Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/299 E. 2020/9 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/299
KARAR NO : 2020/9

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2014
KARAR TARİHİ : 15/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili Tüketici Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 02/03/2006 tarihli sözleşme gereğince müvekkili dernek üyelerine … Kredi kartı verilmesi konusunda anlaşma yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden derneğin bankaya gerekli bilgilendirmeyi yaptığını, bunun üzerine müvekkili derneğin pek çok üyesinin bankayla kredi kartı anlaşması yaparak kredi kartı kullanmaya başlandığını, ancak davalı bankanın 31/12/2013 tarihinde tek taraflı fesih protokülü gönderdiğini, sözleşmenin 6.3 maddesine göre üyeler tarafından kullanılan kredi kartlarındaki harcamaların her ay tespit edilerek bunun üzerinden %0,4 oranında derneğe bağış adı altında ödeme yapılmasının hükme bağlandığını, ancak bankanın bu ödemeleri derneğe yapmadığını, protokol feshedilmiş olmasına rağmen üyelerin elindeki kartların iptal edilmediğini ileri sürerek, fesih tarihinden itibaren %0,4 oranında hesap edilen alacağın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki protokolün 12. maddesine göre bir ay önceden bildirim yapılarak 26/11/2013 tarihinde feshin yapılacağının derneğe bildirildiğini ve 31/12/2013 tarihinde feshin gerçekleştirileceğinin ihtarname ile iletildiğini, protokolün 6. maddesine göre fesihten itibaren 6 ay sonrasına kadar yapılacak harcamalar üzerinden %0,4 oranında bağış miktarı hesaplanması için yapılan harcamalarla ilgili davacıya bildirimde bulunulduğunu ve bu miktar üzerinden makbuz kesildiğinde ödeme yapılacağının bildirildiğini, ancak davacının makbuz kesip bankaya bildirmediğini, bu nedenle ödeme yapılmadığını ve manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi kartı protokolünden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İstanbul…Tüketici Mahkemesi tarafından dosya bankacılık alanında uzman ve hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 31/08/2015 tarihli raporda; davacı ile davalı bankanın müşterek logolu bir kredi kartı çıkarmak üzere 02/03/2006 tarihli … Üniversitesi Mezunlar Derneği … Kredi Kartı Protokolünü imzaladıkları ve anılan kartın çıkarılarak davacı dernek üyelerine tahsis edilmeye başlandığı, anılan protoklün “…taraflar tek taraflı olarak 10.maddede yürürlük süresinin bitiminden 3 ay önce feshi ihbarda bulunmadıkları taktirde protokol 3’er yıllık sürelerle yenilenmiş olur. İlk 3 yıldan sonra, banka dilediği taktirde işbu protokolü 1 ay, dernek 6 ay önce yazılı ihbarda bulunmak kaydıyla her zaman serbestçe tazminatsız olarak sona erdirebilir. Protokolün herhangi bir nedenle feshi halinde protokol hükümleri fesih öncesi işlemler için fesih tarihinden itibaren 6 ay süreyle hüküm ifade eder. Bankanın bu protokolden kaynaklanan hakları saklıdır…” şeklindeki anlaşmanın feshi başlıklı 12.maddesi hükmüne istinaden davalı banka tarafından, davacı derneğe keşide edilen 26/11/2013 tarih, … yevmiye sayılı ihtarname ile protokolün 31/12/2013 tarihi itibarı ile fesih edildiğinin bildirildiği, fesih işleminin protokolün 12.maddesine uygun olarak yapılmış olduğu, protokolün kart tahsisi başlıklı 3.maddesinin 6.3 fıkrası ile “…banka söz konusu dernek kredi kartları ile bir ay içinde yapılan her alışverişin %0.4 (binde dört) oranındaki tutarı derneğe bağış olarak vermeyi kabul ve taahhüt eder…”dendiği, davalı banka tarafından davacı derneğe keşide edilen 13/06/2014 tarih … nolu ihtarname ile bağış makbuzu gönderilmesinin akabinde fesih tarihinden sonraki 6 ay için bağış ödemelerinin yapılacağının bildirilmiş olduğu, davacı derneğin ise davalı bankanın ödeme yapmak istememesi halinde dernek logolu tüm kredi kartlarını iptal etmesi ve kullandırtmaması gerektiği, dernek logolu kartlar kullanıldığı sürece davacının sözleşmenin 6.3 maddesi hükmünce alacak hakkı doğduğunun iddia edildiği, protokol fesih edilse dahi kredi kartı sahiplerinin elinde bulunan kartlar iptal edilmediği müddetçe bağış alma haklarının bulunduğunun öne sürüldüğü, oysa davacı derneğin dava dışı kredi kartı sahipleri ile davalı banka arasında imzalanmış olan bankacılık hizmetleri sözleşmelerinin tarafı olmadığı, zaten taraf olmasının da mümkün olmadığı, kartlarının mülkiyetinin davalı bankaya ait olduğu, kredi kartı sahiplerinin borçlarını düzenli olarak ödemesi ve bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun ilgili maddesi gereği asgari ödeme tutarını son ödeme tarihinde ödemesi ve karşılıklar kararnamesi gereği gecikmeye girmiş herhangi bir borcu bulunmadığı taktirde davalı bankanın dahi kredi kartını tek taraflı olarak iptal etme hak ve yetkisinin bulunmadığı, dolayısı ile davacının kart sahipleri ile davalı banka arasında olan ve taraf olmadığı bir ilişkide kredi kartlarının iptal edilmesi ve kullandırılmaması talebinin geçerli olamayacağı, anılan kredi kartlarının 3 yıl vadeli olarak verilmiş olduğu, davalı banka tarafından protokol fesih edildiğinde kredi kartı sahiplerine gönderilmiş olan 23/12/2013 hesap kesim tarihli 02/01/2014 son ödeme tarihli kredi kartı ekstreleri ile “…Üniversitesi Mezunlar Derneği ile anlaşmamızın sona ermesi nedeniyle kartınızın yenilenme döneminde ilgili kurum logolu kart gönderimi yapılmayacak olup, tarafınıza aynı özellik ve limite sahip … iletilecektir. Kartın kullanımına devam etmek istememeniz durumunda 0850 222 0 900 telefon bankacılığımızı arayarak kartı kullanıma kapatabilirsiniz..” şeklinde verilen mesaj ile kart sahiplerine gerekli bildirimin yapılmış olduğu, bu bildirimin olağan bir bankacılık işlemi olduğu, bunun dışında davalı bankanın vadesinden önce kartları iptal etme ve kullanımını durdurma hakkı ve imkanı bulunmadığı, davacının protokolün fesih edildiği tarihten itibaren 6 ay sonrasını aşan hak ve alacak talebinin yerinde olmadığı, davacı derneğin fesih tarihinden sonraki alacağının 11.872,75 TL olduğu, davalı bankanın bu tutarı ödeyebilmesi için davacı tarafından ilgili bağış makbuzlarının kesilmiş olmasının şart olduğu, öte yandan davacı alacağına doğduğu tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi üzerinden gecikme faizi talep etmekle birlikte, taraflar arasında davacının talep edebileceği faiz oranı konusunda önceden mevcut bir sözleşme olmadığından, davacı alacağına ancak yasal faiz talep edebileceği, bu çerçevede tahakkuk tarihinden 19/06/2014 dava tarihine kadar olan süreler için gecikme faizinin 205,26 TL olduğu belirtilmiştir.
İstanbul …Tüketici Mahkemesinin … esas, … karar sayılı, 03/03/2016 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulü ile 11.872,25 TL’nin dava tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/4406 esas, 2018/6557 karar sayılı ilamı ile; davacı derneğin 6502 Sayılı Kanunun 2.maddesinde yer alan tüketici tanımına girmeyen kişi ile ilgili işleminde tüketici işlemi olarak kabul edilmeyeceğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama ile Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek … esas, … karar, 28/03/2019 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davacı vekili 05/12/2019 tarihli dilekçesiyle davayı bilirkişi raporu doğrultusunda 12.078,01 TL olarak ıslah ettiklerini beyanla dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasını talep etmiş, ıslah harcını yatırmıştır. Her ne kadar davalı vekili YİBK uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılamayacağını savunmuş ise de; bozma kararı usulden (hükmün esasına ilişkin değil) ise usulden bozma kararı üzerine yapılacak yeni tahkikat aşamasında ıslah mümkündür.(Emsal için bkz 9.HD 20.1.2014, 580/653).
Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında düzenlenen protokolün 12.maddesi ile feshin şartlarının belirlendiği ve davalı tarafından yapılan feshin protokol şartlarına uygun olarak yapıldığı, yine taraflar arasında düzenlenen protokolde davalı bankanın dernek kredi kartları ile bir ay içine yapılan her alışverişin %0,4 oranındaki tutarı derneğe bağış olarak vermeyi kabul ve taahhüt ettiği ve herhangi bir fesih halinde protokol hükümlerinin fesih öncesi işlemler için fesih tarihinden itibaren 6 ay süreyle hüküm ifade edeceğinin düzenlendiği, bu durumun bankanın kabulünde olduğu ve fesih ihtarnamesinde ciro tutarları belirtilerek bağış makbuzunun gönderilmesi halinde ödemenin yapılacağının bildirildiği, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın davacı dernek tarafından dernek logolu kartlar davalı banka tarafından iptal edilmediği ve kullanıldığı müddetçe sözleşmeye göre alacak haklarının doğduğunun iddia edildiği, ancak davacı derneğin dava dışı kredi kartı sahipleri ile davalı banka arasında imzalanmış olan bankacılık hizmetleri sözleşmelerinin tarafı olmadığı, zaten taraf olmasının da mümkün olmadığı, kartlarının mülkiyetinin davalı bankaya ait olduğu, bankanın kredi kartı sahiplerinin borçlarını düzenli ödemeleri, Bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun ilgiliu maddesi gereği asgari ödeme tutarının son ödeme tarihinde ödenmesi ve Karşılıklar Kararnamesi gereği gecirmeye girmiş herhangi bir borç olmadığı taktirde kredi kartlarını tek taraflı iptal etme hak ve yetkisine sahip olmadığı, davalı bankanın kredi kartı sahibi dernek üyelerinin ekstrelerinde kartın yenilenme döneminde dernek logolu kart gönderimi yapmayacaklarını, aynı özellik ve limitte banka kredi kartı göndereceklerini, istedikleri taktirde kartı kullanıma kapatabileceklerini bildirdiği, bu itibarla davacı derneğin fesih tarihinden itibaren 6 ayı aşan alacak taleplerinin yerinde olmadığı, 31/12/2013 fesih tarihinden sonraki 6 ay için hak ettiği alacağın 11.872,75 TL olduğu, bilirkişi raporu ile davacının alacağına alacağın doğduğu tarihten itibaren yasal faiz talep edebileceği belirtilmiş ise de, davalı bankanın davadan önce temerrüde düşürülmediği sabit olmakla alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Öte yandan, davacının manevi tazminat talebiyle ilgili olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/4307 E. 2014/18685 K. sayılı ilamında “Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 114. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 58. maddenin uygulanacağı tartışmasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere ve Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlere saldırı halinde manevi bir zarar, başka bir ifade ile kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmeden söz edilir. Anılan yasa hükmüne göre koruma altına alınan bu haklar, kişisel varlıkların korunması için bireylere tanınan hayat, sıhhat, ad, şeref, mesleki ve ticari haysiyet gibi çok önemli, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardır.” ifade edildiğinden, somut olayda, bu haklar yönünden bir eksilme olmadığı manevi tazminata hükmedilemeyeceği anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Bilirkişi raporu ile tespit edilen maddi tazminat tutarı olan 11.872,75-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Şartları oluşmamakla manevi tazminat talebinin REDDİNE
3-Maddi tazminat talebi yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 811,02 TL nispi karar ve ilam harcının 206,30 TL’den mahsubu ile 604,72 TL harcın ve dosya tüketici mahkemesinde açılmakla dava açılırken yatırılmadığı anlaşılan 25,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 629,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar itibarı ile 205,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Manevi tazminat talebi yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 683,10 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 206,30 TL harç, 837,60 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere 1.043,90 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre yapılan hesaplama neticesinde 561,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 110 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre yapılan hesaplama neticesinde 50,84 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır