Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/792 E. 2022/102 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/792 Esas
KARAR NO:2022/102

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/09/2018
KARAR TARİHİ:24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’ün, … Mh. … Sk. No: 8/b mekseline iletişim adlı işyerinin sahibi olduğunu, davacının iş yerini açmadan önce davalı şirket yetkilileri ile görüştüğünü, davalı şirkete bayilik başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin başvuru şartları oluştuğundan bahisle davacıya 14.08.2015 tarihinde bayilik verdiğini, davacının, bayilik şartlarına uygun ve iş ahlakı ile işlerini yürütmekte iken 20.10.2015 tarihinde davalı şirket yetkilisi olduğunu belirten … … tarafından telefon ile arandığını, … …’ın iş yeri hakkında şikayet aldıklarını, işyerinin kapalı olduğunu iddia ettiğini, davacının ise iş yerinin 24 saat kamera ile izlendiğini, işyerinin kapalı olmasının söz konusu olmadığını belirttiğini, buna rağmen şirket yetkilisi olduğunu belirten … … tarafından bayiliğinin tek taraflı feshedileceğinin davacıya bildirildiğini, feshe itiraz edilmemesi halinde 850,00-TL temsilcilik bedelinin davacıya ödeneceğini, itiraz etmesi halinde 850,00-TL’nin de davacıya ödenmeyeceğini belirterek telefonu kapattığını, davacının, daha sonra iş yeri yetkilileri ile haricen yaptığı görüşmede, soyisminin … olması, … ve … bombacılarının da soyisimlerinin … olması nedeni ile davacının bayiliğinin iptal edildiğini öğrendiğini, bunun üzerine davacının 09/11/2015 tarihinde … 2. Noterliği’nden davalı şirkete ihtarname çektiğini ve haksız yapılan feshin geri alınarak bayiliğinin yeniden verilmesini, aksi takdirde oluşan maddi ve manevi zararının kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı şirketin 30.11.2015 tarihli ihtarname ile davacıya cevap vererek, “… ve …’da meydana gelen vahim olaylar nedeni ile toplumda oluşan büyük infial, ülkemizin o dönemdeki toplumsal ve politik ortamı, bahsi geçen olayları gerçekleştirenlerle olan soy isim benzerliğiniz, bu nedenle müvekkil şirkete gelen tepkiler, müvekkil şirketin …, … vb. devlet kurumlarının denetimine ve kararlarına tabi olması dolayısıyla tedbir almak zorunda olması vb.” gerekçeleri ile bayiliğin feshedildiğini davacıya bildirdiğini, davacının soyisminin … olmasının kendi tercihi olmadığını, ayrıca … ve … katliamlarını gerçekleştiren kimseler ile de hiçbir akrabalık ilişkisi bulunmadığını, feshedilen bu sözleşme nedeniyle davacının beklenen kardan yoksun kalmak sureti ile maddi zarara uğradığını, 30.000,00-TL mevcut işyeri için masraf yapıldığını, davacı tarafından bayilik sözleşmesi için davalı şirket adına toplam 4.850,00-TL yatırıldığını, bahse konu bayilik sözleşmesinin haksız feshi ile birlikte davacının yaklaşık olarak 20.000,00-TL beklenen kardan yoksun kalmak sureti ile zarara uğradığını, ayrıca bu sözleşmenin feshi ile birlikte durumun basına yansıması ve yazılı ve görsel medyada sürekli olarak haber yapılması nedeni ile, davacının ticari itibarı telafisi güç ve imkansız zararlar aldığını, piyasada kredisinin düştüğünü ve türlü spekülasyonlarla uğraşmak zorunda kaldığını beyanla davacı lehine 30.000,00-TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile 1.000,00-TL maddi tazminatın ihale tarihi olan 20.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan davada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen kararın taraflara tebliğ edilmediğini ve kesinleşmediğini, davacının, bu dava kesinleşmeden işbu davaya açtığını, bu bağlamda işbu davanın dava şartı eksikliğinden dolayı reddine karar verilmesini, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davalı şirketin bir yetkilisinin davacıyı arayarak bayiliğinin iptal edildiğini bildirmesinin söz konusu olmadığını, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen … 27. Noterliği’nin 30.11.2015 tarih ve … nolu ihtarnamenin 2.maddesinde; “… ve …’da meydana gelen vahim olaylar nedeniyle toplumda oluşan büyük infial, ülkemizin o dönemdeki toplumsal ve politik ortamı, bahsi geçen olayları gerçekleştirenlerle olan soy isim benzerliğiniz, bu nedenle müvekkil şirkete gelen tepkiler, müvekkil şirketin …, …, vb. gibi devlet kurumlarının denetimine ve kararlarına tabi olması dolayısıyla tedbir almak zorunda olması, vb. gibi mücbir nedenlerden dolayı; müvekkil şirketin o dönem için sizinle olan çalışma imkanları ortadan kalkmış ve müvekkil şirket bu mücbir nedenlerden dolayı geçici olarak sizinle olan çalışmasını durdurmak zorunda kalmıştır. Bu husus ve mücbir nedenler müvekkil şirkete gönderdiğiniz ihtarnamenizde de belirttiğiniz gibi size acilen telefonla bildirilmiştir. Yani müvekkil şirket üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiştir.” denildiğini, bu cümlenin hiçbir yerinde sözleşmenin feshedildiği yönünde bir beyan ve ima olmadığını, davalı şirketin yasal zorunluluk gereği tedbiren davacı ile çalışmasını geçici olarak durdurduğunu ve bu hususu davacıya bildirdiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olarak davalı şirkete ihtarname göndermesi, davalı şirketten para talep etmesi ve sisteminin yeniden açılması ile ilgili bir protokol imzalamayı kabul etmemesi akabinde davalı şirketin haklı olarak ve sözleşmeye uygun şekilde davacının sözleşmesini feshettiğini beyanla davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davanın derdestlik itirazları çerçevesinde HMK. 114/1.1. maddesi ve 115/2. maddesi gereği, dava şartı noksanlığından usulden reddini, davacının maddi ve manevi tazminat davasının esastan reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas ve… Karar sayılı dosyası, bayilik belgesi, ihtarnameler, faturalar, dekontlar ve makbuzlar Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları ve dosyada toplanan deliller nazara alınarak davacının ticari defter ve belgelerinin incelenerek dava dilekçesinde yer alan maddi tazminat istemine konu bayilik sözleşmesi için davalı şirket adına yatırıldığı beyan edilen masraf kalemleri, teminat bedelleri ve yoksun kalındığı iddia olunan zarar istemi yönünden inceleme yapılması için … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat müzekkeresi yazıldığı, SMMM …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 17/10/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında 14.09.2015 tarihinde faturamatik tahsilatları kapsamında sözleşme imzalandığı, davalı şirketin, davacıya gönderdiği … 27. Noterliği’nin 30.11.2015 tarih ve … nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiği, davacı tarafın sözleşme kapsamında, davalı hesabına yaptığı havaleler toplamının 3.850,00-TL olduğu, davacı tarafın sözleşme nedeniyle yaptığı işyeri harcamalarının belgelerinin olduğu, bu belgeler çerçevesinde toplamda 3.365,71-TL masraf yaptığı, yapılan bu masraflardan 319,71-TL’lik tutarın ticari kayıtlarda yer almadığı, davacının sözleşme nedeniyle 3.046,00-TL işyeri masrafı yaptığı, yapılan bu masrafı işletme gideri olarak ticari kayda aldığı, davacı tarafından, ibraz edilen ve rapor ekinde yer alan, 2015-2016-2015 yıllarına ait yıllık gelir vergisi beyanlarında davacı işletmenin; 2015 yılında 660,60-TL zarar, 2016 yılında 3.015,79-TL kar, 2017 yılında ise 1.083,75-TL zarar ettiğinin görüldüğü, sonuç olarak fesih bildirim tarihinden (30/11/2015) itibaren davacıya iadesi gereken tutarın 3.850,00-TL olduğu, Bayilik Sözleşmesi kapsamında yapılan belgeli faturalar toplamının 3.046,00-TL olduğu, Bayilik Sözleşmesi’nin feshinden kaynaklı kardan yoksun kalma tutarı hesaplanmasının mesleki uzmanlık alınana girmediği bu nedenle bu hususta hesaplama yapılmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, SMMM … ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 24/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …’ün ticari defterleri talimat mahkemesince incelenmiş olduğu, 17.10.2019 tarihli SMMM … tarafından bilirkişi raporu tanzim edilmiş olduğu, bu raporda davacı yanın 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterleri incelendiği ve davacının işletme defterine tabi olduğu, gayri safi hasılattan indirilecek giderleri düşülerek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile ticari kazancının ilgili dönemde kar/zar olarak beyan edildiğinin görüldüğü, 2016 yılında 3.015,79-TL kar diğer iki yıl olan 2015 ve 2017 yılında zarar beyan ettiğinin görüldüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.09.2015 tarihinde düzenlendiği ve 30.11.2015 tarihinde feshedildiği, 2015 yılında davacı yanın 660,60-TL zarar beyan talep yönünde görüş bildirdiğinin anlaşıldığı, Temsilcilik Sözleşmesi’nin 20.4. maddesine “Ödeme Kuruluşu, hiçbir gerekçe ileri sürmeden ve hiçbir tazminat ödemeden göndereceği bir ihtarname ile dilediği her zaman işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir. Temsilci, Ödeme Kuruluşu’nun tek taraflı fesih hakkını itirazsız olarak kabul ettiğini, böyle bir durumda tazminat, masraf, temsilcilik bedeli, kar kaybı, vb. isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.” göre davalının sözleşmeyi dilediği zaman serbestçe fesih hakkına sahip olduğu, sonuç olarak temsilci Davacı …’ün fatura tahsilatı yapabilmesi için ön avans olarak kendi belirlediği tutar kadar davalı … sisteminde kendine bakiye açması gerektiği, bakiye açılışı için davacı tarafından davalı adına 06.10.2015 tarihinde 1.500,00-TL, 20.10.2015 tarihinde 1.500,00-TL ödeme yapıldığı, temsilci davacı …’ün Faturamatik hesaplarına EFT/Havale yoluyla açmış olduğu bu bakiye kadar ancak fatura tahsilatı yapabileceği, temsilci davacının ilgili tarihlerdeki aşağıdaki hesap ekstresinde tahsil etmiş olduğu toplam kurum faturalarının tutarının 1.290,69-TL olduğunun tespit edildiği, davalı tarafından davacıya düzenlenen 78,20-TL’lik faturanın mahsup edilmesiyle 1.500,00-TL + 1.500,00-TL – 1.290,69-TL – 78,20-TL = 1.631,11-TL kalan olduğu, davalı yanın ticari defterleri incelendiğinde, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait 426 alınan depozito ve teminatlar hesabının 1.000,00-TL alacak bakiyesi verdiği, 14.09.2015 tarihinde davacı tarafından 1.000,00-TL depozito gönderildiği, davalı yanın ticari defterlerinde 336 hesaba ilgili kaydın yapıldığı, 336 hesaptan da 426 hesaba virman yapıldığının görüldüğü, davacının bayilik sözleşmesi için davalı şirket adına 850,0- TL üyelik ücreti yatırdığı, davalı tarafından 14.09.2015 tarihli 5867375 yevmiye maddesi ile ilgili ödemenin muhasebeleştirildiği, yapılan ödemeye karşılık …/30.09.2015/… satış faturası ile (… iletişim) davacı adına davalı tarafından üyelik ücreti faturası düzenlendiği, … yevmiye maddesi ile kayıt altına alındığının tespit edildiği, davacı yanın talebi olan bayilik sözleşmesine güvenilerek yapılan 30.000,00-TL’lik masraflar ile ilgili davalı yanın ticari defterlerinde bir kayıt olmadığı, dosya münderecatında da böyle bir belge ve bilgi olmadığı, 17.10.2019 tarihli bilirkişi … tarafından davacı yanın ticari defterleri incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunda da bu husus ile ilgili bir tespit yer almadığının tespit edildiği, davacı alacağının kabulü halinde, davacının 10.09.2018 dava tarihi itibariyle, davalıdan ön avans kalan bakiyesi olan 1.631,11-TL + 1.000,00-TL teminat bedeli olmak üzere toplam 2.631,11-TL alacağı olduğu, haksız fesih sebebiyle talep edilebilecek zararın müspet zarar (olumlu) olduğu, davacının sözleşmeye güvenerek 30.000,00-TL işyeri için masraf yapıldığı iddiası ile 1.500,00-TL + 1.500,00-TL bakiye ve 850,00-TL üyelik ücreti ile 1.000,00-TL teminat talebi iddiası olumlu zarar kalemi teşkil etmediği, davalının Temsilcilik Sözleşmesi’nin 20.4. maddesi uyarınca serbest fesih hakkı bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; haksız fesih iddiasıyla sözleşme kapsamında yapılan masraflar ve mahrum kalındığı iddia olunan kar yoksunluğuna yönelik maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 14/09/2015 tarihli Temsilcilik Sözleşmesi ile ödeme kuruluşunun davalı …Ş., temsilcinin ise davacı … olduğu, 3 yıl süreli sözleşme imzalanmıştır. Davalı şirket tarafından sözleşme süresi sona ermeden … 27. Noterliğinin 30/11/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muhatap …’e; … ve …’da meydana gelen vahim olaylar nedeniyle toplumda oluşan büyük infial, ülkenin o dönemdeki toplumsal ve politik ortamı bahsi geçen olayları gerçekleştirenlerle olan soy isim benzerliği ve şirkete gelen tepkiler nedeniyle çalışma imkânlarının ortadan kalktığı ve mücbir nedenlerden dolayı çalışmanın durdurulmak zorunda kaldığı, şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, sonuç itibarıyla belirtilen ihtarnameden sonra şirketin çalışma imkânının ortadan kalktığından bahisle ihtarın tebliğ tarihi itibarıyla taraflar arasındaki sözleşmenin 20/4’üncü maddesi gereği sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedildiği ihtaren bildirilmiştir. Davacı tarafından muhatap davalı şirkete … 2. Noterliğinin 09/11/2015 tarih 10384 yevmiye numaralı ihtarnamede; davalı şirket yetkilisi olduğunu beyan eden … isimli şahsın sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini söyleyerek sistemini kapattığını gördüğünü, tek taraflı feshin geçersiz olduğunu, sözleşme şartlarına aykırı davranmadığını ancak buna rağmen geçerli bir sebep olmaksızın sözleşmenin feshedilmiş olmasının maddi ve manevi büyük zararlara yol açtığını, soy isminin … olması nedeniyle … ve … bombacılarının soy isimleriyle benzerlik olduğunu, sistemin tekrar aktif hâle getirilerek sözleşme hükümlerinin devam ettirilmesini aksi hâlde maddi ve manevi zararlar ile teminat ve bakiye tutarı olan toplam 53.650 TL’nin ödenmesini ihtar etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen ve davalı şirketin fesih ihtarnamesinde dayanmış olduğu sözleşmenin 20/4’üncü maddesine göre “Ödeme kuruluşu, hiçbir gerekçe ileri sürmeden ve hiçbir tazminat ödemeden göndereceği bir ihtarname ile dilediği her zaman iş bu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir. Temsilci, ödeme kuruluşunu tek taraflı fesih hakkını itirazsız olarak kabul ettiğini, böyle bir durumda tazminat, masraf, temsilcilik bedeli, kâr kaybı vb. isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.”
Sözleşmenin mücbir sebep başlıklı 21’inci maddesine göre “tarafların her ikisinin veya birinin imkânlarını kısmen veya tamamen, geçici veya daimi olarak durduracak şekilde ve derecede meydana gelen; yasa ve yönetmelik değişikleri, kurum, kurul ve banka tarafından alınan ve iş bu sözleşme konusu faaliyetin yürütülmesine engel olacak nitelikteki kararlar, doğal afetler, harp, seferberlik, yangın, grev ve lokavt ve benzeri hükûmet veya resmî makamlarca alınmış kararlar gibi tarafların kontrolü haricinde zuhur eden hâller iş bu sözleşme konusu edimlerin yerine getirilmesini etkiledikleri ölçüde taraflar için mücbir sebep sayılır. Bu gibi durumlar karşısında taraflar iş bu sözleşme koşulları için sorumlu olmayacaktır. Taraflar mücbir sebebin zuhurunu derhal yazılı olarak karşı tarafa bildirecek ve resmî belgeler ile tevsik edecektir. Bu halin bir aydan fazla sürmesi halinde iş bu sözleşme taraflar herhangi birisinin talebi ile feshedilebilecektir.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda; sözleşmedeki temsilci davacı olan …’ün … ve …’da meydana gelen terör eylemlerinin gerçekleştiren kişiler ile aynı soy ismi taşıdığı ancak bu eylemi yapan kişi olmaması ve yine bu kişilerle bir bağlantısının olmamasına rağmen davalı … şirket tarafından gönderilen ihtarname ile sözleşmedeki mücbir sebep maddesine dayanılarak, soy isim benzerliğinden ötürü davacı ile yapılan sözleşmenin tek taraflı feshedildiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 21’inci maddesinde düzenlenen ve taraflarca imza altına alınan mücbir sebep başlıklı madde içeriği mahkememizce incelendiğinde, ihtarnameye konu olayla mücbir sebep olarak sayılan hâllerin bağlantısının olmadığı, terör eylemini yapan kişilerle salt soy isim benzerliğinin mücbir sebep sayılamayacağı kanaatine varılmıştır. Öte yandan davalı şirket dayandığı mücbir sebep nedeniyle ve sözleşmenin 20/4’üncü maddesindeki tek taraflı fesih hakkını kullanarak sözleşmeyi tek taraflı feshetmiştir. Tarafların tacir olduğu ve her iki tarafça imzalanan sözleşmenin tarafları bağlayacağı kaçınılmazdır. Ancak sözleşmenin 20/4’üncü maddesi içeriğinde sözleşmenin ödeme kuruluşu tarafından tek taraflı olarak fesih hakkının bulunması, ödeme kuruluşunun sözleşmeyi haklı olarak feshettiği manasına gelmemektir. Maddede ödeme kuruluşunun hiçbir gerekçe ileri sürmeden ihtarname ile dilediği zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedilebileceğine ilişkin düzenleme bulunsa da; bu madde içeriğinde sözleşmenin haklı olarak feshedildiği ibaresi bulunmamaktadır. Bu durumda dosya kapsamında davalının sözleşmede sayılan ve genel kabul gören mücbir sebep sayılan hallerden olmayan nedenlerle, sözleşmeyi tek taraflı ancak haksız olarak feshettiği anlaşıldığından, haksız fesih nedeniyle davacının maddi ve manevi zararlarını karşılamakla yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari kayıt ve belgeleri incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporları ile; davacının 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinde gayri safi hasılattan indirilecek giderleri düşülerek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile ticari kazancının ilgili dönemde kar/zar olarak beyan edildiğinin görüldüğü, 2016 yılında 3.015,79-TL kar diğer iki yıl olan 2015 ve 2017 yılında zarar ettiğinin beyan ettiğini tespit edildiği, talimat mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda davacının iş yeri açılışında yaptığı masrafların 1.750,00 TL yıllık kira, 1.296,00 TL yazar kasa bedeli ile toplam 3.046,00 TL belgelendirilen iş yeri açılışında masraflar olduğu ve yine kayıtlara göre davalıya 850,00 TL pos bayilik bedeli, 1.500,00 TL bayilik bedeli, 1.500,00 TL para yüklemesi ile toplam 3.850,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça sözleşmesi haksız olarak feshedilen davacı sözleşme kapsamında yapmış olduğu bu masraflar tutarı olan ( 3.046,00 TL + 3.850,00 TL ) 6.896,00TL maddi zararı talep edebileceği anlaşılmıştır. Ayrıca sözleşmenin 14/09/2015 tarihinde düzenlendiği ve 30/11/2015 tarihinde feshedildiği 2015 yılında davacının zarar beyan ettiği de dikkate alınarak yoksun kalınan kar alacağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde her ne kadar 30.000,00 TL masraf yaptığını belirtmiş ise de; buna ilişkin tarafların ticari kayıtlarda bu miktarda masraf kayıtlı olmadığı ve davacı tarafça dosyaya sunulmuş başkaca bir bilgi belge bulunmadığından talep edilen miktar kadar masrafının bulunmadığı kanaatiyle, 6.896,00 TL maddi kaybı bulunduğu ve davacı vekilince sunulan 28/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki maddi tazminat talebini arttırarak 6.896,00 TL olarak talep ettiğinden maddi tazminat yönünden 6.896,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminata ilişkin talebi bakımından yapılan değerlendirmede; tacir olan davalı şirketin işlerinde gerekli basiret ve özeni göstermesi gerektiği, davacının … ve …’ta meydana gelen terör eylemini gerçekleştirenlerle aynı soy ismine sahip olmasının sözleşmeyi haklı nedenle fesih hakkı vermediği, davacının soy isim benzerliğinden dolayı kendisine ithaf edilebilecek kusurunun bulunmadığı, salt bu sebeple sözleşmesinin feshi davacının ticari itibarını da zedelediği ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı dikkate alınarak davalının, davacının manevi zararlarını tazminle yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tazminat miktarının belirlenmesinde; olay tarihindeki paranın satın alma gücü, hükmedilecek tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıması ve aynı zamanda zenginleşmeye neden olmayacak şekilde belirlenmesi dikkate alınmıştır. Bu doğrultuda davacının ticari kayıtlarına göre bilirkişi tarafından yapılan tespitlerden ve davacının yıllık vergi beyannamesinden anlaşılacağı üzere; 2016 yılında 3.015,79 TL kar ettiği, 2015 ve 2017 yıllarında zarar beyan ettiği tespit edilmiş olup ticari kazancı dikkate alındığında, davaya konu olay nedeniyle davacının uğradığı manevi zarar göz önünde bulundurulduğunda ve manevi tazminatın zenginleştirme amacına hizmet etmediği de dikkate alındığında takdiren 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Belirtilen bu sebeplerle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 6.896,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere 16.896,00-TL’nin (faizin başlangıç tarihine ilişkin talep doğrultusunda) … 27. Noterliğinin 30/11/2015 tarih … yevmiye numaralı davalı tarafça keşide edilen ihtarnamenin davacıya tebliğ edildiği 03/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 6.896,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere 16.896,00-TL’nin 03/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Maddi tazminat davası yönünden; davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
(3)Manevi tazminat talebi yönünden;
(a)Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
(b)Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde ( ayrıca AAÜT 10/2. Fıkrası dikkate alınarak) 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
(4)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.154,16-TL karar ve ilam harcından peşin alınan (529,41-TL peşin harç + 100,69-TL ıslah harcı olmak üzere) toplam 630,10-TL harçtan mahsubu ile bakiye 524,06-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(5)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan (529,41-TL peşin harç + 100,69-TL ıslah harcı olmak üzere) toplam 630,10-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
(6)Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 2.250,00-TL bilirkişi ücreti, 188,50-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.474,40-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında (0,45) yapılan hesaplama neticesinde 1.133,11-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
(7)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(8)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/02/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.