Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/461 E. 2022/524 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/461 Esas
KARAR NO:2022/524

DAVA:Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:22/07/2019
KARAR TARİHİ:29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere tek ortaklı olduğunu, tek ortağın da yabancı olduğu bir limited şirket olduğunu, davalı şirketin müteahhitliğini yaptığı taşınmaz inşaatının tanımını davacı şirketin müdürüne yaptığını, yatırım amacıyla da 3 adet bağımsız bölümün satışı konusunda tarafların anlaştığının ve 3 adet harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, davacının sözleşmede belirtilen taksitleri ödediğini, davalı tarafın, söz konusu taşınmazların devriden kaçındığını, davacı şirketin müdürünün yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu henüz öğrendiğini, harici satış-satış vaadi sözleşmeleri için hukukta şekil şartı ön görüldüğü ve taraflar arasındaki sözleşmelerin düzenleme şeklinde noterde yapılmadığının batıl olduğunu, davacının ödemelerin bir çok kısmını dolar olarak yaptığını, söz konusu bedellerin işbu dava tarihi itibari ile TL karşılığının dikkate alınması gerektiğini, diğer TL olarak ödenen bedellerin ise denkleştirici adalet ilkesi uyarınca uyarlanması gerektiğini, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca davalının iade yükümlülüğü olduğu, hem tapuda devir yapmaktan kaçınan hem de bedel iadesi yapmaktan kaçınan davalı taraf ile arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.000.000,00TLnin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 15/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinde bazı hususların ıslah edildiğini, HMKnun 222/5 mad uyarınca davacı tarafından davalıya ödenen bedellere ilişkin olarak davalının ticari defterlerine dayanmakta olduklarını, sözleşmeler uyarınca 05/01/2016 tarihi itibari ile 645 nolu bağımsız bölüm için 1.468.580TL, 170 nolu bağımsız bölüm için 1.609.163TL, 234 nolu bağımsız bölüm için 2.719.570TL olarak tarafların anlaştıklarını, harici satış vaadi sözleşmelerine konu 3 bağımsız bölümün toplam satış bedelinin 05/01/2016 tarihi itibariyle 5.797.313TL olduğunu, harici satış sözleşmelerine ilişkin olarak senetler düzenlendiğini, davalıya davacı tarafından toplamda yaptığı ödemelerin, sözleşmelerde yazılı senet girişleri ve harici satış sözleşmelerinde de belirtili senetlerin ödemelerinin de hem dolar hem TL karşılıkları da dahil olarak yer aldığını, yapılan ödemelere ilişkin olarak davalı tarafın cari defteri kayıtlarına dayandıklarını beyanla davanın kabulün karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, öncelikle davanın satış bedeli ödemeleri kapsamında belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından usulden reddi gerektiğin, davacı ile davalı arasında bir kısım bağımsız bölümlere istinaden satış vaadi sözleşmelerinin akdedildiğini ve … nezdindeki bağımsız bölümlerin satışı, teslimi ve tapu devri ile bu bedellerinin sözleşmelere uygun olarak süresinde ve eksiksiz şekilde ödenmesinin her iki tarafça da satış vaadi sözleşmelerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, davacının satış bedellerinin tamamını ödemeksizin tapu devri talep ettiğini, davalı şirketi zor durumda bırakmaya çalıştığını, davacının geçerli ve ayakta olan sözleşmeleri kendi keyfi tercih ve sebepleri ile sözde haklı sebep varmış gibi fesih ettiğini, bu hali ile davacı tarafından ödenen kısmi satış bedellerinin iadesinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, aksine davalı şirketin zarara uğradığının açık olduğunu, sözleşmelerin haksız şekilde fesh edildiğini, davacının ödenen bedellerin iadesini talep etmesine de itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, tarafların delilleri celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişiler Mali Müşavir …, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …, Bankacı …, İnşaat Mühendisi …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından tanzim olunan 28/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalıya ait banka hesapları incelendiğinde davacının dilekçelerinde ödendiğini iddia ettiği ödemelerden sadece 13/07/2016, 25/04/2016 v 15/01/2016 tarihli ödemelerin tespit edildiğini, diğer ödemelere söz konusu banka hesap ekstrelerinde rastlanılmadığını, davalının yasal defter ve kayıtları incelendiğinde davacı tarafından yapılan ödemelerde dahil olmak üzere ödeme tutarının 4.345.147,68TL olarak tespit edildiğini, davacı tarafça yapılan ödemelerin 22/07/2019 dava tarihi itibariyle güncellenmiş ortalama değerinin 8.383.644,24TL olarak hesaplandığını, dava konusu gayrimenkullerin değerlerinin ayrı ayrı hesaplandığını belirtmişlerdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, davacı ile davalı arasında akdedildiği ileri sürülen harici taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri uyarınca davalı tarafından davacıya satıldığı iddia edilen taşınmazların tapularının devredilmemesi sebebiyle sözleşmelerin geçersiz olduğundan bahisle ödendiği iddia edilen bedellerin iadesine yönelik tazminat davasıdır.
Davacı vekili 30/03/2022 tarihli dilekçesi ile, tarafların sulh olduklarını, bu nedenle davadan feragat ettiklerini, feragat beyanları doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettiklerini beyan etmiş, yine mahkememizin 29/06/2022 tarihli oturumuna katılarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu 30/03/2022 tarihli dilekçesi ile, feragati kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre feragat, davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi diye tanımlanmıştır. Feragatin kayıtsız ve şartsız olacağı, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği belirtildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesinin de incelenmesinde feragata yetkili olduğu görülmekle; davacı tarafından açılan iş bu davanın feragat sebebiyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Feragat sebebiyle dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Taraf vekillerinin beyanları nazara alınarak, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, yapılan giderlerin tarafların kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 119.542,50TL(dava açılırken 85.387,50TL + ıslah ile 34.155,00TL)den mahsubu ile fazla alınan 119.461,80TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI