Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/91 E. 2020/750 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/91
KARAR NO: 2020/750

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/05/2015
KARAR TARİHİ:07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2009 yılında imzalanan ticari vekillik sözleşmesi kapsamında … şubesinin ticari vekilliğinin yapılmasının kararlaştırıldığını, ticari vekillik sözleşmesinin haksız fesih sonucunda bitirildiğini ve sözleşme kapsamında belirlenen alacakların davacıya ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 17. Maddesine göre ödemelerin nakit değil banka yoluyla yapılmasının gerektiğini, davalının oluşan bedelleri nakit ödediği iddiası olmuş ise de bunun bir geçerliliğinin olmadığını, sözleşmeye ve hayatın olağan akışına aykırı olarak nakit ödendiği iddia edilen ödemelerin davacının imzasını taşımayan nakit ödeme makbuzları ile ödeme şeklinde düzenlendiğini ,bu durum üzerine davalıya ticari defterler üzerinde inceleme talep ettiklerini ancak kabul edilmediğini ,davalının defter kayıtlarının dayanağı olan makbuzlar üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiğini ; haksız fesihten doğan ve davacıya ödenmeyen hakedişler ve isim hakkı ödemesi bedeli olarak toplam 64.169- TL nin temerrüt tarihinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 30/06/2009 tarihinde … Bölge Müdürlüğüne bağlı … Ticari Vekilliği olmak üzere ticari vekillik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında faaliyetlerin ne şekilde yürütüleceğinin düzenlendiğini, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının sözleşmeye aykırı olarak müşterilerden tahsil edilen bedelleri şirkete ödemediğini, yapılan kasa sayımlarında kasadan para kullanmış olduğu, kasa açığının çıktığını ve buna benzer olaylardan dolayı davalının haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 17/a maddesinde fesih sebeplerinin sayıldığı, davacının açıkça kasadan para kullandığını kabul ettiğini, ödemelerin tahsil edildiğine ilişkin davacının tediye makbuzlarında imzasının bulunduğunu ,öte yandan isim hakkı ödemesi ile ilgili davacının bir hakkı olduğuna ilişkin sözleşmede bir hüküm bulunmadığını,savunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin … esas, … karar, 27/12/2016 tarihli kararı ile, davanın reddine karar verildiği, davacı tarafça Mahkememiz kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 2017/533 esas, 2017/636 karar sayılı 25/12/2017 tarihli ilamı ile, ileride borç çıkarsa ödeneceği taahhüdünün borç ikrarı olmadığı halde ikrar olarak değerlendirilerek taahhütname başlıklı belgenin hükme esas alınmasının yerinde olmadığı, davalının tediye makbuzlarında davacının imzası bulunduğunu iddia ettiği ,davacı tarafında imzaların inkar edildiği ödeme dekontlarında yöntemince imza incelemesi yapılmak suretiyle; inkar olunan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti ve bu hususun 27.02.2010 tarihli imzası davacı tarafından inkar edilmeyen mutabakat belgesi dosyada bulunan diğer bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, mahkemece davacı iddialarının da araştırılması ,davacının iddialarının araştırılmadığı, ileri sürdüğü hükme tesir edecek derecede önemli delillerin toplanmadığı kanaatına varılmış olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/a-6 maddesi gereğince hükmün kaldırılarak yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının imza ve yazı örnekleri alınmış, davacı vekili tarafından bildirilen resmi kurum ve kuruluşlardan davacıya ait ıslak imzalı belge asılları getirtilmiştir.
Dosya grafolog bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 18/02/2019 tarihli ön raporda; inceleme konusu belgelerin asıllarının dosya ve kasa evrakı içinde bulunmadığı anlaşıldığından inceleme konusu tediye makbuzlarının asıllarının temini sonrası görüş bildirebileceğini belirtmiştir.
Davacı vekili 18/03/2019 tarihli celsede, bilirkişi ön raporunda belirtilen tediye makbuz asıllarının davalı şirketin yerinde bulunduğunu, davalı tarafın merkezinde inceleme yapılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili 23/09/2019 tarihli celsede, tediye makbuz asıllarının kayıtlarda bulunamadığını, saklama süresi geçtiği için imha edilme durumu olabileceğini belirtmiştir.
Dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle davalının uhdesinde bulunduğu iddia edilen tediye makbuzları ile mahkememiz kasasında bulunan belge asılları, imza ve yazı örnekleri ile davacı tarafından imzaları inkar edilen ödeme ödeme dekontları yönünden grafolojik inceleme yapılarak rapar tanzimi istenmiş, düzenlenen 21/11/2019 tarihli raporda; inceleme konusu … antetli 05/03/2010 tarih … nolu “25.504 TL, 94 kr.”tediye makbuzu karbon kopyasındaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı, inceleme konusu … antetli 30/04/2010 tarih 096813 nolu “29.311 TL, 96 kr.”tediye makbuzu karbon kopyasındaki, … antetli 29/01/2010 tarih 019543 nolu “19.000 TL”tediye makbuzu karbon kopyasındaki, … antetli 29/05/2010 tarih … nolu “146.44 TL”tediye makbuzu karbon kopyasındaki, … antetli 22/01/2010 tarih … nolu “2.250 TL”tediye makbuzu karbon kopyasındaki ve … antetli 13/01/2010 tarih … nolu “2.846 TL, 80 kr.”tediye makbuzu karbon kopyasındaki imzaların davacının eli ürünü oldukları, dava konusu 11/01/2010 tarihli tediye makbuzunun aslı, fotokopisi veya karbon kopyasının dosya içeriğinde bulunmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizce davacının isticvabı ile dinlenilmesine karar verilmiş, davacı asil 16/03/2020 tarihli celsede alınan beyanında; kendisine gösterilen tediye makbuzları üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını, imzaları kendisinin atmadığını, bölge yetkililerinin mutabakat metni sunduklarını, mutabık olmadığını, imzadan imtina ettiğini söylediğini beyan etmiştir.
İmza incelemesine esas tediye makbuzlarının asılları üzerinden değil karbon kopyaları üzerinden yapıldığı anlaşılmakla HMK.208 ve 211.maddeleri kapsamında davalı vekiline tediye makbuz asıllarını sunması için kesin süre verilmiş, belge asıllarının sunulmaması halinde davacı tarafın imza inkarını kabul etmiş sayılacağı dosyanın mevcut haliyle incelemeye alınacağı ihtar edilmiştir.
Davalı vekili 05/10/2020 tarihli celsede, makbuz asıllarını bulamadıklarını, ancak makbuz asıllarının sunulmasının yalnızca taraflarından istenilmesini kabul etmediklerini, davacı tarafa da kesin süre verilerek makbuz asıllarının davacı tarafça sunulması gerektiğini beyan etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; BAM 12.HD’nin 2017/533 E-2017/636 K sayılı kararında da belirtildiği üzere imzası inkar edilmeyen 27/02/2010 tarihli mutabakat metninde cari hesap bakiyesinin 7.726,12 TL olduğu (davacının davalı tarafa 7.726,12 TL borcunun bulunduğu), 30/04/2010 tarihli tutanakta acente tarafından şirket adına tahsil edilmesi gereken 29.311,96 TL’nin şirket hesabına yatırılmadığının imza altına alındığı, dava dilekçesinde davalı şirket kayıtlarına da delil olarak dayanıldığı bu doğrultuda yapılan inceleme sonucunda davalı ticari defter ve kayıtlarında davacı hesabının 23.442,81 TL borç bakiyesi arz ettiği, BAM kararında da tespit edildiği üzere imzası inkar edilmeyen belgelerden şirket hesaplarına yatırılmayan bedellerin davacı tarafından ödeneceğinin taraflarca taahhüt altına alınmış olduğu, böylece borcun ikrar edilmiş olduğu, davacı tarafça ödeme makbuzlarındaki imza inkar edilmiş ve davalı tarafça da imza asıllarının bulunuğu makbuz asılları sunulamamış ise de, ödeme makbuzlarına konu alacağın mutabakat metninde de cari hesap tablosunda kalem kalem belirtildiği, her ne kadar 16/03/2020 tarihli celsede davacı asil mutabakat metnini imzalamadığını beyan etmiş olsa da dava dilekçesinde iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında bu hususu ileri sürmemiş olup dosyada mevcut tüm delillerin, bilirkişi raporunun tetkikinde oluşan kanaate göre davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 1.095,85 TL harçtan mahsubu ile 1.041,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde sahibi davacıya iadesine,
3-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunun 9.141.97 TL TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır