Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/373 E. 2020/835 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/373 Esas
KARAR NO: 2020/835

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/04/2018
KARAR TARİHİ: 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında uzaktan sunucu yedekleme servis sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye göre davalı şirketin, davacının kullandığı … isimli muhasebe ve şirket bilgilerinin bulunduğu program üzerindeki bütün verileri internet altyapısı üzerinden … veri merkezinde uzaktan yedekleme hizmeti sağlayacağını, bu sözleşmeye dayanarak davalı şirketin Eylül 2012 fatura döneminden itibaren davacı şirkete sunucu yedekleme ücreti adı altında fatura keserek göndermeye başladığını, 2012 tarihi davacı şirketin elinde bulunan en eski fatura tarihi olduğunu, sözleşmede tarih yazmadığını, 05/11/2016 tarihinde davacı şirket çalışanları ve müdürünün sabah işyerine gittiğinde şirket bilgisayarlarındaki programın şifrelendiğinin görüldüğünü, bunun üzerine davalı şirkete durumun aktarıldığını ve yedeklenen kayıtların gönderilmesinin talep edildiğini, ancak davalıdan konuyla ilgili bir dönüş alınamadığını, bilgisayarlardaki programın şifrelenmesi nedeni ile davacı şirket müdürünün savcılığa gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla şikayet dilekçesi ilettiğini, süreç içerisinde davacının davalıya bir çok kere durum hakkında bilgi almak istediğini, ancak temsilciler tarafından şirketi müdürüne bilgi verilmediğini, gerçekleşen olaydan davalı şirketin kusurlu davranışı neticesinde davacı şirketin maddi ve manevi zararının oluştuğunu, davacının … programındaki bilgilerin önemi nedeni ile davalı şirket ile uzaktan sunucu yedekleme sözleşmesi akdettiğini ve bilgilerin bu sözleşme sayesinde … veri merkezinde yedeklendiği düşüncesi ile başka herhangi bir yedekleme işlemine gerek duymadığını, davacının daha ucuz maliyetlere bu verileri başka firmalar aracılığı ile yedekleyebilecekken davalı şirketin sektördeki güvenilirliği, baskın konumu ve ticari itibarını da göz önüne alınarak davalı şirkete güvendiğini ve belirtilen sözleşmeyi akdettiğini, ancak davalı şirketin hataen yedekleme işleminin yapılamadığı gerekçesi ile bilgileri davacıya gönderemediğini, davacının hangi firmanın kendisine ne kadar borcu olduğunu, hangi tarihte ne kadar ödeme yapılacağını vb.bütün kayıtlarını kaybettiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davacı lehine maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00TL maddi tazminat ile 500.000,00TL manevi tazminata ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500TL cezai şarta hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili vermiş olduğu 17/07/2020 tarihli dilekçesi ile, cezai şarta ilişkin taleplerini arttırarak 1.121,60TL cezai şart bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davalı şirkete atfedilebilir kanuni veya sözleşmesel bir sorumluluk olmadığı gibi davacının somut olaydaki illiyet bağını ve iddia ettiği zararları da ispat edemediğini, bilgisayarlarındaki şifrelemenin sebebinin davacının bilgisayarlarına yapılan sanal saldırı olduğunu, davacının bu gerçeği gizlemesinin davalı şirketin sorumlu olmadığı bir olay karşısında davacı şirketin kendi zararını davalının üzerine bırakmaya çalıştığını gösterdiğini, davalı şirketin kusur ve sorumluluğu bulunmadığı saldırı karşısında, davalı şirketten fahiş maddi ve manevi tazminat talebinin yasal bir dayanağı olmadığını, taralar arasındaki sözleşme ile davalı şirketin davacı şirkete karşı hizmet yükümünün talep olunan maddi tazminat tutarı ile de herhangi bir bağlantısı olmadığını, davacı şirketin yaşadığı hacklenme olayından davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, böyle bir saldırı sonucunda davacı şirketin bir veri kaybettiyse de, veri kaybı ve iddia olunan zarar arasındaki bağlantı ve bu zararın mevcudiyetinin de hiçbir şekilde ispat edilemediğini, davacının ispat yükünü yerine getiremediğini, hem davasının maddi sebeplerini hem de iddia ettiği tazminat tutarını ispat edemediğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taraflar arasında akdedilen sözleşme, irsaliye, mailler, yazı cevapları, fatura bilgileri, fatura suretleri, PTT kayıtları, abonelik dosyası celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, talimat yolu ile inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişiye gönderilmiş olup, bilirkişiler Bilgisayar Mühendisi Dr … ve Bilgisayar Mühendisi Dr … tarafından tanzim olunan 20/12/2019 tarihli raporunda; davacı şirketin davaya konu olayın gerçekleştiği zaman bilgisayar sistemlerinde kullandığı belirtilerek taraflarına sunulan harddisk üzerinde yapılan incelemede, sistemde 27/04/2011 12:49:49 tarihinden 13/11/2016 13:34:18 ‘e kadar sistem günlük kayıtlarının bulunduğunu, bu tarih aralığında sistemin … ağ grubunda “…” bilgisayar adıyla çalıştığını, “…” isimli bir kullanıcısının olduğunu, sistem günlük kayıtlarında … ‘a yönelik yapılan aramalarda … tarihlerinde warning (uyarı) seviyesinde kayıtların olduğunu ve … adresine alan adı çözümleyicisi (DNS) sunucularının cevap dönmemesinden dolayı bağlanılamadığını, … programının sisteminin kurulu olduğu ve … veritabanının kullanıldığını, sistemdeki tüm dosyaların … dosya uzantılı hale dönüştüğü ve tüm dosya adlarının sonuna da virüsten kaynaklı “…uzantısının eklendiğini, bunun da bir … (… (…) … adı) türü bir virüse ait olduğunu, şifrelediği dosyaların şifrelenmesinde … benzeri çok güçlü şifreleme algoritmaları kullanıldığından kurtarmak için yapılabilecek çok fazla seçenek bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen Uzaktan Sunucu Yedekleme Servisi Sözleşmesi kapsamında 7.Madde p bendinde belirtildiği üzere, … müşteriye müşterinin yedeklemek istediği veri miktarı 2 Terabyte’dan az olduğundan (incelenen hard disk 250 gigabyte) yedekleme (back up) hizmeti çözümünü yazılım ile sunması gerektiğini, davacı şirketin bilgisayar sistemine bulaşan … türü virüsten dolayı davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, ancak davacı şirket bilgisayar sistemlerinin virüs bulaşmasından dolayı çalışmadığı 05/11/2016 gününden bir gün önce alınan sistem yedeğini davalı şirketten talep etme hakkına sahip olduğu (30 günlük yedeğin kayıt altında tutulduğunun sözleşmede belirtildiğini, sözleşme kapsamında herhangi bir sistem seçilmediği için tüm sistemin yedeğinin alınacağını, yedeği alınacak desteklenen sistemler içerisinde … işletim sistemi ve … veritabanı sunucu sisteminin bulunduğunu, davacı şirketin de verilerini kaydettiği … isimli programın da … veritabanı sistemini kullandığını, davalı şirketin aldığı yedeklerde bu programa ait verilerin de yedekler içerisinde olması gerektiğini, ayrıca alınan herhangi bir yedek olmaması, ayrıca davacı şirketin elinde virüslü hard diskteki dosya yapılarının şifrelenerek virüs bulaşmasından dolayı da geri yüklenemeyen kayıtların maddi değerlerinin tespitinin bilgisayar sistemlerinden çıkartılamadığın belirtmişlerdir.
Davacı tarafın davalı ile kaydettiği sözleşme uyarınca davalıya Eylül 2012-Mayıs 2017 tarihine kadar yapmış olduğu ödemelerin miktarının tespiti yönünden dosya bilirkişiler Doç Dr …, Dr Öğr Üyesi …, …’a tevdi edilmiş olup, tanzim olunan 24/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; dönemler itibariyle dosyada yer alan faturaların ilgili dönemdeki toplamının 1.621,60TL olduğunu, faturaların ayrıntılı incelemesi yapıldığında tüplerin ve tüplerin kullanılabilmesi için gerekli olan ventillerin 5.436 parçadan oluştuğunu, ilgili faturaların 1.345.069,25TL tuttuğunu ve şirketin kuruluşundan itibaren alınan diğer bir çok tüp faturasının da olduğunun bildirildiğini, dava dönemiyle sınırlı kalmak üzere ne kadar büyük ölçekte bir tüpün piyasada dolaşımda olduğunun görülmediğini, davacının satın almış olduğu bu tüplerin ne kadarlık kısmının kayıp olduğunun tespitinin mümkün olmadığını, Alıcılar hesabının takibatından ziyade tüplerin kimlerde olduğunun ve iadesinin gerçekleşebilmesi için ancak alan müşterilerin insafı ve geri getirmesi ile mümkün olduğunu, keza 10 tüp alan irisi bir sonraki dolumda iki tüpü getirebileceğin ve sekiz tüpün kendinde olduğunun ancak kayıtlarla ispatlanabileceğini, müşterilerin tamamının bu ve benzeri şekilde çalışmakta olduğundan net bir kayıp hesabı yapmanın mümkün olmadığını, yerinde yapılan incelemeler neticesinde davacının muhasebe kayıtlarının silindiğini ve geri getirilemez olması sonucunda maddi manevi kaybının olduğunun tespit edildiğini, ancak ilgili kayıtların olmaması nedeniyle maddi kaybın boyutlarının ne kadar olduğuna dönük kesin, ispatlanabilir ve objektif kanıtlar bulunmadığını, bu nedenle olası etkilere dönük rakamların faturalar üzerinden özetlenmeye çalışıldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının davalıdan olan maddi ve manevi tazminat alacağı ile cezai şart istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı şirket arasında Uzaktan Sunucu Yedekleme Servis Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme kapsamında … abone numarası ile davacı şirketin kullandığı … isimli muhasebe ve şirket bilgilerinin bulunduğu program üzerindeki bütün verileri internet altyapısı üzerinden … veri merkezinde uzaktan yedekleme hizmeti sağlayacağının düzenlendiği ve bu sözleşmeye dayanarak Eylül 2012 fatura döneminden itibaren söz konusu sunucu yedekleme ücreti hizmetinin faturalandırıldığı Mayıs 2017 tarihine kadar davacı şirketin faturaları düzenli ödediği, 05/11/2016 tarihinde davacı şirketin bilgisayarlarındaki programın şifrelenmesi ile çalıştıkları firma ve şirketlerin hiçbir bilgisine ve cari hesap kaydına ulaşamamaları üzerine davalıya başvurularak bilgi talep edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında akdedilen uzaktan sunucu yedekleme servis sözleşmesi uyarınca davalı tarafın yedekleme yükümlülüğünde olduğu iddia edilen bilgilerin yedeklenmemesi ve 3.şahısların eylemi sonucu yada farklı bir sebeple davacının bilgisayarından silinmesi sebebiyle davacının davalıdan olan maddi ve manevi tazminat alacağı ile sözleşme uyarınca cezai şart isteminde bulunulup bulunulamayacağına yönelik olduğu, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce kabul gören bilirkişi raporlarındaki tespitlere göre, davacının kullandığı sistemde 27/04/2011 12:49:49 tarihinden 13/11/2016 13:34:18 ‘e kadar sistem günlük kayıtlarının bulunduğu, bu tarih aralığında sistemin … ağ grubunda “…” bilgisayar adıyla çalıştığı, … programının sisteminin kurulu olduğu ve … veritabanının kullanıldığını, sistemdeki tüm dosyaların … dosya uzantılı hale dönüştüğü ve tüm dosya adlarının sonuna da virüsten kaynaklı “… uzantısının eklendiğini, bunun da bir … (fidyesi (…) … adı) türü bir virüse ait olduğu, şifrelediği dosyaların şifrelenmesinde … benzeri çok güçlü şifreleme algoritmaları kullanıldığından kurtarmak için yapılabilecek çok fazla seçenek bulunmadığının tespit edildiği, taraflar arasında akdedilen Uzaktan Sunucu Yedekleme Servisi Sözleşmesi kapsamında 7.Madde p bendinde “… işbu sözleşme kapsamında müşteriye yedekleme (back up) hizmeti sunacak olup, müşterinin yedeklemek istediği veri miktarı 2 Terabyte’dan az ise çözümü yazılım ile, 2 terabyte ve üzerinse ise donanım ile sağlayacaktır” denildiği, yine sözleşmenin Ek -1 Servis Seviyeleri başlıklı kısmının j bendinde “İlk yedekleme işleminin bitiminden itibaren müşteri, geriye dönük olarak 30 gün süreyle verilerine ulaşabilecektir. İlk 30 günden itibaren müşteri, sistemde verilerine 30 farklı versiyon halinde ulaşabilir” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
Maddi tazminat ve cezai şart istemi yönünden; Somut olayda … müşteriye müşterinin yedeklemek istediği veri miktarı 2 Terabyte’dan az olduğundan yedekleme (back up) hizmeti çözümünü yazılım ile sunması gerektiği, davacı şirketin bilgisayar sistemine bulaşan … türü virüsten dolayı davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, ancak davacı şirket bilgisayar sistemlerinin virüs bulaşmasından dolayı çalışmadığı 05/11/2016 gününden bir gün önce alınan sistem yedeğini davalı şirketten talep etme hakkına sahip olduğu, sözleşme gereği 30 günlük yedeğin davalı tarafından kayıt altında tutulması gerektiği ve davacının işbu sistem yedeğini davalıdan talep etme hakkının bulunduğu, sözleşme kapsamında herhangi bir sistem seçilmediği için tüm sistemin yedeğinin alınacağı, yedeği alınacak desteklenen sistemler içerisinde … işletim sistemi ve … veritabanı sunucu sisteminin bulunduğu, davacı şirketin de verilerini kaydettiği … isimli programın da … veritabanı sistemini kullandığı, davalı şirketin aldığı yedeklerde bu programa ait verilerin de yedekler içerisinde olması gerektiği, davalının bu edimini yerine getirmemesi nedeniyle davacının maddi zararının oluştuğunun kabulü gerektiği, davalı taraf her ne kadar savunmasında davacıya ait bilgisayara hackerlar tarafından saldırıda bulunduğunu ve yapılan saldırı da kendisinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını iddia etmiş ise de; davalı tarafın sorumluluğunun sözleşme gereği yedekleme hizmetini vermemesinden kaynaklandığı, şayet davalı tarafça yedekleme hizmeti sözleşmede öngörülen şartlarda sağlanmış olsaydı, davacı tarafın bilgisayarına yapılan saldırı sonrasında dahi saldırıdan önce yedekleme işlemi yapılmış olsaydı, sözleşme konusu zararın oluşmayacağı, zararın davalının sözleşme gereği üstlendiği edimi yerine getirmemesi nedeniyle gerçekleştiği, oluşan zararla davalının yedekleme işlemini gerçekleştirmemesi arasında doğrudan illiyet bağını bulundurduğu ve zararın bu nedenle gerçekleştiği tespit edilmiş ve davalının bu savunmalarına itibar edilmemiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ilk iki maddesinde … taahhüt ettiği servis seviyesini gerçekleştirmemesi halinde müşteriye ait aylık hizmet bedelinin aşağıda belirtilen oranında ceza bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği düzenlendiği ve bir ayda yedek alınamayan gün sayısının 3 güne kadar %10, 3 gün ile 7 gün arası %30, 7 gün ve üzerinde ise %100’ünü cezai ücret olarak ödeyeceğinin düzenlendiğini, davalı şirket tarafından sözleşme imzalandığı tarihten itibaren sözleşmenin bitimine kadar hiç bir yedekleme hizmeti alınmadığı, bu kapsamda davacı tarafından sözleşme bedeli olarak ödenen fatura bedelleri toplam 1.621.60-TL’nin cezai şart olarak ödenmesi gerektiği görülmüştür. Maddi tazminat istemi yönünden ise; davalı tarafın yedekleme işlemi yapmaması sebebiyle davacının tüm muhasebe sisteminin gittiği, müşterilerden olan alacak ve borçlarını takip edemediğini, yine müşterilere verdiği ve özellikle davacının tüp dolum işlemi yapması da dikkate alınarak bu doluk yapıp sattığı tüplerin hangi müşteride olduğuna dair kayıtların silinmesi ve depozitolu tüplerin hangi müşteride bulunduğunun tespit edilememesi sebebiyle davacının maddi olarak zarara uğradığı, müşterilerin tüpleri iade edip etmeme insiyatifinin dava dışı müşterilerde kaldığı ancak hangi tüplerin kimde olduğunun ve ne kadarının geri dönüp ne kadarının geri dönmeyeceğinin tespit etmenin mümkün olmadığı, bu kapsamda davacının gerek dava dışı müşterilerden oluşan alacaklarına ilişkin cari hesabın gerekse depozitolu olarak satışı yapılan tüplerin geri iadesine yönelik bedellerden kaynaklı zararının oluştuğu, ancak aynı zamanda davacıya ait verilerin uğranılan siber saldırı ya da teknik arıza sebebiyle silinen ve davalı tarafça da sözleşme gereği yedeklenmesi gerekirken yedeklenmemiş olan verilerin kaybolması sebebiyle tam olarak miktarın tespit edilemediği, ancak Türk Borçlar Kanununun 50/2 maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa Hakimin olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği hükmünün bulunduğu, haksız fiile ilişkin Borçlar kanunu 50/2 maddesinin sözleşmesel ilişkilerde de uygulanacağı, davacının bizzat davalıyla sözleşme yaparak verilerini yedeklemek suretiyle elinden gelen önlemleri aldığı, ancak buna rağmen davalının yedekleme işlemini hiç yapmaması sebebiyle zararın oluştuğu, her ne kadar davalı tarafça sözleşmenin 10.Maddesindeki sorumluluk yüklenemeyecek haller sebebiyle sorumlu olmadığını iddia etmiş ise de, 10.Maddedeki sorumlu bulunmadığı hallerin ancak iki yedekleme tarihi arasında meydana gelebilecek saldırılar ve bunlar sonucu oluşan zararlar için söz konusu olabileceği, yani örneğin ilk yedekleme işleminin 13/03/2014 tarihinde yapıldığı varsayımıyla ikinci yedeklemenin 20/03/2014 tarihinde yapıldığı varsayımları üzerine, 13/03/2014 tarihinden ikinci yedeklemenin yapılacağı tarih arasında geçecek saldırılar sonucu oluşan zarardan sorumlu olmayabileceği (söz konusu tarihler varsayım olarak verilmiştir.) ya da şayet davalı şirket örneğin saldırının gerçekleştiği 05/11/2016 tarihinden önce şayet bir yedekleme işlemi yapmış olsaydı, yani örneğin 01/11/2016 tarihinde yedekleme işlemi yapmış olsaydı ve bu tarihle saldırının gerçekleştiği tarih arasında oluşan yedeklemeden kaynaklı davalı şirketin sorumluluğunun bulunmayabileceği, ancak davalı şirketin tüm sözleşme boyunca hiçbir yedekleme işlemini yapmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin amacının da zaten davacı şirkete ait verilerin yedeklenerek güvenli bir ortamda saklanması ve davacı şirketin verilerine saldırı, teknik arıza vs. gibi sebeplerle verilerin kaybolmasının engellenmesi amacıyla yapıldığı, dolayısıyla söz konusu zararın bizzat davalı şirketin sözleşmeyle üstlendiği edimi yerine getirmemesinden kaynaklandığı, bu zararın oluşumunun dava dışı 3. şahıs hackerlar tarafından yapılan saldırıdan ayrı ve bağımsız olduğu, şayet davalı şirket tarafından saldırı öncesinde herhangi bir şekilde bir yedekleme işlemi yapılmış olsa idi, davacı şirket nezdinde bu zararların oluşmayacağının sabit olduğu, bu bağlamda davalının oluşan zarardan sorumlu olduğu, ancak davacı tarafın uğraşmış olduğu zarar miktarın tespitinin mümkün olmadığı davacı tarafça maddi tazminat olarak 1.000,00-TL talep edildiği ve bu miktarı da yargılama aşamasında (maddi tazminat istemi yönünden) ıslah etmediği ve arttırmadığı, bu doğrultuda davacının talep etmiş olduğu 1.000,00-TL maddi tazminat isteğinin de TBK 50/2 maddesi uyarınca yerinde ve makul olduğu değerlendirilmiş ve maddi tazminat isteminin tamamına kabul vermek gerekmiştir.
Manevi Tazminat davası yönünden ise; Davacı şirketin sanayide kullanılan gazların dolumu ile özel ve kamu hastalerinin medikal amaçlı kullandıkları gazların dolumu ile piyasada farklı sektörlerde faaliyet gösteren firma ve şirketlerinin tıbbi ve sınai gazlarının dolum işini yapmakta olduğu, o tarihten bugüne çalıştığı bütün firmaların bilgileri, kayıtları ve demirbaş listesi ve cari hesaplarını … programında kayıt ettiği, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı şirketin kullandığı … isimli muhasebe ve şirket bilgilerinin bulunduğu program üzerindeki bütün verileri internet altyapısı üzerinden … veri merkezinde uzaktan yedekleme hizmeti sağlayacağının belirtildiği, davacının piyasaya depozitosuz tüp vermekte olduğu, tüplerin depozitosuz olarak verilmekte olup sadece içerisindeki gaza dönük fatura kesilmekte olduğu, tüplerin dolumları ile ilgili müşterilerin kendilerinde kalan tüpleri getirmekte ve dolumunu davacı firmada veya bir diğer tedarikçi de yaptırabilmekte olduğu, diğer tedarikçilerin de tüplerin dolumunu yapabilmesi açısından tüplerin takibini, kimde ne kadar tüp kaldığı konusundaki verilerin silinmesi nedeniyle imkansız kılmakta olduğu, keza asıl bedelin tüplerin içeriği değil kayıp olan ventilleriyle birlikte tüpleri olduğu, şirketin dolanımda olan tüplerin sadece Eylül 2012 Mayıs 2017 döneminde alınmadığı, önceki dönemlerden alınmış ve şirketin esas sermayesi olan varlıkların kaybının oldukça önemli olduğu, davacının muhasebe kayıtlarının silinmiş ve geri getirilemez olduğu, bununla birlikte davacı şirketin müşterileri karşısında düştüğü durumun da göz önüne alındığında, davacının manevi zararının oluştuğu kanaatine varılmış, meydana gelen olayda zararın durumu, manevi tazminatın yapısı ve niteliği gereği zenginleşme aracı olarak öngörülmemekle birlikte, davacının manevi zararının giderilmesini karşılayacak nitelikte de olması dikkate alındığında, 100.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde uğradığı zarar miktarlarının tazmini talebinde faiz isteminde bulunmadığı, her ne kadar cezai şart bedelinin ıslahı için verilen dilekçede dava dilekçesinde belirttiği maddi tazminat, manevi tazminat ve cezai şarta (ıslah edilen miktara) hak kazanılan tarihten itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili hususunda dilekçe sunulmuş ise de, ve yine her ne kadar ıslah ile dava dilekçesinde faiz istenmemesi halinde ıslah tarihine kadar talep edilen faiz miktarı hesaplanıp harcı yatırılmak sureti ile talep edilebilir ise de, davacı tarafça bu konuda da, yani faizi hesaplayıp bunun harcını yatırıp usulüne göre yapılmış bir ıslah bulunmadığı, dolayısıyla harcı yatırılmaksızın dava dilekçesinde bulunmayan faiz isteminin bir beyanla başlı başına ıslah edilmesi mümkün görülmediğinden davacı taraf için faize hükmedilmemiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 1.000,00TL maddi tazminat, 1.621,60 TL cezai şart ve 100.000,00TL manevi tazminat olmak üzere toplam 102.621,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
3-a)Maddi Tazminat ve cezai şart istemi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 2.621,60TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Manevi Tazminat istemi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 13.450,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)-Red olunan Manevi Tazminat istemi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 13.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 7.010,08TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan (dava açılırken 35,90TL + 150,00TL ıslah ile + 8.570,00TL tamamlama harcı ile) 8.755,90TLnin mahsubu ile fazla alınan 1.745,82TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 6.335,00TLnin davanın kabul ve red oranına göre (0,21) hesaplanan 1.330,35TLsinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 7.010,08TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/12/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı