Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/573 E. 2021/73 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE … MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/573 Esas
KARAR NO:2021/73

DAVA: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:01/11/2019
KARAR TARİHİ:28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19/12/2018 – 22/12/2018 tarihleri arasında toplam bedeli 307.878,04-TL olan çeşitli elektronik ürünlerden oluşan siparişler verdiğini, siparişlerin teslim edilmesi sonrasında yapılan kontrollerde birtakım ürünlerin eksik yada farklı olması nedeniyle 14 günlük yasal süre içerisinde ürünlerin iade edildiğini ve davalı şirketin de iade edilen ürünlerin iade durumlarını onayladığını, aradan geçen süreye rağmen kredi kartından çekilen bakiyenin iade edilmemesi nedeniyle müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düştüğünü, tutarın kredi kartına iadesinin yansımaması üzerine 22/01/2019 tarihinde davalı şirketin kep adresine ihtarnamelerin gönderildiğini, … Arabuluculuk Bürosu’na yapılan başvurudan da sonuç elde edilememesi üzerine işbu davayı ikame ettiklerini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 28/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahibi bulunduğu internet sitesi üzerinden kendisi ürün ve hizmet satışı yaptığı gibi aynı zamanda diğer üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini satmaları için gerekli alt yapı ve platformu sağladığını, davacının dava dilekçesinde … (… …) mağazasından alacaklarını talep ettiğine ilişkin hiçbir belge bulunmadığını, işbu davanın …’a ihbar edilmesini, davanın belirsiz alacak türünde açılmasının usule aykırı olduğunu, daha önce hiçbir alışverişi bulunmayan davacının yüksek fiyatlı elektronik cihazlar ve cep telefonlarından yüklü adette sipariş ederek kredi kartı üzerinden alışveriş yaptığını, müvekkili şirketin ürünlerin bedelini satıcıya ödemesine müteakip davacının siparişin iptalini ve ödenen tutarın iadesini istemesi üzerine…’e gönderilen tutarın iadesi için başvuruda bulunulduğu ancak söz konusu şirketin ortada bulunmadığının fark edildiğini, söz konusu şüphelerle … Cumhuriyet Başsavcılığı … Sor. Sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, … …’den davacıya gönderilen 21 adet siparişe ilişkin … teslim tutanağı ile desi bilgilerinin … …’dan istenilmesini, aleyhe açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tebliğini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … … ve Sanayi Odasının 24/11/2020 tarihli müzekkere cevabı, … Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu’nun 16/11/2020 tarihli müzekkere cevabı, … Vergi Dairesi … Vergi Dairesi’nin 20/11/2020 tarihli müzekkere cevabı, … Tic. Ve San. Odası, … … Odaları Birliği Başkanlığı, … Vergi Dairesi Gelir Kanunları Grup Müdürlüğünün 19/11/2020 ve 20/03/2020 tarihli müzekkere cevapları Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; sipariş edilen ürünlerin iade edilmesinden kaynaklı alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; 6102 sayılı Türk … Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar. Mutlak ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın hangi davalar olduğu madde kapsamında sayılmıştır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bunlara ilaveten TTK 4/f bendinde de belirtilmiş olduğu gibi havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu bilgiler ışığında açılan davada davacı şahsın sipariş edilen ancak ürünlerin hatalı olarak gönderildiğinden ürünleri iade ettiğinden bahisle ödemiş olduğu bedelin kendisine iadesini talep eder şekilde dava açtığı anlaşıldığından bu davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmıştır. Davalının tacir olması ise davanın niteliğini ticari hale getirmeyeceği anlaşılmıştır. TTK.nın 11. Maddesine göre, ticarethane veya fabrika, yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir. Esnafın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Mahkememizce bu durumun araştırılması için de ilgili yerlerde davacı ile ilgili müzekkereler yazılarak bilgi edinilmiş, vergi kayıtlarının bulunmadığı, ticari veya mesleki kazanç yönünden mükellefiyet kaydının bulunmadığı, Odalarda sicil kaydının bulunmadığı bu sebeple tacir ya da esnaf tabirine de uymadığı anlaşılmıştır. Ayrıca TTK 12. Maddesi uyarınca ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo televizyon ve diğer ilan araçlarla halka bildirmiş veya işletmesini … siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse de fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılacağı düzenlenmiş olup eldeki davada davacının ticari işletme kurup açtığına ilişkin sair yollarla bir ilan ya da tescil ettirdiğine ilişkin bir delil de bulunmadığından davacı şahsın tacir olmadığı kanaatine varılmıştır.
6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. Belirtilen bu nedenlerle davacının tacir olmadığı, ticari işletme işletmediği, davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmadığı, … mahkemesinin görev alanına giren işlerden olmadığı kanaatine varılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında mahkememizin görevi kapsamında değerlendirilebilecek bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine, görev hususunun dava şartı olması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
(2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli … Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
(3)Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
(4)HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli … Tüketici Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/01/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.