Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/110 E. 2022/80 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/110 Esas
KARAR NO :2022/80

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/11/2018
KARAR TARİHİ:17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 07/04/2014 hizmet sözleşmesi imzalanması ile işe başladığını, davalının istifa ettiği 10/08/2018 tarihine kadar çalıştığını, fesih tarihinden 3 gün sonra rakip firma olan aynı sektörde faaliyet gösteren … A.Ş bünyesinde çalışmaya başladığını, müvekkili şirket yetkililerinin fesih tarihinden itibaren mevcut müşterileri ziyaret ettiğini ve poliçe yenilemeleri ile ilgili olarak görüşmelerde müşterilerin …’dan teklifler aldıklarının duyulmaya başladığını, bu durumun haksız şekilde bazı müşterilerinin kaybına ve maddi zarara yol açtığını, davalı ile müvekkili şirket müşterilerinden … A.Ş.’nin e-mail yazışmalarının dosyaya sunulduğunu, tekliflerin davalı tarafından ticari sır ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerden hukuka aykırı bir biçimde istifade edilerek yapıldığını, bu durumun üzerine davalıya ve …’ya rekabet yasağına aykırı fiillerine derhal son vermeleri ihtarı ve aksi takdirde müvekkili şirketin uğradığı, uğrayacağı tüm zararların sözleşmede belirtilen tazminatla birlikte tazmin edileceğini içeren ihtarnamenin 02/10/2018 tarihinde … 17. Noterliği’nde keşide edildiğini, 31/10/2018 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını, davalının müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca Hizmet Sözleşmesi’nin 12. maddesini kabul ettiğini, davalının müvekkili şirketin işi ve teknolojisi hakkında bilgi sahibi olduğunu, gizli bilgileri müşterilerle birebir iletişim halinde olduğu dönemde işi gereği kullandığını, davalının müvekkili şirkette çalıştığı dönemde işi gereği elde ettiği …’e ait sözleşme içeriği ve yenileme tarihi bilgileri ile müvekkili şirketin fiyatlandırma politikasını, iş sözleşmesinde yer alan iki yıllık rekabet etmeme hükmüne ve TTK ile TBK’ya aykırı olacak bir biçimde hizmet satmak için kullandığını beyan ederek davalının sözleşme hükümlerine aykırı eylemlerinin tespitini, davalının hizmet sözleşmesine aykırı eylemlerden menini, davalının hizmet sözleşmesinde belirlenen haksız rekabet hükümlerine aykırılığının kanıtlanması sebebiyle, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 60.060,00-TL, davalının tespit edilebilen en erken ihlal tarihi olan 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasındaki iş ilişkisinin 10/08/2018 tarihinde davalının işten ayrılması neticesinde sona erdiğini, davalının gerek iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki süreçte gerekse de iş ilişkisinin devamı sırasında rekabet yasağına ve sadakat yükümlülüğüne aykırı herhangi bir davranışı olmadığını, taraflar arasında geçerli şekilde akdedilmiş bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunduğunun hiçbir surette kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla bir an için sözleşmenin var olduğu varsayımında dayanak gösterilen sözleşme içeriğinde, Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olarak ve bu özgürlüğün ihlali anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün olmadığını, davacı tarafça işbu haksız davanın dayanağı olarak gösterilen, davalı ile yapıldığı iddia edilen iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı düzenlemesinin tamamıyla ilgili mevzuat düzenlemelerine aykırı şekilde kaleme alındığını, bu düzenlemelerin yer, konu ve zaman bakımından herhangi bir sınırlama içermediğini, bu hususta herhangi bir sınırlama getirilmemesi de Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin başlı başına açık bir ihlali niteliğinde olduğunu, var olduğu iddia edilen sözleşmesel rekabet yasağının batıl olduğunu ve geçerli olmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacı işveren tarafından rekabet yasağı düzenlemesinde sadece davalı çalışan aleyhine cezai şart konulduğunu, davacı işverene herhangi bir karşı edim yükümlülüğü getirilmediğini, söz konusu rekabet yasağı düzenlemesinin bu yönüyle de geçersiz olduğunu, davalının, davacı nezdindeki iş ilişkisinin sona ermesinin akabinde hayatını idame ettirebilmesi için yeni bir işte çalışmasının çalışma özgürlüğü ilkesinde hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davalının rekabet yasağına aykırı herhangi bir davranışını bulunmadığını, davacı tarafın, her ne kadar dilekçesinin muhtelif yerlerinde davalının davacıya ait ticari sırları kullandığından bahsetmekteyse de, dilekçesi ve delil olarak ileri sürdüğü belgelerin herhangi birinde anılan ticari sırrın ne olduğunu ortaya koyamadığını, müşterilerin çalışmaya alışkın oldukları, tercih ve beklentilerini bilen, menfaatlerini koruyan broker ile çalışmaya devam etmek istemelerinin doğal olduğunu, bir kimsenin, eski işyerinde birlikte çalıştığı bazı müşterilerin onu takip ederek yeni işyerine de gelmelerinin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın külleyin reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)… 17. İş Mahkemesi’nin 2018/… Esas, 2018/… Karar sayılı ve 28/11/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş, taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; 07/04/2014 tarihli hizmet sözleşmesi, e-mail yazışmaları, … 17. Noterliği’nin 02/10/2018 keşide tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, … 19. Noterliği’nin 08/10/2018 keşide tarihli ve … yevmiye numaralı cevap ihtarnamesi, … 6. Noterliği’nin 05/10/2018 keşide tarihli ve .. yevmiye numaralı cevap ihtarnamesi ve ücret bordrosu Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, Ekonomi ve Finans Uzmanı Dr. …, Sigorta Uzmanı … ve Mali Muhasebe Uzmanı …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 06/02/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında imzalanan 07/04/2014 tarihli hizmet sözleşmesinin imza tarihinden itibaren süresi hizmet sözleşmesi olarak imza altına alındığı, hizmet sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, davalı tarafın imzasının olduğu, davacı şirket çalışanı olan davalının, 07/04/2014 tarihli hizmet sözleşmesi ile davacı şirket bünyesinde çalışmaya başladığı, ve işbu çalışmasının 10/08/2018 tarihine kadar sürdüğü, 13/08/2018 tarihinden itibaren de aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı … A.Ş.’de işe başladığının tespit edildiği, dava dışı şirket kayıtlarına göre, dava dışı şirket ile davacı şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, sektörün özelliği nedeniyle bir müşterinin farklı sigorta poliçeleri için farklı brokerlarla çalışabildiği, davacı beyan dilekçesinde belirtilen şirketlerden seçili 120 adet şirkete yazılan müzekkereler sonucu ilgili şirketlerden 5 adet şirket tarafından dosyaya gönderilen yazılarda 10/08/2018 tarihinden önce … A.Ş. ile herhangi bir ticari ilişkide bulunulmadığı yönündeki beyanları doğrular nitelikte dava dışı şirket ile herhangi bir ticari ilişkiye dair işbu beş şirket yönünden herhangi bir tespit yapılamadığı, işbu davada davacı portföyünde olan bir müşterinin, aynı zamanda dava dışı şirketin de portföyünde bulunabildiği, sigorta müşterileri brokerler üzerinden alınan hizmetten ne kadar memnun ise o broker üzerinden hizmet almayı tercih ettiği, bu aşamada müşterinin tercihinin öne çıktığı ve broker hangi kurumda görev alıyor ise o kuruma yönelebildiği, davalının, davacı şirketten ayrılmasından önceki aylara ilişkin dosyaya sunulu ücret bordroları üzerinde yapılan incelemede aylık brüt ücretinin 10.010,00-TL olduğu, Hizmet Sözleşmesi’nin 15. maddesindeki rekabet yasağı ihlali maddesi gereğince aylık brüt ücretin 6 katı tutarında cezai şart bedelinden sorumlu olacağı yönünde kanaate varılması halinde davalının, davacı şirkette çalıştığı ve en son aldığı aylık brüt ücretinin 10.010,00-TL olduğu ve 6 katının da; 10.010,00-TL x 6 ay = 60.060,00-TL tutarında bir cezai şarttan sorumlu olabileceği, davalı, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sona ermesini takiben 2 yıl süreyle davacıya rakip işyerleriyle veya davacının müşterileriyle, davacının faaliyet alanına giren aynı veya benzer bir işi doğrudan veya dolaylı olarak yapmamayı taahhüt ettiğinden; TBK. M. 445/1 hükmü, öngörülen süre, yer ve işlerin türü yönündeki sınırlamalara uyulduğunun görüldüğü, bu nedenle taahhütnamedeki rekabet yasağına ilişkin hükmün geçerli olduğunun kabulünün gerekeceği, davalının, davacının işyerinde yaklaşık dört yıl süreyle çalışmış olması sonucu işin yapılma tekniğini iyi tanıyan ve dolayısıyla da davacı firmanın iş sırlarını öğrenen bir kişi konumunda olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede de davalının iş sırlarını bilen bir konumda olduğunun belirtildiği, bu durumda cezai şartında somut olayda gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği, ancak rekabet yasağına ilişkin cezai şart tazminatının talep edilebilmesi için TBK. M. 444/2 hükmü uyarınca, ayrıca, müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde edilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması gerektiği, bir an için davalının, davacının müşterilerine ulaşamadığı ve bu nedenle de davacının bir zararının oluşmadığı kabul edilse dahi, cezai şart tazminatının geçerli olabilmesi için her halde zarar verilmiş olması değil, zarar verilebilecek nitelikte olmasının yeterli görüldüğü, zararın vukuu değil, zarar verebilme ihtimalinde de rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olarak kabul edileceği, sonuç olarak; taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK. m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, taahhütnamenin, TBK. m. 444/2. hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde edilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartını da taşıdığı, dolayısıyla dava konusu cezai şart tazminatının ödenmesi gerektiği, ancak taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin cezai şart ve rekabet yasağını içeren ilk sayfalarında davalının imzasının bulunmadığı, bu durumda, sözleşmenin tüm sayfalarında davalının imzasını içeren bir sözleşme ibraz edilmemesi halinde, dava konusu cezai şart alacağından davalının sorumlu olamayacağı, yine, davalının eylemleriyle davacının zarara uğradığına ilişkin herhangi bir somut delil tespit edilmediğinden, davalının, TTK. m. 54 vd. hükümlerine göre sorumluluğunun bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 08/07/2021 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; mahkemenin yazdığı dava dışı firmalardan davalı …’un 10.08.2018 tarihinden sonra … A.Ş. Adına randevu talep edip etmediği ve bu tarihten sonra davacı ile mevcut poliçelerin yenilenip yenilenmemesi konusunda görüşme talep edip etmediğine yönelik yazılan müzekkere cevapları incelendiğinde gelen yazı cevaplarında randevu talebinde bulunulmadığı ve poliçe yenilenmesi konusunda görüşme talep etmediğinin belirtildiği, dava dışı Çelebi Havacılık A.Ş. Tarafından gelen yazıda davalının e-posta göndererek davacı firmadan ayrıldığının bildirildiğini bu tarihten sonra ise yeni firma olan … A.Ş. Firması adına görüşmelerin yapıldığı bildirilmiş olup, kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında akdedilen 07/04/2014 tarihli sözleşme gereği davalının, şirket çalışanı olduğu, davacının ise işveren olduğu, fiili çalışma başlangıç tarihinin 07/04/2014 olarak belirlendiği ve yine çalışanın başlıca görev yerinin İstanbul / Türkiye, davacının görevi de belirlenerek hizmet sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taraf davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra rakip şirket olduğu iddia edilen dava dışı … A.Ş’de çalıştığını belirterek cezai şart isteminde bulunmuştur. Davacı şirket çalışanı olan davalının 07/04/2014 tarihli hizmet sözleşmesi ile davacı şirketin bünyesinde fiilen çalışmaya başladığı ve bu çalışmasının 10/08/2018 tarihine kadar devam ettiği, davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalışanın 3 gün sonra 13/08/2018 tarihinden itibaren dava dışı … Sigorta ve … … A.Ş. olan davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bu firmada işe başladığı tespit edilmiştir.
TBK 444 maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Taraflar arasında akdedilen Hizmet Sözleşmesinin Gizlilik ve Ticaret sırları başlıklı 12. maddesine göre: ”Çalışan, bu sözleşme çerçevesinde performansının normal seyrinde işverenin ve bayilerinin, müşterilerinin, ortaklarının ve bunlarla ilgili gizlilik ya da ticari hassasiyete ilişkin ya da halihazırda işverenle benzer işle uğraşanlara yahut kamuya ifşa edilemeyecek ya da ifşa edildiğinde işverenin zararlarından sorumlu tutulacağı işi ve teknolojisi hakkında bilgi sahibi olacağını kabul eder. Çalışan gizliliği koruyacaktır ve hiçbir zaman yasal sorumluluklar hariç olmak üzere bu sözleşmeye göre işin icrası sırasında ve sözleşmesinin bitiminden sonraki iki yıl müddetçe her ne sebeple olursa olsun herhangi bir kişiye işverenin, bayilerinin, satıcılarının bu sözleşme çerçevesinde çalışma esnasında bilgi sahibi olduğu müşterilere veya müvekkillere gizli bilgisini veya işyerine, teknolojiye, finansa ya da örgütlenmeye ilişkin herhangi bir gizli ve saklı bilgiyi kullanmayacak ve ifşa etmeyecektir. …”
Sözleşmenin fesihten sonraki yükümlülükler başlıklı 14. Maddesinin b. bendi uyarınca: ”Çalışan, başka bir sektörde işe başlasa dahi işverenin yazılı onayı olmadığı sürece müşteri portföyünü ve gizli bilgileri kullanmayacaktır.
c. bendine göre; Çalışan, herhangi birisini ya da işverenin ya da yardımcılarının müşterisi olan bir kişiyi kışkırtmayacak yahut ürün veya hizmet satmak amacıyla işveren veya yardımcısıyla doğrudan rekabete girişmeyecektir.
d bendi uyarınca; Bu sözleşmede sayılmasa dahi TTK ve BK’dan kaynaklanan hükümlülüklerin gereğine aykırı hareket etmeyecektir.”
Sözleşmenin Rekabet Yasağının İhlali başlıklı 15. Maddesine göre: ”Çalışan, iş sözleşmesinin sona ermesini takiben rekabet etmeme şartını ihlal etmesi halinde işveren veya çalışan;
A) Rekabet etmeme şartını ihlal eden eylemi yasaklamak için yasal yollara başvurabilir.
B) İhlalin sonucunda gireceği zararın tazminini talep edebilir.
C) Çalışanın haksız rekabet ettiğinin kanıtlanması halinde çalışanın son ücretinin üzerinden yapılacak hesapla 6 aylık ücretle cezalandırılmasını talep edebilir. Aynı şekilde işverenin çalışanı aleyhine haksız rekabet ettiğinin kanıtlanması halinde aynı tutar üzerinden cezalandırılır.” düzenlemesi mevcuttur.
TBK 445/1. Maddesinde: ”Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.” şeklinde düzenlemesi mevcuttur. TBK 445/2 maddesinde ise hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlendiği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle kapsam ve süre bakımından sınırlandırabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalının davacıya ait iş yerinde 07/04/2014 tarihinde başladığı, 10/08/2018 tarihinde ayrıldığı, dava dışı … A.Ş’de 13/08/2018 tarihinde işe başladığı, davacı şirketle dava dışı şirketin faaliyet konularının benzer olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 12. Maddesinde rekabet etmeme yasağı sözleşmenin bitiminden 2 yıllık süreyle sınırlandırıldığından TBK 445. Maddesine zaman bakımından aykırılık bulunmamaktadır. Yine sözleşmede yer bakımından bir sınırlamaya ilişkin düzenlemesi mevcut olmasa da; davacı şirketin yerleşim yerinin İstanbul ilinde ve çalışan davalının İstanbul ilinde görevlendirildiği, dava dışı şirketin adresinin İstanbul ili olduğu ve İstanbul ilinde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, davalı tarafından dava dışı şirketinin davacı şirketin faaliyet gösterdiği yerde olması sebebiyle rekabet yasağının İstanbul ili olarak geçerli olduğunu kabul etmek gerektiğinden ilgili yasal düzenleme gereği yer bakımından sınırlama açısından işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmediği kanaatine varılmıştır.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu yönden yapılan değerlendirmede; davalının davacı şirkette yaklaşık 4 yıl 4 aylık süreçte çalıştığı, iş sözleşmesinin davacı tarafça haksız nedenle feshedilmediği, taraflar arasında iş sözleşmenin haklı ya da haksız feshedildiğine ilişkin bir uyuşmazlığın da dosya kapsamında söz konusu olmadığı, davalının çalıştığı alan itibariyle sözleşmeden de anlaşılacağı üzere davacı firmanın iş sırlarını öğrenen pozisyonda olduğu, TBK 444/2. Maddesine göre: ”Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü gereği davalının yaptığı hizmetin davalının işleri hakkında bilgi edinme imkanını sağladığı anlaşılmaktadır.
TBK 444. Maddesinde rekabet yasağına dayanılarak cezai şart talep edilebilmesi için müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması şartının arandığı, davaya konu olayda davacı taraf, dava dışı firmalardan davalı …’un işten ayrılmasından sonra … A.Ş. Adına randevu talep edip etmediği ve bu tarihten sonra davacı ile mevcut poliçelerin yenilenip yenilenmemesi konusunda görüşme talep edip etmediğine yönelik müzekkereler yazılmasını talep etmiş, mahkememizce dava dışı firmalara bu yönde müzekkereler yazılmıştır. Gelen yazı cevaplarının çoğunda görüşme talep edilmediği, bir kısmında davalının tanınmadığı, bir tanesinde davalının davacı şirketten ayrıldığını bildirerek görüşme talep edildiği ancak poliçe yenilenmediği bilgileri mahkememize verilmiştir. Bu durumda davalı …’un davacı şirketin müşterilerine ulaşarak davacı şirketten işten ayrıldığını ve yeni iş yerini duyurmadığı düşünülse dahi, davalının davacı şirkette broker olarak çalıştığı sözleşmeden de anlaşılacağı üzere şirketin ticari sırlarına vakıf olduğu dikkate alındığında, davalının bildiği ticari sır niteliğindeki bilgilerden dolayı davacının zarar görebileceği kanaatine varılmakla davacının zarar gördüğünü ispatlaması gerekmeyip, yerleşmiş Yargıtay ve istinaf kararları uyarınca zarar görme ihtimalinin varlığının dahi yeterli olduğu kanısına varılmıştır.
Belirtilen bu nedenlerle 6098 sayılı TBK’nın 444. ve 445. maddeleri uyarınca, işverenin, yer, zaman ve işlerin türü bakımından hakkaniyete aykırı olmamak koşuluyla işçisiyle, diğer koşullar da bulunmak koşuluyla taraflar arasında rekabet yasağı sözleşmesi imzalamasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ayrıca her ne kadar davalı taraf, sözleşmenin ilk sayfalarında imza bulunmadığından rekabet yasağı içeren sözleşmenin geçersiz olduğunu savunsa da; sözleşmenin son sayfasında imzaların yer aldığı, davalının yaptığı meslek itibariyle rekabet yasağı sözleşmesinin yapılacağı hususuna vakıf olduğu, davalının davacı şirkette 4 yılı aşkın sürede çalıştığı, sözleşmenin ilk sayfalarının imzalanmamasının sözleşmenin tamamını geçersiz kılma dolayısıyla da rekabet yasağı içeren hükmün geçersizliği manasına gelmeyeceği, aksi düşüncenin dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı anlaşıldığından taraflar arasında akdedilen sözleşmenin son sayfalarında tarafların imzalarının da bulunduğu anlaşılmakla tümü için atılmış sayıldığı kanaatiyle sözleşmenin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır. Netice itibariyle sözleşmedeki rekabet etme yasağının zaman, yer ve işleri türü açısından hakkaniyete uygun olduğu ve davalının ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürecek bir sınırlama olmadığı, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra aynı iş kolunda faaliyet gösteren başka bir şirkette aynı görevde yaklaşık 3 gün sonra işe başladığı, davalının davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olduğu dikkate alındığında ve sözleşmedeki rekabet yasağına ilişkin düzenlemelerin TTK ve TBK hükümlerine uygun olduğu ve belirtilen nedenlerle davalının sözleşmede düzenlenen rekabet yasağına ilişkin kuralları ihlal ettiği anlaşılmıştır. Dosyada mevcut bulunan davalının davacı şirketten ayrılmasından önceki aylara ilişkin ücret bordroları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesiyle, aylık brüt ücretinin 10.010,00-TL olduğu, hizmet sözleşmesinin 15. Maddesi gereği cezai şart bedelinin aylık brüt ücreti 6 katı tutarında olduğuna yönelik düzenleme gereği yapılan hesaplama neticesinde (10.010,00-TL x 6 ay = 60.060,00-TL) olduğu dikkate alındığında davalının rekabet yasağının ihlali nedeniyle davacının sözleşme gereği cezai şart alacağı bulunduğu kanaatine varılmakla; davanın kabulü ile 60.060,00-TL’nin 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı taraf avans faizi talep etmişse de davanın konusu ve davalının eski çalışan olması nedeniyle avans faizi takdir edilecek husu bulunmadığından şartları oluşmayan avans faizi talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KABULÜ İLE; 60.060,00-TL’nin 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının şartları oluşmayan avans faizi talebinin reddine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.102,69-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.025,68-TL’nin harçtan mahsubu ile bakiye 3.077,01-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(3)Davacı tarafından yapılan; 35,90-TL başvuru harcı, 1.025,68-TL peşin harç, 2.797,90-TL bilirkişi ücreti, 384,10-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 4.243,58-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(4)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(5)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 8.607,80-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
(6)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)-(14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/02/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.