Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/491 E. 2021/155 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/491 Esas
KARAR NO:2021/155

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözl. Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/07/2019
KARAR TARİHİ:25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sürücüsü ve maliki olduğu … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından mecburi mesuliyet sigortası poliçesiyle sigortalandığını, aracın 21/09/2009 tarihinde sebep olduğu kaza nedeniyle daimi sakalanma meydana geldiğini ve müvekkili şirketin 12.531,00-TL hasar tazminatını 24/11/2017 tarihinde ödediğini, araç sürücüsü …’nun yapılan kontrollerde ehliyetinin bulunmadığının tespit edildiğini, taraflar arasındaki alacağın likit olduğunu ve zarar neticesinde ödenen tazminatın ekspertiz raporu ile tespit edildiğini, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı sebebiyle asıl alacağın %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin TTK.’da düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakla TTK. ‘nun 3. ve 4. maddeleri hükümleri uyarınca ticari işlerdeki temerrüt faizi oranına hükmedilmesini ve alacağa ticari faiz uygulanmasını, takip konusu alacağa %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ileride doğabilecek telafisi güç durumlar için kazaya karışan davalı tarafa ait aracın sicil kaydına dava sonuna kadar devrinin engellenmesi için tedbir konulmasını, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ekipmanları .. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … plakalı aracın maliki olup aracın satışı hususunda … ile anlaşılması üzerine 29/10/2008 tarihinde oto satış sözleşmesi imzalandığını, sadece taraflar arasında anlaşmanın çerçevesini ortaya koyan bir protokol mahiyetindeki sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte henüz resmi tescil işlemleri gerçekleşmeden önce aracın anahtarlarıyla birlikte …’a teslim edildiğini, edinilen bilgiye göre …’ın daha sonra aracı diğer davalı olan …’nun kullanımına verdiğini, 18 yaşının altında olan ve kazaya karışan diğer davalı şahıs ile müvekkilinin hiçbir ilişkisinin olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın …’a ihbarını, davacı şirketin 21/09/2009 tarihinde gerçekleşen kaza için neden 8 yıl 2 ay sonra talepte bulunduğu hususunun açıklattırılmasını, zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmesini, davacı tarafından diğer davalının %100 oranında kusurlu olduğunun ifade edildiği ancak buna dayanak olarak sadece ekspertiz raporu ve tutanakların gösterildiğini, davacı tarafından alacağın likit olduğu iddiasıyla icra inkar tazminatı talep edilmiş olsa da haklılık durumunun tam olarak ancak yargılama neticesinde tespit edilebileceğini, izah edilen nedenlerle haksız talep ve davanın reddini, yargılama gederleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, Yalova İl Emniyet Müdürlüğünün 22/01/2020 tarihli müzekkere cevabı ekinde … plakalı aracın tescil bilgileri, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası (uyap üzerinden) Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, tazminat hesap bilirkişisi … ve sigorta uzmanı …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 18/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 21/09/2017 tarihinde meydana gelen olayda sigorta şirketinin dava dışı kazalıya 12.531,36 TL hasar ödemesini Sulh Protokolü- İbraname karşılığı yaptığını, … ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu uyarınca davalı …’nun %100 kusurlu olduğu, ATK maluliyete ilişkin raporda kazalı …’ın çalışma gücü kaybının olmadığı, iyileşme süresinin 12 ay olduğundan …. Asliye Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyası ile yapılan hesaplamanın 5951,60 TL geçici iş göremezlik zararının belirlendiği, sigorta tarafından dava dışı …’a sulhname ile 12.531,36 TL ödeme yapıldığını, sigorta şirketinin halefiyet gereği ödenen miktarı rücu kabiliyeti bulunduğunu ve bunun sebebinin sigortalı aracın gereken ehliyetnameye haiz olmayan kişi tarafından kullanılmasıyla bu kişinin (sürücünün) kusurlu olmasının rücu etmek için yeterli olduğunu, rücu edeceği tarafın Mecburi Mali Mesuliyet Genel Şartları madde B4 gereği sigortalının kendisi olabileceğini, rücu oranın Adli Tıp Raporu’nda da belirtildiği şekilde %100 olabileceğini, davalı tarafından bahsi geçen aracın dava dışı … ile davalı … arasında harici satışa dayalı sözleşme imzalandığı ancak noter satışı olmaksızın haricen yapılan satış protokollerinin sigorta mevzuatı açısından geçerli olamayacağını, dosyadaki mevcut veriler kullanılarak yapılan hesaplamada dava dışı …’ın talep edebileceği toplam hasar bedelinin 12.997,39-TL olmasına karşın davacı tarafından icra takibine konu edilen tutarın 12.531,36-TL olduğu, ödeme emrinde faiz başlangıç tarihi (ödeme tarihi) 24/11/2017 olarak gösterilmesine rağmen dava dosyasında bulunan ödeme banka dekontunda ödemenin 27/11/2017’de yapıldığını, bu nedenle 27/11/2017 ile 16/04/2018 tarihleri arası işlemiş faiz tutarının 432,59-TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; haksız fiilden kaynaklanan zarar nedeniyle sigortanın sigortalısına ödediği bedelin rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptalidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49/1.maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Haksız fiil neticesinde maruz kalınan bedensel zarar aynı yasanın 54.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; 1. Tedavi giderleri, 2. Kazanç kaybı, 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
Somut davada meydana gelen kaza 28/09/2009 tarihinde olduğu, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı davacısı …’a velayeten anne ve babasının, davalı …Ş’ye açmış olduğu davada mahkemece, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapor uyarınca sürücü …’nun yönetimindeki kamyon ile yola gereken dikkati vermediğini, geçme yasağı bulunan yol bölümünde kendi seyir şeridini muhafaza ederek kontrollü şekilde seyrini sürdürmediğini, karşıdan gelen araçların hız ve yakınlığını kontrol etmeden önündeki bisikleti geçmek istediği ancak önlemsiz vaziyette iken bisiklete çarptığı olayda asli ve %100 kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu belirtilmiştir. …’ı maluliyete ilişkin raporu alınmış, raporda genel çalışma gücünün kaybedilmediği, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı belirtilmiş, mahkemece dosya bilirkişiye tevdii edilmiş ve kaza tarihi itibariyle 5.951,60 TL iş gücü kaybına ilişkin maddi zararı tespit edilmiştir. Mahkememizce alınan rapordan zarar hesaplaması yapılarak aynı bedel bulunmuştur. …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada davalı … tarafından 27/10/2017 tarihli sulh protokolü-ibranamenin içeriğinden feragat içerdiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememiz dosya arasında bulunan davacı tarafından sunulan banka makbuzundan Asliye Hukuk Mahkemesi kararına esas olan sulhname kapsamında sigorta şirketinin kazalıya 12.531,36 TL ödeme yapmış olduğu anlaşılmıştır. KTK 85/son maddesinde, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Sulhname kapsamında sigorta şirketi tarafından …’ın kazadan kaynaklı zararının karşılandığı, kazaya karışan araç işletenin dosyamız davalısı ….Ltd. Şti için kaza tarihinde sigorta poliçesinin olduğu, aracın sürücüsü …’nun meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğu, KTK 85. Fıkrası kapsamında işletenin aracın sürücüsü gibi sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Sigortacının sigortalısına başvuruda bulunabileceği haller Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar B.4. Maddesinde belirtilmiş olup sürücünün ehliyetsiz olması ve a fıkrası gereği tazminatı gereken olayın sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmesi hali bu sebeplerden olup somut olayda sigortalı aracın ehliyeti olmayan kişi tarafından kullanılması ve bu kişinin sürücü olması durumunda kusurlu olması rücu etmek için yeterli olduğundan; davacının kendi sigortalısı olan davalı şirkete ve sigortalı aracın sürücüsü davalı şahsa rücu edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Meydana gelen kazada kusuru bulunmayan kazalı …’ın kaza tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülerek ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmekte olduğu belirtilmektedir. Her ne kadar dava dışı iyileşme süresi 12 aya kadar olduğu belirtilen kazalı …’ın kaza tarihinde 18 yaşını doldurmamış olduğundan ve çırak vs. gibi işlerde çalıştığına ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmamış ise de; yaşı küçük için yukarıda açıklandığı gibi, yerleşik Yargıtay uygulamaları ile işgücü kaybına ilişkin zararın, gelir elde etme yaşında olmayan yaşı küçük çocuk için efor kaybına ilişkin zararı da kapsadığı dikkate alınarak, kaza tarihinden itibaren tazminat hesaplanması yapılmıştır. Belirtilen bu sebeplerle; Davacı … sulhname protokolü- ibraname kapsamında dava dışı yaşı küçüğe yapılan ödemeyi sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz, asli ve tam kusurlu olması sebebiyle sigortalı araç sürücüsü ve sigortalısından talep etme hakkı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı olan sigortalı şirket kazaya karışan … plakalı aracın satışı hususunda … isimli şahıs ile anlaşılarak 29/10/2008 tarihli oto satış sözleşmesi imzalandığını, resmi işlemlerinin gerçekleşmediği ancak aracın belirtilen bu kişiye teslim edildiğini sadece noter devrinin gerçekleşmediği yönünde savunmada bulunmuş ise de; meydana gelen kazanın 28/09/2009 tarihinde, bahsi geçen satış sözleşmesinin ise yaklaşık 1 yıl önce yapıldığı iddiası karşısında 1 yıl boyunca araç devrinin yapılmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, araç sahibinin tacir olduğu, işlerinde basiretli davranmak zorunda olduğu, araç alış- satış işlemlerinin resmi kurum olarak noterliklerde yapılması gerektiği, ilgili trafik tescil kayıtlarının celbi ile aracın davalı şirkete ait olduğu anlaşılmakla bu yöndeki iddialara itibar edilememiş, davalı şirketin araç maliki olduğundan sorumlu olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Belirtilen bu sebeplerle davacı … şirketinin ödemiş olduğu tazminatı davalılara rücu etme hakkı bulunduğundan 12.531,36-TL’nin tahsilini davalılardan talep edebileceği, davalıların bu hususa yönelik icra dosyasına yapmış oldukları itirazların haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalıların …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı icra dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline takibin 12.531,36-TL asıl alacak üzerinden devamına, icra takip dosyasında davacı alacaklı işlemiş faiz talebinde bulunduğu anlaşılmış ise de açılan itirazın iptali davasında işlemiş faiz yönünden harçlandırılmış bir talep bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ve davalıların itirazlarının bu sebeple kısmen iptaline karar verilmiştir. Ayrıca alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşılmakla, İİK 67/2. Maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KABULÜ ile; davalıların …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı icra dosyasına yapmış oldukları itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 12.531,36-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesine, işlemiş faiz yönünden harçlandırılmış bir talep bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(2)İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında (2.506,27-TL) icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 856,01-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 149,14-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 706,87-TL harcın davalılardan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,
(4)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 149,14-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harcı ile 1.600,00-TL bilirkişi ücreti, 217,20-TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.010,74-TL yargılama masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
(6) 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/02/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.