Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/953 E. 2020/50 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/953
KARAR NO : 2020/50

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 20/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşıma sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirketin söz konusu sözleşme ile Türkiye’den Almanya’ya sözleşmeye konu olan nakliye işini üstlendiğini, kararlaştırılan nakliye ücretinin ise 2.950 Euro olduğunu, davacı şirket tarafından taşıma hizmetinin verildiğini ve bu hizmete ilişkin fatura kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı şirket ile yapılan bütün görüşmelere rağmen davacı şirketin alacağının ödenmediğini, davaya konu alacak ödenmeyince ilk önce davacı şirketin Türkiye’de acenteliğini yapan dava dışı …Şti.tarafından acente sıfatıyla davalı şirkete karşı Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine dayanak yapılan faturanın davacı ile aralarında akdedilen 05/09/2017 tarihli taşıma sözleşmesine dayandığını söyleyerek yetki itirazında bulunduğunu ve ayrıca dava dışı …Şti.ile aralarında hukuki bir ilişki olmadığını söyleyerek husumet itirazı yaptığını, davalı şirketin bu itirazı ile davacı ile aralarında bir sözleşme olduğunu ve bu sözleşmeye göre taşıma işinin yapıldığını ve davacı şirkete borçlu olduğunu dolaylı olarak kabul etmiştir. Taşıma işi bittikten sonra taraflar arasında yapılan mail yazışmasına bakıldığında yük taşındıktan sonra boşaltma işlemlerinin yapıldığının CMR belgesi gönderilerek davalı şirkete bildirildiği, davalı şirketin teşekkür ettiği ve nihayetinde ödeme hakkında davalı şirketten bilgi istendiğini, davalı şirketin icra takibine itirazı üzerine başlatılan icra takibinin olduğu yerde bırakıldığını, sözleşmede “2.950 Euro (CMR 1 hafta cari)” yazılı olup, CMR’ye bakıldığında tarihinin 24/10/2017 olduğu, bu tarihin üzerine 1 hafta konulduğunda nakliye ücretinin ödenmesi gereken tarihin 31/10/2017 olduğunu, davalı şirketin bu tarihte temerrüde düştüğünü, ödeme zamanı sözleşmede kararlaştırıldığı için davalı şirketin ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek olmadığını, davalı şirkete gönderilen faturanın tarihinin de 25/10/2017 olduğunu, bu nedenlerle 2.950 Euro alacağın 31/10/2017 ödeme tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre hesap edilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıya Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak takipte alacaklı olarak ismi geçen şirketin her ne kadar davacının acentesi olduğu bildirilmişse de, takip dosyasında takip yetkisinin olup olmadığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından takibin işbu davaya delil olarak gösterilmiş olmasının da doğru olmadığını, işbu dava yabancı şirket tarafından açılmış olup MÖHUK gereğince davacının dava şartı olarak teminat göstermesi gerektiğini, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin akdedildiğinin ihtilafsız olduğunu, taşıma sözleşmesi gereğince davacının sözleşmede belirlenen taşıma bedeli karşılığında davalının müşterisine ait malın taşınması işini üstlendiğini, ne var ki davacının fiili taşıyan olarak yüklediği malı sözleşmede belirlenen tarihte teslim etmediğini, mal 11 gün gecikmeli olarak teslim edildiğinden davalının da sözleşme gereğince demuraj bedelini navlun bedelinden tahsil ettiğini, bu nedenle ortada herhangi bir alacağın söz konusu olmadığını, sözleşmede yükleme tarihi 23/10/2018 olup 7-8 gün transit yol süresi ile teslim tarihinin 31/10/2018 olduğunu, yani sözleşmede belirlenen navlun ücretinin kanunda belirtildiği üzere teslimle muaccel hale geldiğini, ancak davacının navlun bedeline hak kazanamadığını, sözleşme gereğince günlük araç başı demuraj bedelinin 350 Euro olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebinden ibarettir.
Dosya mali müşavir, taşıma uzmanı ve gümrük uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdii olunmuş, düzenlenen 04/02/2019 tarihli raporda; davalı şirketin kendi antetli kağıdına davacı ile birlikte tanzim ettiği CMR Konvansiyonu hükümleri gereğince anılan sözleşme incelendiğinde yükleme tarihi 23/10/2017 olarak sözleşme kapsamında yer aldığı, sözleşmenin ön yüzünde transit varış süresinin 7 veya 8 gün olarak tespit edildiği, 24/10/2017 yükleme tarihi ve 27/10/2017 varış tarihleri gözetildiğinde transit süresinin 4 gün olması sebebiyle sözleşme kapsamı emtianın geç teslim durumunun bulunmadığı, CMR Konvansiyonu 30/3.maddesi uyarınca kural olarak taşıyıcı malları teslim aldığı andan teslim edildikten sonra “yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez” davalı şirketin kendisine tanınan yasal süreçte iddia ettiği teslimdeki gecikme sebebini davacı yana bildirmediği, davalı şirketinde davacı şirketle aynı taşıyıcı konumunda bulunması ve CMR Konvansiyon hükümlerini mesleği icabı bilmek zorunda olduğu gözetildiğinde davalı şirketin teslimde gecikme olduğu iddiasını asılsız ve yersiz bıraktığı, davacı şirketin taraflar arasında akdedilen 19/10/2017 tarihli uluslararası nakliye sözleşmesi gereği 24/10/2017 tarihinde yüklediği emtiayı Almanya’daki alıcısına 27/10/2017 tarihinde teslim ettiği, davacı tarafın taşıma edimini sözleşme ve CMR Konvansiyonu hükümlerine uygun olarak yerine getirdiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede hizmet bedelinin 2.950 Euro olarak belirlendiği, davacı tarafında sözleşme hükümlerine uygun olarak davalı tarafa 25/10/2017 tarih ve 2921 nolu 2.950 Euro bedeli fatura düzenlediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede ödeme tarihinin CMR+1 hafta cari olarak belirlendiği, CMR belgesinin 24/10/2017 tarihini taşıdığı, davalının 24/10/2017 tarihli CMR belge tarihinden 7 gün sonra 01/11/2017 tarihi itibarı ile temerrüde düştüğü, davacının alacağına sözleşmede temerrüt faiz oranı kararlaştırılmamış olması nedeniyle 01/11/2017 temerrüt tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi hükmü uyarınca devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro cinsinden mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faiz oranı üzerinden faiz talep edebileceği belirtilmiştir.
Davalı vekili 08/07/2019 tarihli dilekçesi ile, davacının dava dilekçesindeki delillere dayandıklarını ve maddi vakıalara karşı da delil sunma haklarını saklı tuttuklarından dolayı yemin teklifinde bulunduklarını, gecikmeye ilişkin sözlü beyanlar dışında işbu vakıaya dair başka bir delillerinin bulunmadığını, yemin deliline dayandıklarını ve yemin metni hazırlanarak karşı tarafa gönderilmesini talep etmiş, mahkememizce cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin yemin teklifinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Öncelikle her ne kadar davalı tarafça MÖHUK gereğince davacının dava şartı olarak teminat göstermesi gerektiği belirtilmiş ise de, 1954 Lahey Sözleşmesi ile Almanya ile Türkiye arasında mütekabiliyet esası bulunmasından dolayı davalı tarafın teminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında 19/10/2017 tarihli uluslararası nakliye sözleşmesi akdedildiği ve davacının taşımayı ifa ettiği hususlarında ihtilaf yoktur. Davalı tarafça, malın sözleşmede belirlenen süreden 11 gün gecikmeli olarak teslim edildiği iddia edilerek söz konusu taşımadan dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığı iddia edilmiştir. Ancak davalı vekili tarafından da 08/07/2019 tarihli dilekçe ile ikrar edildiği gibi gecikmeye ilişkin sözlü beyanlar dışında dosyaya bu iddiayı destekler herhangi bir somut delil ibraz edilmiş değildir. Alanında uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen ve mahkememizce de yeterli izahatı içerir, denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikteki raporda da belirtildiği üzere sözleşmede yükleme tarihinin 23/10/2017 olarak belirlendiği, transit varış süresinin 7 veya 8 gün olarak tespit edildiği, malın 27/10/2017 tarihinde teslim edildiği, buna göre sözleşme konusu emtianın geç teslim durumunun bulunmadığı, Ayrıca CMR Konvansiyonu 30/3.maddesine göre malın teslim edildiği tarihten sonra 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmeceğinin düzenlendiği, davalı şirketin süresi içinde teslimdeki gecikme sebebini davacıya bildirmediği, davacının sözleşme hükümlerine uygun olarak verdiği hizmete karşılık belirlenen hizmet bedeline ilişkin fatura düzenlediği, sözleşmede ödeme tarihinin CMR + 1 hafta olarak belirlendiği, buna göre davalının 01/11/2017 tarihi itibarı ile temerrüde düştüğü anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
2.950,00-EUR alacağın temerrüt tarihi 01.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4a maddesi uyarınca Euro cinsine kamu bankalarının uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.291,92 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 322,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 968,93 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 364,09 TL harç, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 83,20 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.147,29 TL yargılama masrafınının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır