle yükümlü olduğu bu yükümlülükten kaçamayacağı belirtilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi de eklenmek suretiyle yeniden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, mevcut bilirkişi raporları, sözleşme, telefon kayıtları ve tüm deliller ile ceza dosyası kapsamı da irdelenerek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 29/11/2022 tarihli raporda; bir güven kurumu olarak faaliyet gösteren bankaların objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olacağı, bu nedenle; banka müşterisinin hesabında bulunan paranın müşterinin haberi olmadan bilgisayar korsanlığı yoluyla başka bir hesaba aktarılmasının önlenmesi konusunda ek güvenlik tedbirleri almayan bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu dikkate alınarak müşterisinin zararını ödemek zorunda olduğu sonucuna varıabileceği, somut olayda, banka tarafından müşterinin bankaya kayıtlı telefonuna şifre ya da şifreler gönderildikten sonraki dönemde müşteri tarafından bu bilgilerin kasten ya da ihmalen 3. kişilerle paylaşıldığı hususunun ispata muhtaç olduğu, bu yönde bir ispatın da gerçekleştirilmemiş bulunduğu belirtilmiştir.
Dava, davacının, davalı banka nezdinde bulunan hesabından 21/11/2017 tarihinde 3.kişiye 4.700,00-TL havale işlemi gerçekleştirildiği, davacının bu işlemin kendisi tarafından yapılmadığı gerekçesi ile maddi, manevi tazminat istemidir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Somut olayda, davacının kendi bilgisi dışında banka hesabından internet bankacılığı
aracılığı ile 4.700,- TL havale çıkışı olduğu ve bundan davalı bankanın sorumluluğunun bulunduğu, buna karşılık davalı bankanın ise söz konusu işlemde bankaya atfedilebilir herhangi bir kusurun bulunmadığı iddia edilmektedir. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda bankanın bir SMS göndermiş olması halinde dahi bankanın elektronik bankacılık sisteminde hem İçerik Sağlayıcı hem Yer Sağlayıcı hem Erişim Sağlayıcı hem Servis ve Hizmet Sağlayıcı rolü üstlenmesinden bahisle, sisteminin uçtan uca tüm unsurlarından sorumlu olması, davalı bankanın sorumluluk alanına, kullanıcı vasfıyla müşteri durumundaki davacı yana ait olup davalı banka sistemine erişim ve etkileşimde kullanılan kişisel bilgisayar ve mobil telefonun da dâhil olması, elektronik bankacılık sisteminin geliştiricisi, işleticisi ve sahibi olması hasebiyle, davalı bankanın bu uç birimlerde zuhur edebilecek olumsuzluklara yönelik her türlü ihtimali de değerlendirerek analitik tedbirler almasının zaruri ve teknolojik yönden mümkün olması nedenleri ile bu hususlarda kusursuzluğunu ispat etmekle yükümlü olduğu bu yükümlülükten kaçamayacağı değerlendirilmiştir. Davacının da kendisine emanet edilen ve banka personeli dâhil kimseye söylememesi gereken şifrelerin üçüncü kişilere sızdığı ve sahteciliğin yapılmasına bu eylemin sebep olduğu , bununla birlikte bir güven kuruluşu olan bankaların davacıya atfedilebilir bir kusur dahi olsa sorumsuzluğundan söz edilemeyeceği, dosyaya sunulan 19.12.2018 tarihli ve İlhan sungur imzalı bilirkişi raporunda “banka kayıtlarında bulunan SMS loglarına göre işlem günü olan 21.11.2017 tarihinde saat 15:15’te internet şubesine giriş için şifre gönderildiği, 7 dakika sonra 15 22’de ise bir kez havale işlem onayı için yeni bir şifre de gönderildiği anlaşılmaktadır. İşlemler 7 dakika içinde tamamlanmış havale gönderilmiştir”. açıklamasına ve teknik
tespite yer verilmiştir. Yargıtay HGK’nun 22/11/2018 tarih; 2017/2224 E. ve 2018/1753 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. (Battal, Ahmet; Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2001, s. 106).
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2. (6102 sayılı TTK. m:18/2) maddesi gereğince, tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim bankaların da tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü olup, bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü herhangi bir tacirden daha ağırdır. Bir güven kuruluşu olan bankaların kendilerine tanınan ayrıcalıklar ve aynı zamanda uzman kuruluşlar olmaları nedeniyle basiretli tacir olmanın da ötesinde yükümlülükleri bulunmaktadır.
Güven kurumu olan bankalar 6098 sy TBK 115 (818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 99.) maddesi gereğince hafif kusurlarından dahi sorumlu olup sorumsuzluk şartı batıldır. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’nun 386 (e.BK 306) maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570 (e.BK 472) maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir.Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Davalı banka, hesabı aynen davacıya iade etmekle yükümlüdür.İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. (Yargıtay 11. H.D’nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635 Esas-2018/179 Karar sayılı, 13/05/2013 tarihli 2012/11585 Esas – 2013/9805 Karar sayılı ve 16/12/2014 tarihli 2014/13736 Esas -19841 karar sayılı ilamları).
Davalı banka iddia edilen zararın davacının dava dışı 3.kişilerle kendisine gönderilen tek kullanımlık şifreyi paylaştığı ve para transferine sebebiyet verdiğini, oluşan zarardan bankanın kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını iddia etmektedir. İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır. (Y. 11. HD 09/09/2019 tarih ve 2018/3563 Esas 2019/5115 Karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda banka tarafından müşterinin bankaya telefonuna şifre ya da şifreler gönderildikten sonraki dönemde müşteri tarafından bu bilgilerin kasten ya da ihmalen 3.kişilerle paylaşıldığı hususunun ispata muhtaç olduğu, bu yönde bir ispatın da gerçekleştirilmemiş olduğu, davacıya ait para, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen usulsüz işlem ile hesaptan çekilerek başka hesaba havale edilmiş olup, bu durumun davalı bankanın aldığı mevduatı iade yükümlülüğünden kurtaramayacağı TBK’nun 386(e.BK 306) 570 (e.BK 472) maddeleri gereğidir. İspat yükü kendisinde olan davalı banka, davacıya vermiş olduğu şifre ve parolaların davacının kusuruyla üçüncü şahıslarca ele geçirildiğini dosya kapsamıyla ispatlayamamış olup davanın kısmen kabulü ile 4.700 TL alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.(Emsal için bkz İst.BAM 12 HD 2017/387 E 2017/610 K).
Öte yandan, davacının manevi tazminat talebiyle ilgili olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/4307 E. 2014/18685 K. sayılı ilamında “Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 114. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 58. maddenin uygulanacağı tartışmasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere ve Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlere saldırı halinde manevi bir zarar, başka bir ifade ile kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmeden söz edilir. Anılan yasa hükmüne göre koruma altına alınan bu haklar, kişisel varlıkların korunması için bireylere tanınan hayat, sıhhat, ad, şeref, mesleki ve ticari haysiyet gibi çok önemli, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardır.” ifade edildiğinden, somut olayda, bu haklar yönünden bir eksilme olmadığı manevi tazminata hükmedilemeyeceği anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 4.700,00-TL alacağın olay tarihi 21.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebi yönünden;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 321,05 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 114,42 TL harcın mahsubu ile 206,63 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.700,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Manevi tazminat talebi yönünden;
a-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat, posta masrafı olmak üzere 2.746,30 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre yapılan hesaplama neticesinde 1.926,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, ayrıca davacı tarafından yatırılan 114,42 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan ve dosyaya yansıyan yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı okunup usulüne uygun anlatıldı.13/02/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza