Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/814 E. 2020/792 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/814
KARAR NO:2020/792

DAVA :İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/09/2018
KARAR TARİHİ:14/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılara açılan kredi hesabının 04/10/2017 tarihinde kat edildiğini, borçluların süresinde ödemelerini gerçekleştirmediklerinden kendilerine …. Noterliğinin 04/10/2017 tarih, … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, gönderilen kat ihtarnamesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine bu defa…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş dosyası ile İhtiyati haciz kararı alınarak …. İcra … E. sayılı dosyasında borçlular aleyhine toplam alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icra takibine başlandığını, davalıların itirazı ile takibin durduğunu, davalı borçluların 19/03/2018 tarihli dilekçeleri ile icra takibine, borcun aslına, faize, ferilere ve faiz oranına haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiklerini, borçlular tarafından imzalanan kredi sözleşmesinin 6.1 maddesinde banka ile çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda banka kayıtlarının delil olacağının kabul edildiğini, bu nedenle itiraza konu alacak miktarının tespiti bakımından Mahkeme tarafından yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile alacağın doğrulanacağını, akdedilen sözleşmenin 2.7 maddesinde temerrüt halinde TCMB bildirilen en yüksek faiz oranının %50 fazlası olacak şekilde hesaplanan temerrüt faizinin talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, talep edilen temerrüt faizinin sözleşmeye uygun olduğunu, borçlu adına teslim edilen çek karnesinde 3167 Sayılı Yasanın l0.maddesi gereğince bankanın sorumlu olduğu miktara ilişkin yükümlülüğünün çek karnesi tesliminden doğan ve geri dönülmeyecek nitelikte bir gayri nakdi sözleşme hükmünde olduğunu, davacı banka ile borçlular arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi ile kararlaştırılan ve gayri nakdi kredi teminatın verilmesi halinde teminat verilmesine dair icra takibine konu edilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu, Yargıtay’ın açıkça gayri nakdi riskin faizsiz bir hesaba depo edilmesinin uygun olduğunu belirttiğini, akdedilen sözleşme gereği 4 adet çek depo bedeli olan 5.830,00- TL nın faizsiz bir hesaba depo edilmesi gerektiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin yetkisiz İcra Müdürlüğünde başlatıldığını, … Ltd. Şti.’nin adresinin … olduğunu, davanın … adliyesinde açılması gerektiğini, davacı yanın kötü niyetli olduğu, alacağının teminat altında olduğu, davalıların mal varlıklarının banka lehine rehinli olduğu, davacının rehinin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden sadece zarar vermek amacı ile takip yoluna gittiğini, usulüne uygun kefaletin alınmadığını, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni B.K.’nun 583 ve özellikle eşin rızasını düzenleyen 584.maddeleri dikkate alındığında icra takibinde ve dava dosyasında alçakların talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, eski kredi sözleşmesinde dahi 01/07/2012 tarihinden sonra eşlerin rızasının alındığını, eşlerin rızasının alınmadığı sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davacının davalıdan alacağının bulunmaması ve geçerli kefalet sözleşmesi olmadığını belirterek davanın yetkisiz yerde açılmış olması nedeni ile reddine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep e tmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya bankacı ve mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 08/02/2019 tarihli raporda; davalı kefilin kefalet limitinin 500.000,00 TL olduğu takip tarihi itibarı ile belirlenen alacak tutarının kefalet limiti dahilinde kaldığı, ayrıca davalı asıl borçlu ve kefillerin temerrüt tarihlerinin de aynı olması nedeniyle davacı bankanın davalı asıl borçlu ve kefilden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihi itibarı ile 29.066,86 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, ancak davacı bankanın 29.046,01 TL talepte bulunduğundan talebiyle bağlı kalacağı, aslı borçlu yönünden takip tarihinden başlamak üzere 20.826,68 TL asıl alacağın tamamen ödeninceye kadar yıllık, %28.08 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, asıl borçlu yönünden takip tarihinden başlamak üzere 4.389,23 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %33,12 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, kefil yönünden takip tarihinden başlamak üzere 500.000,00 TL’lik limit dahilinde aşmamak kaydı ile takip tarihinden başlamak üzere 20.826,68 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %28,08 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, davacı bankanın takip tarihi itibarı ile talepte bulunduğu 4 adet çek depo talebi için 5.830,00 TL’lik depo talebinin yerinde olduğu, davalıların incelemeye katılmaması sebebi ile davalı firmanın kayıtlarının incelenemediği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, davacı vekili tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Dosya yeniden davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirtilen hususlar irdelenmek suretiyle ek rapor tanzimi için bankacı ve mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, düzenlenen 16/03/2020 tarihli ek raporda; davacı bankanın kredilere fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranını uyguladığı herhangi bir hesap ekstresi sunmadığından kök raporda faiz oranının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1650 Esas, 2019/507 Karar, 02/05/2019 tarihli, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1779 Esas, 2019/1437 Karar, 06/03/2019 tarihli, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/16260 Esas, 2017/7164 Karar, 23/10/2017 tarihli, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/4051 Esas, 2017/5602 Karar, 05/07/2017 tarihli ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/6902 Esas, 2017/7727 Karar, 05/12/2017 tarihli kararları doğrultusunda tespit edilmiş olup kök raporda yapılacak bir değişiklik olmadığı ancak Mahkememizce davacının talebi doğrultusunda temerrüt faizi oranının kabul edilmesi halinde davacı bankanın 2018 yılı için TCMB na bildirilmiş olduğu faiz oranının %40 olduğuna ilişkin tebliği sunması halinde %60’lık temerrüt faiz oranını uygulanacağının Mahkememiz takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda inceleme sonucu tespit edilen alacak kalemleri ile yapılan ödemelerin mahsubu neticesinde raporun denetimli hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla dosya başka bir bankacı bilirkişiye tevdi edilerek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 30/10/2020 tarihli raporda; taraflar arasında akdedilen 04/12/2014 tarihinde 500.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesini vekâletnamede de belirtildiği üzere münferiden imzaya yetkili … … kefil olarak imzalandığı, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Yeni Borçlar Kanunu çerçevesinde Ortağı bulunduğu firmalara kefalette eş muvafakati istenmeyeceği genel uygulama olduğundan kefil için de hesaplama yaptığını, buna bağlı olarak kefaletin geçerliğinin Mahkeme değerlendirecek olup hesaplamaların kefil için uygulanma kararının hakim takdirinde olduğunu, akdedilen sözleşme çerçevesinde davalıya sadece kredili mevduat hesabı kullandırıldığı, çek karnesi verildiği, verilen çeklerden 3 tanesinin garanti bedelleri ödenerek (4.230,00 TL) nakde döndüğü, davacı bankanın nakde dönen çek garanti bedelleri ve nakit olarak kullandırılan KMH hesabı için için takip tarihine kadar faiz talep etmesinin doğal olduğu, davalı taraf vekiline e-mail yolu ile ulaşılarak ödemeler ile ilgili belge sunup sunmayacakları sorulduğu, 25/10/2020 günü gönderilen mailde son hareketi 19/06/2017 tarihinde olan … hesap numaralı rotatif krediden borçları olmadığı yönünde bir belge gönderildiği, ancak davacı bankanın bu hesaptan takip yapmadığı, alacağı olduğuna dair bir beyanda bulunmadığı, davacının takibe konu ettiği hesap … numaralı Kredili Mevduat Hesabı olduğu, davalı tarafın takip tarihi ile dava tarihi arasında herhangi bir ödeme yapıldığına dair evrak sunulmadığı, davacı bankanın 04/10/2017 tarihli kat ihtarnamesindeki talebin banka kayıtlarına uygun olduğunu, kat tarihinden takip tarihine kadar 4.408,79 TL tahsilatın yapılmış olup bu tahsilatların öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmiş olup, bakiye 360,78 TL Kredili Mevduat Hesabı riskinden düşüldüğü, takip tarihinden dava tarihinden dava tarihine kadar herhangi bir ödeme kaydı bulunmamış olup davalı taraf da bu konuda bir belge sunulmadığı, bu nedenle takip tarihindeki alacak ile dava tarihindeki alacağın aynı tutarda olduğu, bu çerçevede; davacının davalıdan faiz alacağının kalmadığı, yapılan tahsilatların öncelikle faiz, ferileri ve masraflardan düşüldüğü, davacının davalıdan 12/03/2018 takip tarihi itibarı ile toplam alacağının takipte talep edildiği üzere talebe bağlı olarak 29.046,01 TL olduğu, Kredili Mevduat Hesabının anapara tutarının 24.816,01 TL kaldığı, nakde dönen çek garanti bedellerinden alacağın ( nakit kredi) 4.230,00 TL olduğu, depo edilmesi gereken gayri nakdi kredi tutarının (çek garanti bedeli) 5.830,00 TL olduğu, Kredili Mevduat anapara tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar TCMB tarafından ilan edilen Kredi Kartları ve KMH için uygulanacak değişken oranlarda temerrüt faizi hesaplanması gerektiği, (Takip tarihinde %28,08 dir.) Nakit risk olan 4.230,00 TL ye akdedilen sözleşme çerçevesinde sözleşme hükümlerine uygun olarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar %60 oranında temerrüt faizi hesaplanması gerektiği, Mahkemenin önceki bilirkişinin görüşünde olması halinde davacının itirazda bulunduğu bu oranın %33,12 olarak belirlenebileceği, tarafların icra inkâr ve diğer itiraz ve taleplerinin değerlendirilmesinin Mahkeme takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Öncelikle davalı tarafın yetki itirazının, taraflar arasında tanzim edilen takibe ve davaya konu uyuşmazlığa ilişkin sözleşmede yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak belirlenmesi ve yetki sözleşmesinin usul ve yasaya uygun olarak tanzim edilmiş olmasından dolayı reddine karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından banka kayıtları incelenmek ve sunulan evraklar bu surette tevsik edilmek suretiyle hazırlanan raporda; davalı asıl borçlu ….Ltd.Şti. ile davacı banka arasında imzalanan 04/12/2014 tarih 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesini münferiden imzaya yetkili diğer davalı … …’nın sözleşme limitinde olmak üzere müteselsil kefil olarak imzaladığı, akdedilen sözleşme ile davalıya Kredili Mevduat Hesabı kullandırılmış olup çek karnesi verildiği, ancak kredi hesaplarının taksitlerin süresinde ödenmemesi sebebiyle 04/10/2017 tarihi itibariyle kat edildiği, yapılan mali inceleme ile davalının davacı bankaya olan borcunun hesaplama yöntemince hükme esas alınması gereken bilirkişi raporu dahilinde taleple bağlı kalınarak davalı … …’nın kefalet hükümlerinin geçerli olduğunun kabulüyle davalı kefilin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla toplam borçtan sorumlu olduğu anlaşılmış, yine davalılar tarafından davacı banka hesaplarına yansıyan herhangi bir tahsilat bulunmadığı gibi davalılar tarafından borcun ödendiğine dair herhangi bir belge, dekont vs.de sunulmadığı, bu itibarla davacı banka alacağının sabit olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, itirazın iptali ile takibin takip talebindeki kayıtlarla aynen devamına karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/11340 Esas 2017/6361 Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan icra inkar tazminat bedelinin de davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesi gerekmiş ve neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında yapılan icra takibine davalıların itirazının iptaline, takibin takip talebindeki kayıtlarla aynen devamına,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının %20.’si oranında hesaplanan 5.809,20-TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.984,13 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 351,80 TL + 144,24 TL icra veznesine yatan olmak üzere toplam 496,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.488,09 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından yapılan; 392,90 TL harç, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 171,50 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.064,40 TL yargılama masrafının davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 4.356,90 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır