Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/340 E. 2020/837 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/307 Esas
KARAR NO: 2020/824

DAVA:Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma
DAVA TARİHİ:09/04/2018
KARŞI DAVA TARİHİ:30/04/2018
KARAR TARİHİ:16/12/2020

Mahkememizde görülmekte ola Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının 23/01/1992 yılında kurulmuş olan bir firma olup, ilan edilen karar ile şirket sermayesinin 1.000.000TLne çıkarıldığını, şirket ortakların … ile … olup, her bir ortağın %50 pay sahibi olduğunu, şirketin yetkili müdürünün ise … olduğunu, ticari hayatta piyasaya borcu olmayan, ticari sicili tamamen temiz ve karı yüksek bir şirket olmasına rağmen davalı şirketin … kredi başvurusunda bulunduğunu, ancak daha sonra öğrenildiği üzere şirket ortağı hakkındaki soruşturma nedeniyle şirketin durumunun pasif olarak belirlendiğinden, ticari faaliyetleri için oldukça önem arz eden bu krediyi alamadıklarını, davacı şirketin aynı şekilde davalı ortağın sicili nedeniyle devlet bankalarından da kredi kullanamadığını, bununla birlikte, son dönemde şirketin yıllardır ticaret yaptığı bazı firmaların, yine davalı ortağın hakkındaki soruşturma ile ilgili piyasada oluşan duyumlar nedeniyle artıklar davacı şirket ile çalışmayacağını beyan ederek, iş ilişkilerini sonlandırdıklarını bildirmiş olduklarını, piyasada davalı ortağın hakkındaki soruşturma nedeniyle oluşan durumun ortaklar arasındaki güven ilişkisini de telafisi mümkün olmayacak şekilde zedelediğini, davalı ortağın gümrükte durdurulmasının sonra şirket yetkililerinin, davalının şahsi kredi kartlarından … nün bir uzantısı olduğunun ortaya çıkmış olan … üye işyerlerinden bir dernek ve medyaya yüklü miktarlarda düzenli ödemeler yaptığının öğrenildiğini, bu ekstrelerin davalı hakkındaki soruşturma dosyasına mevcut olduğunu, terör örgütü ile adı anılan davalının şirket ortağı olarak şirketteki faaliyetlerine devam etmesinin katlanılmaz bir hal aldığını, şirketin zarar görmesine ve ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesine neden olan davalı …’ın ortaklıktan çıkarılmasını, TTKnun tek kişilik limited şirketin varlığını kabul eden hükümleri çerçevesinde …’in davacı şirketin tek ortağı olarak faaliyetine devam etmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, limited şirkette ortağın ortaklıktan çıkarılması hususunun 6102 sayılı yasanın 616/1-h mad limited şirketin genel kurulunun devredilemez görevleri arasında sayıldığını, genel kurulun bir ortağın ortaklıktan çıkarılması yönünde karar alabilmesi için aynı yasanın 620/1-h mad belirtilen önemli kararlardan olup pay ve paydaş sayısının 2/3 çoğunlukla olumlu yönde karar alınması gerektiğini, somut olayda bu yönde yapılmış bir genel kurul toplantısı ve alınmış bir karar bulunmadığını, bu nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, son yıllarda diğer ortağın daima sorunlar çıkardığını, davalının ayağını kaydırmak için olmadık yöntemlerine ve entrikalara girdiğini, davalının şirketten diskalife etmek için şirketi aile şirketine çevirdiğini, 5 yıldır şirketin genel kurulu dahi yapılmadığını, davalının defalarca talep etmesine rağmen davalıya hesap vermediğini, davalının hak ettiği kar paylarının da dağıtılmadığını, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının iddia ettiği gibi davalı hakkında … yada herhangi bir başka suçtan yapılmış bir soruşturma olmadığını, … Cumhuriyet Başsavcılığında yapmış oldukları araştırmada davalı hakkında herhangi bir soruşturma olmadığının öğrenildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Karşı davaya yönelik olarak, ortak …’in son yıllardaki davranışlarından dolayı ortaklık güven ilişkisinin zedelendiğini, güven ilişkisini tamamen bitirdiğini, ortaklar arasında güven ilişkisi bittiğinden dolayı ortağın devam etmesinin fiilen mümkün görünmediğini, diğer ortağın güven ilişkisinin bitirmesinden dolayı davalı açısından haklı nedenle diğer ortağı ortaklıktan çıkarılmasını talep etme hakkı olduğunu, iki ortaklı ve her biri yüzde elli hissedar olunan şirkette bu yönde bir genel kurul kararı almanın da mümkün olmadığını, şirketi temsile yetkili ortağı olan …’in son 5 yıldır genel kurul toplantısı yapmadığını ve davalı-karşı davacıyı toplantıya çağırmadığını, … ile ortak olarak şirketin devamı mümkün görülmediğinden şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesini talep ettiklerini, şirketin menfaatine ve davalının şirketteki hak ve menfaatlerinin haleldar olmaması için mahkeme tarafında diğer ortağın imza ve temsil yetkisinin kaldırılarak şirkete davalı/karşı davacının tek başına temsile yetkili olarak atanmasını yada …’in davalı-karşı davacı ile birlikte yetkili olarak atanmasını yada tarafsız bir kişinin kayyım olarak atanmasını talep ettiklerini, davalı-karşı davacının ortaklıktan doğan haklarının zayi olmaması için araçlara ve resen tespit edilen tüm şirketin malvarlığı üzerene ihtiyati tedbir konulmasını, karşı davanın kabulü ile, şirketin feshine ve tasfiyesine, tasfiye yerine uygun çözüm olarak …’in ortaklık payı verilerek kalan malvarlığı ile şirketin tek ortaklı olarak davalı-karşı davacı ile devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, şirket ana sözleşmesi, uçak biletleri, … kredisin ait başvuru evrakları, kredi kartı dökümleri, Yargıtay kararları, araç bilgileri, vergi beyannamesi ve ekleri, … Cumhuriyet Başsavcılığı … sor nolu iddianamesi, ticaret sicil kayıtları, müşteri hesap ekstresi, ….Ağır Ceza Mahkemesinin … esas … karar sayılı 10/07/2018 tarihli kararı, mevduat hesap hareketleri, hesap bildirim tablosu, hesap hareketleri tablosu, gayrimenkul değerlere raporu celp olunmuştur.
Mahkememizin 08/05/2018 tarihli tedbir kararı ile araçların satış ve devrinin önlenmesi bakımından tedbir kararı verildiği, halihazırda şirketin yönetimi mevcut olduğundan şirkete kayyım atanması talebinin reddine karar verildiği, tedbir kararına itirazda bulunulduğu, mahkememizce itirazın reddine verilen karara yönelik istinaf başvurusunda bulunulduğu, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 06/12/2018 tarihli 2018/2040 esas 2018/1473 karar sayılı kararı ile davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 23/05/2018 tarihli kararı ile, …’in temsil yetkisinin kaldırılması yada davalının yetkili bulunması veya birlikte yetkili olarak atanması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bu dosyamız ile birleşen …. ATM’nin … Esas sayılı dava dosyasında her ne kadar tarafların aynı olduğundan bahisle birleştirme kararı verilmiş ise de birleşen dosyadaki talepler dikkate alındığında öncelikle davalı …’in yöneticinin sorumluluğu sebebiyle sorumlu olup olmadığı ve bu cihedle onun aleyhine tazminata hükmedilip edilmeyeceği hususunun sabitleşmesi ve tazminata hükmedilecek olur ise oradan gelecek tazminat miktarının da şirketin fesih ve tasfiyesinde tasfiyeye esas bilançoda dikkate alınması gerektiği, bu bağlamda her iki davanın birlikte karara bağlanmasının teknik olarak mümkün olmadığı anlaşıldığından her iki dava dosyasının tefrikine, Birleşen …. ATM’nin … Esasındaki yöneticinin sorumluluğu davası ve kâr payı alacağının tahsiline yönelik davanın mahkememizin ayrı bir esasına kaydına yapılmasına karar verilmiştir.
….ATMnin … esas … karar sayılı dosyasının mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, dosya incelenerek mahkememizin 16/12/2020 tarihli celse ara kararı ile dosyanın konu bakımından ilgisi bulunmadığı anlaşıldığından ve aşamaları da farklı olduğundan birleşen davanın mahkememiz dosyasından tefriki ile yeni esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya bilirkişiye gönderilmiş olup, bilirkişiler Mali Müşavir …, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı …, Makine Mühendisi …, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …, Mali Müşavir … tarafından tanzim olunan tarihli raporunda; davalının şirketten haklı nedenle çıkartılma şartları olması halinde davalı tarafa ödenebilecek çıkartma paylarının 30/09/2019 tarihli rayiç bilançosunda hesaplanan 13.239.082,36TL öz kaynak tutarını, ortaklara %50 + %50 oranlarında paylaştırdığımızda, çıkarılan ortağa ödenebilecek çıkartma payının brüt 13.239.082,36/2= 6.619.541,18TL olduğunu, limited şirketlerde haklı sebeple feshin TTK’nın 531. Maddesinde düzenlenen limited şirketi feshine hükmedilebilmesi için şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalkması gerektiği davacı ortağın ileri sürdüğü sebeplerin diğer kişilerin şirketin devamı konusundaki menfaatlerini aşması halinde de söz konusu olduğu, davacı karşı davalı şirkette sermaye kaydının oluşmadığı davacı şirketin fesih ve tasfiye koşullarının somut olayda oluşmadığını, davacı şirket ortağı …’in ortaklıktan ortaklık payı ödenmek sureti ile çıkartılması yada karşı davacı …’ın ortaklık payı ödenmek sureti ile ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi hallerinde her iki taraf için öngörülebilecek çıkma payının 30/09/2019 tarihli rayiç bilançosunda hesaplanan 13.239.082,36TL öz kaynak tutarını, ortaklara %50+%50 oranlarında paylaştırdığında, çıkarılan ortağa ödenebilecek çıkartma payının brüt 13.239.082,36/2 = 6.619.541,18TL olarak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 01/04/2020 tarihli ek raporunda; kök rapordaki tespit ve sonuçların korunduğunu belirtmişlerdir.
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı şirket ortağının TTK 640.maddesi uyarınca ortaklıktan çıkartılmasına yönelik haklı nedenle çıkartma davası olduğu, karşı davanın ise; karşı davacı davalı tarafından açılan şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde diğer davalı şirket ortağı …’in haklı sebeple ortaklıktan çıkartılmasına yönelik dava olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, asıl ve karşı davada tarafların iddia ve savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin 23/01/1992 yılında kurulmuş olan bir firma olup, şirket ortaklarının davacı … ile davalı … olup, her bir ortağın %50 pay sahibi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin davalı şirket ortağının ortaklıktan çıkartılmasına, şirketin fesih ve tasfiyesi noktasında toplandığı görülmüş olup, asıl dava ve karşı davanın değerlendirilmesi ayrı ayrı yapılacaktır.
Asıl dava yönünden: asıl davanın konusu davanın TTK’nın 640. Maddesi uyarınca takdim edenin şirket ortaklığından çıkartılmasına yöneliktir. TTK 640. da ki yasal düzenleme incelendiğinde, iki türlü çıkarma şekli düzenlenmiştir. Bir tanesi şirket ana sözleşmesinde ortağı genel kurul kararıyla şirketten çıkarılabileceği sebeplerin öngörülmesi halinde şirket genel kurulunda alınacak kararla çıkarma işlemidir. (TTK. 640/1 fıkrası) İşbu karara karşı çıkarmasına karar verilen ortak, çıkarma kararına karşı kararı noter aracılığıyla kendisinine bildirilmesinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açabilecektir. TTK. 640. Maddesinde şirket ortağının ortaktan ikinci bir çıkarma şekli olarak şirketin istemi üzerine mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkartılma şeklidir. TTK 640/3 maddesinin uygulanabilmesi için TTK 616 ve TTK 621. maddelerine de bakmak gerekmektedir. TTK 616/2F bendi uyarınca bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması genel kurulun devredilemez yetkilerindendir. Yine 616. Maddenin 1H maddesi uyarınca bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması da genel kurulun devredilmez yetkileri arasındadır. Dolayısıyla bir ortağın haklı nedenle şirketten çıkartılmasını isteme hususunda TTK 616/1H maddesine göre bu doğrultuda şirket genel kurulunda mahkemeden istemde bulunulması hususunda bir karar almak gerekmektedir. Dolayısıyla davacı … yönünden bu davacının, davalıyı şirketten çıkartılmasını isteme yetkisi bulunmamaktadır. Davacı şirket yönünden ise davalının şirketten çıkarılması hususunda mahkemeden istemde bulunulabilmesi için genel kuruldan alınmış bir karar bulunmamaktadır. Yine TTK. 621/1H maddesi uyarınca, bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması için alınacak genel kurul kararında temsil edilen oyların en az 3 de 2 sini ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği düzenlenmiştir. Bu her iki yasal düzenleme dikkate alındığında, yani TTK 616 ve TTK 621. Maddeleri uyarınca şirket tarafından açılacak ortağın haklı nedenle çıkartılma davasının görülebilmesi için ve ortağın çıkartılması amacıyla mahkemeye başvurulabilmesi için bu hususta genel kurul kararı alınması gerektiği, davacılar tarafından bu yönde alınmış bir genel kurul kararının bulunduğunun ve alındığının iddia edilmediği gibi buna yönelik alınmış bir genel kurul kararının da bulunmadığı, kaldı ki davacı şirketin hisse yapıları dikkate alındığında her iki ortağında %50 – %50 hissedar olduğu göz önüne alınarak esasen bu şekilde bir karar alınmasının da imkansız olduğu, bu nedenle asıl davada davacıların davalarının reddi gerektiği görülmüş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı dava yönünden: davalı karşı davacı, açmış olduğu karşı davada öncelikle şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde diğer davalı şirket ortağı …’in haklı sebeple ortaklıktan çıkartılması istemidir. Mahkememizce kabul gören bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı karşı davalı şirketin sermayesini koruduğu her iki ortak arasında bulunduğu iddia edilen çekişme ve davaların şirketin fesih tasfiyesini sağlayacak müddet ve ağırlıkta olmadığı, davacı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile açılan ve bu dosya ile birleştirilen ancak teknik olarak birlikte görülmesi mümkün olmadığı için yeniden bu dosyamızdan tefrik edilip … Esasında görülen şirket müdürünün sorumluluğu davası ve kar payı ödemesi davasının fesih ve tasfiyeye yol açacak şekilde haklı bir neden sayılamayacağı davacı tarafın başka hukuki müesseseler ve davalarla talep edip elde edebileceği hususların fesih ve tasfiye davasına konu oluşturamayacağı, bu bağlamda karşı davacı … tarafından açılmış bulunun sorumluluk ve kar payı alacağının tahsili istemi yönündeki davanın da bu davamızda haklı neden oluşturmayacağı anlaşıldığından şirketin hakla nedenle fesih ve tasfiye isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. (Her ne kadar taraflar arasında mahkememizde açılan dava sonrasında başka davaların açıldığı bilinmekte ise de her davanın dava açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirileceği izahtan varestedir.) TTK 636/3. maddesi uyarınca fesih ve tasfiye şartları oluşmuşsa mahkemenin fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihlerine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebileceği düzenlenmiştir. Ancak bu madde uyarınca kabul edilebilir farklı bir çözüm hükmedebilmek için fesih ve tasfiye şartlarının oluşmuş olması gerekmektedir. Limited şirketlerde ayrıca anonim şirketlerden farklı olarak fesih ve tasfiye şartları oluşmamış olsa dahi TTK 638/2 Maddesi uyarınca her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği hususu da düzenlenmiştir. Yani limited şirketlerde, anonim şirketlerden farklı olarak fesih ve tasfiye için haklı sebep oluşturmayan ancak çıkma için haklı sebep oluşturabilecek şartların varlığı halinde her ortağın şirketten çıkmasına izin verilmesini isteyebileceği de ayrıca düzenlenmiştir. Fakat buradaki düzenleme sadece haklı sebeple çıkma isteyen ortağın çıkmasına izin verilmesi şeklinde olacaktır. TTK’da haklı sebeple diğer ortağın şirketten çıkartılması şeklinde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu şekilde bir karara mahkemece ancak TTK 636/3 maddesi kapsamında şirketin fesih ve tasfiyesi şartları oluşmuşsa şirketin fesih ve tasfiyesi yerine çıkma da istemeyen davacı ortağın talebi var ise ve mahkemece kabul görülür ise duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm kapsamında ancak karar verilebileceği, oysa somut olayda davacı karşı davalı şirketin fesih ve tasfiye şartlarının oluşmadığı bu bağlamda diğer ortak …’in şirketten çıkartılması şeklinde bir karar verilemeyeceği ayrıca davacı …’ın da kendisinin şirketten çıkması yönünde bir isteminin de bulunmadığı bu manada TTK 638. Maddesi kapsamında şirketten çıkmaya yönelik bir istemin bulunmaması fesih ve tasfiye şartları oluşmayan şirketten diğer ortağın çıkartılmasına yönelik bir yasal düzenlemenin de bulunmaması dikkate alındığında davalı karşı davacının karşı davasının da reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Asıl davada davacıların davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
a-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcından peşin olarak alınan 35,90TLnin mahsubu ile bakiye 18,50TLnin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
2-Karşı davada davacının davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
a-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcından peşin olarak alınan 35,90TLnin mahsubu ile bakiye 18,50TLnin davalı-karşı davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 4.080,00TL ücreti vekaletin davalı-karşı davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davacı-karşı davalıya verilmesine,
c-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 16/12/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı