Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/557 E. 2019/790 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/557
KARAR NO: 2019/790

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/05/2016
KARAR TARİHİ: 20/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, davacıya kesilen faturalarda kayıp kaçak bedeli vs.olarak haksız tahsilatlar yapıldığını, kayıp kaçak bedelinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin elektrik enerjisinde meydana gelen kayıp ve kaçaklardan kendisinin sorumlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli kararında da kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilemeyeceğinin açık bir şekilde kabul edildiğini, Yargıtay 3.Hukku Dairesinin de 10/06/2014 tarihli, 2014/8719 esas, 2014/9201 karar sayılı kararında tacirler açısından da söz konusu bedelin alınamayacağına hükmettiğini, kayıp kaçak bedeli adı altında bir ücretin ve perakende satış hizmeti, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedeli adı altında tahsil edilen ücretlerin davacıdan tahsil edileceğine yönelik sözleşme hükümlerinin TBK.m.20 vd.anlamında genel işlem koşulu olup davacı açısından geçersiz hükümlür olduğunu, 11/08/2002 tarih ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’e dayanılarak günümüze kadar tahsil edilmekte olan dava konusu bedellerin geçmişe dönük olarak ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu edilen kayıp kaçak, kayıp kaçak bedeli nazara alınmayarak toplam bedel üzerinden hesaplanan %2 TRT payı, Perakende Satış Hizmet, PSH sayaç okuma, İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım bedelleri, KDV matrahı, ve hukuka aykırı olarak faturaya eklenmiş olan diğer kalemler ile bu bedeller toplamı üzerinden fazladan ödenen ve bu bedeller üzerinden hesaplanan KDV’nin HMK.md.107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik asgari 3.000 TL’nin fatura ödeme tarihlerinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, taleplerine işin ticari niteliği nedeniyle fatura ödeme tarihinden itibaren T.C.Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin kendi adına özel olarak dava konusu bedelleri tahsil etmediğini, davalının tahsil ettiği bedelleri dağıtıcı firmaya, onun da ilglii kalemleri ilgili kurumlara aktardığını, bu nedenle husumet yönünden itiraz ettiklerini, bu nedenle davanın o bölgede dağıtımı yapan şirket …’a, TRT payı için…Kurumu’na, iletim bedeli için … A.Ş’ye ihbarını talep ettiklerini, davacının davasını faturalarda açıkça belli olan bedeller üzerinden açması gerektiğini, kısmi dava ve belirsiz talepli dava açılamayacağını, 6502 Sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince 2016 yılı için 3.480 TL’nin altındaki talepler için davacının Tüketici İl Hakem Heyetine başvurması gerektiğini, davanın miktar itibarı ile mahkemenin görevine girmediğini, davacının bir kısım taleplerinin ise kanunla düzenlenmiş olan konular olup örneğin TRT yapının İdari Yargının görev alanına girdiğini, yetkili mahkemenin de Ankara İdare Mahkemeleri olduğunu, davacının KDV iade taleplerini ise bağlı olduğu vergi dairesinin bulunduğu yerde yetkili Vergi Mahkemesinde davasını ikame etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 25/01/2016 tarihinde imzalanmış olup dava tarihine kadar davalıya tanzim edilen toplamda 4 adet fatura bulunduğunu, ayrıca talebe konu kalemlerin bir kısmının da faturalarda yer almadığını, davacının taleplerini somutlaştırması ve netleştirmesi gerektiğini, dava konusu edilen faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında herhangi bir kesinti olmadığını, davanın bu kalem bakımından dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının HMK.114/h gereğince dava açmakta hukuki yararının bulunması gerektiğini, fatura içerikleri incelendiğinde davacı tarafından olmayan bir bedelin iadesinin istendiğini, bu nedenlerle öncelikle davanın yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde usulden reddine, davanın esasına girildiğinde de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava …’a, …’na ve …A.Ş’ye ihbar edilmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak, davaya konu faturalara süresinde itiraz edilip edilmediği hususu da gözetilerek davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun incelenmesini, süresinde açılmadığının tespiti halinde esasa girilmeden davanın süre yönünden reddine karar verilmesini, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye uygulanan zamanaşımına tabi olduğunu, davacının bir alacağı bulunduğu varsayılsa bile zamanaşımı süresi 2 yıl olup bu süreden geriye doğru olan tüm alacaklarının zamanaşımına uğradığını, kısaca iletim bedeli olarak da adlandırılan sistem kullanım bedeli ve ve sistem işletim bedelinin … tarafından iletim sistemi kullanıcısı olan tüzel kişilere verilen iletim hizmetinin karşılığı olarak tahakkuk ve tahsil edilmekte olup söz konusu kapsamda …’ın muhatabının davacı şirketin bulunduğu ilde dağıtım faaliyetinde bulunan… olduğunu, … ile davacı şirket arasında herhangi bir anlaşma yada muhasebeleşme açısından hiçbir ilişki ve muhatabiyet bulunmadığını, …’ın yanlızca ilgili mevzuat doğrultusunda iletim sistemine doğrudan bağlı tüzel kişiler ile anlaşma imzaladığını, muhataplarının elektrik dağıtım şirketleri olduğunu ve dağıtım şirketlerinin müşterilerine faturaları nasıl düzenlediklerinin …’ın faaliyet alanı ve malumatı dışında olduğunu, davalının söz konusu bedelleri …’a değil ilgili dağıtım şirketi olan…’a ödediğini, … ile davacı taraf gibi dava kapsamında herhangi bir muhatabiyeti bulunmayan davalının …’a değil ilgili dağıtım şirketine ve EPDK’ya ihbarda bulunması gerektiğini, yine de davanın kaybedilmesi durumunda iletim bedeli açısından …’ın da haklarının zedelenmesi söz konusu olabileceğinden feri müdahale taleplerinin bulunduğunu, iletim bedelinin 6446 (mülga 4628) Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili ikincil mevzuata dayandığını, söz konusu bedellerin …’ın yegane geliri olup ayrıca bir geliri bulunmadığını, enerjinin iletimi ve dağıtımının birbirinden bağımsız faaliyetler olup farklı tüzel kişilerin görev, yetki ve sorumluluk alanında olduğunu, …’ın üretilen enerjinin nihai tüketiciye ulaştırılmak üzere dağıtım şirketlerinin bağlantı noktalarına kadar iletimi faaliyetini yürüttüğünü, tahsili istenilen bedellerin … tarafından değil tedarik şirketlerince alınan bedeller olduğunu, … tarafından kuruluşları ile bağlantı anlaşması ve sistem kullanım anlaşması imzalayarak iletim sistemi kullanıcı olan tüzel kişilere hizmet verilmekte olup davacı ile imzalanmış bir anlaşma bulunmadığını, davacı tarafın iletim sistemi değil, dağıtım sistemi kullanıcısı olduğunu, …’ın enerji dağıtım işiyle ilgili hukuki sorunlardan sorumlu tutulamayacağını, davanın görevli yargı yeri idari yargı olduğundan görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, … tarafından yapılan işlemlerin konuya ilişkin mevzuat hükümleri gereği ve mevzuat ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasından ibaret olup herhangi bir yanlışlık ya da hukuka aykırılık söz konusu olmadığını, bununla birlikte 6719 Sayılı ve 04/06/2016 kabul tarihli Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun 21.maddesi ile 6446 Sayılı Kanunun 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının a, ç, d ve f bentlerinin değiştirildiğini ve 6446 Sayılı Kanunun 17.maddesine gelen 10.fıkra ile işbu kalemlere ilişkin yapılan başvurularda ve açılan davalarda hakem heyetleri ve mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığını, yine aynı kanunun 26.maddesiyle 6446 sayılı kanuna eklenen geçici madde 20 ile işbu dava hakkında ve açılmış olan diğer tüm icra takibi, dava ve başvurular hakkında da 6446 Sayılı Kanunun 17.maddesi hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiğini, bu nedenlerle davaya davalılar yanında feri müdahil olarak katılma taleplerinin kabulüne, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan… vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisinin EPDK’ya ait olduğunu, kayıp kaçak elektrik bedeli ve diğer tarife bileşenlerinin kurumun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlendiğini, söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararının kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haiz olduğunu, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluk olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklarını, EPDK kararı idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tüm tüteticileri bağlayıcı niteliğe haiz olduğunu, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun işlemin niteliğine göre idare mahkemeleri veya Danıştay tarafından değerlendirildiğini, kanunların Anayasa’ya uygunluğunu ise başvuru yollarının kullanılması halinde Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirdiğini, bu nedenle davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, davacı tacir olup TTK gereğince faturalara itiraz süresinin 8 gün olduğunu, davacının içeriğine itiraz etmeden kabul ettiği faturalara dayanarak alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacı tarafla elektrik sözleşmesinin tarafı olan dava dışı şirket tarafından imza edilen sözleşmede EPDK kararları ile birlikte dava ile iadesi talep olunan bedellerinde de tahsil edileceğinin belirtildiğini, bu hususların davacı şirketçe kabul edildiğini, 6446 Sayılı Kanunun 17.maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun 21.maddesi ve geçici 20.maddesi ile eklenen hükümler ve kanunun 17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, bazı yargı mercileri tarafından kanunla düzenlenmediğinden bahisle tüketicilerden tahsilinin mümkün olmadığı yönünde yoruma maruz kalan tarife bileşenlerinin bu kanun ile artık yasal tanıma kavuştuğunu ve buna ek olarak bu hükümlerin yürümekte olan tüm uyuşmazlıklarda da uygulanacağını beyanla davanın öncelikle görev yönünden, davalı ve ihbar edilen…’ın dava konusu edilen bedellerin tahakkuk, tahsil edilmesinde tasarrufları olmadığından ve haksız kazanç elde etmediklerindne husumet nedeniyle, dava konusu bedellerin tahakkuk ve tahsilinde hukuka aykırılık bulunmaması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili 17/07/2017 tarihli duruşma için yokluğunda karar verilmesi talebini içerir mazeret dilekçesi sunmuş, Mahkememizce yargılamanın geçirmiş olduğu safahat dikkate alınarak mazeretinin reddine karar verilerek HMK.150/1 maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, bu tarihten itibaren 3 aylık yasal süresi içinde davanın yenilenmediği anlaşılmakla 18/10/2017 tarihinde HMK.150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin … esas,… karar sayılı, 10/09/2019 tarihli kararı ile somut olayda HMK.150/6.madde şartlarının oluşmadığı, mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararı usul ve hukuka aykırı bulunmakla, kararın HMK 353/1-a-5 maddes uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir
Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada davacı vekili; BAM kararına bir diyeceklerinin olmadığını, ilgili yasal düzenlemenin dava açıldıktan sonra geçmişe dönük yürürlüğe girmiş olmakla öncelikle davanın kabulüne, mahkeme aksi kanaatteyse vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeksizin davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir
İhbar olunan … vekili; HMK.150.maddesi uyarınca BAM tarafından yasaya aykırı karar verildiğini, bu kararı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; davacının davalı şirkete abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli ve sair bedeller adı altında haksız alındığı iddiası ve bunların tahsiline yönelik Alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür.
Mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, tahakkuk ettirilen davaya konu iptali istenilen bedellerin mevzuata uygun tanzim edildiği ve fazla bir bedelin yansıtılmadığının anlaşıldığı, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında aboneler tarafından kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücreti takdirine ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yasa değişikliği kapsamında davanın esası konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 51,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,84 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve istek halinde sahibi davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 93,10 TL harç, 288,20 TL posta, müzekkere, tebligat masrafından oluşan toplam 381,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır