Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/318 E. 2020/361 K. 29.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/318
KARAR NO: 2020/361

DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/05/2019
KARAR TARİHİ: 29/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Türkiye’nin en büyük medya kuruluşu olan …’ya bağlı olarak faaliyet gösteren başta …, … ve …Gazeteleri ile …,…, … olmak üzere birçok yazılı ve görsel basın kuruluşunu bünyesinde barındıran … ‘na bağlı www…..com.tr internet sitesinin yayın hakkı sahibi olan şirket olduğunu, …’nin 11.03.2019 tarihli nüshasında manşette büyük harflerle ve davacı … ‘İN LOGOSU KULLANILARAK; ‘…” başlığı İle, ikinci … harfine … logosu eklenmek suretiyle yayınlanan haber, davacının haklarını ve itibarını zedeleyen, açıkça hakaret ve iftira içeren İfadeler barındırdığını, ayrıca söz konusu haberin davalılara ait internet sitesinde https://www…..com.tr/… URL adresinde de yayınlandığını, dava konusunun haberlerde aynen; edepsizlik, yalan …, iftiranın dozu daha da artıyor, sağdaki ve soldaki de yalan haber, 20 yıldır yönettikleri ve zinayı serbest bıraktıkları şeklinde ifadelerin yer aldığını, söz konusu haberlerin manşetten ve büyük harflerle davacı şirket’in Jogosu kullanılarak davacı şirkete “…” şeklinde isnatta bulunularak yayınlanmasının zararın etkisini daha da artırdığını, söz konusu yayınlarda davacı şirket’in internet sitesinde 09.03.2019 tarihinde yayınlanan “…” başlıklı hukuka uygun haberinin görseli de kullanılarak, söz konusu haber adeta bahane gösterilerek davacı şirket’e hakaret edildiğini, ağır ithamlarda bulunulduğunu, dava konusu haberlerde geçen; “…” şeklindeki ifadenin başlı başına hakaret ve iftira teşkil ettiğini, davacı şirketin bir basın yayın kuruluşu olduğunu, söz konusu İsnatların hiçbir dayanağının bulunmadığını, davalının isnatlarının tek amacının davacı şirket aleyhine kamuoyu yaratma çabası olduğunu, dava konusu yayınlar ile davacıya karşı dayanağı olmayan ve doğru olmadığı çok açık olan ithamlarda bulunulduğunu, davacı şirket aleyhine kamuoyu oluşturulmasının amaçlandığını, Hukuk Genel Kurulu Kararı’nda da belirtildiği üzere “gerçek dışı haber verilmesi daima hukuka aykırılık” “…” ve “…” ifadeleri emsal yargıtay kararı’nda da hukuka aykirilik teşkil ettiğini, dava konusu yayınlarda manşetten, büyük harflerle, davacı şirketin logosu kullanılarak davacı şirketin yalancı ve iftiracı ilan edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu yayın ile basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığını belirterek davaya konu haksız haber sebebi ile 100.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 11.03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu ifadelerin hukuka aykırılığının tespiti ve masrafı davalılardan alınmak suretiyle kararın tirajı En Yüksek Ulusal iki gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; haberin yorum yapılmaksızın, haberin doğruluğu ve yanlışlığı hakkında bir kanaat dahi belirtilmeksizin objektif bir biçimde halkın haber alma özgürlüğü ve basının haber verme hakkı çerçevesinde hukuka uygun olarak aktarıldığını, eleştiri sınırları içinde kalan, hukuka aykırı olmayan, basın görevi olan kamuoyuna haber verme niteliğinde kalan işbu haber dolayısıyla davacının haklarına yapılmış bir saldırı bulunmadığını, ve davanın reddi gerektiğini, basının halka ulaştırmasında kamu yararı bulunan haberleri zamanında ve haberin gerektirdiği ayrıntılarla doğru olarak toplayıp topluma ulaştırdığında kamu görevi niteliğindeki görevini yerine getirmiş olduğunu, dava konusu haberde yayınlanmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunan gerçek ve güncel bir haber olduğundan, ayrıca olayın, açıklamanın, eleştirinin özle biçim dengesi korunarak yayımlandığından davacının iddiası gibi basında sorumlu tutulamadığını, haberi yorum yapmadan yayınlayan gazetelerin tazminattan sorumlu tutulamayacaklarını, aksi halde basın özgürlüğünün ihlal edilmiş olacağını, davaya konu yazıların ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, dolayısıyla dava konusu haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığını ve hukuka uygun olduğunu, haksız yere açılmış olan davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerinin kötü niyetli ve haksız zenginleşme adına olduğunu, manevi tazminata faizin olay tarihinden itibaren değil dava tarihinden itibaren işletilebileceğini belirterek tamamen haksız ve hukuka aykırı olan hukuki dayanaktan yoksun sadece sebepsiz zenginleşmek maksadıyla açılmış olan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalılara ait …’nin 11/03/2019 tarihli nüshasında yer alan ifadelerin kişilik haklarının ihlali mahiyetinde olduğundan bahisle hukuka aykırılığının tespiti ile Türkiye çapında yayınlanan yüksek tirajlı gazetelerden en az ikisinde yayınlanmasına, davaya konu haksız haber nedeniyle 100.000 manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinden ibarettir.
Haksız fiil Eski 818 sayılı BKnun 41.vd maddelerinde, 6098 sayılı TBKnun 49.vd.maddeleri ile düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBKnun 49.maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Manevi tazminat, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMKnun 24.maddesi ile “Hukuka aykırı olarak kişilik hakları saldırıya uğrayan kimsenin hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebileceği, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikli özel ve kamusal yarar yada kanunun verdiği yetkisinin kullanılması sebeplerinden biriyle hakkı kullanmadıkça kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır” denilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK’nın 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen her şeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen, var olan ve orta dü-zeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da, sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olan olayda; davacı tarafa ait … canlı yayınında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle …yapılan yürüyüşe katılanlar tarafından ezana saygısızlık yapıldığı yönündeki haber üzerine davalılara ait …’de 11/03/2019 tarihinde yayımlanan haberde davacının bünyesinde barındırdığı … logosu kullanılarak “…” başlığı altında “…” şeklindeki ifadeler içeren haberin davacının haklarını ve itibarını zedeleyen, açıkça hakaret içeren, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu eylemin bu yönüyle hukuka aykırılık oluşturduğu taktir edilmekle davanın konusuna, tarafların sıfatına, olayın meydana gelmesindeki özelliklere göre 3.500,00 TL manevi tazminatın haberin yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıya ait … üzerinden yayımlanan 11/03/2019 tarihli ” … ” başlığı altında yer alan habere ilişkin davalının gerçekleştirmiş olduğu eylemin hukuka aykırılık teşkil ettiğinin tespitine,
2-3.500,00 TL manevi tazminatın hukuka aykırı eylemin gerçekleştiği 11/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Hukuka aykırılığa ilişkin karar özetinin karar kesinleştiğinde tüm Türkiye’de yayınlanan trajı en yüksek iki büyük gazetede masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 239,08 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile 1.468,67 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde sahibi davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.758,55 TL harç, 80,03 TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 1.838,58 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 64,35 TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldığı anlaşıldığından 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davada haklı çıkma oranına göre 46,20 TL’sinin davalılardan, 1.273,80 TL’sinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/06/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır