Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/480 E. 2018/1397 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/480 Esas
KARAR NO : 2018/1397
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 31/05/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 25/12/2017 tarihinde sürücüsü …’ ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu… plaka sayılı araca; %75 kusurlu olarak çarparak trafik kazasına sebebiyet verdiğini, bu kaza neticesinde… plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’ ün kalıcı olarak sakatlandığını, kazada müvekkilinin dalağının zarar gördüğünü ve dalağının alındığını, kazada yolcu olarak bulunan müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kusurlu araca ait ZMMS poliçesinin … Sigortaya ait olduğunu, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 500,00 TL kalıcı sakatlık tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi itibari ile işleyecek avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, davacı tarafça yapılan başvuruda maluliyete ilişkin bir rapor olmadığından bu şekilde yapılan başvurunun usulüne uygun olmadığını, kaza tespit tutanağında yolcu konumunda bulunan …’ ün koruyucu tertibat takıp takmadığının belirlenemediğini, bu durumun tazminat hesabında değerlendirilmesi ve müteraffik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, dava konusu kazanın aynı zamanda bir iş kazası olduğunu, davacının kendi ifadesi ile ve kazada yaralanan diğer mağdurların ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davacının fabrikada mevsimlik işçi olarak çalıştığını, kaza anında da… plakalı aracın iş yeri servisi ile iş yerine gittiğini, bu durumda … tarafından iş kazası nedeni ile rücuya tabi maaş bağlanabileceğini, usulü ilişkin ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davanın reddinin gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, manevi tazminat talebinin ZMMS teminatı dışında olduğunu, açıklanan nedenler ile haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddini, davanın ihbarını, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 05/10/2018 tarihli duruşmada taraflarca takip olunmadığından HMK 150/1 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır.
Davalı vekili 22/11/2018 tarihli dilekçesi ile ibraname ve sulh anlaşması sunduğunu, sözü geçen sulh anlaşması gereği davacının davadan ve fazlaya ilişkin haklarından feragat ettiğini, yapılan sulh anlaşması gereği davacı taraf ile karşılıklı şekilde avukatlık vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, sulh anlaşması nedeni ile davanın feragat nedeni ile reddini, taraflarca bu hususta anlaşılmış olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre ” Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir. Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde her ne kadar Mahkememizin 05/10/2018 tarihli celsesinde taraflarca takip olunmayan dava dosyasının HMK 150/1 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olsa da tarafların 05/10/2018 tarihli celseden önce sulh olduğu, buna ilişkin protokolün dosyasına sunulduğu, sulhun HMK 315. Maddesine göre uyuşmazlığı ve davayı sona erdirdiği anlaşılmakla 05/10/2018 tarihli celse 1 nolu ara kararından dönülmek sureti ile sulh nedeniyle konusuz kalan davada esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların sulh olunması nedeni ile konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harç peşin alınmış oludğundan başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,
3-Tarafların yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Sulh anlaşması gereği taraf vekilleri yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde talep halinde bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okundu.
Katip …
Hakim …
¸