Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/886 E. 2019/641 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/886 Esas
KARAR NO: 2019/641

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 31/08/2012
KARAR TARİHİ: 10/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; davacının davalı … ile yapmış olduğu… Poliçe numaralı Yaşama Destek Sigortası Sözleşmesinin tanzim ve başlangıç tarihi 19.12.2011 olup, teminat süresi 19.12.2011-19.12.2012 tarihleri arasında 1 yıl olduğunu, davacı sigorta primini sözleşmenin yapıldığı tarihte peşin olarak ödemiş olup, davalı sigorta şirketinin düzenlediği poliçe teminatı kapsamında bulunan yer alan tehlikeli hastalıklardan Multiple Skleroz (MS) hastalığına yakalanmış olduğunu, poliçe tanzim tarihinden 4 aydan fazla bir süre sonra hastalık belirtilerini gösterdiğini, 2012 Haziran ayında da davacıya kesin tanı konulduğunu, davacıya davalı sigorta şirketine yaptığı başvuruda sözleşmede taahhüt edilen teminat bedeli ödenmediğini, davalı sigorta şirketinin; tehlikeli hastalık olan Multiple Skleroz (MS) hastalığına davacının 2003 yılında yakaladığını belirterek teminat bedelini ödememiş olup, davacı söz konusu hastalığa Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. … tarafından 06.08.2012 tarihinde tanzim edilen rapora göre; “son birkaç aydan bu yana sağ kolda ağrı ve uyuşukluk olduğu, halen Nörolojik Muayenesi özellik göstermiyor, Kranial MR incelemelerde çok sayıda MS spesifik lezyonlar ve kontrast tutan aktif lezyon tespit edildiği” belirtildiğini, davacının ise alınan bu rapora binaen huzurda bulunan iş bu davayı açtığını, davacının, davalı sigorta şirketine ilgili poliçe hükümleri çerçevesinde tazminat talebinde bulunduğunu, fakat davalı sigorta şirketinin gerçekleşen riskin poliçe tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini, bu sebepten gerçekleşen riskin poliçe teminatını kapsamadığını bildirmek suretiyle talebi reddettiğini, bunun üzerine davacının, davalı sigorta şirketinden Yaşama Destek Sigorta Şirketi Sözleşmesi kapsamında taahhüt ettiği 30.000TL teminat bedeline işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacı ile müvekkili davalı sigorta şirketi arasında… sayılı “Yaşama Destek Sigorta” poliçesi akdedilmiş olduğunu, söz konusu poliçenin 1 yıllık olup, başlangıç tarihi 19.12.2011, bitiş tarihi ise 19,12.2012 olarak belirlendiğini, davacı sigortalının iş bu poliçe kapsamında yer alan tehlikeli hastalıklardan Multiple Skleroz (MS) hastalığına yakalandığı gerekçesi ile müvekkili şirkete başvurduğunu, poliçesinde belirlenen teminatın kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı sigortalının tazminat talebi üzerine müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılan incelemede sigortalının 2003 yılında rahatsızlığına ilişkin tetkikler yapıldığı ve tedavi gördüğü anlaşılarak tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığının tespit edilerek tazminatın ödenmesinin mümkün olmadığının sigortalıya bildirildiğini beyanla, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak açılmış davanın reddini talep etmiştir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taraf vekilleri beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Taraflara ait deliller sunulmuş, davacıya ait hastane kayıtları celp edilmiş, tanık listesi sunulmuş olup, dinlenen davacı tanığı … duruşmada vermiş olduğu yeminli beyanında; kendisinin davacıyı her ikisinin de ambalaj sektöründe çalışmamız nedeniyle tanıdığını, alım satım yaptıkları şirketlerde bazen birlikte alışveriş yaptıklarını, Bu nedenle 2005 yılından beri davacıyı bu şekilde tanıdığını, ilk tanıştıklarında kendisinin dışarıdan hissedilen bir rahatsızlığı olduğunu duymadığını ve böyle birşey de görmediğini, kendisinin yanında da sürekli kullandığı bir ilaç olduğuna şahit olmadığını, davacının bir hayat sigortası yaptırdığını da kendisinin yakın zamanda öğrendiğini, daha önceden bilmediğini, sigorta yaptırdığı sırada da herhangi bir sağlık kurumuna gidip gitmediğini bilmediğini, geçtiğimiz 2012 yılından itibaren de bir süre işyerlerinin karşılıklı olduğunu, daha sonra kendisinin oradaki işyerini taşıdığını beyan etmiştir.
Dinlenen davacı tanığı … ise duruşmada vermiş olduğu yeminli beyanında; kendisinin makina imalatçısı olması ve davacı ile bu sebeple iş ilişkisi olması nedeniyle kendisini 4 yıldır tanıdığını, işyerine de sık sık gidip geldiğini, kendisinin davacının dışarıdan da hissedilen belirgin kronik bir rahatsızlığı olduğunu bilmediğini, yaklaşık 1 yıl kadar önce davacının kendisine EMS hastası olduğunu ve iğne kullandığını söylediğini, unutkanlık dalgınlık gibi şikayetleri olduğunu kendisine söylediğini, bu hastalığını bana anlatmadan önce de hayat sigortası yaptırdığını söylediğini, aslında kendisinin sigorta yaptırmak istemediğini ancak sigorta şirketinin ikna etmesi sebebiyle yaptırdığını anlattığını, hangi tarihte sigorta yaptırdığını bilmediğini, sigorta yapılırken herhangi bir muayene olup olmadığını bilmediğini, daha önce ilaç kullandığını da kendisine hastalığını anlattıktan sonra öğrendiğini, onun öncesinde bir ilaç kullanıp kullanmadığını bilmediğini belirtmiştir.
Davacının dava konusu yaşam sigortasına dayalı teminat ödenmesi yönünde davacının dücar olduğu belirtilen MS hastalığının poliçe düzenlenmesi öncesi doğup doğmadığı, bu yönden dosyada mevcut önceki raporların da dikkate alınarak söz konusu hastalığının ne zaman başladığının, poliçe tarihi itibariyle var olup olmadığı, bu yönden teşhis konulup konulmadığı hususlarında rapor tanzimi için dosya Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiş olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesinin 05/12/2014 tarihli raporunda; … oğlu …doğumlu …’nin hastalığına ait bulguların 2009 yılından itibaren belirginleştiğinin, 29.03.2012 tarihli kranial MR raporuna göre hastalığının kronik seyirli olduğu ve eski ataklarının da olduğunun anlaşıldığının, kişinin 19.12.2011-19.12.2012 tarihleri arasındaki yaşam destek sigortası yaptırdığının, bu tarih öncesinde kişide hastalığın semptomlarının bulunduğunun, ancak tanı konulmamış olduğu, mevcut belgelere göre MS tanısının sigorta tarihinden sonra konulduğunun tesbit edildiği görülmüştür.
Rapor taraflara tebliğ edilmiş olup, tarafların beyanları ve dosya kapsamı nazara alınarak dosyanın taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun tesbiti yönünden rapor tanzimi için bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, Özel Sigortalar Uzmanı… tarafından tanzim olunan bilirkişi raporunda; Mahkemeye sunulan … Adli Tıp İhtisas Kurulunun 05/12/2014 tarih ve … Sayılı kararı gözetildiğinde; sigortalının hastalığına ait bulguların 2009 yılından itibaren belirginleştiğinin, 29.03.2012 tarihli kriminal MR raporuna göre hastalığının kronik seyirli olduğu ve eski ataklarının da olduğu anlaşıldığı, kişinin 19.12.2011-19.12.2012 tarihleri arasındaki yaşam destek sigortası yaptırdığının, bu tarih öncesinde kişide hastalığın semptomlarının bulunduğu, ancak tanı konulmamış olduğunun, mevcut belgelere göre MS tanısının sıgorta tarihinde sonra konulduğu tespit edilmiş olduğunu, davalı sigorta şirketinin kesin kati Adli Tıp Kurumu Raporu karşısında davacı sigortalının bu durumu bildiğine ve gizlediğine dair somut bir vakıaya ortaya koyduğunu, dosyadaki verilen ışığında davacı sigortalının gerek kanun ve gerekse de poliçe genel şartı gereğince bu hastalığını bildiği halde sakladığını ortaya koyan hiçbir delil tespit edilemediğini, davacı sigortalının MS hastalığının varlığını sigorta şirketi ile aralarında akdedilen poliçe sırasında gizlediğine ilişkin bir bulguya rastlanmadığını, davacı sigortalının MS hastalığının mahkemece alınan adli tıp kurumu raporu ile sigorta tarihinden sonra konulduğuna, davalı sigorta şirketinin teminat limiti kapsamında sigortalıya karşı sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine vardığını belirtmiştir.
Dava yaşam destek sigorta poliçesine dayalı olarak tazminatın tahsiline ilişkindir. Taraflar arasında 19/12/2011 – 19/12/2012 tarihleri arasında 1 yıl süre ile geçerli olmak üzere yaşam destek sigortası poliçesi tanzim edildiği izahtan varestedir. Davalı sözleşme sırasında davacının hastalığını gizlediğini, gerekli bilgileri kasten vermediğini, bu durumun poliçe şartlarına aykırılık teşkil ettiğini savunmaktadır. Esas uyuşmazlıkta meydana gelen rahatsızlığın sözleşme şartlarına uyup uymadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda sözü edilen Adli Tıp Kurumu …Tıp ihtisas Kurulunca verilen raporda davacının poliçe tarihinden önce hastalığına ilişkin semptomlarının başgösterdiği, ancak kesin tanı konulmadığı, mevcut belgelere göre MS tanısının sigorta tarihinden sonra konulduğu, hatta sigorta başlangıç tarihinden itibaren ilk 90 günden sonra 29/03/2012 tarihinde kronik seyirli olduğunun belirlendiği, davalı sigorta şirketinin Adli Tıp Kurumu Raporu karşısında davacı sigortalının hastalığını bildiğine ve gizlediğine dair somut kanıtlar ortaya koyamadığı, meydana gelen hastalığın sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu anlaşıldığından benimsenen ve bu yönlere işaret eden raporlar ışığında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin …esas … karar sayılı kararı davalı tarafın temyiz talebi ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ ne gönderilmiş, Yargıtay’ ın 2015/17293 esas 2018/5922 karar sayılı 05/06/2018 tarihli bozma kararı ile dosya Mahkememizin 2018/886 esas sayısına kayıt edilmiştir.
Dosya Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesi Başkanlığı’ na gönderilmiş, sunulan raporda özetle; …’ nin MS tanısını 29/03/2012 tarihli Kraiel MR tetkiki sonrasında almış olduğu 06/08/2012 tarihli raporunda kişinin tıbbi öyküsünde 2003 te baş dönmesi, dengesizlik şikayetleri ile tetkik edildiği ve tedavi gördüğü, 2009 da sol gözde bulanık görme şikayeti olduğu ve özel bir tedavi görmeden bir hafta içinde düzeldiğinin belirtildiği, ancak hastanede otomasyon sisteminde herhangi bir kayıt bulunamadığının belirtildiği ayrca dosya kapsamında kişide tanı tarihi öncesinde “muhtemel MS ve MS’i düşündüren ancak tanı koydurucu olmayan izole nörolojik sendrom” olduğuna dair herhangi bir tıbbi kayıt görülmediği cihetle kişide tanı tarihi öncesinde tarif edilen semptomların sorulduğu üzere muhtemel MS ve MS’ i düşündüren ancak tanı koydurucu olmayan izole nörolojik sendromlar kapsamında değerlendirilmediğini oy birliği ile mütalaa ettiklerini rapor etmişlerdir.
Dosyaya sunulmuş olan Adli Tıp Kurumu raporları dikkate alındığında davacı sigortacının hastalığını bildiğine ve gizlediğine dair somut kanıtlar ortaya konulmadığı, meydana gelen hastalığın sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 30.000,00 TL maddi tazminatın 31/08/2012 (dava tarihi) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 2.049,30 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 444,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.603,80 TL’nin davalıldan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 3.600,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.463,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸
Hakim …
¸