Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/322 E. 2019/491 K. 31.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/322
KARAR NO : 2019/491
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 31/10/2018
KARAR TARİHİ: 31/05/2019
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih … E. – … K. sayılı dosyası görevsizlik kararıyla mahkememize gelmiş olmakla;
Dosya ele alınarak 6100 Sayılı HMK 138-(1) ve 320-(1) maddeleri uyarınca evrak üzerinden yapılan inceleme neticesinde aşağıdaki karar tesis olunmuştur:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1)Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası …’ın 29/09/2018 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak davacının ve davalının kaldığını, mirasın 3 payının davacıya 1 payının davalıya kaldığını, müteveffanın 24/04/2018 tarihinde…bank …Şubesi’ndeki hesabından 95.000,00 USD davalının hesabına aktarıldığını ancak müteveffanın daha önceki imza sirküleri ile davalının hesabına dayanak oluşturan talimat dilekçesindeki imzanın farklı olduğunu, davalı bankanın da böyle bir işlemi yapma konusunda müteveffa tarafından yetkilendirilmediği için sorumluluğunun bulunduğunu, müteveffanın 10/03/2018-02/05/2018 tarihleri arasında hastanede bulunduğunu, ağır ilaçlar aldığını, ayrıca davalı ile müteveffa arasında sözleşme ile 26/02/2013 tarihinde mal ayrılığı rejiminin kabul edildiğini belirterek davaya konu tasarruf işleminin iptalini, müvekkilinin miras payı karşılığı olan bedelin işlemin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek olan USD mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”
(2) Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; murisin evli ve çocuklu olarak vefat ettiğini, müvekkilinin ve oğlunun mirasçı olarak kaldığını, müvekkili ile murisin 05/03/2013 tarihinde evlendiğini, müvekkilinin 26/02/2013 tarihinde mal ayırlığı sözleşmesi ile mal ayrılığı rejimini kabul ettiğini, müvekkili ile murisin 5 yıl evli kaldığını, murise kanser teşhisi konduğunu, müvekkilinin bu süreçte murisin yalnız bırakmadığını, sürekli yanında olduğunu, bunun üzerine murisin her an vefat edebileceği düşüncesiyle müvekkilinin parasız kalmaması için 95.000 Dolar hesabına para gönderdiğini, 27/08/2018 tarihinde mal ayrılığı sözleşmesini sona erdirdiğini, müvekkiline minnet duygusuyla bağışta bulunduğunu, muris tarafından 27/08/2018 tarihinde hastaneden akli denge raporu alındığını, murisin son ana kadar içinde bulunduğu durumun farkında olduğunu, verilen paranın miraspayına mahsuben verilen bir para olmadığını, minnet duygusuyla verilen bir vefa göstergesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
(3)Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle;uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığını, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın aktif ve pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu işlemler bizzat müteveffa …’ın bilgisi dahilinde kendisinin yazılı talimatına istinaden gerçekleştirilmiş olup müvekkil bankanın herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil bankanın ıslak imzalı talimatlar gereğince para transferi yapmasında herhangi bir kusuru bulunmadığını, müteveffanın talimatını verdiği işlemler esnasında fiil ehliyeti ve idrak kabiliyeti yerinde olduğunu, yapılan işlemlerin bizzat kendisi tarafından yapılmış olduğunu , geçerli ve bağlayıcı olduğunu, dile getirerek davanın reddini savunmuştur.
(II) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; muris muvazaası ve butlan iddiası kapsamında açılan iptal ve iptale tabi tutulması istenilen işlem karşılığı miras payına tekabül eden bedelin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Dosya İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı sonrasında mahkememize tevzi edilmiştir. Karar gerekçesine bakıldığında; işlemin bankacılık işleminden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğunun ifade edildiği görülmektedir.
Söz konusu gerekçeye iştirak edilmesi mümkün değildir. Zira bu davadaki amaç; murisin yaptığı tasarrufun geçersiz sayılması ve butlan iddiası nedeniyle davacı miras alacaklısına karşı sonuçsuz kalmasıdır. Dava, şahsi nitelikte ve mirasçının tasarruflarına yöneliktir. Asıl uyuşmazlık konusu edilen husus; iptale tabi işlemin bankacılık işlemi olması hasebiyle ortadan kaldırılmasına ilişkin değil, öncelikle muvazaa iddiasının irdelenerek davacının miras payı oranında hak sahibi olup olmayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın bu minvalde ele alınması gerekli olup taraflardan birinin banka olması davanın Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmesi sonucunu doğurmamalıdır.
Davacı ve davalı asilinin de tacir olmadıkları dosya kapsamına göre sabit görüldüğünden, dava konusunun bizatihi “ticari dava niteliği” arz etmemesi sebebiyle davanın genel görevli mahkeme olan “Asliye Hukuk Mahkemesinde” görülmesi gerekmekle mahkememizin görevli olmadığına ve dosyanın olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle kesinleşmesinin akabinde re’sen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı … Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine ilişkin aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
(III) KARAR :
(1)Mahkememizin somut uyuşmazlığı çözmekte görevliği olmadığının takdiriyle davanın usulden REDDİNE,
(2)İstanbul… ASHM’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden verilen görevsizlik kararı kapsamında Mahkememizle anılan Mahkeme kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden görev uyuşmazlığı konusunda dava dosyasının karar kesinleştikten sonra re’sen İstanbul Bölge Adliye Mah. 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
(3)HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
(5) Evrak üzerinden karar verildiğinden gerekçeli kararın re’sen taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluğunda, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”