Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/388 E. 2019/294 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/368 Esas
KARAR NO : 2019/279
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/04/2018
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ulusal ve uluslararası platformlarda organizasyonlarda bulunan bir şirket olduğunu, 04/04/2018 tarihinde sinema dünyasına genç yetenekler kazandırmak amacıyla “…” adlı yarışmayı organize ettiğini, organizasyon yapılmadan kısa zaman önce davalı şirket tarafından organizasyonun gerçekleştirilmesine katkı sağlayan kurum/kuruluş ve kişilere dürstlük kuralına aykırı olarak gerçeklikten uzak beyanlar içeren …Noterliği’nin 08/03/2018 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiğini, davalı tarafın davacının organize ettiği yarışmayı dürüstlük kurallarına aykırı olarak engellemek adına çaba sarfettiğini, davacı şirketin organizasyonuna dahil olan tüm kurum ve kuruluşlara ihtarname göndererek davacıya sağlanan destekleri önlemeye çalıştığını, davalı taraf yine göndermiş olduğu ihtarname ile “…”markasının da kendi adlarına tescilli olduğunu, davacı tarafından gerçekleştirilen organizasyonun korsan olduğunu beyan ederek organizasyon düzenlenmesi halinde ilgililer hakkında hukuki ve cezai yollara başvurulacağını belirttiğini, ancak “…” markasının 28/03/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile kullanılmak üzere davacı adına tescil edildiğini, yarışmanın da 04/04/2018 tarihinde gerçekleştirildiğini, davalı tarafın kendi adlarına tescilli bir marka olmamasına, kendileri tarafından düzenlenen bir organizasyon olmaması v edavacının gerçekleştirdiği organizasyonun tamamı ile yasal zeminde olmasına rağmen kötüniyetli olarak sponsorlara ihtarname gönderdiğini, davalının bu eyleminin haksız rekabet niteliğinde olduğunu, davalının bu eylemi ile davacıyı maddi ve manevi olarak zarara uğrattığını, anılan nedenlerle davalının fiilinin haksız rekabet olduğunun tespitine, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, kararın kesinleşmesinden sonra haksız rekabetin önlenmesi hususunda Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesinde ilan edilmesine, yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacının sahibi olduğu “…” markasının davacının düzenlediği yarışma organizasyonunun söz konusu kanallarda yayınlanmaması sebebi ile marka değerinin artmasının engellenmesinden kaynaklı ve yayınlanmaması sebebi ile markanın ekonomik değerinin azalması sebebiyle şimdilik 10,00 TL maddi tazminatın, yapılan harcamalar için yine 10,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ekonomik saygınlığının, ticari itibarının, sinema/tiyatro/müzik sektöründeki saygınlığı zedeleyen davalının haksız rekabet mahiyetindeki eylemleri nedeniyle 300.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle huzurdaki davada delil olarak gösterilen ihtarnamede davacının taraf olmadığı gibi ihtarnamenin ve davanın konusunun marka hukuka ilişkin olması nedeniyle açılan davanın ticaret mahkemelerinde değil, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yine davalı şirketin Almanya ve diğer yabancı ülkelerde “… Cinema”, Türkiye’de “…” organizasyonlarını …, … Gazetesi’yle birlikte gerçekleştirdiğini, tüm bu organizasyonlara muhabir …,… dahil diğer bazı gazetecileri yurtdışına yolladığını, gazetecilerden …’in davalı şirket lehine Türkiye’deki ve yurtdışındaki markalara ilişkin haber, röportaj ve resimler yayınladığını, davalı şirketin tüm bu markaları WIPO nezdinde uluslararası platformlarda kullanmak üzere TPMK’da … no ile 41.ve 38.sınıfta kendi adına tescil ettirdiğini, tüm bunlara rağmen …’in “… Cinema” ve “Sinema Kraliçesi” anlamına gelen “Sinema Güzeli” markasını kendi adına TPMK’da tescil ettirmek için başvurduğunu, adına tescilli olmadığı halde bu organizasyonu bazı konularda davacı şirketin katkısıyla yaptığını, …’in yaptığı “…” ve yapmak istediği “…” markasını içeren organizasyonlar ve bu nedenle davalının yolladığı 08/03/2018 tarihli ihtarnamede davacının hiçbir şekilde taraf olmadığını, ayrıca davanın konusu ihtarnamenin “…”ne ilişkin olduğunu, bu markanın 38.sınıfta TPMK’da davalı şirket adına tescil edilmiş olduğunu, davacı adına tescil edilmediğinden davacının da bu konuda dava açmasının hukuken aykırı olduğunu, davalının “…” ve “…” olarak organizasyonlar yaptığını ve bunu muhabir … ile organizasyonlarda onu destekleyen davacının bilmesine rağmen “…” yapıldıktan sonra “…”yi yapacaklarını görsel ve yazılı basında belirttiklerinden davalı şirketin 08/03/2018 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, davalının muhattabının … olmasına rağmen davacının sanki kendisi tarafmış gibi hukuka ve kanunlara aykırı olarak davalı şirkete ihtarname yolladığını, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu, ihtarnamede muhattabın … olduğunu, davacının ihtarnamede taraf olarak gösterilmediğini, anılan nedenlerle davacının huzurdaki davayı açma hakkı olmadığından bahisle davanın reddine, yine davanın Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflarca kendilerine ait olduğu ileri sürülen ve tescilli olduğu belirtilen marka haklarına dayalı olarak kullanıldığı belirtilen ibarelerin, yine davalı tarafından davacı şirket yetkilisine yada 3.şahıslara çekildiği ileri sürülen ihtarnamenin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, bu kapsamda davacının maddi ve manevi tazminat istemine hak kazanıp kazanamayacağına yönelik davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, haksız rekabetin önlenmesi hususunda ilan yapılması ile maddi ve manevi tazminat davasına yönelik tazminat davasıdır.
5846 sayılı FSEK Madde 48 – “Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler. Mali hakları sadece kullanma salahiyeti de diğer bir kimseye bırakılabilir.” hükümlerine amirdir. Yine ” GÖREV VE İSPAT” başlıklı Madde.76 “Bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, dava konusunun miktarına ve Kanunda gösterilen cezaya bakılmaksızın, görevli mahkeme .. Bakanlığı tarafından kurulacak ihtisas mahkemeleridir. İhtisas mahkemeleri kurulup yargılama faaliyetlerine başlayıncaya kadar, Asliye Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği ve bu mahkemelerin yargı çevreleri Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.” hükmü bulunmaktadır. Ayrıca, görevin kamu düzeni ile ilgili olup, taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gereken en usuli kurallardandır. 6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesi ile 6102 sayılı yasanın 6335 sayılı yasa ile değişik 2. maddesi uyarınca aynı yasanın 5. maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup; bu durumda göreve ilişkin usuli hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. 6102 Sayılı yasanın geçici 9. Maddesi uyarınca “Bu yasanın göreve ilişkin hükümleri yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış bulunan (01/07/2012) davalara uygulanmaz. Bu davalar açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabidir. Bu tarihten sonra açılmış bulunan davalara ise uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın, 5846 sayılı FSEK’nu kapsamında kaldığı ve bu itibarla mahkememizin davaya bakmakla görevsiz olduğu, anılan kanun uyarınca özel görevli ve halen faaliyette bulunan İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi görevli olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK.nun 114/ç maddesi uyarınca mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olup, aynı yasanın 115/1. maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Yine aynı yasanın 115/2. maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ettiğinde davanın usülden reddine karar verileceği yasanın emredici hükmü olduğu anlaşılmakla, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle işbu davanın reddine, davaya bakmakla mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının GÖREV NEDENİYLE REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesine müteakip taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Nöb. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili/görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına (ihtarat yapıldı)
4-Harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”