Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/187 E. 2020/241 K. 02.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/187
KARAR NO : 2020/241

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin tarafları arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıya toptan kumaş satıp teslim ettiğini fakat davalının cari hesaptan kaynaklanan 58.279,93 TL bakiye borcunu ödemediğini, davalı aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattıklarını, davalı tarafından süresinde yapılan yetki itirazının taraflarınca kabul edildiğini ve dosyanın İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası kapsamında davalıya örnek 7 ödeme emri gönderildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2016 yılından bu yana devam eden bir ticari ilişki bulunmakta olup davalı şirketin müşterilerinden aldığı siparişler üzerine davacı şirkete kumaş imalatı için sipariş verdiğini ve bu ticari ilişkinin karşılığında da nakit olarak, Türk lirası veya dolar olarak çek ile ödediğini, ödeme emri ekindeki muavin defter kayıtları incelendiğinde iddia edilen alacağın ödenmeyen herhangi bir fatura veya siparişin karşılığında oluşmadığı, davacı tarafın yapılan ödemeleri usulüne uygun olarak ticari defterlerine kaydetmemesi ve maddi hatalardan kaynaklandığının görüldüğünü, davalı şirketin ödemelerinin bir bölümünü döviz cinsinden çek yoluyla gerçekleştirmekte olup davacı tarafın bu çeklerin ödeme tarihinde davalı şirketin lehine oluşan kur farkını yasal defterlerine kaydetmediğini böylece olmayan bir alacak tutarı yarattığını, taraflar arasında imzalanan 16/05/2018 tarihli mutabakat mektubu ile 10/05/2018 tarihi itibarı ile davacı tarafın alacağının 100.198,81 TL olduğu hususunda tarafların mutabık kaldıklarını, buna rağmen davacı tarafın ödeme emri ekinde gönderdiği muavin defter kayıtlarında 10/05/2018 tarihi itibarı ile 119.346,37 TL alacaklı olarak gözükmesinin davalı şirketin yasal defterlerinin hatalı ve usulüne uygun tutulmadığını, şirket kayıtlarındaki hata nedeniyle davalı şirketin olmayan bir borçtan sorumlu tutulmaya çalışıldığını gösterdiğini, davalı şirketin davacı firmaya verdiği 2.000 metre kumaşın teslim zamanındaki gecikme ve kumaşta hata çıkması üzerine 19/10/2018 tarihinde reklamasyon faturası kesilerek 615 metrelik hatalı üretime ilişkin 15.144,12 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini ancak davacı firmanın hatalı üretimi kabul etmeyerek 8 günlük itiraz süresinden sonra 22/11/2018 tarihinde iade faturası düzenlediğini, buna karşı davalı şirket tarafından 22/11/2018 tarihinde tekrar reklamasyon faturası düzenlendiğini, davacı firmanın 23/11/2018 tarihinde bir kez daha iade faturası düzenlediğini, davalı şirketin son kez 29/11/2018 tarihli reklamasyon faturası düzenlemesi üzerine davacı firmanın 03/12/2018 tarihinde tekrar iade faturası düzenlediğini ve akabinde …Noterliğinin 06/12/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 03/12/2018 tarihli fatura davacıya iade edilerek faturaya itiraz edildiğini, dolayısı ile davacı firmanın 15.144,12 TL davalı şirkete iade etmesi gerektiğini, ancak bu iade edilmesi gereken tutar davacı firma kayıtlarında yer almadığından var olduğu iddia edilen borç tutarının hatalı olarak belirlendiğini, bu nedenlerle davanın reddine, icra takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali davasıdır.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, davacı tarafından davalı aleyhine 58.279,93 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, işbu davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
… Vergi Dairesinden davalı şirketin 2018 yılına ait BA-BS formları getirtilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 10/02/2020 tarihli raporda; davacı şirketin 2016-2017-2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, defterlerin sahibi lehine delil teşkil edeceği, davacı tarafın yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucu takip tarihi itibarı ile davalı taraftan 58.279,93 TL alacak kaydettiği, davalı şirketin 2016-2017 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, 2018 yılına ait yevmiye ve kebir defteri açılış onaylarının yasal sürede yaptırılmadığı, envanter defteri açılış onayının yasal sürede yaptırıldığı, yevmiye ve kebir defteri kapanış onayının yasal sürede yaptırıldığı, 2019 yılı yevmiye kebir defteri açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, kapanış onaylarının süresinin henüz dolmadığı, bu nedenle 2016-2017-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin davalı lehine delil teşkil edeceği, 2018 yılı ticari defterlerinin davalı lehine delil teşkil edemeyeceği, davalı tarafın yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucu takip tarihi itibarı ile davacı tarafa 3.839,89 TL borç kaydettiği, vergi dairesinden gönderilen davalı şirketin BA-BS formlarının incelenmesinde davalının 2018 yılı içerisinde davacı taraftan 34 adet KDV hariç 1.046.955,00 TL bedelli fatura ile mal alışı yaptığı, 2018 yılı içerisinde davacı tarafa 11 adet KDV hariç 185.360,00 TL bedelli fatura ile mal satışı yaptığı, taraf ticari defterleri arasında 54.440,08 TL bakiye farkı bulunduğu, tarafların ticari defterlerindeki farkın davacı tarafın ticari defterlerine USD çeklerden kaynaklı 375.091,74 TL tahsilat, davalı tarafın ise 371.889,60 TL ödeme işlediği, aradaki farkın 3.202,14 TL davalı kayıtlarında daha az ödeme olarak işlendiği, davalı tarafın ticari defterlerine 15.144,12 TL reklamasyon faturası bedeli ve 42.498,11 TL kur farkı işlediği ve toplam 57.642,23 TL davacıya olan borcundan düştüğü ancak bu farklardan doğan toplam 57.642,23 TL’nin davacı kayıtlarında yer almadığı, dosya içerisinde davacı tarafın davalıya vermiş olduğu malların ayıplı olup olmadığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, davacı tarafın sunmuş olduğu 28/12/2017 tarihli ve 30/01/2018 tarihli … Sipariş Sözleşmesi Satış Şartları bölümünün 1.maddesinde 150 gün fatura tarihinde TL ödeme olacak şeklinde düzenlendiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ise davacı tarafın davalı tarafa TL faturalar düzenlediği, her iki tarafında faturaları TL olarak ticari defterlerine işlediği, davacı tarafın davalı taraftan TL ve USD bedelli çekler aldığı, USD bedelli çekleri davalıdan aldığı tarihten bir önceki gün TCMB döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevirdiği ve TL fatura alacağından düştüğü, davalı tarafın ise davacıya vermiş olduğu TL ve USD çeklerin karşılığı davacıya olan TL bedelli fatura borcundan düştüğü ancak TL borçlanmasına karşılık USD çeklerin veriliş tarihi ile vade tarihleri arasında oluşan kur farkını davacıya olan borcundan düştüğü, taraflar arasındaki sipariş sözleşmesinde ödemelerin TL olacak şekilde anlaşıldığı, faturaların TL olarak düzenlendiği, ödemelerin bir çoğunun TL olarak yapılmış olmasına rağmen, davalı tarafın bir kısım USD çekle yapılan ödemelere kur farkı uyguladığı, davalı tarafın ticari defterlerinde hem dövizli hem de TL bazlı işlem yaptığı, oysa tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin TL olarak yürütüldüğünün görüldüğü, eğer taraflar arasında dövizli işlem yapılmış olsa idi sözleşmede hüküm bulunması , davacının davalıya kestiği tüm faturaların döviz karşılığının fatura üzerinde yazılmış olması ve davalının döviz olarak davacıya borçlanması gerektiği, davalının da davacıya vermiş olduğu dövizli çekler döviz karşılığı tahsil edileceği için kur farkı oluşmayacağı, TL çeklerden dolayı vade tarihindeki kur ile döviz karşılığı tespit edilip TL çeklerden dolayı kur farkı oluşması gerektiği, bu nedenlerle davalı tarafın davacı taraftan 42.498,11 TL kur farkı alacağı olmadığı kanaatine varıldığı, mahkemece davalının davacıdan 15.144,12 TL reklamasyon fatura bedeli alacağı olmadığı kanaatinde ise davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 58.279,93 TL alacaklı olduğu, davalının davacıdan 15.144,12 TL reklamasyon fatura bedeli alacağı olduğu kanaatinde ise davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 43.135,81 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir.
Tekstil sektörü alanında faaliyet gösteren taraflar arasında kumaş alım satımına dair ticari iş ilişkisi çerçevesinde faturaya dayalı emtianın ve faturaların davacı tarafça davalıya tesliminin gerçekleştirildiği uyuşmazlık konusu değildir.Taraf ticari defterleri üzerinden yapılan mali inceleme ile davalı tarafın ticari defterlerine 15.144,12 TL reklamasyon faturası bedeli ve 42.498,11 TL kur farkı işlediğinin tespit edildiği, her ne kadar davalı taraf davacı firmaya verdiği 2.000 metre kumaşın teslim zamanındaki gecikme ve kumaşta hata çıkması üzerine 19/10/2018 tarihinde reklamasyon faturası kesilerek 615 metrelik hatalı üretime ilişkin 15.144,12 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini beyan etmiş ise de dosya kapsamında davacı tarafından satılan kumaşların ayıplı olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, davalının ayıp ihbarını 6098 Sayılı TBK 219 vd. Maddeleri ile TTK 18 ve 23. Maddeleri uyarınca süresi dahilinde ileri sürmediği, davalı tarafça ileri sürülen ayıp iddiasının soyut nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan taraflar arasında yapılan sözleşmede ödemelerin TL olarak düzenleneceğinin yazıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinde hem dövizli hem de TL bazlı işlem yaptığı, oysa tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin TL olarak yürütüldüğünün görüldüğü, bu nedenlerle davalı tarafın davacı taraftan 42.498,11 TL kur farkı alacağı olmadığı anlaşılmakla davalının icra dosyasına vaki itirazının iptaliyle takibin devamına karar verilmesi gerektiği takdir edilerek davanın kabulüne hükmedilmiştir.
Fatura alacağı kapsamında kabul edilen miktar likit ve belirlenebilir olduğundan (emsal için bknz. Yargıtay 19. H.D. 2016/5503 E. 2017/3917 K. Sayılı ilamı) ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra dosyasında yapılan icra takibine davalının itirazının 58.279,93 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden takip talebindeki şartlar ile devamına,
2-İİK.67/2 maddesi uyarınca asıl alacak miktarının %20.si oranında hesaplanan 11.655,98-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 3.981,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 703,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.277,22 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca 8.376,39 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 754,68 TL harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 38,50 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.593,18 TL yargılama masrafınının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
7-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır