Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/401 E. 2020/785 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/401
KARAR NO:2020/785

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:09/05/2018
KARAR TARİHİ :10/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin itibarının hiçe sayılmak sureti ile davalılar tarafından karalama kampayasına girişildiğini,… …tarihli nüshasının …. Sayfasında yayımlanan “…” ve …tarihli “…” başlıklı haberleri ile sarf edilen sözlerin eleştiri, düşünce özgürlüğü yada haber sınırlarını aşarak hakaret boyutuna ulaştığını belirterek, davanın kabulü ile … Gazetesinde yayımlanan haber nedeniyle 30.000,00 TL ve … internet sitesinde yayımlanan haber nedeniyle 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın yayım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın müvekkilleri yönünden esasa girilmeden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, dava konusu yayınların Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay Kararları çerçevesinde çizilen ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat talebine ilişkindir.
Yayın tarihinde yürürlükte bulunan 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalı şirket … A.Ş 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 4/1: ”İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur.” maddesi gereği davaya konu internet yayınından sorumlu olduğu, yine … yayın tarihinde davalı yayın şirketinin yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşıldığından, 5187 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmadığına yönelik davalı yanının …’e husumet yöneltilemeyeceği savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalılardan … A.Ş ve …’e karşı husumetin doğru yöneltildiği ancak davalılardan …’in haber müdürü olması nedeniyle Basın Kanunu kapsamında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmış ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Ancak düşünce ve kanaat özgürlüğü sınırının aşılması ve kişilik hakkına saldırı seviyesine ulaşması hâlinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddeleri gereğince manevi tazminat istenebilecektir.
Davaya konu olayda habere konu manşetler ve haberin içeriği incelendiğinde; … kanalına çekilen ‘ …’ dizisinin …’daki setinde yangın çıkması sebebiyle çocuk ve figüranın yaralandığını, bu olayın üzerine de …’ın basın toplantısında kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalara yer verildiği, setlerin tehlikeli sınıflarda yer aldığı, setlerdeki kazalarda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığı, setlerde uzun süreli çalışmalar olduğu, uzun süreli çalışmaların da iş kazalarının artmasına sebebiyet verdiği şekilde buna benzer açıklamalarda bulunmuştur. Davalı taraf bu açıklamaları aynen aktararak haber yapmış ve ”…”, ” …” şeklinde başlıklara yer vermiştir. Bir haberin okuyucunun ilgisini çekmek amacıyla çarpıcı bir başlık ile verilmesinin haberi başlı başına hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Kaldı ki haber başlıklarda doğrudan davacı şirketi hedef alan bir cümle sarf edilmemiş, …’nın kamuoyuna yaptığı açıklamalardaki cümlesine yer verilerek haber başlığı atılmıştır. Öte yandan dava konusu haberin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olmadığı yönünde yapılmış bir itiraz da bulunmamaktadır. Yapılan haberlerin içeriği incelendiğinde de üslup ve sözlerle küçük düşürücü, incitici, saldırı mahiyetinde, amaç dışı, abartıcı bir haber bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Somut olayda yapılan haber, güncel ve görünür gerçekliğe uygun, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek şekilde aktarıldığı, basının olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma hakkı ve görevi kapsamında kaldığı, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
(2)Diğer davalılar yönünden davanın esastan REDDİNE,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.024,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 970,25 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
(4)Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 ve 10/3. maddeleri gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
(5)Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
(6)Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı 5235 sayılı kanunun 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır