Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/179 E. 2022/275 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/179
KARAR NO :2022/275

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/04/2019
KARAR TARİHİ:18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların davalı şirkete ait … işletmesinde 631.410,92 TL bedel ile yapılması hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında kurulmuş olan mimari hizmet çerçevesinde 08/09/2018 tarihinde mimari işlemlerin yapımına başlandığını, söz konusu işlemlerin davacı şirket tarafından tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirilerek davalı şirkete teslim edildiğini, ancak yapılan işlerin bedellerinin davacıya ödenmediğini, davacı şirkete, davalı tarafça toplamda 170.240 TL ödeme yapıldığını, davacı şirket tarafından yapılan işlemlere karşın banka kanalıyla muhtelif dönemlerde yapılan ödemeler düşülerek kalan 461.170,92 TL ödemeye ilişkin davalı şirket ortaklarıyla defaatle iletişime geçilmesine karşın davacı şirketin göndermiş oluğu hak ediş bedellerinin alınamadığını, … 14.Noterliğinin 19/02/2019 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle hak ediş bedellerinin ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi cevap dahi verilmediğini, haricen öğrendikleri bilgiye göre şirket ortaklarından ikisinin şirketteki hisselerini devrettiğini, ayrıca diğer şirket ortaklarının da devredeceği yönünde duyum aldıklarını, dava sonucunda hüküm altına alınacak olası alacağın tahsilini sağlamak amacıyla davalının alacağa yetecek tutarda taşınır ve taşınmaz mallarına, tazminatlarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ile mallarına ihtiyati haciz konulmasına, davalı şirket ortaklarının hisselerinin devri ile şirkete ait iş yerlerinin devrinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile 200.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz 08/04/2019 tarihli tensip ara kararı ile, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin şirket ortaklarının hisselerinin devri ve işyerlerinin devrinin önlenmesine yönelik olduğu, dava konusunun ve talebinin ise para alacağına yönelik olmasından dolayı HMK.389/1 gereğince uyuşmazlık konusu olmayan hakkında istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin ise davaya konu edilen uyuşmazlığın yargılamayı gerektirir nitelikte bulunması ve İİK.257 maddesindeki şartların şimdilik takdiren gerçekleşmemiş olmasından dolayı reddine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın şayet 5846 Sayılı FSEK uyarınca mimari proje ve uygulamaları üzerinden telif talebinde bulunmakta ise telif ücreti talebini kabul anlamında olmamak üzere davada mahkememizin görevli olmadığını, Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğini, taraflar arasında yazılı veya sözlü bir eser sözleşmesi bulunmadığını, davacının HMK.200 maddesi uyarınca yazılı kesin delil ile ispat şartı uyarınca sözleşmeyi ispatı gerektiğini, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini, davacının, davalıya ne bir hizmeti olduğunu ne de bir faturasının tebliğ edildiğini, arabuluculuk görüşmeleri ile davacı firmanın varlığından haberdar olduklarını, davacının, dava sıfatı bulunmadığını, dava dilekçesinden anlaşıldığı kadarıyla davacı firmanın yazlı eser sözleşmesi yapmadığını, yaptığı işlemlere fatura düzenlemediğini, tahsilat işlemlerini şirket ortağı …isimli şahsın banka hesabı yoluyla yaptığını, eser sözleşmelerine ait geçici ve kesin kabul işlemlerini yazılı olarak yapmadığını, hal böyleyken eser sözleşmesi bulunmayan, belirtilen eser sözleşmesine yönelik kısmi sözleşme bedelini dahi davalıdan tahsil edememiş, davalıya herhangi bir şekilde yazılı olarak plan ve projesini belirtmemiş, projesinin teslimini yapmamış, Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi gerekli faturayı düzenlememiş davacı firmanın hangi hak ile davacı olduğunun anlaşılamadığını, ortağı olduğu belirtilen …isimli kişinin yaptığı hukuki işlemlerin davacının tüzel kişiliğini bağlamadığı gibi kendisi ile işlem yapan iyi niyetli üçüncü kişilerin de ortağı olduğu firma ile işlem veya sözleşme yaptığı sonucunun ortaya çıkmayacağını, bu nedenle davada taraf sıfatı bulunmayan davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının banka kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin hesabına ayrıca yetkili olduğu belirtilen …isimli şahsın hesabına da para yatırmadığını, davalıya ait dükkanın davacı firma tarafından yapılmadığını, davalı firmada … isimli bir ortak bulunmadığını, eski ortak sıfatıyla yapmış olduğu işlemlerin davalıyı bağlamadığını, temsil sıfatı bulunmadığını, temsil sıfatı geçmişte olsa dahi, temsil sıfatının, kendi hesabından üçüncü şahıs …isimli şahsa para göndermesi durumunu içermeyeceğini, davalıyı temsilen yapılmış hukuki işlemlerin ispat yükü davacıda olup davalı firmanın bu şahsın yapmış olduğu işlemlerden sorumluluğu bulunmadığını, taraflar arasında geçen, TTK ve BK hükümlerinin uygulanacağı eser sözleşmesine ait ne bir fatura ne bir onaylanmış plan, proje, ne teslim tutanağı, ne de sözleşme mevcut değil iken; dava dışı iki şahıs arasında meydana gelmiş whatsapp mesajları ve banka hareketleri müvekkilin tüzel kişiliğini bağlamayacağını, ticari şirketlerin işlem ve eylemlerinin ne şekilde gerçekleşeceği tarafların basiretli bir tacir gibi hareket etme zorunluluğu bulunduğu, kendi banka hesaplarının bulunduğu işlemlerin bu banka hesapları üzerinden, fatura karşılığı gerçekleşeceğinin izahtan vareste olup davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususların hiç birinde basiret bulunmadığını, davalı firmanın belirtildiği üzere; davacı ile herhangi bir hukuki işlem gerçekleştirmemiş olması nedeniyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava türünün belirtilmediğini, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Mahkememizce mahallinde 01/11/2019 günü mali müşavir ve iç mimar bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti eşliğinde keşif yapılmış, dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 06/02/2020 tarihli raporda; tarafların incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı ile davalı taraf arasında her hangi bir fatura, ödeme ve tahsilat kaydının olmadığı, davacı tarafından dava dosyası içerine sunulan dava dışı …’a ait … Bankası … IBAN numaralı hesap ekstresinde davacı tarafın davalı tarafta yapılan bir tahsilat olmadığı, tarafların üstlendikleri edimlerin tam olarak bilinmemesinden dolayı, edimlerin yerine getirilip getirilmediği, getirilmedi ise yerine getirilmemiş olan edimlerin neler olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, davacı yanca, davalının işletmesinde yapıldığı iddia edilen tadilat ve dekorasyon işleri ile ilgili dava dosyası kapsamına sunulan, resimler, whaats-app yazışmaları, banka hesap hareketleri,605.045,00 TL bedelli iş listesi başta olmak üzere ; Bilgi ve belgelerin İspat kabiliyetinin olduğu, hükme esas alınacak karar için yeterlilik arz ettiği yönünde kanaat oluştuğu takdirde , serbest piyasa koşullarında sektördeki emsal teşkil edilebilecek işler baz alındığında, davacı yanın ,davalı işletmede yaptığını iddia ettiği ve de dava dosyasına sunduğu; İş kalemlerinin genel anlatımlar içinde kaldığı, detaylandırılmadığı, malzeme bilgilerine, bazı iş kalemlerinin metrajlarına, birim ve birim fiyatlarına yer verilmediği, iş kalemlerine ait liste üzerinden davalı yanın işletmesinde tespit edilen işlerin, 02.04.2019 dava tarihindeki yaptırılabilecek bedellerin (malzeme , işçilik, nakliye, v.b) Kdv dahil 449.554 04TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itirazlarını dosyaya ibraz etmişlerdir.
Dosya taraf itirazları irdelenmek suretiyle ek rapor tanzimi için yeniden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 06/09/2021 tarihli raporda; kök rapordaki teknik ve mali yönden görüş ve kanaatlerini kısmen ve/veya tamamen değiştirebilecek, herhangi bir bilgi ve belge dava dosyasında mevcut olmadığından ve/veya sunulmadığından kök rapordaki görüş ve kanaatlerini aynen korudukları belirtilmiştir.
Dinlenen davacı tanıklarından…, ” ben … isimli firmada yönetici pozisyonunda çalışıyorum. 11 yıldan beridir çalışmaktayım. … Mimarlık Firmasının alüminyum, cam, doğrama işlerini biz yapıyoruz. … Kafetarya isimli iş yerine davacı tarafça yapılan elektrikli pergule, katlanır doğrama ve camları, 2 modül demir kapı ve camları, bir miktar da kompozit olmak üzere bütün demir doğramaları ve katlanır camlarını biz yaptık. Yapılan doğramaları … Kafeterya isimli iş yerinde montajını bizzat ben yaptım. Davacı firma tarafından imalat ve montaj işi bize verilmiş olup aramızda yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Yapılan işler ile ilgili olarak bazen fatura kesiyoruz bazen kesmiyoruz. Bu hususu bakım kontrol etmem lazım. Tarafımızca yapılan işlerin bedeli 60.000,00 TL’nin üzerindedir. Benim yaptığım işler bundan ibarettir. Davalı tarafça herhangi bir irtibatım olmamıştır. Söz konusu işlerin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmiştir, yapılan işler ile ilgili olarak teslim tesellüm tutanağı düzenlenmemiştir.”; tanık …, “ben … isimli kendi firmamda çalışıyorum. 25 yıldır işletmekteyiz. Biz ahşap ve dekorasyon yapmaktayız. … Mimarlık isimli firmanın masa, sandalye, banko gibi ahşap doğrama ve mobilya işlerini çoğunluk ile biz yapmaktayız. Davacı firma tarafından … Kafeteryaya yaptırılan masa, sandalye, banko, çiçeklik, dekorasyon, duvardaki dekorasyonlar, WC dolapları, WC aynaları, WC kapıları, mutfağın giriş kapısı olmak üzere … Kafeteryadaki bütün ahşap işlerini biz yaptık. Sandalyelerin ve masa sayısını bilmiyorum. Montajını da biz gerçekleştirdik. 1 yıldan fazla zaman olmuştur. Bu işten dolayı … Mimarlık Firmasına fatura kesip kesmediğimi hatırlamıyorum. İş karşılığı paramızı … Mimarlıktan tamamen aldık ancak ne kadar aldığımızı hatırlamıyorum. Biz yapılan işleri … Mimarlığa yaptığımız için teslim tesellüm tutanağı düzenlemedik. Biz dekorasyonu bitirdikten sonra kafeterya açılmış çalışıyordu.” ; tanık …, ” benim kendi adıma işlettiğimiz … isimli avize aydınlatma üzerine iş yerim vardır. … Mimarlık firması ile dışarıdan iş yapmaktaydım. Davacı şirket yetkilisi Şahin bey benden … Kafetaryanın aydınlatmaları için fiyat teklifi istedi, bende kendisine aydınlatmalar için fiyat teklifi sundum. Davacı taraf kabul edince ürünleri hazırlayıp … Mimarlık firmasına teslim ettim. Aydınlatmaları ben takmadım. … Mimarlık kendisi takmıştır. Aydınlatmaların … Kafetaryaya takıldığını gördüm. Halen dahi oradadır. Firmaya fatura kesmedim ayrıca herhangi bir teslim tesellüm tutanağı da düzenlenmedi.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Dinlenen davalı tanığı …, “ben … Kafeterya isimli işletmede açıldığı tarihten itibaren yaklaşık 5-6 süre ile işletme sorumlusu olarak çalıştım. Öncesinde de işletmeye gidip geliyordum. Kafeteryanın tamamlanma döneminden önceki iki ay süresince de gidip geliyordum, yapılan işleri kontrol ediyordum. Ben … Mimarlık isimli firmayı tanımıyorum. Bu dönemde farlı ustular ile çalışıldığını, bölümlerin farklı ustalar tarafından yapıldığını biliyorum. Ancak … Mimarlık firmasının ustalarının çalışmadığını biliyorum. … Mimarlık firması işletmede hiçbir zaman çalışmamıştır. Bildiklerim bu kadardır. … Mimarlık firması adına Mimar … isimli şahsı tanımıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 24/09/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporuna göre 200.000 TL talep ettikleri alacak miktarlarının 449.554,04 TL olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle alacaklarını 249.554,04 TL ıslah ettiklerini, artırdıklarını beyan etmiş, 06/10/2021 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 27/10/2021 tarihli cevabi yazısı ile, davalı şirketin son tescilini 09/06/2020 tarihinde yaptırdığı belirtilerek şirketin kuruluşundan itibaren dosyasına intikal eden sicil kayıtlarının suretleri gönderilmiştir.
Davacı taraftan yapmış oldukları işler sebebiyle davalı yandan aldıkları ödemelerin dekontlarını sunması talep edilmiş, davacı vekili dekont şeklinde ulaşılamadığından davacıya ait İş Bankası hesabının dava konusu olayla ilgili ödemelerinin dekontlarının ilgili bankadan celbini talep etmiştir.
Türkiye İş Bankası’nın 27/02/2022 tarihli cevabi yazısı ile, …’a ait hesaba belirtilen tarihlerde gelen eft/havale işlemleri ile temin edilen dekont örnekleri gönderilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Davalı vekilince görev itirazında bulunulmuş ise de, tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeler ile alakalı olması nedeniyle 6102 Sayılı TTK.nun 4/1 ve 5/1 maddeleri uyarınca davalı tarafın görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporu, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki hukuki ilişki TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Davacı, davalı şirkete ait işletmede yapılacak mimari işler için 631.410,92 TL bedel ile anlaştıklarını iddia emekte, Davalı ise davacı ile aralarında eser sözleşmesinin varlığını kabul etmemektedir.Bu sebeple öncelikli olarak ,eser sözleşmesinin isbatı üzerinde durulması gereklidir. TBK m. 470.maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2015/2015 E.- 2016/937 K. emsal).
Yine Yargıtay 15 HD’nin 2020/1047 E- 2020/2622 K sayılı kararında “…Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre taşeronlarda olmakla, bu teslimin nasıl kanıtlanması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Taşeronun (yüklenicinin) meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda taraflarca işin bırakılması ya da durdurulmasından sonra taraflarca delil tespiti yoluyla yapılan imalâtların seviyesi belirlenmediğinden, dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında eser sözleşmesinin varlığı halinde taşeronların (yüklenicinin) gerçekleşip, teslim ettiği işlerin, her türlü delille ve bu arada tanık beyanıyla ispatlanabileceklerdir. ” şeklinde kararları mevcuttur.
Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Teknik ve mali bilirkişiden alınan kök ve ek raporla; davaya konu işletmede yapılan keşifte davacının yaptığını iddia ettiği ve dosyaya sunduğu iş kalemlerine ait liste üzerinden incelemeler yapılarak tespit edilen ve edilemeyen işler ayrı ayrı belirtilmiş, taraflarca kabul görmüş, mutabakata varılıp taraflarca imza, paraf, kaşe vb.ile onay altına alınmış davalı taşınmazına ilişkin davacı yanca yapıldığı iddia edilen iç mekan tasarım, tadilat, dekorasyon çalışması kapsamında yer alan ürünler ve / veya hizmetlerle ilgili herhangi bir yazılı sözleşme, teknik şartname, hak edişler, fiyat teklifi, sipariş formu, projeler, görseller, malzeme listeleri, alt taşeron sözleşmeleri, teslim/tesellüm tutanakları, fatura v.b.bulunmadığı, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarında aralarında herhangi bir fatura, ödeme ve tahsilat kaydının olmadığının görüldüğü, tarafların edindikleri edimlerin tam olarak bilinmemesinden dolayı edimlerin yerine getirilip getirilmediği, getirildi ise ne kadarının getirildiğinin, ne kadarının ise yerine getirilmediğinin tespitinin mümkün olmadığı belirtilerek davacı yanın davalı işletmede yaptığını iddia ettiği ve dosyaya sunmuş olduğu 38 adet iş kalemine ait liste üzerinden yapılan keşifte davalı işyerinde olduğu tespit edilen işlerin dava tarihindeki hak ediş bedellerinin KDV dahil 449.554,04 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça davalı işletmesinde yaptıkları çalışmalara karşılık davalı şirketin ortak ve yetkililerinin banka hesapları üzerinden davacı şirket ortak ve yetkilisi Sahahin Fatehpour’a ait İş Bankası hesabına aralıklı olarak kısmi ödemelerde bulunulduğu iddia edilmiş, ilgili hesap hareketleri getirtilerek incelendiğinde; davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden getirtilen sicil kayıtlarına göre %25’er hisse ile davalı şirketin ortakları olan Mustafa Birinci ve Hasan Özer ile Eda Birinci ve Fahrullah Özdemir tarafından davacı şirket yetkilisinin hesabına gönderilen toplam 170.240 TL ödemelerin “Mimar Beye Cafe için ödeme”, “HRP Shisha Cafe ödeme” ve “HRP Cafe” açıklamalarıyla yapıldıkları, Mustafa Birinci’nin 04/12/2018-01/04/2020 tarihleri arası aynı zamanda davalı şirketin müdürü/yetkilisi konumunda olduğu, yine ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirket ortaklarından …’la(12/03/2019 tarihinde şirkette mevcut 12.500 -TL hissesini Mustafa Birinci’ye devretmiştir) davacı şirket yetkilisi arasında geçen mesaj kayıtları incelendiğinde …’ın yapılan işleri inkar etmediği, sadece borcunun olmadığını, fazla bile ödeme yaptığını iddia ettiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dosyaya sunulan fotoğraflar, krokiler, whatsapp yazışmaları, tanık beyanları ve banka hesap hareketleri dikkate alındığında mevcut delillerin değerlendirmesi neticesinde taraflar arasında sözlü olarak eser sözleşmesinin kurulmuş olduğu sonucuna varılmış, bilirkişi heyeti tarafından yapılan keşifte davalı işletmede bulunduğu tespit edilen işlere ait hak ediş bedeli olarak hesaplanan toplam 449.554,04 TL’den davalı tarafından yapılan toplam 170.240 TL ödeme mahsup edildiğinde davacının bakiye 279.214,04 TL alacağının kaldığı kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulü ile işbu alacağın temerrüt tarihi 26/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 279.314,04-TL alacağın temerrüt tarihi 26.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesine göre alınması gereken 17.079,94 TL karar ve ilam harcından peşin alınan peşin+ıslahla yatan 7.680,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.399,44 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Ayrıca davacı tarafından peşin+ıslahla yatan 7.680,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden hesap olunan 28.001,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- (Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 25-(9) maddesi hükümleri uyarınca) davalı taraf arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığından reddedilen miktar itibariyle lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 314 TL keşif harcı, 262,65 TL posta masrafından oluşan toplam 1.776,65 TL yargılama masrafının (Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 25-(9) maddesi hükümleri uyarınca) tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 25-(9) maddesi hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 18/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza