Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/564 E. 2020/840 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/564
KARAR NO:2020/840

DAVA:Sigorta
DAVA TARİHİ:25/10/2016
KARAR TARİHİ:24/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline … no’lu kasko sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün …’da tam yerine oturmamış yarı açık bırakılan rögar kapağına çarpması sonucu aracının hakimiyetini kaybederek park halindeki … plakalı araca çarparak hasar gördüğünü, polis tutanağında da olayın net bir şekilde anlatıldığını, dava açılmadan önce …. ve …’ye yazı yazılarak zararın ödenmesinin talep edildiği ancak o bölgedeki asfalt çalışmasının … .. A.Ş. Tarafından yapıldığının bildirilmesi üzerine her iki davalıya davanın tevcih edildiğini, müvekkiline sigortalı hasarlı aracın yapım bedeli için 14.999,00-TL ödediğini beyanla iş bu bedel ile dava tarihine kadar işlemiş faiz olan 633,71-TL’nin faiziyle birlikte tahsilini talep ederek huzurdaki davayı ikame etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın hizmet kusuru sebebiyle meydana geldiği iddia edilmekle görevli Mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu, dava konusu yer ve tarihte asfalt kaplama işi yapan … .. A.Ş. ile imzalanan sözleşmenin 33.2 ve idari şartnamenin 46.5 maddesi gereği iddia olunan zararın tazmininden kendilerinin sorumlu tutulamayacağını ve davanın husumetten reddini, davacının müterafik müşterek kusurunun Mahkemece araştırılmasını, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava konusu zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru ya da sorumluluğunun bulunmadığı gibi davacı tarafça bu hususta dosyaya sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığını, sigorta şirketinden temin ettikleri 13/04/2016 tarihli trafik kazası tespit tutanağında rögar kapağının yerinden çıkması nedeniyle kazanın meydana geldiği belirtilmiş olsa da davacının iddia ettiği gibi kaza tarihinde kaza mahallinde çalışma yapıldığına dair herhangi bir bilgi yer almadığını, müvekkilinin kusurunun olduğunun kabulü anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen hasar bedeline ve bu bedele uygulanan faize itirazlarının bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davacı vekilinin 06/12/2016 tarihli dilekçesi ekindehasar dosyası – ekspertiz raporu – sigorta poliçesi – ibraname – kazaya ilişkin renkli çıktılar – trafik kazası tutanağı – sigortalıya hasar bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu, davalı … .. A.Ş. tarafından sunulan 06/12/2016 tarihli ihbar dilekçesi – inşaat tüm riskler sigorta poliçesi, davalı İBB.’nin 21/11/2016 tarihli dilekçesi ekinde asfalt kaplama işine ait sözleşme ve idari şartname Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, makina mühendisi bilirkişi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 27/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu trafik kazasında … Belediye Başkanlığının yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolunun güvenli halde bulunmasını sağlamadığını, … plakalı aracın yerinden çıkmış rögar kapağına çarparak kontrolden çıkmasına ve … plakalı araca çarparak ağır hasar görmesine neden olduğu için Karayolları Trafik Kanununun 10/b/1 ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 16/b/1 maddelerinde açıklanan kusurları işlediği ve kazanın meydana gelmesinde asli %100 kusurlu olduğunu, davalı … .. A.Ş.’nin rögar kapaklarının seçiminde belirleyici söz sahibi olmaması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurunun ve sorumluluğunun olmadığını, sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın ve park halindeki … plakalı aracın kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, davacının sigortalıya ödeme yaptığına ilişkin dosyada herhangi bir belge yer almadığını, 14.999,00-TL pert hasar tutarının ibra tarihi olan 20/04/2016 itibariyle faiziyle davalı İBB.’den talep edilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Mahkememizin 18/04/2019 tarihli 2016/1037 E. – 2019/314 K. Sayılı ilamı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2019/3516 E. – 2019/3541 K. Sayılı ilamında:
” Görülmekte olan davada, davalılardan … Belediye Başkanlığı kamu hizmeti gören kuruluşlardan olduğu, ona yönelik davanın idari yargı yerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, buna karşılık, davalı … Taah. ve Tic. A. Ş. Özel kanun hükümlerine göre kurulmuş tüzel kişi tacir konumunda olduğu, tacir olan davalı … Taah. ve Tic. A. Ş. ile davacı arasında kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilerek (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2019 tarih ve 2016/12665 E., 2019/7051 K. sayılı kararı), davalı … Taah. ve Tic. A. Ş. yönünden davanın adli yargıda görülüp sonuçlandırılması doğru ise de, kısmen adli yargının görev alanına giren, kısmen idari yargının görev alanına giren bir durumda, davaların birlikte görülüp sonuçlandırılması mümkün olmadığı, … Taah. ve Tic. A. Ş.’ye yönelik dava ile … Belediye Başkanlığı’na yönelik davaların tefrik edilmesinin düşünülmesi ve ondan sonra bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, farklı yargı koluna ait davaların birlikte görülerek, davanın esası hakkında karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan” ile kaldırılmış olmakla, dosya mahkememize iade edilmiş, dosya yeni esas alarak yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; rücuen tazminat davasıdır.
Mahkememizce verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih 2019/3516 E. – 2019/3541 K. Sayılı ilamında davalılardan …… A.Ş’nin tüzel kişi tacir olduğu ancak diğer davalı … Belediye Başkanlığı’nın kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerden olduğu ve kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hükümlere tabi olmadıklarından idari yargıda tam yargı davası açılabileceği bu sebeple kısmen adli yargı kısmen idari yargı görev alanında olan bir dava birlikte görülemeyeceğinden bahisle … Belediye Başkanlığı yönünden tefrik hususunun değerlendirilmesi nedeniyle kaldırma kararı verilmiş ise de;
Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında vurguladığı üzere, “2918 sayılı Kanun’un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği” yönünde kararları mevcuttur.
Yargıtay 4. HD. söz konusu olan bu uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilke kararı alınmasını gerekli görmüş ve 04/12/2019 gün ve 2019/2897E-5764 K sayılı kararı ile ” 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin uygulanmasında, Dairenin idari yargı yerlerini görevli kabul eden kararları (11/03/2013 tarihli ve 2013/1438-4361 E-K sayılı; 18/04/2013 tarihli ve 2013/6055-7371 E-K sayılı; 06/11/2013 tarihli ve 2013/15737-17128 E-K sayılı; 06/03/2013 tarihli ve 2013/258-3916 E-K sayılı) bulunmakta ise de yüksek mahkeme kararları gözetildiğinde önceki yerleşik uygulamadan dönülmüştür.” gerekçesiyle önceki kararlarından dönmek suretiyle uyuşmazlık mahkemesinin kararlarına uygun olarak bu tür davalarda adli yargı yerinin görevli olduğunu kabul etmiştir.
Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarihli kararının verildiği tarihte Yargıtay tarafından ilke kararının olmadığı, kurum yönünden idari mi yoksa adli yargının mı görevli olacağı hususunda tam bir görüş birliği bulunmadığı ancak Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrarlı olarak bu tür davalarda adli yargının görevli olduğuna ilişkin kararları ve ilke kararı doğrultusunda bu tür davaların adli yargıda çözümlenmesi yönünde görüş birliği sağlanmıştır. Belirtilen bu sebeplerle, davanın açılış tarihi de dikkate alınarak, usul ekonomisi, davanın uzamasına sebebiyet verilmemesi ilkeleri gereği … Belediye Başkanlığı’na yönelik açılan davada idari yargı bakımından görülecek dava olmadığı, eldeki davanın sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece de giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davası olduğu ve adli yargıda çözümlenmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin … Belediye Başkanlığı’na yöneltilen dava bakımından da görevli olduğu dikkate alınarak yargılama yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK 1481- (1) maddesi uyarınca; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.”
Meydana gelen hasarın sigortalı aracın … İlçesi … Mahallesi … Caddesi … Sokağı Kavşağında seyir halindeyken yol üzerinde bulunan açık rögar kapağına çarparak kontrolünü kaybettiği ve kazanın bu şekilde meydana geldiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Söz konusu mahaldeki asfalt kaplama işinin davalı idare tarafından diğer davalı firmaya ihale edildiği dosyada mübrez sözleşme kapsamında sabittir. Meydana gelen kazanın yüklenilen bu iş dolayısıyla işin mahiyeti gereği (asfalt yapım – onarım) yapı sırasında meydana gelen bir kaza olduğu açıkça anlaşılabilmekte olup idari şartnamenin 46. Maddesince yüklenici firmanın her türlü kazı, inşaat, imalat, bakım ve onarım işleri sonucu etrafın kirli bırakılmaması, görüntü bütünlüğünün sağlanması, çalışmalar sırasında üçüncü kişilere verilecek her türlü zarardan yüklenicinin mesul tutulması, yine çalışmalar sırasında iş, işçi, yaya ve taşıt güvenlik önlemlerinin alınması yükümlüğünün davalı yüklenici firmaya ait olması, yağmur suyu hattı ve baca – ızgaraların yine yüklenici firma tarafından düzenlenecek olması dikkate alınarak asfalt yapım çalışmaları sonrasında söz konusu çalışmadaki aksaklığa bağlı zarara yönelik olarak davalı firmanın husumet itirazı kabul edilmemiştir.
Davalı Büyükşehir Belediyesinin husumete yönelik itirazı ise kazanın yüklenici firmanın asfalt çalışması sırasında meydana gelmesi ve Büyükşehir Belediyesine karşı da açılan bu davanın mahkememizin görevli olduğu, sorumluluğunun bulunması nedeniyle kabul görmemiştir. Davalı idare asıl işveren olarak kendi sorumluluğu altında bulunan yapımla alakalı olmak üzere 3. kişilere verilen zararlar nedeniyle doğrudan sorumludur. Davalıların aralarındaki akdi ilişki ve sorumsuzluk hükümleri kendi aralarındaki rücu ilişkisini ilgilendirir. Huzurdaki davanın konusu ise 3. kişiye verilen zararın tazminine yöneliktir.
Mahkememizce dosyada alınan bilirkişinin hasar bedeline yönelik yapmış olduğu değerlendirme dosya içeriğiyle uyumlu ve yol gösterici niteliktedir. Aracın teknik özellikleri dikkate alınarak yapılan incelemede rayiç değer ve onarım bedeli üzerinden aracın pert total işlemine tabi tutulması gerektiği takdir edilmekle pert hasar bedeli olarak ödenen 14.999,00 TL’nin sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil bir kusur isnadı olmadığından tamamının müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline hükmedilmesi gerekmiş, ödeme tarihi itibariyle dava tarihine kadar işleyen faiz miktarının da harçlandırılan değer içerisinde yer aldığı, ödeme ve dava tarihi aralığı itibariyle yapılan hesaplama neticesinde 633,71 TL’nin yine tahsilinin mümkün olduğu kanaatine varılarak sübut bulan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KABULÜ ile;
14.999,00-TL asıl alacak 633,71-TL dava öncesi ödeme tarihinden itibaren işleyen faiz olmak üzere toplam 15.632,71-TL’nin asıl alacak bedeli olan 14.999,00-TL’ye dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.067,87 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 266,97 TL harçtan mahsubu ile bakiye 800,90 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
(3)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4)Tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde; BAM öncesi Davacı tarafından yapılan; 29,20 TL başvuru harcı, 266,97 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 177,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.077,47 TL yargılama masrafınının ile BAM kararı sonrası yapılan; 11.00 TL tebligat giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır