Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/33 E. 2018/395 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2017/996
KARAR NO : 2018/396
DAVA : İtirazın İptali (BONOYA DAYALI TAKİPTE)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (BONOYA DAYALI TAKİPTE) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilmiş olan 07/07/2015 tarihli sözleşmede kararlaştırılmış olan menejerlik ücreti nedeniyle doğmuş olan 48.334 TL borç sebebiyle davalı tarafından davacı adına 31/07/2016 tarih ve toplamda 48.334 Euro bedelli senet düzenlendiğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, söz konusu borcun ödendiğine ilişkin ispat yükü davalıda olup dilekçe ekinde sundukları e-mail yazışmalarında da görüldüğü üzere davalı tarafın borcun varlığını zaten ikrar ettiğini, ayrıca borcun varlığının davalı tarafından davacıya hitaben yazılmış imzalı belge ile de ikrar edildiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu edilen senet ile ilgili akdedilen sözleşmenin 6.maddesinde açıkça “…bu sözleşmeden kaynaklanabilecek her türlü ihtilaf, …’daki spor tahkim mahkemesi (…) nezdinde basit tahkim yargılaması yoluyla karara bağlanacaktır…” denildiğini, …’daki Spor Tahkim Mahkemesinin kesin yetkili ve görevli olmadığı düşünülse dahi menejerlik şirketi olan davacı ile kulüpleri arasındaki ihtilafı çözmek için münhasır görevli ve yetkili kurumun… nezdindeki Uyuşmazlık Çözüm Kurulu olduğunu, 11/07/2015 tarihinden sonra görülen uyuşmazlıklar için Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun münhasıra görevli ve yetkili mahkeme olarak belirlendiğini, somut ihtilafında anılan tarihten sonra ortaya çıktığını, bu nedenlere öncelikle görev ve yetki itirazında bulunduklarını, anılan icra dosyasından kendilerine Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile Yapılacak Takipte Ödeme Emri gönderildiğini ve ödeme emrinin kendilerine 18/11/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirket kayıtlarında yapılan incelemede takip alacaklısına böyle bir senet verilmediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine icra müdürlüğünden senet aslının gönderilmesinin istendiğini, ancak icra müdürlüğü tarafından da senet aslının ibraz edilemediğini, İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile ödeme emrinin iptalini talep ettiklerini, yargılama devam ederken davacının bu kere aynı icra dosyasından bir de ilamsız takipte ödeme emri gönderdiğini, bu ödeme emrinin 01/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, yargılama esnasında icra dosyasında yapılan incelemede ilgili dosyada sadece ilamsız takipte ödeme emrinin bulunduğu, kambiyo senetlerine özgü takipte ödeme emrinin ise yer almadığının tespit edildiğini, 31/10/2017 tarihli duruşmada icra dosyasından gönderilen kambiyo senetlerine özgü takibe ait ödeme emrinin elden mahkemeye sunulduğunu ve bunun neticesinde ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin iptal edilmiş olması ve yargılama devam ederken aynı icra dosyasından ikinci bir ödeme emrinin gönderilmesinin mümkün olmaması neticesinde ve davacıya senede dayanan bir borcları da bulunmadığından ötürü davanın reddine, davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 23/03/2018 tarihli duruşmada, icra takibindeki dayanaklarını bono olduğunu ancak bu bononun kendilerine teslim edilmediğini, senet aslı kendilerinde olmadığından dosyaya sunmayacaklarını, dosyaya sunacakları herhangi bir delillerinin olmadığını beyan etmiştir.
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) “hükümüne amirdir.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün…takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere itirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibarıyla takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak takip ve dava konusu olmayan taleplerin bu davada dikkate alınamayacağı hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir (Emsal HGK Esas 2011/19-617 Karar 2011/749 tarih 14.12.2011 ve Esas 2006/19-260 Karar 2006/251 tarih 03.05.2006).
Davalının yetki ve göreve ilişkin itirazları yönünden davacının takipte dayanak olarak kambiyo senedini gösterdiği, ilk ödeme emrinin kambiyo senedine mahsus yolla ilamsız takipte ödeme emri olarak düzenlendiği davalının icra mahkemesine müracaatı sonrası mahkemenin iptal kararı üzerine bu sefer ilamsız takipte ödeme emri düzenlenerek davalıya tebliğ olunduğu, ilamsız takibe dayanak olarak da kambiyo senedinin gösterildiği, davalı tarafça taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi reddolunmamakla birlikte kambiyo senedine dayalı borçlarının bulunmadığının ileri sürüldüğü duruşmada davacı vekili tarafından duruşmada takibe dayanağın bono olduğu olduğunun beyan edildiği şu hale göre mevcut yargılama açısından kambiyo hukuku temel alınmak suretiyle anlaşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, sözleşme dayalı görev ve yetki itirazlarının kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta, bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.).
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan yargı uygulamaları ve mevzuat kapsamında bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı davalı tarafından 31/07/2016 tarihinde 48.334 Euro bedelli senet düzenlendiğini, alacaklarını tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş ise de, takibe dayanak olarak gösterilen bononun davacıya teslim edilmediği, senedin içerdiği hakkın doğumu için teslimin gerekli olduğu, davalı tarafça bahse konu senedin inkar edildiği, şu hale göre senedi teslim almamış olan davacının senette yer alan alacak hakkını elde ettiğinin ve senede dayalı takip yapabileceğinin kabulünün mümkün olmadığı, ispat yükü altında olan davacının takibe konu senedin kendilerine teslim edilmediğini, senet aslını sunamayacaklarını, dosyaya sunacakları herhangi bir delillerinin de olmadığını beyan ettiği dikkate alındığında davalının itirazında haklı olduğu davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 2.939,49 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 19.325,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸