Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/327 E. 2020/301 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/327
KARAR NO : 2020/301

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2014
KARAR TARİHİ : 16/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı bankanın …şubesi müşterisi olan dava dışı…’a ait SIM kartının kötü niyetli 3.şahıslar tarafından sahte nüfus cüzdanı ibraz edilmek suretiyle kopyasının çıkartılarak interaktif hesabına girilmesi ve rızası dışında havale yapıldığı iddiası ile … tarafından Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile davacı banka aleyhine alacak davası açıldığını, açılan davanın kabulüne karar verilerek 60.400 TL’nin 09/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davacı bankadan alınarak …’a verilmesine karar verildiğini, söz konusu ilamın Fatsa İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, takip konusu mahkeme kararının kesinleşmesine üzerine icra takip dosyasına konu edilen borcun 128.476 TL olarak davacı bankaca icra dosyasına ödendiğini, işbu davada diğer davalının …A.Ş olup asli kusurun davalıda olduğunu ve bu nedenle dava dışı …’a yapılan ödeme nedeniyle 132.889,55 TL’ye ulaşan davacı banka zararını rücuen davalı şirketten talep etme zorunluluğunun olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin ve bayinin haksız fiilleri sebebiyle icra dosyasına ödenen tutar ve yargılama harç ve giderleri olmak üzere toplam 132.889,55 TL tutarındaki davacı banka zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankaya karşı işlenen dolandırıcılık eyleminin 19/10/2009 tarihinde gerçekleştirildiğini, haksız fiile dayalı tazminat davalarının zararın ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiğini, davacının olayın oluştuğu 28/12/2009 tarihinde zarardan haberdar olmasına rağmen süresinde davayı ikame etmediğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca somut olayda davalı şirketin sorumlu tutulamayacağının kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olduğunu, haksız fiile dayalı tazminat talebinde bulunulabilmesi için kusurun varlığının yeterli olmayıp, zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağının varlığının gerektiğini, davalı şirket tarafından sunulan haberleşme hizmetinin, böyle bir dolandırıcılık eylemine sebep olamayacağının aşikar olduğunu, davacı şirket ile ne davacı bankanın ne de dava dışı bankanın müşterisi arasında para transferlerinde cep telefonu ile onay verileceğine ilişkin herhangi bir sözleşmenin olmadığı gibi davalı şirketin bu yönde bir güvenlik önlemine rızası da olmadığını, davalı şirketin SMS mesajları ile şifre iletilmesi ve para transferlerine ilişkin ne bir taahhüdü ne de bir onayı olduğunu, internet bankacılığı sisteminin bir bankacılık işlemi olup, davalı şirketin hiçbir şekilde tasarrufta bulunamayacağını ve sistemdeki aksamalardan sorumlu tutulamayacağının aşikar olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı bankanın müşterisine ait olan SIM kartın dava dışı kişiler tarafından kopyasının çıkartılması ve interaktif hesaba girilmesi suretiyle davacı bankanın zarara uğradığı iddiasına dayanan rücuen alacak davasıdır.
Mahkememizin … esas, … karar sayılı 06/02/2017 tarihli kararı ile, davacı bankanın zararı ile davalının fiili arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, meydana gelen zararın davacının bizzat kendi kusuru ve alması gereken önlemleri almaması sebebiyle oluştuğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı, 12/07/2017 tarihli kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2017/4652 esas, 2019/1536 karar, 25/02/20019 tarihli ilamı ile; mahkemeye sunulan 12/10/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin abonesi olan dava dışı …’a ait SIM kartının kötü niyetli 3.kişiler tarafından sahte nüfus cüzdanı ibraz edilerek kopyasının çıkartıldığı, dolayısı ile kimlik doğrulaması bakımından gerekli özeni göstermeyen davalının da ortaya çıkan zararda kusurlu olduğunun belirlenmesine rağmen, mahkemece ortaya çıkan zararda hem davacı bankanın hem de davalının kusuru bulunduğu gözardı edilerek davalının fiili ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin ve istinaf mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yargılama ile davacı vekili Yargıtay bozma ilamına uyulmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, davalı vekili ise kararda direnilmesini, aksi halde kusur yönünden rapor aldırılmasını talep etmiş , mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya davaya konu olayda tarafların sorumlulukları ve kusur oranlarının belirlenerek ek rapor tanzimi için daha önce rapor sunmuş olan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 19/02/2020 tarihli raporda; dava konusu zararın davacı bankanın internet bankacılığında gerekli güvenlik önlemlerini almaması fiili ile davalının sahte kimlik ile hak sahibi olmayan bir şahsa SİM kart teslim etmesi fiilinin birleşmesiyle meydana gelmiş olduğu, somut olayda ne bankanın fiili ne de davalının fiilleri zararları meydana getirmek için tek başına yeterli olmayıp ancak bir araya gelmek suretiyle zararlı sonucu doğuracak nitelikte bulunduğu, nitekim davalı bayiinin sahte kimlikle hak sahibi olmayan bir şahsa SİM kart teslim etme fiili olmasaydı, suçu işleyen kişinin SİM karta gönderilen şifreyi sisteme doğru giremeyeceği ve havale işlemini tamamlayamayacağı, davacı banka ile davalının fiillerinin birbirlerinden haberdar olmaksızın bir araya geldiği ve zararlı sonucu meydana getirdiği, kusur oranlarının taktiri mahkemeye ait olmakla birlikte tarafların %50 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı bankanın dava dışı müşterisi …’ın kötü niyetli 3.kişiler tarafından sahte nüfus cüzdanı ile davalı GSM şirketi bayisine başvurulmak suretiyle SIM kartının kopyası çıkartılarak davacı banka nezdindeki interaktif bankacılık sistemindeki hesabına girilmesi neticesinde havale işlemi yapılmış, dava dışı …’ın davacı bankaya karşı açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmesi üzerine icra takibine konu edilmiş, davacı banka tarafından icra dosyasına 21/07/2014 tarihinde 128.476 TL ödeme yapılmıştır.
Somut olayda davacı bankanın internet bankacılığı uygulamalarında en üst güvenlik önlemlerini alması gerektiği, davacı bankanın mevduatı koruma yükümlülüğü kapsamında meydana gelen güvenlik açığının olayın meydana gelmesinde etken olup zararın oluşumunda davacı bankanın kusurlu olduğu, yine davalı GSM şirketinin SIM kart çıkartılması işlemi esnasında kimlik bilgilerini kontrol noktasında gerekli hassasiyeti göstermediği, davacı banka müşterisinin hesabından yapılan işlemde kötü niyetli 3.kişilerce SIM kart kopyasının çıkartılması işleminin davalı şirketin gereken özeni ve dikkati göstermemesi nedeniyle dolandırıcılık işleminin gerçekleşmesine olanak sağladığı, bu nedenle her iki şirketinde olayın meydana gelmesinde kusurlu oldukları, Mahkememizce de itibar edilen bilirkişi incelemesi ile tarafların kusur oranları %50 olarak belirlenmekle davanın kısmen kabulü ile davacı tarafça icra dosyasına yatırılan 128.476 TL’nin %50 indirim sonucu 64.238 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 64.238,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.388,09 TL nispi karar harcından peşin alınan 2.269,45 TL nin mahsubu ile bakiye 2.118,64 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.298,45 TL harç, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 264,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.962,95 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.915,66 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 9.150,94 nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 17 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 8,78 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince red edilen kısım üzerinden 9.724,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır