Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/398 E. 2021/886 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/398 Esas
KARAR NO:2021/886

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/05/2018
KARAR TARİHİ:10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının 22/03/2006 tarihinde münhasıran davalı …/ … ürünlerinin Türkiye’de satış ve pazarlamasının yapılması bakımından kurulmuş bir şirket olduğunu, davalılardan Ivars’ın, diğer davalı …’nun hakim ortağı konumunda ve davalılarla birlikte hareket etmekte olduğunu, davacı …’un kuruluş tarihi olan 2006 yılından itibaren davalıların ürünlerinin, Türkiye’deki münhasır distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini, davacının münhasıran davalıların ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığı hususunun davacı şirketin usul ve yasaya uygun şekilde tutulan ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, davalılarca davacının kuruluş amacı, faaliyet konusu ve oluşturduğu müşteri çevresinin adeta yok sayılarak, 08/03/2018 tarihinde davacı ile gerçekleştirdiği toplantıda, davalıların Türkiye pazarına doğrudan satışlar yapacağının bildirildiğini, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, Türkiye pazarına davalılar tarafından direkt satışlar yapılması ihtimalinde, bu durumun davacının münhasır dağıtıcılık alanının ihlali ve dolayısıyla da taraflar arasındaki münhasır distribütörlük ilişkisinin sona erdirilmesi anlamına geleceğini, taraflar arasındaki ilişkinin usul ve yasaya aykırı şekilde ihlal edilerek, sona erdirilmesi neticesinde müşteri çevresini kaybeden ve ekonomik yönden güç durumda kalan münhasır distribütörün, bu yüzden bir tazminat isteminde bulunabileceği hususunun yasalarla kabul edildiğini, davacının portföy tazminatına ilişkin tüm haklarının saklı tutulduğunu, sair hususların ve konunun sulhen halline hazır olunduğunun karşı tarafa mail yolu ile bildirildiğini ancak karşı taraftan cevap alınamadığını, ayrıca davalı tarafından davacıya Türkiye pazarına direkt satışlar yapacağını bildirdiği 08/03/2018 tarihli toplantıdan sonra, gerek belirtilen toplantıda gerekse sonrasında kendilerine direkt satışlar yapılmasının kesinlikle kabul edilmediğinin belirtilmesine rağmen, adeta bu toplantıda kabul edilerek üzerinde mutabık kalınan bir husus varmış gibi davacıya e-mail mesajı ile davacının bakiye borcu bulunduğunun, bu borç nedeniyle de tüm siparişleri durdurma kararı aldıklarını bildirdiklerini, karşı tarafın mail mesajlarında bahsi geçen borç bakiyesinin gerçekte davacı şirketin tek satıcılığını yaptığı ürünlerden kaynaklanmakta olduğunu, bu borç bakiyesinin davacı şirketin davalılardan Ivars’dan 2012, 2013 ve 2015 yıllarında deneme amacıyla, kullanılmaması halinde ise iade edilmek üzere satın aldığı kalıpların bedellerinden kaynaklanmakta olduğunu, bu kalıpların iade edilmek istendiğinin davacı tarafından karşı tarafa bildirilmesine rağmen, karşı tarafın taraflar arasındaki mutabakata aykırı şekilde kalıpları iade almaktan imtina ettiğini, kalıplara ilişkin fatura bedelleri ile var olduğu belirtilen borç bakiyesi kararlaştırıldığında da bu hususun açıkça anlaşıldığını, davacı tarafından yapılan araştırmalar neticesinde ulaşılabilen gümrük belgeleri/faturalar incelendiğinde, karşı tarafın Türkiye’deki firmalardan direk sipariş aldığı, davacının devre dışı bırakarak ve davacının haklarını ihlal ederek malları Türkiye’deki firmalara doğrudan sattığının görüldüğünü, böylelikle karşı taraf ilişkisinin sona ermesinde kötü niyetli olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kadıyla, taraflar arasında 2006 yılından itibaren devam eden mühnasır distribütörlük sözleşmesinin karşı tarafça herhangi bir haklı neden olmaksızın sona erdirilmesi nedeniyle davacının davalılardan talep ve tahsil etme hakkı bulunan portföy/müşteri tazminatı miktarının tespitine ve şimdilik 176.646,23Euro’luk kısmının 3095 sayılı Kanun 4/a maddesinde belirli faiz oranında temerrüt faizi ile birlikte, beraber hareket eden ve biri diğerinin hakim ortağı olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının uğradığı fiili zararının ve yoksun kalınan kazancının tespiti ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, bu tazminat alacağının şimdilik 1.000Euro’luk kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre belirli oranda temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tazminat miktarının mahkemece tespit edilecek miktara yükseltme hakkının saklı tutulmasına ve miktar tespit edildikten sonra yükseltme hakkının hatırlatılmasına ve yükseltilecek miktara göre tazminat alacağının tahsiline, tespit edilecek tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre belirli faiz oranında temerrüt faizi ile birlikte karşı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacının iddialarının hukuka aykırı olduğunu, davalılardan …’ya husumet yöneltilmiş olmasının huzurda görülen davada …’nın pasif husumet ehliyeti yoksunluğu nedeniyle hukuka aykırı olup, davanın … yönünden öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacı tarafından …’nın …’nın hakim ortağı olduğundan bahisle …’ya husumet yöneltmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, … ile davacı arasında huzurdaki davaya konu edilebilecek TTK ve Borçlar Hukuk uyarınca kurulmuş hiçbir ilişki bulunmadığını, …’nın, … içinde hissedar sıfatını haciz olarak ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu, …’nın, … içinde sadece %49 oranında hisse sahibi olduğu için şirketin yönetimi tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerden dolayı tek başına ve doğrudan taraf olarak tutulamayacağını, davacının … ile herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olduğunu, davalı şirketler ile davacı arasında tek satıcılık ilişkisinin söz konusu olmayıp, davacının tek satıcılık iddiası ile talep ettiği portföy tazminatının hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddi gerektiğini, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olmadığı gibi, başkaca bir sözleşme olmadığını, davacının, davacının sipariş formu üzerine malları tedarik ederek sattığını, taraflar arasındaki ilişkinin ticari alım satım ilişkisinden başkaca bir sözleşme olmadığını, davalı …’ın davacı şirketin ortağı olması durumu ilişkinin tek satıcılık olarak kabul edilmesini gerektiren bir unsur da olmadığını, tek satıcılık ilişkisinin kurulmuş olması için aranan bir takım şartların hiçbirinin de somut olayda karşılanmamakta olduğunu, davacının tek satıcı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafça talep edilen portföy tazminatının şartlarının oluşmadığından haksız davanın reddi gerektiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, finansal tablolar e-mailler, faturalar ve özet tablolar, satışlara ilişkin evraklar, Yargıtay ilamları, ticaret sicil kayıtları, hesap cetveli, kurumlar vergisi beyannameleri celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya rapor tanzimi için bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi SMMM …, Nitelikli Hesap Uzmanı Dr … ve Sektör Bilirkişisi … tarafından tanzim olunan 30/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacının davalı …’yı 320 Satıcılar hesabında takip ettiği ve borçlu/alacaklı olmadığının görüldüğünü, Davalı …’nın 320 Satıcılar hesabında takip edildiği ve toplamda 281.898,45TL borçlu olduğunun görüldüğünü, davalı …’nın Türkiye’de vergi mükellefiyetinin bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen cari hesap ekstresinde davalı şirketin davacıdan 42.158,92Euro alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davacının … Odası kayıtlarından 22/03/2006 tarihinde … ve davalı … tarafından kurulduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin ana sözleşmesinden davalı … ile …’un ortak kurulduğu şirket maksat ve konusunun belirlenmiş olup, distribitörlük veya tek satıcılığa ait bir madde bulunmadığını, davalı … şirketinin davacıya 38.505Euro tutarındaki kalıpları fatura ettiğini, davacı şirketin ürünlerin Türkiye’de bulunan deposuna teslim edilinceye kadarki süreçte oluşan nakliye, gümrükçü masrafları, ardiyeler, sigorta masrafları olan 5.613,74Euro tutarını davalının cari hesabında borç olarak beklettiğinin beyan edildiğini, davacı tarafından kalıpların iade edilmek istendiğinin kaşı tarafa bildirilmesine rağmen, karış tarafın mutabakata aykırı şekilde kalıpları iade almaktan imtina ettiğini beyan etmiş olmasına karşılık dosya kapsamında kalıpların iade alınmasına ilişkin bir ihtarname ve yazışma görülmediğini, davaya konu 2012-2013 yıllarında sevk edilen kalıpların davacı şirketin 19/11/2018 tarihinde dava dışı … Ltd Şti firmasına 4.600TL bedelle sattığını, 2015 yılında sevk edilen 15.035,00Euro bedelli kalıbı ise 24/05/2018 tarihinde 10.000Euro bedelle …’a ihraç ettiğinin tespit edilmiş olduğunu, davacının davalıdan gelen bir aylık sevkiyat için cari hesap numarası oluşturduğunu, davalılara yapmış olduğu ödemeleri de ödeme yaptığı sevkiyata göre ayırdığını, kalıpların sevk edildiği dönemlere ait 3 adet cari kartların 2019 yılında kapandığını, hesap kapama işleminin mal iadesi ve kur farkı işlemleri ile muhasebesel olarak kapatıldığını, fiziki olarak para çıkışının yapılmadığının görüldüğünü, davacı ile davalı arasında komisyon yada diğer ödeme şeklinde ödeme almadığından 5 yıllık ortalama brüt karının tespiti ile brüt kardan işletme masraflar ve diğer giderler düşülerek, vergi öncesi kalan karın hesaplanması yöntemi ile tespit yapıldığını, buna göre tek satıcılık sözleşmesi yönünden davacı şirketin haklılığının kabulü hususunda portföy tazminatının hesaplanmasına göre brüt satış karı toplamı 2.527.605,93TL ve vergi öncesi karı – 223.729,57TL/5 yıl olmak üzere – 44.745,91TL olduğunu, davacı şirketin davalı şirketten 2018 yılı için talep edebileceği portföy tazminatının – 44.745,91TL 5 yıllık ortalama sonucunda davacı şirketin zararda olduğu olası portföy tazminatı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, taraflar arasında her ne kadar yazılı bir sözleşme bulunmasa da dosyaya mübrez belgeler incelendiğinde daacı ile davalı arasında çerçeve sözleşme olduğunu, tarafların yıllardır süregiden bir ilişkinin devam edeceğine yönelik güven ilişkilerinin mevcut oludğunu ve bu güvene dayalı olarak strateji geliştirdikleri, dolayısıyla davacı ile davalı arasında sürekli borç ilişkisi bulunduğunu, somut ilişkide davalının aynı zamanda davacı şirketin %15 ortağı olup, mali tespitlerde belirtildiği üzere 09/02/2007 tarihinden 15/06/2018 tarihine kadar toplamda 103.540,85Euro tutarında doğrudan satış yaptığının tespit edildiğini, dolayısıyla ilişkinin başından beri davalının Türkiye’de doğrudan satışlarının söz konusu olduğunu, bu unsurun somut olayda eksikliği sebebi ile taraflar arasıdaki ilişkinin bayilik ilişkisi olabileceğini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tek satıcılık olarak değerlendirilmesi ve davacının portföy tazminatı istemesine olanak olduğunun kabulü halinde, davacı şirketin davalı şirketten 2018 yılı için talep edebileceği portföy tazminatının -44.745,91TL 5 yıllık ortalama sonucununsa davacı şirketin zararda olduğu olası portföy tazminatı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bayilik sözleşmesi yada farklı nitelendirilmesi halinde davacının portföy tazminatı talep edemeyeceğini, davacının yoksun kar talep edebilmesinin değerlendirilmesi mahkemeye ait olmak üzere, davacının dosyaya zararı somutlaştıran bilgi/belge sunmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiş, itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 12/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; itirazların incelendiğini, davalı şirketin 5 yıllık brüt satışının 8.376.237,34TL olduğunu, ürünün satışı ile ilgili masrafların maliyetine yönelik giderlerin Satışların Maliyetinin 5.787.600,97TL olduğunu, satış karının “Brüt Karın” 2.527.605,93TL olduğu dikkate alındığında, davacı şirketin brüt satış karı üzerinden davalı şirketten talep edebileceği portföy tazminatının 2.527.605,93TL/5 yıl = 505.521,19TL olarak hesaplandığını, porföy tazminatının dava tarihindeki Euro karşılığının 99.277,53Euro olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, ek rapora karşı beyan ve itirazlar üzerine tanzim olunan 09/07/2021 tarihli ikinci ek raporda ise; itirazlar doğrultusunda davalı şirketin 5 yıllık brüt satışının 9.472.471,43TL olduğunu, ürünün satışı ile ilgili masrafların maliyetine yönelik giderlerin 6.575.076,86TL olduğunu, satış karının “brüt karın” 2.80.504,51TL olduğu dikkate alındığında Mayıs 2013,2014,2015,2016,2017 ve Nisan 2018 dönemi brüt satış karı toplamının 2.804.504,51/5 Yıl olmak üzere toplam 560.900,90TL olduğunu belirtmişlerdir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı …’nın ürünlerinin Türkiye’de satış ve pazarlamasının yapılması bakımından kurulmuş bir şirket olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında akdedildiği ileri sürülen tek satıcılık sözleşmesinin fiilen ve haksız feshi ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacı tarafın uğradığını iddia ettiği fiili zarar ve yoksun kalınan kar kaybı ile portföy tazminatına yönelik tazminat talebine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Tek satıcılık sözleşmesi, ticari hayatın gerekleri doğrultusunda, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde ortaya çıkmış bir sözleşme olup, tek satıcılık sözleşmesinin, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen, çerçeve niteliğinde, sürekli edimli bir sözleşmedir. Bununla yapımcının, mamullerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekel hakkına sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında düzenli olarak göndermeyi, buna karşılık tek satıcının da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı üstlenir. Tek satıcının hukuki bakımdan bağımsız olarak kendi adına ve hesabına hareket etmesi, ancak ekonomik bakımdan yapımcının satış organizasyonuna bağlı olması, satılacak mal miktarının başlangıçta kesin olarak saptanamaması ve yapımcının mallarının sürümünü artırma yükümlülüğünün tek satıcı üzerinde olması gibi hususlar, tek satıcılık sözleşmesinin kendisine özgü yapısının başlıca göstergeleridir.
Portföy tazminatının ise kural olarak acenteye özgü olup, bununla birlikte TTKnun 122/5.maddesi kapsamında tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de portföy tazminatı talep edilebilir.
Davacı şirketin … Odasından celp olunan sicil kayıtlarının incelenmesinde, şirketin 22/03/2006 tarihinde … ve Davalı … tarafından kurulduğu, davacının ana sözleşmesinden davalı … ile davacı …’un ortak kurulduğu şirket maksat ve konusunun “Her türlü büro, ev, turistik tesis, mobilya, mobilya komponentleri ile spor yarışmaları izleme mahallerine mahsus koltuk ve bunların imalatlarında kullanılan her türlü malzeme, parça, yedek parça ve komponentlerin ithalatı, imalatı, satın alınması iç ve dış pazarlarda satış ve pazarlamasını yapmak. Madde 8.benzer faaliyetlerde uğraşan Türk ve yabancı kurum ve kuruluşların temsilciliğini yapabilir” şeklinde düzenlendiği, her ne kadar taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da dosyaya mübrez belgeler incelendiğinde, davacı ile davalı arasında çerçeve sözleşmenin olduğu kanaatine varıldığı, somut olayda davalının aynı zamanda davacı şirketin %51 ortağı olup, 09/02/2007 tarihinden 15/06/2018 tarihine kadar toplamda 103.540,85Euro tutarında doğrudan doğruya satış yaptığı, dolayısıyla iş ilişkinin başından beri davalının Türkiye’de doğrudan satışlarının söz konusu olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin bayilik ilişkisi olarak nitelendirilebileceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; davacının davalı …’yı 320 Satıcılar hesabında takip ettiği ve borçlu/alacaklı olmadığının görüldüğü, Davalı …’nın 320 Satıcılar hesabında takip edildiği ve toplamda 281.898,45TL borçlu olduğu, davalı …’nın Türkiye’de vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, dosyaya ibraz edilen cari hesap ekstresinde davalı şirketin davacıdan 42.158,92Euro alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı … şirketinin davacıya 38.505Euro tutarındaki kalıpları fatura ettiği, davacı şirketin ürünlerin Türkiye’de bulunan deposuna teslim edilinceye kadarki süreçte oluşan nakliye, gümrükçü masrafları, ardiyeler, sigorta masrafları olan 5.613,74Euro tutarını davalının cari hesabında borç olarak beklettiğinin beyan edildiği, davacı tarafından kalıpların iade edilmek istendiğinin kaşı tarafa bildirilmesine rağmen, karşı tarafın mutabakata aykırı şekilde kalıpları iade almaktan imtina ettiğini beyan etmiş olmasına karşılık dosya kapsamında kalıpların iade alınmasına ilişkin bir ihtarname ve yazışma görülmediği, davaya konu 2012-2013 yıllarında sevk edilen kalıpların davacı şirketin 19/11/2018 tarihinde dava dışı … Ltd Şti firmasına 4.600TL bedelle sattığı, 2015 yılında sevk edilen 15.035,00Euro bedelli kalıbı ise 24/05/2018 tarihinde 10.000Euro bedelle …’a ihraç ettiği, davacının davalıdan gelen bir aylık sevkiyat için cari hesap numarası oluşturduğu, davalılara yapmış olduğu ödemeleri de ödeme yaptığı sevkiyata göre ayırdığı, kalıpların sevk edildiği dönemlere ait 3 adet cari kartların 2019 yılında kapandığı, hesap kapama işleminin mal iadesi ve kur farkı işlemleri ile muhasebesel olarak kapatıldığı, fiziki olarak para çıkışının yapılmadığının görüldüğü, davacı ile davalı arasında komisyon yada diğer ödeme şeklinde ödeme almadığından 5 yıllık ortalama brüt karının tespiti ile brüt kardan işletme masraflar ve diğer giderler düşülerek, vergi öncesi kalan karın hesaplanması yöntemi ile tespit yapıldığı, davalının aynı zamanda davacı şirketin %15 ortağı olup, mali tespitlerde belirtildiği üzere 09/02/2007 tarihinden 15/06/2018 tarihine kadar toplamda 103.540,85Euro tutarında doğrudan satış yaptığının tespit edildiği, dolayısıyla ilişkinin başından beri davalının Türkiye’de doğrudan satışlarının söz konusu olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin bayilik ilişkisi olarak nitelendirilmesi gerektiği, davalı şirketin 5 yıllık brüt satışının 9.472.471,73TL olduğu, ürünün satışı ile ilgili masrafların maliyetine yönelik giderlerin 6.575.07,86TL olduğu, satış karının “Brüt Karın” ise 2.804.504,51TL olduğu, davacı şirketin brüt satış karı üzerinden davalı şirketten talep edilebileceği portföy tazminatının ise 560.900,90TL olarak hesaplandığı, portföy tazminatının Euro cinsinden ise 167.086,92Euro olarak hesaplandığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafından sözleşmenin davacının borcu sebebi ile haklı olarak fesh edildiği ileri sürülmüş ise de, bu borçtan kaynaklı ihtarnamelerden önce taraflar arasındaki mail yazışmalarından ve davalı tarafından doğrudan doğruya yapılan satışlar dikkate alındığında, söz konusu borcun istenmesinden evvel davalı tarafından fiilen doğrudan doğruya satışların başlanmış olması ve sözleşmenin fiilen sonlandırılmış olması sebebi ile davalının sözleşmeyi haksız olarak fiili şekilde sonlandırdığı, bu doğrultuda davacı şirketin denkleştirme isteminde bulunabileceği değerlendirilmiştir.
Yine, davacı ile davalı arasında yazılı bir şekilde yapılmış tek satıcılık sözleşmesi bulunmamakta ise de, bizzat davacı şirketin münhasıran davalı … tarafına üretilen ürünlerin yine … tarafından üretilen ürünlerin münhasıran satımı amacıyla kurulduğu, …’nın aynı zamanda davacı şirketin de hissedarı olduğu, yine davacı şirketin kurulduğu yıl olan 2006 yılından itibaren taraflar arasındaki ihtilafın çıktığı 2017 yılına kadar davalı … tarafından üretilen ve ithal edilen tüm malların davacı aracılığıyla piyasaya sürüldüğü, bu şekilde davacı şirket ile davalı … arasında bayilik yada tek satıcılık sözleşmesine benzer nitelikte bir sözleşme ilişkisinin kurulmuş olduğu kabulü gerektiği, tek satıcılık sözleşmesinin geçerliliği için yazılı olma şartının bulunmadığı, bu bağlamda davacı şirket ile davalı şirket arasında davalı tarafından üretilen ürünlerin Türkiye’de satışı hususunda süregelen bir şekilde tek satıcılık ilişkisinin kurulmuş olduğu, bu ilişkinin davalının iddia ettiği gibi normal bir alım satım ilişkisinden farklı olduğu, tek satıcılık ilişkisi yada acente ilişkisi için komisyon ücreti almanın gerekli olmadığı, kar ve zarar usulüne göre de tek satıcılık ilişkisinin kurulabileceği, bu kapsamda davacı şirket ile davalı … arasında tek satıcılık sözleşmesinin kurulduğunun kabulü gerektiği, davalının 2017 yılından itibaren Türkiye’de doğrudan doğruya satış yapmaya başlamak suretiyle tek satıcılık sözleşmesine aykırı davrandığı, yine davacı tarafın tek satıcılık yaptığı dönem içerisinde oluşturmuş olduğu müşteri portföyünden davalının daha sonra yararlandığı, yine davalı tarafından sonradan yapılan doğrudan satışların davacı tarafça oluşturulan portföy müşterilerine yapıldığı, bu hususun dava dışı firmalara yazılan müzekkerelerle de desteklendiği, bu kapsamda davacının portföy tazminatına hak kazandığı, her ne kadar davacı tarafça davalı …’dan talep ettiği portföy tazminatına Euro cinsinden talepte bulunmuş ise de, yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında portföy tazminatının TL cinsinden tespit ve takdiri gerektiği, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davalıya ait ürünlerin satışı sonrası sadece bu ürünlerin satılması için gerekli giderler düşüldükten sonra 5 yıllık brüt kar üzerinden portföy tazminatının hesaplanması gerektiği, son aldırılan bilirkişi raporuna göre brüt karın 2.804.504,51TL olduğu, bunun 5 yıla bölümünde 2.804.504,51/5 Yıl olmak üzere yıllık brüt kar ortalamasının 560.900,90TL olduğu, bu rakamın davacının talep edebileceği portföy tazminatının üst limiti olduğu, davalı tarafından üretilen ürünlerin kendiliğinden kısmi bir pazar payının da bulunduğu da dikkate alındığında, bu bedel üzerinden %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, bu doğrultuda davalı … yönünden davacı lehine 448.000,00TL portföy tazminatına hükmetmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile, 448.000,00 TL portföy tazminatının dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davacı tarafından kar kaybı talebinde de bulunulmuş ise de, bu talebine ilişkin zararını somutlaştıran bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığından, davacının kar kaybına ilişkin davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … aleyhine açılan davada ise, her ne kadar davacı tarafından …’nın, …’nın hakim ortağı olduğundan bahisle bu davalıya yönelik husumet yöneltilmiş ise de, dosyada toplanan deliller, tarafların beyanları, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilen hususlar dikkate alındığında, davacının … ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, davalının …’nın … içinde hissadar sıfatını haiz olarak ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu, davalı …’nın söz konusu satışlarda hiçbir şekilde taraf olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin davacı şirket ile davalı … arasında bulunduğu, bu nedenle davalı …’nın pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından bu davalı yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalı … hakkında açılan davanın HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren bu davalıya verilmesine,
2-Davalı … hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 448.000,00TL portföy tazminatının dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kalan kısımlar ve davacının kâr kaybı talebine ilişkin davasının REDDİNE,
4-)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 30.602,88TL nispi karar harcından peşin alınan 15.446,06TLnin mahsubu ile bakiye 15.156,82TLnin davalı …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 39.450,00TL ücreti vekaletin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 39.873,40TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalı …’ya verilmesine,
7-) Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat tezkere giderleri olmak üzere toplam 15.859,00TL yargılama giderinin kabul ve red oranına (%49) göre hesaplanan 7.770,91TLsının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 15.446,06TL harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-)Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 10/11/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI