Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/492 Esas
KARAR NO : 2020/29
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirket ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki ve alacak ilişkisi bulunmadığını, takip konusu çekin davacının rızası dışında elinden çıktığını, bu hususta davacı tarafından çekin çalındığı anda hemen karakola bilgi verildiğini ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu, bu hususta…dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, yine çekle ilgili Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açılarak çek üzerine ödeme yasağı konulduğunu, çekte cirosu bulunan davacıdan sonraki …Şti ile davacının herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının faaliyet gösterdiği alan ile işbu şirketin faaliyet alanı arasında da herhangi bir ortak alan bulunmadığını, davacının çeki sürekli olarak çalıştığı …AŞ’den aldığını, çekin davacının rızası dışında elinden çıktığını, davalının kötü niyetli olarak çeke dayalı olarak icra takibi başlattığını ve davacının ticari hayatını zedelediğini, davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, anılan nedenlerle davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı taraf davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi sebebi ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
7155 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile eklenen 6102 Sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23.maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A.maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını yada arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 31/07/2019 tarihinde arabulucuya başvurulmadan açıldığı, bu hususun dava dilekçesinden ve davacı vekilinin 15/01/2020 tarihinde alınan imzalı beyanından anlaşıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği görülmekle, davacı tarafından açılan davanın konusu davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi sebebi ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığının değerlendirilmesine gelince, menfi tespit davasının konusunun da davalının davacıdan alacaklı olup olmadığının tespitine yönelik olduğu, kaldı ki menfi tespit davasının her zaman için istirdat davasına dönüşme ihtimalinin bulunduğu, dava istirdat davası olsa idi zorunlu arabuluculuğa tabi olması gerektiği, nitekim davamızda da yargılamanın istirdat davasına dönüştüğü, bu kapsamda menfi tespit davasının da zorunlu arabuluculuğa tabi olması gerektiği değerlendirilmekle, menfi tespit davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının ZORUNLU ARABULUCULUĞA BAŞVURULMAMASI SEBEBİYLE USÜLDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 5.569,06 TL’den mahsubu ile bakiye 5.524,66 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”