Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/232 E. 2021/987 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/232 Esas
KARAR NO:2021/987

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/04/2019
KARAR TARİHİ:15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı bankanın … Şubesinden … isimli müşterisine kredi kullandırdığını, davacının bu kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, davacının kefili olduğu kredi sözleşmesinin birer nüshasının davacıya verilmediği gibi, kefalet sözleşmelerinin de yasanın emredici düzenlemelere açıkça aykırı olduğundan geçersiz olduğunu, davacının muhatap olarak kredi borçlusu …’a kefil sıfatıyla da davalıya gönderildiği 14/03/2019 tarihli ihbarnamesinde özetle borçlu …ın borçlu cari hesap kredisi dönem faizinin, teminatlı taksit ödemeli kosgeb kredisi, teminatlı taksit ödemeli ticari kredi, kredili ticari mevduat kredisi borçlarının vadesinde ödenmediğini, 14/03/2019 itibariyle toplam borç miktarının 425.438,50TL olduğunu, bu miktarın 29/03/2019 tarihine kadar ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağının ihtaren belirtildiğini, davacının bu ihbarname üzerine banka yetkililerinden kefil olduğu iddia edilen borçlara ilişkin kredi ve kefalet sözleşmelerinin birer nüshasını talep etmişse de, bunların davacıya verilmediğini, kefalet sözleşmelerinin sadece imzasının olduğu sayfaların fotokopilerinin verildiğini, bu sayfaların incelenmesiyle de kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmelerindeki sadece imzanın davacıya ait olduğunu, ki davacının bu kefalet sözleşmelerinden bazılarını imzaladığını hatırlamadığını, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefaletin türünün ve kefalet tarihine ilişkin bilgilerin davacının eli ürünü olmadığını, başkaları tarafından sonradan doldurulduğunu, davacının eşinin de imzasının olmadığın, bunun üzerine banka yetkililerine kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğu ve borçlu olunmadığı izah edilmiş ise de, banka yetkililerinin borcun ifasını istediğini, banka yetkilileri ile yapılan görüşmelerden bir netice alınamadığını, davacı ile davalı arasındaki kefalet sözleşmelerinin hukuken gerekli şartları taşımadığından geçersiz olduğunu, davacının kefalet sözleşmesine dayalı herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının sürekli icra tehdidi altında olduğunu, kefaleti nedeniyle aile ilişkileri ve beşeri ilişkilerinin ciddi anlamda zedelendiğini beyanla, davalı bankanın … Şubesi tarafından yapılan 11/07/2013 tarihli 18/07/2013 tarihli, 01/10/2013 tarihli ve tarihsiz (310.000TL tutarlı) kefalet sözleşmelerinin tamamının hukuken geçersiz olduğunu ve davacının bu kefalet sözleşmelerine dayalı davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli davalının %20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacı yanın kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu yönündeki iddialarının doğru olmadığını, sözleşmenin davacı tarafından doldurulduğunu ve imzalandığını, söz konusu sözleşmenin davacının el yazısı ile doldurulduğunu ve sözleşmelerdeki imzaların davacı yana ait olduğunun yapılacak bilirkişi incelemesi ile de tespit edilebileceğini, davacı yanın söz konusu sözleşmelerde eş rızası bulunmadığından kefalet sözleşmesinin bu yönüyle de geçersiz olduğunu iddia etmişse de davacı yan açısından eş rızasının alınması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, davacı yana her ne kadar 425.348,50TLnin ödenmesi gerektiği belirtilmişse de söz konusu ihbarın bir uyarı niteliğinde olup hesabın kat edildiğini göstermediğini, davacı yanın kefalet sözleşmesinin imzalanmasından dava açıldığı tarihe kadar sessiz kalmasının dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, davacı yan tarafından alınan kefaletlerin hayatın olağan akışına uygun olmadığı yönündeki iddiasına katılmadıklarını, zira kefalet için herhangi bir tarih aralığı yada miktarı bulunması gibi bir uygulama yada mevzuat bulunmadığını, kefil olunan tutarın dilenilen zamanda ve miktarda arttırılabileceğini, bu konuda belli bir kriter olmadığı için davacı yanın iddialarını kabul etmediklerini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, ihbarname, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi, tasdikname, Yargıtay kararları, ticaret sicil kaydı, davacıya ait imza ve yazı örnekleri asılları celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya rapor tanzimi için bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı Dr Gökçe Ünal tarafından tanzim olunan 24/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu genel kredi sözleşmesi ve bu genel kredi sözleşmesi ekinde bulunan kefalet sözleşmesi ile kefalet limitinin arttırıldığı sözleşmelerde “…” ismine atfen atılmış imzaların davacının eli ürünü olduklarını, inceleme konusu 11/07/2013 tarihli genel nakdi ve gayrimenkul kredi sözleşmesinin sayfa 28 kefalet bölümündeki “…” isim yazısının davacının eli ürünü olduğunu, 11/07/2013 tarihli genel nakdi ve gayrimenkul kredi sözleşmesinin sayfa 28 kefalet bölümündeki “11.07.2013” tarihi rakamlarının mevcut mukayese rakamlarına kıyasla davacının eli ürünü olmadıklarını, yine inceleme konusu sayfa 29 Kefalet beyanları ve gerçek kişi kefillerin eş rızaları birinci kefil bölümü, 18/07/2013 tarihli 30 kefalet tutarında artış bölümü, 01/10/2013 tarihli sayfa 21 kefalet tutarında artış bölümü, tarihsiz sayfa 32 kefalet tutarında artış bölümündeki dolum yazı ve rakamlarının mevcut mukayese yazı ve rakamlara kıyasla davacının eli ürünü olmadıklarını belirtmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiş, itirazlar doğrultusunda dosya imza ve yazı incelemesi için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 6178 sayılı 05/10/2021 tarihli raporunda; İnceleme konusu sözleşmenin 28.sayfasındaki “…” okunur isim yazısı ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu isim yazısının …’in eli ürünü olduğu, İnceleme konusu sözleşmenin 28. sayfasındaki “11.07.2013” yazısı ile 29, 30, 31 ve 32. sayfalarındaki yazılar ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, İnceleme konusu sözleşmenin 28, 29, 30, 31 ve 32. sayfalarında … adına atılı imzalar ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’in eli ürünü olduğunu belirtmiştir. Adli tıp raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; … Bankası … Şubesinin … isimli müşterisine kredi kullandırdığı, davacının işbu kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı banka ile dava dışı şahıs arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davacının kefil olarak imza atmış olması sebebiyle söz konusu genel kredi sözleşmeleri sebebiyle davacı tarafça verilen kefaletin geçerli olup olmadığı, bu kapsamda davacının borçlu bulunup bulunmadığının tespiti noktasında toplandığı, kefaletin geçerli olup olmadığının tespiti için davacının imza ve yazı örnekleri celp edilmiş olup, mahkememizce yaptırılan imza ve yazı incelemesi sonucu tanzim olunan rapora göre; davalı bankanın … Şubesi tarafından dava dışı … ile imzalanan 11/07/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki borçlu davacıya ait kefalet sözleşmesi, yine aynı sözleşmenin 18/07/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin 30. Sayfasındaki kefalet kısmındaki artışa ilişkin, yine 01/10/2013 tarihli 31. Sayfadaki kefalet tutarındaki artışa ilişkin bölüm ve tarihsiz 32. Sayfadaki kefalet tutarındaki artış tutarına ilişkin bölümlerdeki kefalet türü ve miktarına ilişkin yazı ve rakamlar ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, TBK 583/1 Maddesi ile ” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı, azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” denilmekte olup, TBK 583.Maddesindeki şartlar, kefilin sorumlu olduğu azami miktar, kefalet tarihi, müteselsil kefil olunması halinde kefalet tarihinin kefilin el yazısıyla yazılması gerektiği, bu doğrultuda işbu kefalet sözleşmesi yönünden davacının kefaletinin geçerli olmadığı, ayrıca davacının eşinin kefalet sözleşmesine muvafakatnamesinin bulunmadığı, eşlerin kefalet sözleşmesi yapma bakımından özgür oldukları dönemin 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile sona erdiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile kefalet kurumuna esaslı değişiklikler getirilmiş olup; evli kişilerin kefalet ehliyetinde sınırlamaya gidildiği ve söz konusu düzenleme ile evli bir kişinin kefil olabilmesinin diğer eşin yazılı rızasına bağlandığı, TBK 584/3. Maddesi ile ” Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” denilmekte olup, bu doğrultuda eş muvafakatnamesinin bulunmaması nedeniyle 11/07/2013 tarihli kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile bu kefalet sözleşmesine dayalı davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı tespitine karar vermek gerekmiş, ayrıca davalı tarafından davacı aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalı bankanın … Şubesi tarafından dava dışı … ile imzalanan 11/07/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki borçlu davacıya ait kefalet sözleşmesi, yine aynı sözleşmenin 18/07/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin 30. Sayfasındaki kefalet kısmındaki artışa ilişkin, yine 01/10/2013 tarihli 31. Sayfadaki kefalet tutarındaki artışa ilişkin bölüm ve tarihsiz 32. Sayfadaki kefalet tutarındaki artış tutarına ilişkin bölümlerdeki kefalet türü ve miktarına ilişkin yazı ve rakamların davacının eli ürünü olmaması ve aynı zamanda eş muvafakatnamesinin bulunmaması nedeniyle 11/07/2013 tarihli kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine, bu kefalet sözleşmesine dayalı davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından ayrıca davalı tarafından davacı aleyhine başlatılmış bir takip de bulunmadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 21.176,10TL karar harcından peşin alınan 5.294,03TLden mahsubu ile bakiye 15.882,07TLnin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına,
4-)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 30.150,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan adli tıp gideri 1.710,00TL, bilirkişi ücreti, tebligat tezkere giderleri 1.200,00TL olmak üzere toplam 2.910,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 5.294,03TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI