Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/989 E. 2021/779 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/989 Esas
KARAR NO:2021/779

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/10/2014
KARŞI DAVA TARİHİ:14/11/2014
KARAR TARİHİ :12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı şirketin akaryakıt istasyonunda önce 11/04/2008 tarihinde imzalanan 5 yıl süreli ve takiben de 10/04/2013 tarihinde imzalanan 3 ay süreli Bayilik Sözleşmeleri gereğince 10/07/2013 tarihine kadar davacının bayii olarak faliyette bulunduğunu, 11/04/2008 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki protokolun 2.maddesi uyarınca istasyon üzerinde davacı şirket lehine 10 yıl süreli intifa tesis edilmesinin hükme bağlandığını ve bunun gereği olarak taşınmazın dava dışı maliklerince 17/04/2008’de davacı lehine 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, ancak davalı şirketin rekabet hukuku mevzuatı gereğince ilk olarak 5 yıllık bayilik sözleşmesi yaptığını, bunun bitiminde ikinci 5 yıllık sözleşmeyi ise yapmayarak sadece 3 aylık bir sözleşme yapıp bunun sonunda da yeni sözleşme imzalamadığını, 10/07/2013 tarihli ihtarname ile yeniden sözleşme yapmayacağını bildirerek davacı şirketle olan bayilik ilişkisini sonlandırdığını, protokolün 4.maddesinde davalının istasyonda yapacağı tadilat ve geliştirme işlerinde kullanması için, davacı şirketin davalıya intifa tesis tarihindeki kur üzerinden 365.000 ABD Doları + KDV karşılığı Türk Lirasını ticari inkişaf bedeli olarak ödemesinin kararlaştırıldığını, bu hükme istinaden davalının 568.266 TLlik 02/06/2008 tarihli faturayı düzenlediğini ve davacının da 11/06/2008 tarihinde fatura bedelini ödediğini, davacının davalıya inkişaf bedelini ödenen meblağı keyfi olarak dilediği gibi tasarruf etmesi için değil faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonuna sabit yatırım olarak harcaması için ödediğini, davacının bu ödemeyi akaryakıt istasyonu üzerinde kendisi lehine tesis edilmiş olan 10 yıllık intifa hakkına güvenerek yaptığını, davacı şirketin davalının yeni sözleşme imzalamamasından dolayı intifayı terkin etmek zorunda kaldığını ve davalıya ödenen inkişaf bedelinin güvencesinin bizzat davalıdan kaynaklanan nedenlerle yok olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının bayiliğinin fiili olarak sona erdiği 10/07/2013 ile intifanın orjinal süre sonu olan 17/04/2018 arasındaki 1737 güne isabet eden kısmı 270.416,16 TL tutarındaki alacaklarının iktisap tarihi olan 11/06/2008’den fiili tahsil tarihine kadar değişken oranlı avans faizi ve faiz tutarının %18 oranındaki KDV.si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA-CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, dava konusu akaryakıt istasyonu Karamanda olup sözleşme de Karamanda ifa edildiğinden yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasındaki son sözleşmede İstanbul ve diğer mahkemelerin yetkisinin kabul edildiğini, cari hesap ve benzeri sözleşmelerden kaynaklanan alacak haklarının beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı alacağının gerek sözleşme bakımından gerekse sebepsiz zenginleşme hükümleri bakımından zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın tek taraflı ve haksız uygulamaları ile sözleşmenin devamını şirketleri bakımından katlanılmaz bir duruma soktuğunu, bunun üzerine uzun süreli yeni bir sözleşme imzalamaktan imtina edilerek sözleşmenin 3 aylık sözleşme süresi bitiminde haklı sebeple feshedildiğini, istasyona ariyet olarak verilen malzemelerin davacıya iade edildiğini, 10/04/2013 tarihli 3 aylık sözleşmede dava konusu yapılan alacakla ilgili hiçbir ibare olmadığını, böyle bir hak olmuş olsaydı saklı tutulması gerektiğini, davacı şirketin o tarihte yeni sözleşme yaparak eski sözleşmenin hükümlerini geçersiz hale getirdiğini, sözleşmenin sona ermesinin ardından başka bir şirketten bayilik alınarak belirtilen yerlerin tamamının söküldüğünü ve yeni şirket tarafından değiştirilmekle ödeme nedeniyle alınan hiçbir malzeme ve ürün kalmadığını, böylece paranın alınması nedeniyle şirketlerinin hiçbir şekilde zenginleşmediğini, davacı tarafında fakirleşmediğini, taraflar arasındaki ilişkinin sona ermesine tamamen davacı tarafın kusurlu davranışlarının yol açtığını, ödenen bedelin tamamının şirkete kalmamış olup belirli bir kısmının vergi olarak kesildiğini, davacının bedelin tamamını talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının istediği faiz oranı ve faiz başlangıç tarihinin hukuka aykırı olduğunu, faizin paradan yoksun kalmanın karşılığı olup ortaya çıkması için temel şartın muaccel olması olduğunu, borçlunun temerrüdünün meydana gelmiş olması gerektiğini, davacı tarafın haklı olduğu varsayılsa dahi sadece dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, ayrıca avans faizi oranı üzerinden değil yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, davacının geçersiz olan sözleşmeye dayanarak hak talebinde bulunmasının mümkün olmayıp geçersiz sözleşmenin ifası istenemeyeceği gibi bu sözleşmeden dolayı herhangi bir hak talep edilemeyeceğini, sözleşme hükümlerinin davacı tarafından kusurlu bir şekilde ihlal edilmesi nedeniyle bir takım haklarının ortaya çıktığını, sözleşmede otomasyon bakım bedeli olarak belirlenen 100 Doların itirazlarına rağmen ilerleyen aylarda sürekli bir şekilde artırıldığını, 550 Dolara çıkarıldığını, haksız olarak alınan bakım bedellerinin iadesini talep ettiklerini, aynı şekilde sözleşmede satışlardan şirketin sadece %2 oranında katılımının olacağı belirlenmesine karşın uygulamada şirketin katkısının sürekli artırıldığını, itiraz edilmesine karşın davacı tarafın tek taraflı dayatması sonucu kesintilerin yapıldığını, şirketten 159.061,08 TL fazla para alındığını, davacı ile yapılan asgari mal alım anlaşmasına göre yıllık akaryakıt alımı 1000 m³ bulmak kaydıyla ilk 500 m³ stardart uygulama olacağını, buna karşılık gelen kısım için davacı şirketin kar marjının %28’ine karşılık gelen bedelin ödenmesi taahhüt edilmesine karşın söz konusu tutarın sözleşmenin ilk yılında ödendiğini, ancak kalan sürelerde ödenmediğini, ayrıca sözleşmenin sona erdirilmesinden önceki son ayda satış tanıma sistemine ilişkin satış faturaları kesilmesine rağmen iki adet faturanın ödenmediğini, bu nedenlerle şimdilik 10.000 TL’yi belirsiz alacak olarak bedelin haksız olarak alındığı tarihten itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davalı-karşı davacı vekili vermiş olduğu 14/06/2021 tarihli dilekçesi ile, davalarını ıslah ederek toplam 221.340,12TL alacağın haksız olarak tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 10/10/2017 tarihli … esas 2017/1170 karar sayılı kararı ile, asıl davanın kısmen kabulü ile, 270.136,40TLnin 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı vekilinice istinaf başvurusu üzerine İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 2018/428 esas 2018/1051 karar sayılı 11/10/2018 tarihli ilamı ile;
“Dosyanın incelenmesinde, ilk derece mahkemesince 10.10.2017 tarihli oturumda taraf vekillerinden beyanları sorulup zapta geçirildiği, ara kararla davalı/karşı davacı vekilinin mevcut rapora itirazlarının karşılanması için yeni veya ek rapor alınma taleplerinin reddine karar verildiği, tahkikatın bu surette bitirilerek HMK.184 ve 186. maddelerindeki usul işletilmeden doğrudan hüküm tesis edilmiş olduğu görülmüştür.
Dava yazılı yargılama usulüne tabidir. Mahkeme tahkikatın tamamlandığı düşüncesinde ise, öncelikle HMK. 184. maddesi uyarınca, hazır bulunan taraflardan tahkikatın tümü hakkındaki görüşlerini alır ve tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra sözlü yargılama aşaması başlar. Sözlü yargılama safhası için ayrı bir duruşma günün tayin edilmesi gerekir. Ancak, tahkikatın bittiği duruşmada her iki tarafın duruşmada hazır olması ve sözlü yargılama için hazır olduklarını beyan etmeleri halinde, mahkeme, sözlü yargılama aşamasına geçildiğini tefhim ederek, taraflara davanın esası hakkındaki son diyeceklerini sorar. Bu usuli prosedür, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve HMK.’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile ilgilidir.
Usule ilişkin olarak duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller HMK 353/1.a maddesinde sayılmış olmakla birlikte, bu sayımın tahdidi olmadığını kabul etmek gerekir. Yasada belirtilmemiş olsa dahi burada sayılanlara eşdeğer ve aynı etkilere sahip diğer usuli hataların da mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir ( Doç.Dr.Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 305).
Yargıtay tarafından geliştirilen mutlak temyiz sebepleri kavramından hareketle, temel yargılanma haklarının ihlali sonucunu doğuran usul hatalarının mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir. İlk derece mahkemesinde bir tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir temel yargısal haktır. 03/10 2001 tarihli 4709 sayılı Yasa ile Anayasanın 36. maddesine eklenen ibare uyarınca, herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, ilk derece yargılamasında taraflardan birinin adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebidir ( Dr.Cenk Akil, İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s.362).
Açıklanan bu gerekçelerle, mahkemenin hükmünü verebilmesi için gerekli usuli şartlar yerine getirilmeden ve hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen usul hataları yapılmak suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği kanaatine varıldığından, HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2018/989 esas sırasına kaydedilmiştir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, tarafların iddia ve savunmaları ve istinaf bozma ilamı nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye gönderilmiş olup, bilirkişi Hukuk Doç Dr …, Akaryakıt Sektör Uzmanı …, Bağımsız Denetçi Mali Müşavir … tarafından tanzim olunan 09/12/2020 tarihli ek raporunda; karşı davacının otomasyon bakım bedeli olarak yapmış olduğu ödemelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacı/karşı davalının taraflar arasındaki sözleşme şartlarına göre davalı/karşı davacıya fazla fatura ettiği bakım onarım tutarı 15.817,91TL olduğunu, taşıt tanıma sistemi faturalarından dolayı davacı/karşı davalıya, davalı/karşı davacı tarafından eksik fatura tutarının 184.427,89TL olduğunu, davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalıdan, davacı/karşı davalının beyan ettiği şeklide asgari miktarı aşan mal alımı yapmadığından 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarında yeterli miktarda mal alımı olmadığı için davalı/karşı davacı için m3 için 20,30TL üzerinden hesaplama yapılamayacağını, davalı/karşı davacı tarafından, davacı/karşı davalıya taşıt tanıma sistemi içinde faturalar tanzim edilmiş olup, taraflar arasındaki sözleşme şartlarına göre vadesinde ödenmediğinin tespit edildiğini, dava tarihi itibariyle ödenmeyen iki adet fatura için davalı/karşı davacı fatura alacağının 21.094,32TL olduğunu, yapılan çalışmalar neticesinde dava tarihi itibariyle davalı/karşı davacının toplam 221.340,12TL alacağı bulunduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiş, itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 30/03/2021 tarihli ikinci ek raporda ise; esas dava yönünden, davacının ibraz edilen ticari defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan karşı davacıdan 233.794,39TL alacağı olduğunu, davalı-karşı davacının ibraz ettiği ticari defterlerinde ise davacıya 235.432TL borcu olduğunu, davalı karşı davacının iddialarının ispata muhtaç olduğunu, davacının artan süreye tekabül eden inkişaf bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerince iade edilmesini talep edebileceği görüşünün mahkemece kabulü halinde, davacının sözleşmeden kaynaklanan ve yatırım bedelinden dolayı dava tarihi itibariyle davalıdan 270.136,40TL asıl alacak , 39.695,04TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda dava tarihi itibariyle 309.831,44TL alacağı olduğunu, karşı dava yönünden ise, dava tarihi itibariyle davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalıdan toplamda 221.340,12TL alacağı bulunduğunu belirtmişlerdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, İstinaf bozma ilamı, tanzim olunan bilirkişi raporu ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 11/04/2008 tarihli ve 5 yıl süreli, 10/04/2013 tarihinde imzalanan 3 ay süreli Bayilik Sözleşmeleri gereğince davalının 10/07/2013 tarihine kadar davacının bayii olarak faliyette bulunduğu, 11/04/2008 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki protokolun 2.maddesi uyarınca istasyon üzerinde davacı şirket lehine 10 yıl süreli intifa tesis edilmesinin hükme bağlandığı ve bunun gereği olarak taşınmazın dava dışı maliklerince 17/04/2008’de davacı lehine 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, ancak davalı şirketin rekabet hukuku mevzuatı gereğince ilk olarak 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi yaptığı, bunun bitiminde ikinci 5 yıllık sözleşmeyi ise yapmayarak sadece 3 aylık bir sözleşme yapıp bunun sonunda da yeni sözleşme imzalamadığı, 10/07/2013 tarihli ihtarname ile yeniden sözleşme yapmayacağını bildirerek davacı şirketle olan bayilik ilişkisini sonlandırdığı, davacı tarafından iş bu dava açılarak davalı tarafa sözleşme gereği ödemiş olduğu 568.266 TL tutarlı İnkişaf bedelinin 17/04/2018 (intifa bitiş tarihi) – 10/07/2013 (bayilik ilişkisinin sona verdiği tarih) tarihleri arasındaki süreyi de kapsadığı erken fesih nedeniyle fazladan yapılan ödemenin iadesinin talep edildiği, davalının da karşı dava açarak sözleşme hükümlerinin davacı tarafından kusurlu bir şekilde ihlal edilmesi nedeniyle bir takım haklarının ortaya çıktığı, sözleşmede otomasyon bakım bedeli olarak belirlenen 100 Doların itirazlarına rağmen ilerleyen aylarda sürekli bir şekilde artırıldığı, 550 Dolara çıkarıldığı, haksız olarak alınan bakım bedellerinin iadesi ve sözleşmede satışlardan şirketin sadece %2 oranında katılımının olacağı belirlenmesine karşın uygulamada şirketin katkısının sürekli artırılarak itiraz edilmesine karşın davacı tarafın tek taraflı dayatması sonucu yapılan kesintiler nedeniyle ve davacı şirketin kar marjının %28’ine karşılık gelen bedelin ödenmesi taahhüt edilmesine karşın söz konusu tutarın sözleşmenin ilk yılında ödenmesine rağmen kalan sürelerde ödenmediğinden bahisle ileride arttırılmak üzere 10.000 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafından ödenen inkişaf bedelinin 10 yıllık intifa süresini de kapsadığı, sözleşmenin erken feshi nedeniyle 17/04/2018 (intifa bitiş tarihi) – 10/07/2013 (bayilik ilişkisinin sona verdiği tarih) tarihleri arasındaki süre üzerinden yapılan hesaplamaya göre 270.136,40 TL’lik sebepsiz zenginleştiği, bu miktara fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, asıl davada davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 270.136,40 TL’ nin 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden ise; taraflar arasındaki sözleşmenin davacı/karşı davalı tarafından itiraz edilerek; sözleşmede otomasyon bakım bedeline ilişkin fazla tahsilat yapıldığı, taşıt tanıma sözleşmesine göre belirlenmiş olan katılım oranının davalı/karşı davacı tarafından sözleşmeye aykırı olarak artırılarak davalı/karşı davacıdan fazla tahsilat yapıldı iddiasına dayalı olarak fazlaca tahsil edilen bedelin tahsili ile taşıt tanıma sistemine ilişkin ödenmeyen bedelin tahsili ile taşıt tanıma sistemine ilişkin ödenmeyen fatura bedelleri ile tamirat edilmesine rağmen ödemediği ileri sürülen kar marjı alacağının tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan taşıt tanıma sözleşmesinin 5.maddesine göre Automatic’in tesisinden itibaren ilk 1 yıl bakım ve onarım giderinin PO’ya ait alacağının kabul edildiği, yine sözleşme şartlarına göre %2 iskonto oranında taşıt tanıma faturalarının tanzim edilmesi gerektiği, yaptırılan bilirkişi incelemesinde otomasyon bakım bedeli olarak ödenmesi gereken rakamın 15.817,91TL olarak tespit edildiği, %2 iskonto oranına göre taşıt tanıma sistemi faturalarından kaynaklı alacağın 184.427,89TL olarak tespit edildiği, ayrıca yine sözleşmeye göre davalı/karşı davacının taşıt tanıma sistemine ilişkin düzenlediği 2 adet faturadan kaynaklı 21.094,32TLalacağın bulunduğu, sözleşmenin feshinin haklı yada haksız olmasına bakılmaksızın yukarıda belirtilen alacak toplamının davacı karşı davalıdan talep edilebileceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı/karşı davacı tarafça kar marjı alacağı bulunduğu iddia edilmiş ise de, yaptırılan incelemeye göre, taahhüt edilen miktarda alım yapılmadığı anlaşıldığından bu yönden talebin haksız olduğu, anlaşılmakla, karşı dava yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 221.340,12TL nin dava tarihinden itibaren değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
A-Asıl dava yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
-270.136,40 TL’ nin 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 27.359,55TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 279,76TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalıya verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 18.453,07TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 4.618,05TLnin mahsubu ile bakiye 13.834,96TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına (Mahkememizin … Esas sayılı 2018/37 harç numaralı 18/01/2018 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile 13.834,96TL bakiye karar harcı tahsil edilmiş ise, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile),
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat tezkere giderleri olmak üzere toplam 3.394,50TL yargılama giderinin kabul ve red oranına (%99) göre hesaplanan 3.360,55TLsının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 4.618,05TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-Karşı dava yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
– 221.340,12 TL’ nin dava tarihinden itibaren değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 23.943,81 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 15.119,74TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan( karşı dava ile 171,00TL + ıslah ile 3.609,16TL) 3.780,16TLnin mahsubu ile bakiye 11.339,58TLnin davacı-karşı davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına
3-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan toplam 3.394,50TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
Ayrıca davalı-karşı davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan (karşı dava ile 171,00TL + ıslah ile 3.609,16TL) 3.780,16TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
C-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI